30 Kasım 2005 Çarşamba

REAL FIESTA 1 YAŞINDA!

sitemiz bir yaşına bastı dostlar, hatta 2 yaşından gün de almaya başladı, ÇÜNKÜ REAL FIESTA'NIN 11 KASIM'DAKİ DOĞUMGÜNÜNÜ UNUTTUK!

sitemizin yeni yaşı kutlu olsun, yihhuuuu!!!

28 Kasım 2005 Pazartesi

Pat Morita, 'Karate Kid'in Bay Miyagi'si force'un rahmetine kavuştu

Kendisi bu alemin Master Yoda'sı idi. Bay Miyagi'ye force'dan rahmet diliyoruz. Karate Kid filmiyle kalplerimizi fethetmiş, filmin sonundaki atmaca hareketi midir nedir, işte onunla efsane olmuştu.

CNN.com - Pat Morita, 'Karate Kid's' Mr. Miyagi, dies - Nov 25, 2005

MUHTEŞEM MADONNA

pembe aerobik mayosuyla patlattığı CD'si mükemmel, bütün hafta sonu Confessions on a Dance Floor'u dinledim (İspanyolca ödevi yaptığım saatler hariç) şarkılar aralıksız birbirini takip ediyor, cd'yi tak ve sabaha kadar durmadan danset, enerjisi parlıyor, hayran oldum kendisine, helal olsun Maddy!

Robbie Williams'ın Intensive Care biraz uyuz ve sümsük kalıyor Madonna'nın pırıltısı yanında.

Zuhal Olcay'ın 2. başucusu ise benim için hayal kırıklığı oldu, bir "Güller ve Dudaklar" bulamadım bu cd'de maalesef.

26 Kasım 2005 Cumartesi

O harika 91 yazında

sabahtan akşama kadar çizgi film seyredebildiğimiz 3 aylık bir yaz tatilimiz vardı, Orange Road ve Madoka, Daddy Long Legs ve Judy, Gummi Bears, Thundercats ve bunların şarkıları bizi çarpıyordu. O yazdan sonra liseye başladık, artık tek meselemiz üniversite sınavıydı ve 91 yazı çocukluğumuzun son yazı olarak kaldı. Şimdi Orange Road'un şarkılarını dinlerken bu kadar duygusallaşmamın sebebi ne, o sıcak yazı anımsıyorum, yine çocuk olmak istiyorum, çizgi filmlerin bana yine herşeyi unuttturmasını istiyorum. Derdimiz bu değil mi zaten? Abuk subuk sitelerden Judy ve uzunbacak çizgi filminin DVD'sini sipariş ederken ne düşünüyordum, Judy'nin yine hayatıma dokunabileceğini mi zannediyorum? Gülümsemesi yine beni güldürecek mi? Hayata bağlılığı ve canlılığı bana örnek olacak mı yine? 20 dakika boyunca bir Judy macerasına dalarak nerede olduğumu unutabilecek miyim? Zeki Müren de bizi görecek mi? Bilmiyorum ama ümit etmekten de vazgeçemem. DVD gelirse seyredip göreceğiz. Şimdilik Orange Road'un şarkılarını dinlemeye devam ediyorum

.

25 Kasım 2005 Cuma

çok korkuyorummmm

internetten alışveriş yaptım, animovies.com diye bir siteden çizgi film dvd'si aldım. Bu 15 yıldır aradığım JUDY VE UZUNBACAK'tan başka birşey değil! Evet hani abim vaktiyle "uzunbacak bacakların kırılsın, köpeğin canı çıksın" demişti AHAAHAHAHAH (köpek dediği Al Paçino) Ah Daddy Long Legs, o kadar sevinçliyim ki. Ama işte ya kredi kartımı götüme sokarlarsa? Of çok korkuyorum, acaba kartımdan ödeme alacaklar mı, DVD'me kavuşacak mıyım, ne olacak, aaaaaaaaaaaaaa


24 Kasım 2005 Perşembe

¿como se dice "geyik muhabbeti" en español?

Dün akşam ders mers yapmadık, Yaşar'ın cipine doluşup Francesc'in şen şatır travestilerle komşuluk yaptığı apartımanına gittik, evi 40 metrekare, minicik bir Ikea evi idi, her santimetre karesi değerlendirilmiş idi, masa yoktu, çünkü masayı koyabileceği bir yer yoktu, alçak bir sehpası, yatak odası, bir de ufak oturma odası, mutfak bir barla ayrılmış falan minicik bir oyuncak ev. Şarap içmeye başladık , Allah ben içtikçe Francesc doldurdu, zurna oldum! Neyse kalktık bir saat sonra Simirna restorantına gittik! Hem de o en arkadaki güzelim yuvarlak masada oturduk, ben haftalardır yeniden yemeyi hayal ettiğim o deniz mahsüllü risottodan yedim, 2 tane de bira çaktım, kelle oldum! Tabii anında dilim çözüldü, haftalardır sınıfta kukumav gibi oturan ben, şakır şakır, car car, Allah ne verdiyse, sular seller gibi İspanyolca konuşttum, herif amgöt oldu AHAHAHAHAHAAA. ŞOKE oldu resmen PÜAAAHAHAAHAHAHA. Çok eğlenceli bir geceydi, ama bir de ne konuştum, ne anlattım hatırlasam! Aah ah!

22 Kasım 2005 Salı

PICASSO ESTA EN ESTAMBUL

Rustic'le elele tutuşup dünyanın bir ucuna gittik, Barcelona'da Picasso Müzesi'ni , Madrid'te Reina Sofia'yı, Prado'yu geztik... Ayağımıza geldi... Ama biz Guernica'yı da görmüştük, burada yok naber?

PICASSO İSTANBUL'DA

biz

biz,
koca bir aferini hakettik.
yepyeni bir başlangıç yaptık ve sanki aradan çok zaman geçti.
yaratılmış zaman kavramının her milisaniyesini yıllar boyutunda yaşadığım(ız) çok , çok zaman.
herşeyi sildik ,
yeniden başladık ,
kazandığımız herşey bizde kaldı , kaybettiklerimize hiç üzülmedik.
aslında hiçbirşey de kaybetmedik.
kendimizi kaybetmedik.
kendi yolumuzu çizebilme savaşında bir adım daha attık.
koca bir adım.
hayatta sahip olduğumuz en önemli ve tek değerimiz kendimiz isek eğer ,
tüm çabamız bunu korumak üzerine olmalıdır.
gerisi hikaye.
yaşasın real fiesta bloggerları , yaşasın hayat!

19 Kasım 2005 Cumartesi

Daniel Powter - Bad Day

Where is the moment we needed the most
You kick up the leaves and the magic is lost
They tell me your blue skies fade to grey
They tell me your passion's gone away
And I don't need no carryin' on

You stand in the line just to hit a new low
You're faking a smile with the coffee to go
You tell me your life's been way off line
You're falling to pieces everytime
And I don't need no carryin' on

Cause you had a bad day
You're taking one down
You sing a sad song just to turn it around
You say you don't know
You tell me don't lie
You work at a smile and you go for a ride
You had a bad day
The camera don't lie
You're coming back down and you really don't mind
You had a bad day

17 Kasım 2005 Perşembe

Star Wars hatıralar geçidi


You want to see an Oasis?
"One day, I was walking along the street, there was no pavement, it was all dirt, and Alec Guinness came along in a Mercedes and said, 'What are you doing?' And I said, 'Nothing.' He said, 'You want to see an Oasis?' I said, 'Yeah,' so I jumped in the car and I went with he and his wife to see an oasis. That was a nice trip."
- Kenny Baker, on filming Star Wars in TunisiaStar Wars Insider #23

11 Kasım 2005 Cuma

Londra Madame Tussaud’s taki Atatürk heykeli Koç Grubu tarafından gerçeğine uygun hale getirildi

Londra Madame Tussaud’s taki Atatürk heykeli Koç Grubu tarafından gerçeğine uygun hale getirildi

Yıllardır süren bi geyikti bu, meşhur mumya müzesindeki Atatürk heykelinin ne kadar fena olduğu yazıldı, çizildi.Sonunda Koç Grubu  düzgün bir heykel yaptırmış. Teşekkürler Koç Grubu.

5 Kasım 2005 Cumartesi

fotoğraf


Radikal gazetesindeki Mine G. Kırıkkanat'ın köşesindeki fotoğraflara ithafen naçizane bir çalışma

eski mektuplar

bu bayram evde oturunca temizlik yapmak geldi içimden ve ne zamandır anahtarını bulamadığım kilitli çekmecemin anahtarını bularak maziye balıklama dalıverdim.
eski mektuplar...
taa lise arkadaşlarımdan gelmiş 1990 yılına ait mektuplar.
eski sevgililerin mektupları.
adını unuttuğun insanların ingilizce mektupları.
uzak diyarlardan atılmış posta kartları.
e-mail olmayan çağlardan kalan sararmış sayfalar.
büyük hatıralar.
ya da benim öyle zannettiğim.
hem gülerek hem ağlayarak okuduğum mektuplar.
hem okudum hem de yırtıp attım çoğunu.
bu kadar hatıranın beni yorduğu gece yarısı çoğunu yırtıp attım evet.
neden mi?
anlatması o kadar zor ki.
eski mektuplar geçmişten bir yara gibiydi sanki ve görmek istemedim daha fazla.
unutmak istediğim geçmişimden kurtulmaktı sanki.
yırtıp attığıma daha sonra üzüleceğim biliyorum ama gittiler işte.
uçuuuup gittiler.
tüm yazanlara selam olsun
tüm eski arkadaşlara
tüm eski sevgililere
tüm sevgilere

bayram bayram

ilk defa evdeydim bu bayram.ya yurtdışında olurdum ya da buradaysam da eve gitmezdim. amca oğulları, yeğenler, kuzenler geldi. ne güzel şeymiş bu bayram ziyaretleri. biraz geç geldiler de hemen sıkılmaya başladım gelmeyecekler mi yoksa diye.kimi kimsesi gelmeyen insanları düşündüm ve hüzünlendim yine. bekleyip de kimsenin kapını çalmaması, yan komşulara torun torba gelenlere bakarak ve iç geçirerek bir bayramı daha yalnız geçirenleri. ne üzücü ve katlanılası zor bir durum. yine empati yaptım ve yine üzüldüm yalnız ınsanlara bir kez daha. allah bizi kimsesiz, ziyaretsiz. akrabasız komasın.
amin

4 Kasım 2005 Cuma

Forever Madonna

Madonna MTV Europe Müzik ödülleri törenini kelimenin tam anlamıyla sallamış, yıkmış geçmiş. Bu günkü yazımızı Maddy'e ithaf ediyoruz, Long Live Maddy! ya da God Save Maddy!

http://www.madonna.com/



Seksenli yıllarda , yani ben çocukken, hep bir Madonna vs. Michael Jackson durumu vardı. Sonra bigün bunlar beraber Oscar törenine gittiler, dumur olmuştuk.Şahsen Madonna'yı daha çok severim ,  en azından bi felsefesi vardı kadının.

2 Kasım 2005 Çarşamba

ho ho ho bayram

Bayram demek tatil demek, dışarıda yağmur yağarken evde olmak, uyumak, yemek, okumakla avare geçecek günler demek. Bizde ilk gün bütün aile toplanır, Sicilyalılar gibiyizdir, halalar, amcalar, bir sürü kuzen, ortalıkta koşan her boy, yaş ve cinsten çocuk... Ağlayan bebekler, sürekli kaka ve bebe podrası kokusu... Şimdi şunu düşünüyorum, benim yaş grubu kuzenlerimle biz birlikte büyüdük, şimdi meyhanelere gidiyor, beraber serserilik yapıyor, Jedi konseyi kuruyoruz. Birkaç yıldır bizden sonraki kuşak oluşmaya başladı, benim yeğenlerim ve kuzenlerimin yeğenleri... Şimdi onlar bir grup oluşturacaklar. Biz de büyüklerin yerine geçeceğiz. Yani halamın koltuğunda ben, amcamın yerinde yakışıklı Tolga oturacak. Allah gecinden versin tabii büyüklerimiz hep yanımızda olsunlar. Ve fakat zaman akıp geçecek. Ben bir anda şişko hala olacağım, Zehra halamın yerine. Oy oy oy. Şimdi altlarına dolduran çişli veletler de meyhanelerde sürtüp bizimle dalga geçecekler. Piçiriklere bak sen! Bizim kadar şanslı ve şanslarının farkında olacaklar mı bilemem? Bu arada kafama takılan bir mevzu var. Şimdi ben de evlenip pırtlatırsam üç beş tane, benimki en ufak olacak, ya da o kadar ufak olacak ki şu anda büyümekte olan kuşaktan dışlanacak. Ada-Ege-Ertuğ-Pelinsu grubundan bahsediyorum. Daha yakışıklı Tolga ve Obi-Wan Burak'ta tık yok ama... Eh iyi benimki de onlarınkiyle takılır. Biz de huzurevinde kıs kıs gülerek gizlice viskimizi yudumlarız ne bileyim ya. Of farkettim de ne kadar çok bayram bahşişi vermem gereken ufaklık var. Ay ne yapacağım? Yılbaşı da geliyor. Yılbaşında da böyle bir yazı patlatırım ben, istifayı basıp rahatladım ya kalemim açıldı dostlar, kendime geldim ooohhhhhh.