4 Kasım 2008 Salı

İstanbul'da

Bu hafta izinliyim. Bu sefer yurtdışı seyyahati yerine kendi kentimde turist olmak istedim.


İstanbula gelen bir turist ne yapar? İlk iş Sultanahmet'e çıkar. Topkapı'yı da gezmeyeli 2 sene olmuş. Kalktık gittik bu güzel güneşli günde Sultanahmet'e.


İlk iş ecnebilerin Blue Mosque dediği Sultanahmet Camisini gezdik. Üniversite yıllarımda defalarca gelmiştim buraya ama yine de o zarif avlusu ve muhteşem kubbesinden çok etkilendim.


Ayasofya Pazartesi kapalı imiş. O yüzden onu pas geçip Yerebatan Sarnıcına gittik. Giriş 3 ytl idi.


Kapkaranlık sarnıçda sütun diplerindeki kırmızı ışıklar, çalan mistik müzik ile oldukça ürkütücü idi yerebatan sarnıcı.

Sarnıçtan çıkıp tramvay yolu üzerinden yukarı doğru iki üç adım atınca, hemen parkın önünde Million Taşı bulunmakta.


İşte bu taş Bizans'ın sıfır noktası, eski zamanların sofor meridyeni imiş Greenwich'den çok önce.


Ayasofyanın yanından kıvrılıp Topkapıya çıkan yolu çok severim.

Sarayın girişinden Bab-üs Selam kapısına kadar olan yol güzelce düzenlenmiş idi. Halbuki bir önceki ziyaretimde burası toz toprak içinde ydi diye anımsamaktayım.


Müzeye giriş ücreti 20 YTL olmuş, ilgilenenlere duyurulur!

Girişte öncelikle hoş bir fotoğraf sergisi gezdik. Bunlar Abdülhamid II'in tüm dünyadan topladığı fotoğraflar idi .

Sonra saltanat arabalarını ve saray mutfağını gezdik. Buradaki Çin ve Japon imparatorlarından gönderilmiş porselenler bulunmakda idi.


İç kısımlara girmeden önce Divan-ı Humayun'u gezdik ve sonra en sevdiğim kısım olan Hazine'ye sıra geldi. Ah o muhteşem elmaslar, zümrütler, inciler, pırlantalar :))) Ben takıp takıştırmayı sevmem, hatta mesela kulaklarım bile delinmemiştir , o kadar meraksızım... ama mücevherin bu kadar büyük ve gösterişlisine, eski antika elmaslara bayılırım. Görgüsüzlük mü bu nedir? :)))

Mücevherleri gezip bitirince deniz manzaralı Mecidiye Köşkü kısmına gittik. Ah güneşin altında Boğaziçi ve Marmara, hava ne kadar güzeldi ve biryandan da sonbaharın sarı tutuncu kırmızı renklendirdiği ağaçlar ile İstanbul ne kadar şahane görünmekte idi.

Diğer uçtaki Bağdad Köşkünden eski şehre baktık. O manzarayı görmek lazım. Resim gibi.
Ellerimi o eskimiş ama capcanlı mavi yeşil beyaz sarı çinilere sürdüm. Etkileniyorum böyle şeylerden. Neler görmüş neler geçirmiş şu saray.

4 yorum:

  1. Müzelerin hepsine giriş kartın olsa bile haremden ayrı ücret almaları garip bir Türk kurnazlığı gibi gelmişti bana. Keza haremde ekstra hiçbirşey yoktu. Zaten sanıldığının aksine orada mütemadiyen grup seks yok. Cariyelerin bir çoğu ömürleri boyunca padişahı göremezmiş bile. Daha çok bir akademi gibiymiş. Senin resim çektirdiğin terasımsı yerde ben de baya düşüncelere dalmıştım. O yıllarda oraya çıkıp tek tük teknelerin geçtiği denize bakmak,sarayın bahçesini seyretmek hatta günümüze uyarlarsak orada mehtaba karşı bir rakı yapmak nasıl olur diye. Resimler çok çok hoş.Tek bir eksikle. Judi Aslı (jedi Aslı) mekan olduğu kadar yiyecek seyyahıdır da;nerde sultanahmet köftesi? "Nasılsa bize müşteri akıyor" diye düşünen garsonlara rağmen. "Hadi ye de kalk diye" bakan işletme sahiplerine rağmen sıcak sıcak ağzında dağılan ateş pahası köfteler..çok ayıp çokk çokkk.

    YanıtlaSil
  2. köfte yedim, toplam 2 porsiyon köfte, 2 su, 1 kola, 1 piyaz, 25 YTL tuttu.

    Ama fotoğrafını çekmeyi unuttum ve de aklıma 2 gün sonra geldi
    ben nasıl böyle bir gaflete düştüm???

    YanıtlaSil
  3. miss abbott , acaba bu istanbul sayfalarını da seyyahat kısmına mı eklesek. hem çok sevdiğim galata kulesi fotoğfrafımızı koyacak yer olurdu, ama nerde o fotoğraf acaba???

    YanıtlaSil
  4. my lady charlottecuğum, tahmin edersin ki minik bir capon turist gibi yedibin tane foto çektim, dediğin gibi bir istanbul sayfamız olabilir :)
    aaah o galata kulesi fotosu içime dert oldu ayol :))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.