Uzayan, bitmek bilmeyen soğuk ve karanlık günler ruhumuzu daraltmasın diye, güneşli günlerin tadını çıkartmaya çalıştık. Mesela biz ilk güneşli günde Sultanahmet'e gittik Lady Charlotte ve Seval ile:)
Eminönü'nden Sultanahmet'e yürümeyi her zaman sevmişimdir, Eminönü'nde hayat ve tarih birbirine girmiş, yüzyıllık binalarda elektronik eşya mı satılmıyor, kadim gölgeli geçitlerde ağzınıza layık çiğ köfteler mi yoğrulmuyor... Bir yanda simitçiler, beri yanda asortik restoranlar... Çok seviyorum Eminönü'nde gezmeyi.
Yukarı, Sultanahmet'e yürürken ise, üzerimize bir ağırlık çöküyor, üç imparatorluğa başkentlik etmiş, dünyanın en güzel şehrinde olduğumuzu düşünüyoruz dakikalar boyu.
Meydan güneş altında cıvıl cıvıl, kalabalık, her renk, her cinsi her tür insanı bulmak mümkün. Laleler rengarenk yayılmış etrafa.
Ve meydanın hakimi, yüzyılların hükümdarı, 1500 yıldır yeryüzünde ayakta duran Aya Sofya!
Bin kere görsek de, zarif minarelerinden etkilenmekten kendimizi alamadığımız Sultan Ahmet Camii
Bu güzellikleri izleyip, Hürrem Sultan Hamamı önünde buluşmuktuk. Aya Sofya önündeki kuyruk neredeyse bütün meydana yayılmıştı. Biz de turist kardeşleri takip edip, tramvay yolu kenarındaki Sultan Pub'da yemek yiyelim dedik. Meğersem burası Sultanahmet'in turist kazıklamakta en meşhur yerlerinden biriymiş. Yediğimiz üç tane köftenin yanında ekmek vermeyip, masadaki dört kişi için getirdikleri bir yanık lavaş için 10 TL yazmışlardı hesaba. Püüüü, bildiğin kazıklanmıştık bir bahar günü dostlar:)))
Fakat mekanın terasından izlediğimiz meydan manzarası harikulade idi:)
Aya Sofya |
Hürrem Sultan Hamamı |
Sultan Ahmet Camii |
Yemeği ve kazığı afiyetle yedikten sonra yine yürüyerek Eminönü'ne indik.
Paris değil Istanbul |
Yeni Camii ışıklarını yakmıştı, o görüntü çok hoşuma gitti ama fotoğraf tam yakalayamamış hissiyatı
Yeni Camii 17.yüzyıldan kalma:) |
Sultanahmet'te bahar havasına kanıp bir güzel üşütmüşüm, geçen hafta sonu salya sümük evde yattım dostlar. Dün ise şöyle kendi mahallemde takıldım, Aşiyan'a kadar yürüyüp Boğaziçi'nin harikulade güzelliğinin tadını çıkardım.
Bahar benim için sadece ve sadece Istanbul'da erguvanların açması demek. Canım erguvanlar, bu güzel şehrin kadim sembolleri idi.
Yalıların bahçelerinde, Boğaz sırtlarında ama illa Bebek'te erguvanlar:)
Aşiyan Mezarlığı
Mezarlığın yanında Rumeli Hisarı dibinde kafeler alabildiğine canlı
Çiçekçinin muhteşem gülleri
Kedicik bile kendini bahçeye atmış, havalanıyor
Fotoğraflardan sonra tıslayıp kaçtı tahmin edersiniz ki:)
Bahar güzel, Istanbul güzel... Artık yalancı bahar bitsin, güzel güneşli günler başlasın şehrimizin üzerinde:)
xo xo
Son iki fotoğrafa özellikle bayıldım! ilkinde kedi bildiğin zevkle gülümsemiş yahu:))
YanıtlaSilAh canım, neiyi niyetlisin.. Biz onlara çaresizliğin fotoğrafı ve yardım çağrısı isimlerini koyduk:)) Kızdı ama küsmedi Kediş yine de:)
SilErguvanlara imrenmedim desem yalan olur. Baharda gelemedim ki şu memlekete bir türlü :)
YanıtlaSilSefan olsun Judy'cik :)
Gelsen keşke :)
Sil