29 Ekim 2006 Pazar

Real Fiesta Seyyahları Paris'teydi

Arkadaşlar, Paris seyyahatimizi tamamlayıp evlere dağıldık, işte Paris maceralarımız:

REAL FIESTA --> FRANSA

Eyfel'in tepesinden Versay Şatosu'nun ucuna kadar her yeri gezmiştik. Ama Marie Antoinette'in hayaletini görememiştik.

24 Ekim 2006 Salı

kaydirak



kardesler;
Tate Modern'de super bir atraksiyon var, sanat olayi...
binanin icteki avlusuvda bitbirlerine sarmal sekilde donerek inen( bakiniz resim1,2 ) kayaklar var. kendini oradan asagiya saliyorsun. bu da sanati icinden yasamak oluyor. hahaaaa
biz yapilim ve kurulum asamasini gormus idik, hala kaymaya nail olamadik, ama ben gidecegim.
siz de gidin... ( adres:londra) hani bilmeyen vardir diye yazayim dedim...
operim anacim

22 Ekim 2006 Pazar

Selahattin Duman Röportajı

"Erkekler daha basit. Bizi destekleyen tek hormon var o da testosteron. Ne yaptığı belli. Boğalık ve tosunluktan öküzlüğe kadar kadar giden bir süreçtir."

püaahahahah

Pazar Vatan

21 Ekim 2006 Cumartesi

Dünya bir kitaptır ve seyahat etmeyenler bu kitabın yalnızca tek bir sayfasını okumuş olur

National Geographic Traveller Özel Sayısı'ndan

Destansı Kentler

New York
Bu kenti dünyanın her yanında kalbimde taşısam da bazen rüyalarımda ondan kurtulmaya çalışıyorum - F.Scott Fitzgerald

Barselona
Barselona; nezaketin merkezi, yabancıların sığınağı - Don Kişot

İstanbul
Bana sanki tüm şehirler ölümlüymüş de, dünyada insanlar varolmaya devam ettiği sürece bu kent daima ayakta duracakmış gibi geliyor - Fransız seyyah Petrus Gyllius

Kudüs
Yeryüzünün açık farkla en ilginç iki küsur dönümlük alanı - W.M. Thomson

Hong Kong
Stamenleri, neon ışıkları; petalleri projektörle aydınlatılmış taşlar gibi parıldayan devasa bir çiçek... - James Kirkup

Paris
Paris bir hava, bir koku ve bir ruh hali - James Cameron

Rio De Janerio
İnsanların herhangi bir kenti doğanın Rio'ya bahşettiği tabiata layık kılması gerçekten çok güç - James Bryce

Londra
Londra'da sıkılan yaşamdan sıkılmıştır. Çünkü o yaşamın sunabileceği her şeyi barındırır - Samuel Johnson

Venedik
Kentlerin Shakespeare'idir o- tartışılmaz, eşsiz ve kıskanılmanın ötesinde - John Addington Symonds

San Fransisko
Bu altın sarısı akropol, Büyük Okyanus'un masmavi gökyüzüne doğru yükseliyor - John Steinbeck

18 Ekim 2006 Çarşamba

Pıtırcık ve arkadaşları yeniden okul yollarında

yaramaz küçük Nicholas, yani bildiğimiz adıyla Pıtırcık, arkadaşları Gümüş, Lüplüp ve Toraman'la yeniden aramızda...

ah ah bende serisi var bu Pıtırcık'ın , yeni kitaplarını da yeğenime alıyormuş gibi yapıp alsam, sonra benim olsa onlar... olmaz mı?

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=201894&tarih=18/10/2006

16 Ekim 2006 Pazartesi

for my happy ending...

uguldayan sert ruzgarin , gri gokyuzunun ve dusen cig taneciklerinin anisinda Miss Jane Eyre bir kayalik bilinmezinin ortasinda bir sabah gozlerini acar. nerededir , neden burdadir sorgulamaz.
yurur sadece yurur hani unutmak istercesine yuzunu kayalara carparcasina sadece yurur yuzu gozlerine gozleri saclarina karistirmistir oylesine bedbaht haldedir ki....
st john un onu baska bir kayalikta bulmasina kadar aradan kac gun gecer bilinmez.
ve sonra gunler sonra bilmedigi bir evde hayata yeniden gozlerini acar.
iki kiz ve bir adam etrafinda onun uyanisini merakla beklemektedir.
uyandiginda herkes ona birsuru sey sorar jane ise bir sey hatirlamadigini soyler , oysa hayati kesik kesik te olsa gozlerinin onune gelip gelip gitmektedir.
ah rochester! seni unutmaya calismak kolay midir?
jane eyre bulundugu bu koyde kiz okulunun ogretmeni olur.
aradan bir yil gecer. jane gunduz duslerinde ve gece duslerinde hep rochesteri gormektedir.
o kotu olayin gecesinde yataginda agladiktan sonra rochesterin yanina gitmis , saattlerce opusup koklastiktan sonra odasina gitme ayagiyla evden uzaklasmistir. (fakat bu bolumler dizide gosterilmedi.bunlari jane'in boluk porcuk hayallerini biraraya getirip biz anliyoruz)
aradan tam bir koca yil gecmistir. st john ve iki kiz kardesi jane'in kuzenleri cikar. st john jane evlenip onunla amerikaya gelmesini teklif eder. bu arada jane'e amcasindan yirmibin pound para kalir. jane'in bu yeni okulda yillik maasinin otuz pound oldugunu dusunursek bu buyuk bir paradir. jane parayi dorde bolup kuzenlerine verir.
para ne ise yarar ki rochesterlan yiyip icemedikten sonra degil mi sayin seyirciler?
jane bir sabah erkenden kalkip thornfielde dogru yola koyulur. sonra o en sevdigi thornfielde giden yolun basinda yine arabadan iner. biraz yuruyup yakinlasinca farkederki sato yanmistir.
iyice yurur ve satoya dogru yaklasir. bu sure esnasinda da satoda o yokken neler oldugunu gorur: rochesterin karisi jane'in gelinligini yakip evin ortasinda birakinca butun ev yanmaya baslar. kadin catiya cikip kendine ordan asagiya atar ve olur rochester bu esnada onu kurtarmaya calismaktadir.
nihayet jane butun yolu yuruyup satonun onune geldiginde birdenbire kapi acilir.
rochester disari cikar ve kim var orda der? kim var der ve anlamsizca bosluga bakar ve jane farkeder ki rochester artik gorememektedir.
nihayet miss jane eyre ve rochester kavusmustur. aradan bir yil gecmistir , her ikisi de acilar cekmis , rochester defoluya cikmistir fakat kavusmuslardir.
en sonunda happy ending sahnesi olarak jane iki bebesesi , sir rochester , hizmetcileri ,kopekleri ve mrs jane rochester' in kardesleriylen akdeniz villasinin bahcesinde bir fotograf karesi olarak hayata katilarlar.
hepimize hayatta mutlu sonlar diliyorum , jane canim kardesim seni cok seviyorum ama rochesteri daha cok :)

14 Ekim 2006 Cumartesi

Kırbaçla beni Cin Ali



Cin Ali kırbacı al!
Sert sert vur
Aaahhh Cin Aliii
daha sert vurr
ooohhh Cin Aliieeee
cin çarpmışa çevirdin topacını Cin Alieeee

püaaahahahaha ooaahahaahah

Oyyy oyy

 















valla okumayı bununla sökmüştük, kim ne dersin desin. o yüzden mi iki yakamız biraraya gelmiyor şimdi acaba dostlar?

9 Ekim 2006 Pazartesi

jane canim kardesim

jane'in halasinin evinde onu iki yetiskin kiz karsilar.
orospu halasi olum doseginde yatmaktadir ve jane ile bazi sirlari paylasmaya karar verir.
bunlardan birincisi jane'in yasayan bir amcasi vardir ve cocuklugunda jane bakmak istemistir.
fekat jane'in hala dedigi kaltak mrs reed ona jane'in oldugunu soyler. cunku jane den olesiye nefret etmektedir/cunku jane'in anasi onun kocasinin favorisidir.
neyse jane onu bagislar ve kosa kosa satoya geri doner.
tam satoya gelmeden satonun tepeden efsanevi sekilde gorundugu bir noktada arabadan iner. cunku bu yol onun thornfield'e giden favori yoludur. iki adim atmadan rochesteri gorur. sir edward rochester jane'in favori yolu uzerinde bir kayaya oturmus elinde bir durbun etrafi gozetlemektedir.(hatirlarsaniz bir onceki bolumde de abinin bole bir macerasi vardi , kendisinde aciga cikmayan bi takim sapkinliklarin yuzeye vurusu bunlar sayir seyirciler.)
jane ile goz goze gelirler, aradan taaaaaaam bir ay gecmistir.
allahim o ne bakislar. bu bolum cok duygusal bastan uyarayim.
birlikte satoya kadar yururler , nihayet o gun satodaki misafirler evlerine donerler.
lady blanche ile orrospu anasi da tabi, cunku katilmalari ve boy gostermeleri gereken birdavet vardir fekat cok kisa sure icinde geri doneceklerdir.
eee bulmuslar rochester gibi adami birakirlar mi?
allahim sen her genc kiza , kadina , erkege , evliye , bekara, dula , ikinceye ucuncuye tur donene bir rochester bahseyle yarabbimmmmm.
bu esnada rochester amcam jane eyre'den evlendikten sonra evden ayrilmasini ister. bu noktada jane kopar , cenesi acilir.
tabii ki gidecektir , hayati boyunca sevdigi tek adamin evliliginin golgesi altinda yasayamayacaktir. cunku fakir de olsa onun da rochester kadar buyuk bir kalbi ve ruhu vardir.
hayati boyunca ona herkesle esit davranan bu tek adami , gunlerini gecelerini onu dusunerek gecirdigi , kendisiyle iki kelime konustugunda ruhunun tavanlara zipladigi bu adami , rochesteri birakip nassil gidecektir? bu duygusal konusmalarin golgesinde rochester jane'e evlenme teklif eder cunku o blanche'i degil bu fakir , koylu , governess fekat tertemiz masum kizi misseyre'i sevmektedir. miss eyre kabul eder.
cok mutludurlar , oynasmalar , koklasmalar, bahce sonbetleri.
sonra londraya yani bizim mahalleye alisverise gelirler.jane gelinlikler mucevherler falan alirlar.
derken rochester bir geceligine bi yerlere gider , o gece jane kotu bir ruya gorur.
elinde bebesiylen thornfieldin bahcesinin kilitli demir kapasina calmaktadir fakat iceridekiler kapiyi acmamaktadir. siyah elbise giyip ve siyah ata binmis iki adamin hizla uzaklastiklari arkadan gorunur. gokyuzu aydinlik bahce yemyesildir. jane elinde bebesiylen demir kapinin onune bagirarak yigildiginda artik uyanmistir. karanlik odasinda kapkara giyinmis bisey elindeki yana mumu kizcagizin gozune sokmak uzeredir. sonra uzaklasir . jane kim var orda diye bagirsadabir yanit alamaz.
ertesi gun rochester gelir ona ruyasini anlatir.rochester pek orali olmaz. iki gun sonra evlenmeye giderler kiliseye kosar adim.
tam evlenecekken bombos kilisede iki tane karalar girmis adam iceri girer ve bu evlilik olamaz cunku rochester benim ablamla evli ve ablam thornfieldde yasiyor der adamlardan biri.
jane yikilmistir ama rochester ondan da cok yikilmistir.
gencliginin baharinda gorupte asik oldugu , o heyecanla evlendigi ,evdeki butun iscilerle yatip kalkan ve siddet egilimli olan ispanyol orospusu ve ayni zamanda da deli olan karisinin laneti yasam hapishanesinde onu birkez daha bulmustur.
peki ya jane... usulca odasina gider. yatagina oturur bir an once mucevherlerini cikartir usulca kol mansetlerindeki dugmeleri cozer. gelinligini cikartir ve ingiltere gokleri kadar gri ve aci dolu elbisesini geri giyer. usulca yatagina uzanir gozleri yas doludur.
rochester kapiyi calmaktadir jane jane , gidelim buralardan , kendimize yeni bir hayat kuralim , tak tak tak , jane , jaaaayyyynnnnnnnn.
jane'in gozleri yas doludur, ah allahim o ne acidir!
jane canim kardesim , hayat senin icin hicbir zaman adaletli olmayacak mi?

7 Ekim 2006 Cumartesi

kültür turizmi

Bugün Real Fiesta'dan kovmuş olduğumuz arkadaşla bir değişiklik olsun diye Taksim yerine Sultanahmet'e gittik sayın seyirciler. Allah bir kalabalık , turistler, tur otobüsleri, rehberler, ortalık ana baba günü olmuş. Ne yapalım ne edelim derken Topkapı Sarayı'nı gezdik, zaten defalarca gezmişliğim var ama her seferinde hoşuma gidiyor, favori parçam ise zümrütlü pırlantalı at sorgucu! Neyse Sultan Reşat'ın ruhu bizi çarpmadan sarayı gezip çıktık ve harikulade Caferağa Medresesi'nde birer okkalı Türk kahvesi içtik. Burası Soğukçeşme sokağının arasında, daracık taş yoldan iniyorsun ve istanbul'un en huzurlu, en otantik yeri olsa gerek. Saatlerce oturmak, kitap okumak ve hayallere dalmak lazım bu avluda.



Kahveden sonra tıngır mıngır Eminönü'ne geldik ve Enerji Büfe'den pide arası döner yedik, ağzınıza layık... Sonra oralarda dolaştık, herşeyin ucuzu vardı burada ve de mesela Starbuck's'ta kahve parasına biz karnımızı doyurmuş, sıkma meyve suyumuzu içmiştik. Yeni İnci'den 17 liralık sütyenlerden aldık, Marks and Spencer'dan 64 liraya aldığımızdan sonra iyi geldi yani. Ardından balık çarşısına daldık. Ben peynir aldım, siteden kovulmuş arkadaş baştan kokan balıklardan aldı. Mısır Çarşısı'nı gezdik, bi tane tükkandan herifin teki arkamızdan "zayıflama çayı vaarr" diye bağırdı terbiyesiz! Malatya Pazarı'ndan şu kıvrık fıstıklardan aldım akşama atıştırmalık. Allahım bu Mısır Çarşısı ne kadar renkli, mis kokulu... lokumlar, ezmeler, kurular, bahaaratlar... Sonra tabii paramız bitti, meydandaki Garanti'ye gittik, sırada eklerken ne görelim? Mithat Bereket sevgilisiylen sıraya girmiş, para çekecek. Durduk yerde dedikodu da yaptıktan sonra tramvay ile evlere dağıldık. istanbul ne kadar güzel ve renkli bir şehir değil mi?

4 Ekim 2006 Çarşamba

Hamdi'de iftar şöleni ziyafeti

Bu gece 7 arkadaş kendimize bir ziyafet çekmeye karar verdik ve Hamdi'de iftar rezervasyonu yaptırarak tam vaktinde masamıza yetiştik sayın seyirciler. Öncelikle açık büfe salatalarımızı aldık ki yeşil zeytinli cevizli olanı bir nefasetti. Patates salatası bile bol çeşnili idi ve canlı renkleriyle gözlerimi okşadı.

İftar topları patlayınca öncelikle çorbaya gömüldük, mercimek çorbası çok başarılıydı. Ardından tazecik pidelerimize mis kokulu pastırmaları, zeytinleri, peynirleri katık ettik. Üzerine de çiğ köfte ile cila çektik amma bu sadece başlangıçtı dostlar. Ara sıcak olarak kuru patlıcan-biber-kabak dolması, finduk lahmaç ile içli köfte gelmesin mi? O finduk lahmaçtan desteyle yerim, 10 tanesini üstüste koyar, bohça yapar yutarım oy oyy o kadar lezzetli idi! Tabii ana yemek olarak kebap tabakları masaya geldiğinde biz çoktan doymuştuk. Kebaplardan özellikle fıstıklı köfte bir cennet taamı idi. Fakat zannetmeyin ki diğerleri güzel değildi! Köfteleri tavuklar, şişler nefisti cicim!

Herşeyin üzerine 2 şişe diyet kola içip tatlıya yer açtık ve bol cevizli baklavaları taze demli çay eşliğinde yuvarladık. Tabii bizim sohbetimiz baklavadan daha tatlı idi ama Hamdi'nin yemekleri de çok lezzetliydi.

(Hamdi'de bu iftar menüsünün günahı kişi başı 40 ytl. )

2 Ekim 2006 Pazartesi

her eve bir rochester..

birinci bolumunu kacirdik amma artik birlesik krallikta ikamet etmeye basladigim icin size az once seyretmis oldugum ikinci bolumu ozetlemekten gurur duyarim...
tatattatattaaammmmm
bir gece jane kahkaha sesleriylen uyanip korkuylan kendini rochesterin odasina atti.
o da ne her yer alev, sir rochester yaniyor , miss eyre bagiriyor fekat rochester uyanmiyor , gul gibin adam olup gidecek.(bu ingiliz klavyesinde i haric noktali harf yok , siz ona gore uygun yerleri uygun noktalarlan doldurarak okuyunuz sayin halkim)
miss eyre telas icinde eline gecirdigi vazodaki suyu bunun kafasindan asagi bir bosaltti , rochester uyandi , birlikte yangini sondurduler.
evdeki hizmetci karilardan biri patronu yakmak istedi , kim oldugunu biliyorlar fekat sonrasinda bilmiyormus gibi davrandilar. sonra arada bir yakinlasma oldu. iste jane eyre usudu , rochester bunu battaniyeye sardi sarmaladi arka fonda da somine yaniyo deli gibi , zati yanginin oldugu odadalar , bu yakinlasma bahanesi usumesi heralde, ordaki mantik beni asti :)
zavalli eski oksuz yeni governess miss eyre (miss ee diye okuycaksiniz) ile bu rochester arasinda tutkulu bir askin tohumlari atilip ustune birde ellesmeler falan oldu bu bolumde.
bi de bu rochesterin arkadaslari geldi eve bi grup , ev diyorsam yaniltmayayim burasi kocaman lanetli bir sato.
birinci gun eglendiler falan filan , jane eyre cok gergin cunku gelen karilardan biri rochester amcamin ileride evlenecegi hatun rolunde. cokta tatli sarisin bi kari secmisler bu rol icin , halbuki jane eyre koyden indim sehire tadinda kallin kasli , kipkirmizi yanakli bi abla, bi de nemrut allah sizi inandirsin , insan gorunce korkuyo. ben o rolu daha guzel oynardim ayol.
neyse rochester bigun tum gun evden gidiyo atina binip evdeki misafirler de onun tum gun calismaya gittigini biliyo. eve bi cingene falci aliniyo arka odaya tezgah kuruluyor , kari siraylan bunlarin hepsine fal bakiyor.jane eyre haric , o dinleniyor ; isi olmaz boyle falmis , kilmis ,tuymus islerlen.
fekat evin kahyasi geliyor diyor ki , cingen gitmiyor , mutlaka sizin de faliniza bakacakmis. bu umursamaz koylu haliylen kalkiyor falciya gidiyor. falci cingen bunu cok kendine guvenli falan filan buluyor. derken ona diyor ki rochester adini unuttugum o sarisin kariylan evlenecek. ha lady ingram , benim bagli oldugum sosyal siniftan yani :)
miss eyre zengin kalkisi firlayiveriyor yerinden , sinir tavan yapmis ablamda , derken o da da birinin daha oldugunu farkediyor. kim var orda falan diyor , o da ne? arka fondan rochester abi cikiyor. megersem herif tum gun odanin arka tarafinda elalemin falini , falciylan konusmasini falan dinlemis pezevenk.
kalkiyo flaciyi yolluyor , jane eyre ile hafif fingirdesmeler falan filan.
bunun disinda iste bu evde bi fransiz evlatlik var , jane eyre aslinda onun ogretmeni , bi de yine evde bu rochesterin bi arkadasi isriliyor , lanetli bi seyler var evde , henuz oralari dizide cozulmedi. biz billiyoz gerci ama simdiden soleyip dizinin reytingini sarsmayalim.
bu arada jane eyrenin maasi 15 pound. yani bu devirde olsa en yakin havaalanindan tupe binip central londona gelmek icin bir aylik maasi yetmezdi. bu enflasyon yemis bitirmis buralari kardesim....
neyse , dizinin sonunda jane eyrenin bunu evlatlik alip sonrada yatili okula yollayan halasinin olum doseginde oldugu haberi geliyor , bu rochesterdan maasinin 10 poundunu alip halasinin memleketine gidiyor. rochester gitme sana ihtiyacim var falan diyor ama miss eyre gidiyor.
fakat , rochester the master of the house , kardesim nassi biseydir yahu , dizideki tek guzel sey bu rochester amca.
onun disinda oyunculuklar kotu , cekimler boring (yazayim turkcesini yazinca noktali oluyor , yanlis anlasilmasin memlekette) fasa fiso bisi yani.
ben sahsen rochester icin izlimeye devam edecegim , her eve bir rochester diyorum ,
olay bitmistir.

1 Ekim 2006 Pazar

BBC - Drama - Jane Eyre

İşte BBC'den yeni bir yapım, tabii benim için tek Rochester Timothy Dalton'dur!

Her durumda BBC'nin Bronte ve Austen uyarlamalarını seviyorum, ne kadar yapsalar hepsini izlerim.

BBC - Drama - Jane Eyre