6 Nisan 2011 Çarşamba

Ezel 2. Sezon 28. Bölüm : YAŞANMAMIŞ HAYATLAR

Ezel'in 61. bölümü unutulmayacak olsa da, şahsi kanaatim birinci sezon finali seviyesine erişememiş olduğudur. O bölümün üzerine bölüm çıkmadı henüz Ezel'den.

ATV'nin de Allah nesini biliyorsa osunu versin. Dün gece zıvanadan çıkartacak kadar reklam verildi, reklamları 10'a bölmüş sanki adiler, 5 dakikada bir reklam girdi, böyle bir şerefsizlik olamaz artık.

Lafı uzatmadan helvaları kavurduysanız hemen başlayalım:


DİKKATTTT!!! 



EZEL 61. BÖLÜM SPOILER






Bölüm, fragmanda izlediğimiz sarnıç sahnesi ile başladı pat diye. Kenan Azad'ı rehin almış; Ezel ve Ramiz Dayı Kenan'ın adamları ile karşı karşıya gelmişlerdi.



 2 Gün Önce

Bağ evindeydiler. Dayı kızına Edip Cansever'in "Ben Ruhi Bey Nasılım" şiirini okuyordu. Zaten bu bölümün temel motifi bu şiir oldu. Ali Ezel'e bu iş bitince Eyşan'ı öldüreceğini söyledi açık açık. Lan bu Ali de sütten çıkma ak kaşık oldu, o da ihanet etmedi mi Ömer'e? Niye o zaman eyşan kötü Ali iyi? Bilemiyoruz.

Kenan Eyşan'la yüzleşti. Eyşan "Sen Bahar'ı öldürdün, ben seni kurtardım" dedi, Kenan da ona aşık olduğunu ve artık Eyşan'ın birini seçmesi gerektiğini söyledi.

Kenan'ın kiralık katilleri, Karakaya kardeşler, Dayı'yı ve Ezel'i öldürmek için İstanbul'a geldiler.

Bağ evine bir araba geldi, içinde Eyşan var idi, Ezel'e beraber Güney'e kaçmayı teklif etti, her şeyden kurtulacaklardı böylece. Ezel kabul etmedi. Eyşan giderken, aşklarının bir gün onları öldüreceğini söyledi.

Ezel araba gidince pencerede Azad'ın korumasını gördü ve onun Kenan Birkan'ın adamı olduğunu anladı, içeri koşup Azad'ı kurtardılar. Adamı kafasından deldi Ali. Azad babasına ağladı "hangimiz ölünce bitecek bu savaş? Bitirin artık!" Dayı da savaşı bitirmeye karar verdi, canını vererek. "Bu ateş en başta beni yakacaktı, atei üzerime çekmenin zamanıdır."

Dayı ve Ezel Dayı'nın Kadillak'ına binip bir geziye çıktılar. Ezel Kenan'ın gerçekten kızı olup olmadığını sordu , "ona gidiyoruz şimdi" dedi Dayı.

1982
Selma eski bir hastanede doğum yaptı, Ramiz'e de bebeği vermesini söyledi. "Cehennemde yanacağım" dedi Ramiz'e. "Yanacaksak ikimiz yanacağız" dedi Ramiz.

2011
Kenan eski dosyaları indirtmiş çocuğunu arıyordu, Eyşan geldi ve onu seçtiğini söyledi, Kenan kabul etti. Eyşan ona çocuğun Antep'de doğmuş olabileceği aklını verdi. Kenan o dosyalara bakınca 1 Mayıs 1982 doğumlu kızını buldu, "nereden anladın?" dedi Eyşan, "Adını değiştirmemişler, ben koydum adını DAMLA " dedi Kenan. Yani Azad Kenan'ın kızı değilmiş dostlar.

Ezel ile Dayı Eminönü'ndeki Kürkçü Hanına gittiler. Dayı bir eskiciden Selma'nın ilk plağını aldı. Ezel yakalanacaklarından dertliydi. Dayı "her devrin kendi ispiyoncusu vardır" dedi, "yuvalarına girdin mi bir taş atarsın, hepsi ötmeye başlar". O esnada plakçı Dayı'nın geldiğini haber ediyordu zaten.

Dayı Ezel'i kürkçü dükkanına götürdü, meğersem burası bütün dükkanlardan gelen paraların toplandığı bir bankaymış, kasanın anahtarı da Dayı'nın iki dudağı arasındaymış. Dayı bebeği verdikten sonra bunalıma giren Selma'ya kürk almış buradan. "Kenan gittikten sonra Selma'yla yine birlikte olduk ama birbirimizi bulamadık"
Dayı bütün bunları anlatırken Ezel mal mal bakıyordu ama biz anlamıştık, Dayı herşeyi Ezel'e bırakıyor, alemlere mirasçısı olarak Ezel'i gösteriyordu. Kürkçüye "bundan sonra anahtar Ezel'in iki dudağı arasındadır" dedi Dayı.

Kenan Damla'nın evine gitti (Damla Aksoy, unutmayalım), "işyerinden geliyorum" dedi, kızı hakkında evin temizlikçisinin anlattıklarını içi giderek dinledi, sonra kadın" bugün onu birileri daha sordu" deyince fırladı gitti.

Katil kardeşler handa çay içen Dayı ile Ezel'i bastılar. Dayı Ezel'e bu adamları okumasını öğretti, yol gösterdi, birden önlerinde bir araba gelip durdu, arabayı siper edinen Ezel adamlarla vuruştu, Dayı ise istifini bozmadan çayını içti bir güzel ahaahah. Dayının derdi ölmeden evvel herşeyi Ezel'e öğretmekti, bir nevi hızlandırılmış kurs gibi.

Gerizekalı mal dingil Bade molozu Cengiz'le buluşmaya gitti. Cengiz takip aygıtı takmış bu esnada kızın koluna. Sonra Bade heyecanlanıp Azad'ı aradı hemen, buluşmaya karar verdiler. Böylece Cengiz de Azad'ı kaçıracaktı. Lan beyinsiz Bade, sonuçta Dayı senin yüzünden öldü, alçakkkkk:((((

Dayı Ezel'i Taksim'de bi otele götürdü, otelci öküz gibi bi tipti, Hamit. Bu Hamit hiç bi kavgadan yenik çıkmazmış. Dayı Ezel'e "Hamit hiç bir kavgada yenilmez, düşmanı arkadan vurur" dedi, sonra odadaki dolaba bi ateş etti, içerden biri düştü. Ezel Hamit'i yakaladı, Dayı "Cezanı verecek olanın adını söyleeee" diye bağırdı, Hamit "Ezellll" derken Dayı adamın boğazını kesti. Sonra Dayı dedi ki "Birisi ölürken senin ismini sayıklarsa ötekiler fena halde korkar bu isimden"

Ezel ve Dayı Samatya'ya geldiler, bütün tetikçiler, Kenan'ın bütün adamları peşlerindeydi, esnaf onları bir süre oyalarken Dayı'nın çilekeş ve de fedakar karısı Rabia'nın yanına gittiler. "Beyimm" diye elini öptü Rabia hanım Dayı'nın. Dayı burada tüm evleri ve gizli yerlerinin anahtarlarını Ezel'e verdi. Sonra Rabia'dan albümleri istedi, beraber albümlere, ölü çocuklarının resimlerine baktılar. Ama Rabia ile Dayı'nın fotoğrafı yoktu beraber. "Ben hep gidiyorum, sen hep kalıyorsun. Ama bir resmin bile yok benimle Rabia." dedi Dayı ve artık bu sahnede gözyaşları sel oldu, Tuncel Kurtiz devleşti dostlar. Ezel evdeki Polaroid ile Dayı ile çilekeş Rabia'nın fotoğrafını çekti, Dayı karısına hatıra diye bıraktı fotoğrafı.


Kenan Birkan "havayolu müfettişiyim" diyerek hostes olan kızı Damla ile tanıştı, oturdular çay içtiler, bu role seçilen kızın SELMA'NIN GENÇLİĞİNE OLAN BENZERLİĞİ inanılmazdı dostlar, gözler aynıydı resmen. Çok şaşırdım ve hayran oldum bir kez daha Ezel'in cast'ına.


Kenan kızın babasını ne kadar sevidğini dinledikten sonra içini çekip garaja indi, burada onu Ramiz karşıladı.

"Biz birbirimize ne yaptık Ramiz Abi?"
"Biz Birbirimizin hayatını çaldık Kenan, bitti artık, yolun sonuna geldik"
"Ben senin çocuklarını..." Yaptığı şeyin korkunçluğu Kenan'ı şimdi çarpmıştı, devamını getiremedi. "Ben ne yaptım?"
"İlk bıçağı ben çektim" dedi Dayı.
"Sen benim kızımı aldın" dedi Kenan. "Bıraksaydınız kızımı bana, onu alıp giderdim" Sonra Dayı'ya sarıldı. "Affet beni Ramiz Abi"
"Affettim" dedi Dayı, bıçağını saplamak üzere hazırladı.
"İyi çünkü ben de senin kızını aldım" dedi Kenan". O esnada Ali aradı ve "Azad yok" dedi Ezel'e, Azad Temmuz'un kullandığı ve yanlarından geçmekte olan arabada esir alınmış idi!
"Sarnıca gidiyoruz" dedi Kenan "Ya sen ya kızın" Sonra gitti.

Ezel Dayı'ya çelik yelek verdi, "ikimiz gidip alırız Azad"ı dedi, bunlar sarnıca vardılar. Temmuz Azad'ı saçından sürüdü, "baba gelme" diye haykırdı Azad, "geç bile kaldım kızım" diye bağırdı Dayı.
"Gel al kızını" dedi Kenan. Tetikçiler sarnıcı doldurdu, onlara karşı Ramiz ve Ezel!




Sonra vuruşma başladı.

Handel'in Sarabande'si eşliğinde ağır çekimde hiç silah kurlun sesi duymadan kanlı bir vuruşma izledik. Kurşunlar uçuştu, kanlar havaya püskürdü, Dayı ve Ezel kan içinde kaldılar. Ekranlarımız için oldukça yaratıcı ve yeni bir sahneydi bu hangi filmden aparma olduğu hiç önemli değil, yapmışlar sonuçta. Sonunda Ezel ve Dayı ayakta kaldılar, kazandılar ve Azad'ı alıp oradan çıktılar.




Hastaneye giderlerken Dayı biraz sahilde oturmak istedi. İstanbul'a bakmak istiyordu.Ama Ezel'le beraber arabadan inmeden kalın bir sarı zarf çıkartıp Azad'a verdi, "al kızım bu senin" dedi, zarfın içinde ne olduğunu göremedik.

Banka oturduklarında Ezel "2 dakika" dedi , Dayı "sürmez bile" dedi, ah ah Dayı. Sonra kitabı çıkartı göğsünden, kurşunlanmış kan içindeki kitabı görünce Ezel Dayı'nın çelik yeleği giymediğini anladı. Bütün gün Dayı'nın herşeyi ona emanet ettiğini ve miras bıraktığını anladı. Dayı'nın ölmek istediğini ve öldüğünü anladı. Dayı "ben seni yanıma benim için öl diye almadım, ben giderken bana eşlik et diye aldım" dedi ona, sonra şehri şirin İstanbul'a bakıp "kim kazanmış ki ben kazanacağım seni" diye serzenişte bulundu.

Bütün sevdikleri, çocukları ve Selma'sı, onu almak için gelmişlerdi sahile. Son kabadayı Ramiz Karaeski, o bankın üzerinde, oğlu gibi sevdiği Ezel'in yanında, öldü.


İnsan yaşıyorken özgürdür.

xo xo

6 yorum:

  1. Bu son fotografta Tuncel Kurtiz'in arkadan gorunusu babama benziyor. Cok icim burkuldu, ondan galiba...

    YanıtlaSil
  2. yine şahane yazmışsın,tebrikler:)

    kızılkayalar çok komikti ama,salak ile avanak gibi:))

    o bade salağına gıçık kapıyorum zaten,tam bir mal..

    samatya sahnesi güzeldi,aha dedim şimdi develiye girip kebab yiyecekler,ölmeden önce son bir ziyafet hesabıı,haha:))

    silah sahnesinin sonundaki, temmuzun ''ama ben seni vurdum neden düşmüyosun'' deyip öyle şaşkaloz gibi kalması da süperdi..

    atv ye benden de selam olsun. 5 dakka da bir; haydi eller,118 33 yani 118 33 oh oh yandan diyen bir topiği izledik:) atv nin sonuda o reklamdaki topaç gibi olsun emii:))))

    YanıtlaSil
  3. Magissa : ben de dedeme benzetiyordum:( Ramiz dayı bu kez güldürmedi, nasıl olacak onsuz?

    Alkım : ay Alkııım, o 118'li numaraları kim icat ettiyse Allahından bulsun ne diyeyim, ömrümü yedi Atv , hiç de bu kadar reklam sokulduğunu görmedim bir diziye.

    Kızılkayalar'da hamburger yiyelim, Karakaya kardeşler tam komedi olmuşlardı, o tikveşli ayranı neydi silah çantasında? gözümüzden kaçmadı:))))

    Bade'nin ağzını burnunu kırasım var, bu salak yüzünden getti Dayı gettiiiiiiii

    YanıtlaSil
  4. artık bütün programlar böyle oldu judy. yarım saat reklam vermektense, rtük kararı mıymış neymiş, reklamları bölerek veriyorlar. haydi eller 118 33, 33, 33....:)

    YanıtlaSil
  5. Rock lee : 118 deme bana:))

    YanıtlaSil
  6. sorma o herifi yolda görsem döveceğim o derece:)

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.