Kuru dana eti, susamlı. |
börek ? |
Deniz mahsüllü noodle |
Toplantılarımız bittikten sonra haftasonumuza başlamak üzere metroya yürürken Belleville'in Çin Yeniyılı için süslenmiş olduğunu farkettim, hoşuma gitti.
Belleville |
Belleville'den Opera meydanına geldiğimizde yağmur başlamıştı. Arkadaşlarımı Opera'dan Haussmann Bulvarında oradan da Montmartre Bulvarında yürüttüm. Yağmur yağdığına göre evvelki sene keşfettiğim pasajlarda ıslanmadan rahatça gezebilirdik.
Yağmur altında Paris |
İlk önce Passage Des Panoramas'a girdik. Burada ufak ufak restoranlar ve ilginç, kimi kapalı bazı dükkanlar bulabilirsiniz.
Passage des Panoramas'ın tam karşısında en sevdiğim Passage Jeuffroy bulunmakta. Bu pasajda kafeler ve rengarenk harika mağazaların yanı sıra, balmumu müzesi de yer alıyor. Jeoffroy'un devamı da Passage Verdeau, aslında Panoramas ile beraber bu üçü yekpare bir geçitmiş geçmişte.
Jeuffroy'daki butik çikolatacılar, oyuncakçılar, hediyelik eşya dükkanlarının vitrinleri rengarenk ve büyüleyici.
Star Wars Satranç Seti |
İşte bu seneki ganimetlerim: Bu yıl yeni bir Paris kitapları serisi başlamış. Siyah beyaz fotoğraf albümleri şehrin tarihini anlatıyor. 1900 senesinin Paris'i ile şehrin kedilerini anlatan 2 kitap aldım. How To Be Parisian oldukça tantanası yapılan bir kitap idi, onu Istanbul'dan aldım ama güzel görünüyor diye aşağıdaki fotoğrafa ekledim:) Küçük kitap ise hayret bende olmayan bir Taschen Paris fotoğraf albümü. Onu Arc de Triomph'un tepesinden almıştım:) Minik teneke tepsiler ise olasılıkla hiç işe yaramayacak ama çok güzel görünüyorlar, kütüphaneme dekor diye koydum:)
Pasajın sonuna geldiğimizde Le Stube diye bir kafede mola verdik, vişneli turtayı gömdük, bira ve kahve içtik. Paris'te oturduğumuz her kafenin her restoranın beleş wifi bağlantısı vardı. Böylece bol bol check in yaparak fotoğraf paylaşabiliyorsunuz:))
İşte Cuma gecesi mutluluğu, ufak bir kafede biram ve ben:) Pasajın ucundan gelen akordeon sesiyle de Paris klişelerimiz tamamlanmış oldu fakat o akordeon bir süre sonra yeter beee dedirtiyor, açık konuşayım:))
Pasajlardan çıkınca Rue Vivienne'den dosdoğru yürüyerek Palais Royal bahçesine vardık. Bahçe çıplak dallı ağaçlarıyla bomboş görünüyordu, biz de bahçeyi çevreleyen sütunlu geçitlerin altından yürüdük, hem ıslanmadık hem de vitrinlere baktık.
Palais Royal |
Palais Royal |
Oyuncakçı dükkanları çok güzeldi gerçekten. Sunay Akın'ın müzesine layık bu minyatür pastaneye bayıldım:
Minyatür pastane:) |
Tontonlar'ı hatırlayan kaç kişi kaldık dostlar? Benim Tontonlu minik bir yastığım bile vardı. Hatta bitti diye ağladığım ilk çizgi filmmiş Tontonlar.
Hop hop hop! Değiş Tonton! |
Hemen yolun karşısında ise yeryüzünün en muhteşem bazı sanat eserlerine ev sahipliği yapan Louvre Müzesi bulunmakta idi.
Kutsal Kâse Roslin'in altında
Bıçak ve kadeh bekçidir ona
Şaheserler süsler yatağını
Seyrederken yıldızlı semayı
Louvre ile Tuileries bahçesi arasında minik Arc de Triomphe du Carrousel yer alıyor. Bu da büyük Zafer Anıtı gibi, Napoleon'un başarılarını kutlamak adına dikilmiş. Tuileries'de, tam da bu anıtın arkasında eskiden aynı isimli bir saray varmış. Tuileries Sarayı 1871'de yakılmış, 1883'de kalıntıları yok edilmiş ve boşalan alan Tuilieres Bahçesine eklenmiş.
Arc de Triomphe du Carrousel |
Jardin de Tuilieres |
bir çikolatacı |
Concorde'dan metroya binerek Trocadero'ya geldik, böylelikle Eiffel Kulesi tam karşımıza çıkmıştı.
Şu kuleyi de o kadar severim ki, yaz kış ne vakit Paris'e gelsem bir gelip bakarım. Eiffel kulesi 1889 senesinde dikilmiş. Şu anda Paris'in en yüksek kulesi ve yeryüzünde en çok ziyaretçi alan anıtmış.
Aşağı inip nehir kıyısından yukarı doğru yürümeye koyulduk. Place de l'Alma'ya geldik. (Prenses Diana'nın öldüğü alt geçit buracıkta) Eskiden burada sevdiğim bir kafe vardı, Eiffel manzaralı idi. Bu kafe ne yazık ki kapanmış. Biz de George V restoranda oturduk ve tabii ki sümüklü böcek yedik.
escargot de bourgogne |
Paris'te hep mutluyum:) |
Restoranın bulunduğu cadde capcanlı idi:
Restorandan çıkınca Avenue Montaigne'den yürümeye devam ettik. Burası Sex and the City dizisinin finalinde Carrie'nin kaldığı Plaza Athenee otelinin ve bütün büyük moda evlerinin yer aldığı çok toşbilli bir cadde idi.
Böylelikle ışıkları parlayan Alexandre III Köprüsüne gelmiş idik.
Köprüden Eiffel manzarası ve Paris'in Seine nehrine yansıyan ışıkları :
Köprüden Concorde Meydanı ve dönme dolabımız.
Köprüden Concorde'a doğru yürümeye devam ettik. Concorde'dan metroyla otele döndük. Paris'te taban teptiğimiz bir gün daha böylece sona ermişti.
her yeri ve her şeyi o kadar harika anlatmışsın ki, sümüklü böceği bile deneyesim geldi:)))))) Parisi seninle gezmek lazım
YanıtlaSilçenebaz
Paris turunda iddialıyım:)
Sil