14 Nisan 2013 Pazar

Kandırıkçı Bahar

Bu sene bahar pek kandırıkçı çıktı dostlar, ucundan ucundan göstermeler, gösterip vermemeler... Bir gün ışıl ışıl, günlük güneşlik hava ile ağzımıza bir parmak bal çalıp ertesi gün kışa geri dönmeler... Misal dün tişörtle gezerken yarın palto ve kazak giyerek işe gideceğiz, 10 derece düşecek hava. Mahsusçuktan bahar geldi bu sene, şöyle oh güneşli günler başladı diye sevinemedik bir türlü.

Uzayan, bitmek bilmeyen soğuk ve karanlık günler ruhumuzu daraltmasın diye, güneşli günlerin tadını çıkartmaya çalıştık. Mesela biz ilk güneşli günde Sultanahmet'e gittik Lady Charlotte ve Seval ile:)


Eminönü'nden Sultanahmet'e yürümeyi her zaman sevmişimdir, Eminönü'nde hayat ve tarih birbirine girmiş, yüzyıllık binalarda elektronik eşya mı satılmıyor, kadim gölgeli geçitlerde ağzınıza layık çiğ köfteler mi yoğrulmuyor... Bir yanda simitçiler, beri yanda asortik restoranlar... Çok seviyorum Eminönü'nde gezmeyi.

Yukarı, Sultanahmet'e yürürken ise, üzerimize bir ağırlık çöküyor, üç imparatorluğa başkentlik etmiş, dünyanın en güzel şehrinde olduğumuzu düşünüyoruz dakikalar boyu.



Meydan güneş altında cıvıl cıvıl, kalabalık, her renk, her cinsi her tür insanı bulmak mümkün. Laleler rengarenk yayılmış etrafa.


Ve meydanın hakimi, yüzyılların hükümdarı, 1500 yıldır yeryüzünde ayakta duran Aya Sofya!



Bin kere görsek de, zarif minarelerinden etkilenmekten kendimizi alamadığımız Sultan Ahmet Camii



Bu güzellikleri izleyip, Hürrem Sultan Hamamı önünde buluşmuktuk. Aya Sofya önündeki kuyruk neredeyse bütün meydana yayılmıştı. Biz de turist kardeşleri takip edip, tramvay yolu kenarındaki Sultan Pub'da yemek yiyelim dedik. Meğersem burası Sultanahmet'in turist kazıklamakta en meşhur yerlerinden biriymiş. Yediğimiz üç tane köftenin yanında ekmek vermeyip, masadaki dört kişi için getirdikleri bir yanık lavaş için 10 TL yazmışlardı hesaba. Püüüü, bildiğin kazıklanmıştık bir bahar günü dostlar:)))

Fakat mekanın terasından izlediğimiz meydan manzarası harikulade idi:)

Aya Sofya


Hürrem Sultan Hamamı


Sultan Ahmet Camii

Yemeği ve kazığı afiyetle yedikten sonra yine yürüyerek Eminönü'ne indik.

Paris değil Istanbul

Yeni Camii ışıklarını yakmıştı, o görüntü çok hoşuma gitti ama fotoğraf tam yakalayamamış hissiyatı

Yeni Camii 17.yüzyıldan kalma:)

Sultanahmet'te bahar havasına kanıp bir güzel üşütmüşüm, geçen hafta sonu salya sümük evde yattım dostlar. Dün ise şöyle kendi mahallemde takıldım, Aşiyan'a kadar yürüyüp Boğaziçi'nin harikulade güzelliğinin tadını çıkardım.

Bahar benim için sadece ve sadece Istanbul'da erguvanların açması demek. Canım erguvanlar, bu güzel şehrin kadim sembolleri idi.



Yalıların bahçelerinde, Boğaz sırtlarında ama illa Bebek'te erguvanlar:)







Aşiyan Mezarlığı






Mezarlığın yanında Rumeli Hisarı dibinde kafeler alabildiğine canlı






Çiçekçinin muhteşem gülleri



Kedicik bile kendini bahçeye atmış, havalanıyor




Fotoğraflardan sonra tıslayıp kaçtı tahmin edersiniz ki:)

Bahar güzel, Istanbul güzel... Artık yalancı bahar bitsin, güzel güneşli günler başlasın şehrimizin üzerinde:)

xo xo


4 yorum:

  1. Son iki fotoğrafa özellikle bayıldım! ilkinde kedi bildiğin zevkle gülümsemiş yahu:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah canım, neiyi niyetlisin.. Biz onlara çaresizliğin fotoğrafı ve yardım çağrısı isimlerini koyduk:)) Kızdı ama küsmedi Kediş yine de:)

      Sil
  2. Erguvanlara imrenmedim desem yalan olur. Baharda gelemedim ki şu memlekete bir türlü :)
    Sefan olsun Judy'cik :)

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.