DİKKAT
SPOILER & KÜFÜR & AĞZIMA NE GELİRSE
Son bölüm bir flashforward ile başladı dostlar
ÇOK SONRA (böyle flashforward mı olur ahahah)
Taaa birinci bölümde, Kerpeten Ali'nin motoru ile Kıbrıs yollarında görüldüğü bir sahne vardı ya, öyle bir sahne, motorlu kasklı , kim olduğunu göremediğimiz biri, bir deniz fenerine geldi. Motorundan indi, kaskı çıkarttı, genç bir delikanlı idi bu motorcu. Montunun içinden bir sarı zarf çıkarttı. Anam! Bu zarf, Ramiz Dayının ölürken biricik kızı Azad'a verdiği zarf değil miydi?
Burada Ramiz Dayı aldı sazı eline : Her şeye rağmen, Ezel sonunda aşkın kazanacağına, adaletin yerini bulacağına inanıyordu ama mutlu sonlar hikayelere mahsustur. Benim anlattığım hikaye çoktaaan bitti.Sonrasında yaşananlar, hiç olmadı.
Motörcü velet deniz fenerine doğru yürüyünce fener bekçisi midir kimdir, "ziyarete kapalı fener, içeri giremezsin" dedi çocuğa. Delikanlı "ziyarete gelmedim, babama geldim" dedi. Adam adını sordu delikanlının. "Adım Can" dedi genç, "Can Uçar" hayminakooo, motörcü gençlik bizim Can piçi çıktı. Fakat Can piçi karabiber gibi bi oğlanken bu deluganlı balyajlı saçlarıyla kumral bişeydi bilemedim dostlar:))
BUGÜN
Eyşan'ın önce ırzına geçen sonra da döşüne bıçak sokmak suretiyle canına kasteden orço Cengiz, minik Can piçini alıp eski villaya geri geldi. "Ananla barıştık, tatile çıkacağız" dedi çocukcağıza.
Polisler Ezel'i tutmuş götürürlerken Ezel iki yanındaki elemanlara birer kafa attı. O esnada olayı tv'de görüp haberdar olan Ali abi, kar maskesi ile polis arabasının önünü kesip tereyağından kıl çekercesine Ezel'i alıp çıkarttı arabadan.
Evde Cengiz, Eyşan'ın kıyafetlerini, küpelerini filan görünce fenalandı. Zavallı Can'a "anan bizi sevmiyor, bizi terketti" dedi, çocuğu ağlattı şerrefsiz pezevenk.
Ali ile Ezel, Ezel'in mahallede aldığı evine geldiler. Ezel odada halıdaki kan lekelerini gördü "Sevdiğim kadından geriye kalana bak" diye inledi, Ali'ye sarıldı, ağladı, ağladı... Pek fena bir sahne idi dostlar. Ama sonra etraftaki kanlı pamuklardan, şırıngalardan Eyşan'ın yaşadığını anladılar.
Cengo hastaneye gitti. Polislerden Ezel'in kaçtığını, Eyşan'ın henüz ölmediğini öğrendi. Doktor iç organların paramparça olduğunu ve ameliyat edemediklerini söyledi. Cengiz Eyşan'la biraz yalnız kalmak istedi, doktor gidince de önce Can'a iyi bakacağını anlatıp sonra da yastıkla boğmaya kalktı büyük aşkını ama yapamadı pezevenk. Eyşan zaten kağıt gibi bembeyaz, ruhu teslim etmek üzere idi.
Berikiler hastaneye gelince Ezel Ali'ye, Cengiz'i yakalamasını ama öldürmemesini söyledi, "ben öldüreceğim" dedi. Sonra silahla içeri girdi, kapıdaki polisleri herkesi dövdü, Cengiz kaçmıştı, Ezel doktorun kafasına silahı dayadı "o ölürse sen de ölürsün"
Bundan sonraki sahne evlere şenlikti, doktor Eyşanı ameliyat etmeye çalışırken Ezel takım elbisesi ve o gicır ayakkabıları ile ameliyathanenin ta içinde idi. Cengiz de dışarıda polislere ameliyathaneye baskın yaptırmaya çalışıyordu. Bir süre sonra dışarı çıkan doktor polislere Ezel'in arka kapıdan kaçtığını söyledi. Cengiz komisere Ezel'in gidebileceği yerlerin listesini verdi, ama eninde sonunda Ömer Uçar'ın evine gideceğini belirtti.
Ezel Bade'ye gitmişti, Bade'ye birşey verdi ama ne olduğunu göremedik.
Sonra oğllarını ailesiyle yemeğe bekleyen zavallı Mümtaz ve Deli Meliha'ya gitti Ezel. Yine olmamıştı, yine polis peşindeydi. Eveledi geveledi, sonra birden Mümtaz Amca ayaklandı "ne istersen oğlummm" dedi, gitti içerden çifte getirdi bi tane (Valla atmıyorum, eşşek kadar çiftesi varmış Mümtaz'ın) "ne lazımsa söyle oğlummm, otur yemeğini ye, kimse alamaz seni buradan" dedi. Nihayet babası oğluna inanmıştı, Ömer'e inanmıştı. Ezel'in tek bir isteği vardı ve babası da tabii ki hakkını helal etti oğluna. Çok duygusal bir sahne idi. Ezel anasına da gezdiği yerlerden bol bol kart atacağına söz verip evini terketti.
Ezel artık Cengiz'e gidiyordu. Onların kavgası nerede başladıysa orada bitecekti. Çünkü böyle dostluklar başladığı yerde biterdi.
Böylece 2 sene boyunca ilk kez Cengiz'in geçmişine döndük. Meğersem Cengiz'in annesiyle babası Almanya'ya çalışmaya gidip Cengiz'i anneannesi ile bırakmışlar. Sonra da almamışlar bir daha çocuğu. Ömer hep acımış, üzülmüş Cengiz'in bu haline.
Ezel yoldan geçenden birinden telefon ödünç alıp bir yeri aradı "Sipriş verecektim, kırmızı biberli mercimek çorbası, antep böreği" dedi. Siparişi alan garson kağıdı "abi hesap geldi" diye Kerpeten Ali'nin masasına götürdü. Anam burası geçen sene Ali abinin Dayı'dan ayar üstüne ayar yediği o meşhur lokanta idi. Böylece gizli mesaj sistemiyle işareti alan Ali Ezel'le buluştu. Ezel Şebo'yu da çağırmış, Şebo havayolundaki arkadaşından Cengiz'in Fas'a bilet aldığını öğrendi.
Ezel Cengiz'i arayıp damarına bastı "Sen neredeysen ben oradayım Cengiz. Sen sadece Cengo'sun, kimse seni seçmedi, kimse seni istemedi, başladığın yere geri döndün mü? Bekle Can'ı almaya geliyorum. Sen hala o istenmeyen çocuksun, arkadaşımsın diye değil, acıdım diye yanımda tuttum seni. " Cengiz fıttırdı bu sözler üzerine.
Ezel Şebo'dan Dayı'dan kalanları getirmesini istemiş. Kutuda iskambil kağıtları, bir yüzük, not defteri vardı. Ezel yüzüğü cebine attı. Şebo'ya bişey verdi. Önce sevinen Şebo sonra ağlayarak Ezel'e sarıldı ama ne verdiğini biz görmemiştik. Sonra bunlar Ali ile ayrıldılar.
Meğersem Cengiz'in annesiyle babası başka çocuk yapmışlar. Onu Cengiz yerine koyup bir daha Cengiz'i arayıp sormamışlar. Türkiye'ye dönünce eski mahalleye gelmemişler, Etiler'de yaşamaya başlmışlar. O zamanlar daha Ömer, Ali, Cengiz arkadaşlar; Eyşan ortada yok. Cengiz Ali'nin silahını alıp babasını öldürmeye kalkmış ama berikiler engel olmuşlar, çok da kızmışlar Cengiz'e, başlarını belaya sokacaktı diye. Cengiz basmış gitmiş.
Ezel ve Ali, Azad'ın yanına döndüler. Azad nihayet o Dayı'nın ölürken verdiği zarfı çıkartıp Ezel'e gösterdi. Ama biz yine görmedik, ne o?
Cengiz deniz fenerinde idi. Polislere Ezel'in oraya geleceğini, geldiğinde keskin nişancının vurmasını söyledi.
Meğersem geçmişte arkadaşlarından kaçan Cengiz bu fenere gelmiş. Ali ile Ömer de Cengo'nun hayırsız babasını kaçırıp buraya getirmişler, baba-oğulu yüzleştirmişler. Adam gecekondulu olduğunu hatırlatmasın diye çocuğunu bırakmış! Ulan! Bu ne amdan götten bahanedir. Burada biraz sıçış yaşandı dostlar. Neyse sonra Ömer Cengiz'e "senin ailen biziz" demiş ve alıp götürmüşler Cengiz'i oradan.
Bu geriye dönüşlerde maalesef daha önceki geçmiş sahneleriyle tutarlık yoktu. Artık dizi bitti diye sallamışlar. Cengiz mahalledeyken sakalı mı vardı köftehorlar? Ali'nin saçı başı öyle miydi eski flashback'lerde, gayet özensiz çalışılmıştı bu sahneler dostlar. Bence Cengiz'in hikayesi önceden planlanmamıştı, son anda sıkılmış, başarısız bir hikayeydi.
Böylece artık gece olduğunda Cengiz deniz fenerinde beklerken Ezel karşısına çıktı eski dostunun. Yüzleştiler. Güzel bir sahneydi. Ezel "Dayım bana birşey öğretti" dedi "Her zaman üçüncü bir seçenek vardır" Cengiz polislere sinyal çaktı ama ateş mateş edilmedi. "Ne yaptın sen?" "Sana üçüncü bir şans verdim". Meğersem Eyşan hastanede ifade vermiş, Cengiz'in yaptıklarını anlatmış. "Hapis mi? Ölüm mü?" dedi Ezel, seçmesini istedi. Cengiz aşağı kaçtı, bu sefer Ali kesti yolunu. Burada Cengiz bir damarına bastı Ezel'in, Eyşan'a tecavüz etmesiyle ilgili bi laf etti şerrefsiz pislik, Ezel de artık dayanamadı, bir dövmeye başladı Cengo'yu aman, paat küttt, o vurdukça biçim içimiz soğudu. Ağzını burnunu kırdı, artık öldürecekti ki Ali engel oldu "Eyşan yaşıyor, Tefom öldü, bırak ben bitireyim" Ezel bıraktı pestile dönen Cengiz'i. Burada ne oldu anlayamadım, biri bi çaktı, Cengiz parmaklıkları aşırtıp düşerken parmaklıklara yapışıp kaldı. Aşağısı uçurum. Bu tam düşerken bir elinden Ezel, bir elinden Ali yakaladılar. Cengiz yalvardı "çekin beni yukarı, eskisi gibi olacak herşey" Ezel ve Ali birbirlerine baktılar. Bakıştılar. Anlaştılar. Sonra aynı anda tuttukları eli bıraktılar, kayalıklara uçan Cengiz çatırçutur ederek öldü.
Ali "bitti artık, mutlu sona geldin" dedi. Ezel "bavuldan her sene Can'a 1 tane hediye ver" dedi. "hangi bavul? "Aylin'in Azad'a verdiği bavul" O esnada Azad aradı, "Aylin diye biri bir bavul getirdi." Meğersem hani 64. bölümde Ezel ortadan kaybolmuştu ya, bunu ayarlamış, son oyunu kurmuş şerrefsizzzzzzz. Neyse, Ezel hediyeleri "Ezel amcan" diye imzalamış ama son hediyede "baban" yazacakmış. Ezel Azad'ın yanına gitmişti ya, Dayı'nın bıraktığı zarftaki notta "Bilmeye hakkı olanlar ne kadar acı olsa da gerçeği öğrenir, Ömer'in ve onun 3 arkadaşının hikayesini..." DAYI ÖMER'İN HİKAYESİNİ YAZMIŞ SAYFALARCA. Lan yoksa bu blogdan mı araklamış? Yoksa Dayı ben miyim? Noluyo lann? Herneyse, Ezel Azad'dan hergün bu hikayeden bir parça Can'a okumasını istemiş.Böylece Can babasını tanıyacakmış.
Yani Ezel gidiyor, Ali'den ise Can'a bakmasını, oğlunu büyütmesini istiyordu "Senin bedelin beni korumak değil oğlumu korumaktı" Ama neden? Neden Ezel nihayet kavuştuğu oğlunu bırakacaktı ki? Ali anladı nihayet, çünkü Eyşan...
Meğersem hastanede ameliyat olmamış, doktor açıp kapatmış Eyşan'ı, "organlar iflas, yapacak hiç birşey yok" demiş. Ezel'in buradaki isyanları, acıları pek fenayı dostlar. İşte o andan sonra Eyşan'a morfin vermişler. Eyşan Ezel'den sadece ölürken yanında olmasını istemiş. 10 saat ömrü kalan Eyşan'ı bırakan Ezel veda turlarına çıkmış işte aynı Dayı'nın ölmeden evvel çıktığı gibi. Ailesiyle helalleşmiş. Bade'ye verdiği pakette karpostallar varmış, Bade'den annesine ara sıra Ezel'in ağzından kartlar göndermesini istemiş. Bir de Ezel için güzel bir hayat hayal etmesini dilemiş. Şebo'ya Vurkaç'ın anahtarını vermiş.
"Bir tek sen kaldın Ali Abi. 2 saat kaldı. Seninle vedalaşıp Eyşan'ın yanına gideceğim." Ezel'in Eyşan'dan sonra yaşamaya niyeti yokmuş meğersem, o yüzden herkesle vedalaşıyormuş. Aman Barış Falay nasıl ağladı, nasıl ağladı "gitme Ömer, olmaz abim" diye diye, sormayın, şahaneydi. Ezel Kerpeten'e oğlunu emanet etti, Sarmaş dolaş oldular. "Ali abim" dedi Ezel. "ben o gün polisler kapıyı kırıp girdiklerinde öldüm zaten. Bu hayat bana çalıntı" "Bırakmam Ömerimi" diye ağladı Ali. "O gün bıraktın zaten" dedi Ezel. "buldum ama sonra" "bulmadın abi. İkinci bir şans var zannetik. İkinci bir şans yokmuş. Ezel zavallı bi hayaletmiş Ali Abi. Ben Cengiz'i cezalandırmaya, seni affetmeye, Eyşan'ı da alıp gitmeye gelmişim. Meğer buymuş benim mutlu sonum" "Ölümden mutlu son çıkar mı laan?" "Öleceğimi kim söyledi, belki gelirim" Ve Ezel sevdiklerini, biricik oğlunu Ali abisine emanet edip Dayısının yüzüğünü parmağına geçirdi.
.
Ezel Eyşan'ı alıp, o hikayenin başladığı melun trene binmişti. İki sevgili burada vedalaştılar. Eyşan Ezel'in kollarında öldü.
Burada Yüzük sahnesine geçtik
Hatırlarsanız Dayı hapishaneden önce Ezel olarak değiştirip Ömer'i kaçırmıştı. Kendi daha sonra çıkmıştı. Ezel o ara hapishaneye gelip Dayı'yı ziyaret ediyordu . İşte o vakittir ki, Dayı Ezel'e sormuş "Sana yardım etmemi gerçekten istiyor musun?" Ezel başını sallayınca ona Balat'taki evin anahtarını vermiş. Bu sahneyi izledik mi ilk sezon şaşkınım, bana izlemişiz gibi geliyor? Tabii benzer başka sahnelerle karıştırıyor olabilirim. "İntikam dediğin verilmemiş adalettir. Sen adaletini söke söke alacaksın onlardan. " Bunları söyleyen Dayı Ezel'e bir de işte bu yüzüğü vermiş. "O yüzüğü parmağına takmayacaksın. Çaresizlikten, kederden takmayacaksın. Bu hayatı bitirmek için bin nedenin varsa takmayacaksın. Ama bir sonrakine başlamak için tek bir nedenin varsa bile, o zaman takacaksın o yüzüğü parmağına." Keşke senaristler bunu en baştan yazmış olsalar, biz ilk sezonda bu sahneyi izlemiş olsaydık, ne şahane olurdu değil mi dostlar?
Trende, kucağında Eyşan'ın ölüsü yatan Ezel, Dayının yüzüğünü açtı ve içindekileri yuttu. Yüzükte zehir mi vardı? Uyuşturucu mu vardı? Yoksa müshil mi vardı bilemiyoruz. Çünkü kaç bölümdür deli gibi rol kesen Kenan kardeşimiz ölüm sahnesinde nedense 3 gündür kabızmış sıçamıyormuş da birden rahatlamış gibi bir ifade ile ve de sarsıla sarsıla öldü. O yüzden, yüzükte müshil vardı sanıyorum. Adamceğiz "geliyorum Eyşan" dedi, zehiri içti, sarsılarak geldi ve öldü ahahahah:))))
Ezel ölünce(???) tren adeta bir Ölüler trenine dönüştü. Kompartıman Ezel'in ölüleri ile doldu. Kamil oradaydı. Ulan adamın sakallarını kesseydiniz ya yapım ekibi, Kamil'in cennete mi sakalı çıktı? Çok kızdım buna da. İşte sonra Mert oradaydı, Tefo oradaydı. Dayı oradaydı. Ayakta ve gülümseyen Bahar onları izliyordu. Hey gidi mıymıy Bahar. (Kenan Birkan ekibi herhalde birinci sınıf kompartımanda idiler:))
Dayı aldı sazı eline. Bölüm başındaki sahnelere döndük. Motorcu oğlan çıktı yine. Dayı dedi ki :
Her şeye rağmen, Ezel sonunda aşkın kazanacağına, adaletin yerini bulacağına inanıyordu ama mutlu sonlar hikayelere mahsustur. Benim anlattığım hikaye çoktaaan bitti. Sonrasında yaşananlar, HİÇ OLMADI.
Deniz fenerinde delikanlı "ziyarete gelmedim, babama geldim" dedi. Adam adını sordu delikanlının. "Adım Can" dedi genç, "Can Uçar" Sonra fenere gitti, kapıyı çaldı.
Çünkü gerçek hayatta ölüler bizlerle konuşmaz. Aşk intikamdan güçlü değildir.
Deniz fenerinin kapısı açıldı
Herşeyi affedecek güçte arkadaşlıklar yoktur yaşadığımız yerlerde.
Kapıda bir silüet vardı ama kim olduğunu BİZ GÖREMEDİK. Delikanlı Can gülümsedi.
Gerçek hayatta babalar ve oğullar ölümü yenip kavuşamazlar birbirlerine. Kavuşabilirler mi?
Sadece arkadan gölgesini gördüğümüz kapıyı açan adam kafasını kaşıdı. İlk bölümlerdeki Ömer refleksi gibiydi bu. Sonra da SON yazdı. Ben de hayminako dedim. Deniz feneri götümüze girdi.
Evet, sizce ne oldu? Herşey salt Dayı'nın hikayeleri miydi? Ne oldu yani?
xo xo
Ben birinci sezonu takip ediyordum ikinci sezonu daha çok burdan takip ettim :)Yazdıklarına ve son sahneye bakarak söylüyorum bence bir şeyler oldu Ezeli buldu bir görevli kurtuldu ya da Ezel yaptığı planda ileride böyle ben senin babanım yavrum diyecek birini tuttu belki de yazarların da bir fikri yok bu konuda seyirci hasssskkttrrr tepkisi versin diye sonunu sallamış olabilirlerr
YanıtlaSilezel'in ölüm sahnesi ne kötüydü gerçekten :)sineması çekilebilirmiş, öyle duyumlar aldım.
YanıtlaSilaslııııı koptum okurken nasıl tanımlamalar onlar ya :)))
YanıtlaSilKadirBey: bence de biz kafayı yiyelım diye özellikle böyle bir final yaptılar. Hoş şimdi sakin kafayla düşününce ezel gibi bir diziye düz bir final yakışmazdı diyorum:) ama ilk sezon finalinin yanına yaklaşamadı o ayrı.
YanıtlaSilsahaf: of asmalı konak da film olmuştu, yapmazlar inşallah, ama kitabı çekim arkası vb çıksın çok isterim:)
YanıtlaSilküfkedisi: sen bir de izlerken halimi görseydin:)))
YanıtlaSil"Lan yoksa bu blogdan mı araklamış?" cevap veriyorum: dayı'nın az aklı varsa o kadar yazacağım diye uğraşmaz misler gibi kopi peystini yapardı.
YanıtlaSilşimdi izninle buna bir beş dakika daha gülmeye devam etmek istiyorum: "Çünkü kaç bölümdür deli gibi rol kesen Kenan kardeşimiz ölüm sahnesinde nedense 3 gündür kabızmış sıçamıyormuş da birden rahatlamış gibi bir ifade ile ve de sarsıla sarsıla öldü. O yüzden, yüzükte müshil vardı sanıyorum."
(ps. son bölümü izledim =) )
Jane Jones : ama haksız mıydım kuşum? böyle ani bir pepildekleri boşaltma rahatlamasıyla sarsılarak vefat etmedi mi Ezel bey oğlum? haahahah:))))
YanıtlaSilson sahneyi anlatıren cok güzel yorumlamışsın kardo öldüm bittim
YanıtlaSil