Pazartesi günü şirkette çocuk partisi vardı, herkes yavrusunu getirmiş, showroomda deli gibi hoplayıp zıplayıp eğlendiler, gangnam dansı bile yaptılar. Sihirbaz geldi, baloncu geldi, dananın kuyruğu koptu resmen:) Biz çocuksuz ve bekarlar da araya kaynayıp eğlenceleri izledik, sonra hepimiz evlere dağıldık.
31 Aralık'ta işten erken çıkmak çok iyi olmuştu, çünkü anneme epey yardım edebilmiştim. Çamaşırları topladım, sofrayı hazırladım, salatayı yaptım, kuruyemiş tabaklarını doldurdum, dondurma kaselerini, şampanya kadehlerini masaya dizdim. Ve müthiş bir peynir tabağı hazırladım ellerimle:)
Soframız babamın anneme getirdiği güzelim lilyum ve kazablankalarla bezenince çok güzel olmuştu.
TRT'de canlı yayınlanan Berlin Filarmoni Orkestrasının yeni yıl konseri eşliğinde yedik içtik, konserden sonra Youtube'a bağlandık, Bülent Ersoy'dan şarkılar, fasıllar derken yine TRT'de nostalji programında Bülent'in gençlik halini görüp şaştık. Kediyi de kutlamalara katma çalışmalarım hiç hoş karşılanmadı:)))
bırak beniiiiii:))) |
Biralardan sonra Rodos dönüşü freeshoptan kaptığım Jack Daniels viski-kolaları devirdik. Geceyarısı babam şampanyamızı patlattı. Sonra dondurma ikram ettim aileme. Arından ne yaptık ne ettik pek anımsamıyorum, ama sanki o kadar çok oynadım kurcaladım ki, Kediş can havliyle kendini büyük kanepenin arkasına attı. Ay kuzum. Ancak annem çağırınca süklüm püklüm çıktı dışarı. Ben de rahat bıraktım hayvanı ama ne yapayım? O kadar şişko, yumuş, pofidik birşey ki, sürekli mıncırıp yoğurmak istiyorum. Bir tombul tekir kolay yetişmiyor ne olsa.
Gece bir alka seltzer içip yattım. 1 Ocak sabahı zımba gibi kalktım, yine de bir tane daha alka içtim. Sonra hafif bir kitap okudum, yılın ilk günü böyle sütlaç kıvamında geçti.
Yılın ilk çalışma günü ise perişandım, neden bilmem, psikolojim çökmüştü. Tek arzum çantamı omzuma takıp kaçıp gitmekti. Akşamı nasıl akşam ettim bilmiyorum. Perşembe daha yoğun idi, neyse bari haleti ruhiyem birazcık düzelmişti. Akşam Beren Saat'in Revenge uyarlaması yeni dizisini izledim. Beren maşallah pek güzeldi, şahaneydi. Dizi zaten çeviri, işte yalılar malılar, para sıçan tipler, izlerim ben bu diziyi, muhabbeti çok olur:))
Cuma akşamı nasıl oh çektim anlatamam. Hafta çok uzun ve yorucu geçmişti benim için. Zaten bizim koleksiyon dönemlerimiz hep böyle kan kusturucudur.
Cumartesi sabahı Lady Charlotte aradı ve Sabancı Müzesine gideceğimizi söyledi. Hemen giyinip süslnip kendimi dışarı attım. Monet'nin Bahçesi sergini kapanmadan görmüş olduk. Bugün serginin son günü idi dostlar. Sergide fotoğraf çekmek yasaktı, en çok devasa nilüfer resimlerini sevdiğimi söyleyeyim.
İlk hafta böyle geçti, dileğim Ocak ile Şubat'ın çabucak geçip defolup gitmeleri. Çok bunaldım.
Henüz sevmedim bu yeni yılı.
ya siz?
xo xo
Gözlerim ananaslı bir fotoğraf aradı :)
YanıtlaSilay unuttum ananası gördün mü:)))
SilGördüğüm kadarıyla yılbaşı çok güzel geçmiş, o peynir tabağı harika olmuş.
YanıtlaSilBir konuda katılıyorum; benim de yılbaşım arkadaşlarla çok renkli, bol içkili, oyunlu geçmesin rağmen çarşamba bir bunalım, perşembeye bir depresyon, cumaya ise intihar eğilimleri olarak geri döndü. Hava çok karanlıktı onan mıdır acaba? Her neyse, ben çok umutla başlayan yılların faciayla bittiğini gördüğümden diyorum ki, bu yıl umarım tersine tersine ilerler.
Nice mutlu senelere :)
hah aynen, bunalım - depresyon - intihar eğilimleri. belki de havadandı. ölmeden şu Mart'a bi kavuşsak, bi bahar gelse rahatlayacağız:)
Silinşallah içimizi ferahlatarak devam etsin 2013 :)
Revenge'in Türk versiyonu beklediğim kadar kötü çıkmadı.Tabii orjinal dizi 40 dakika olunca bizimki boş boş bakışmalar ve İstanbul manzaralarıyla dolmuştu ve biraz kopukluk vardı.Ben orjinaline yeni başladım, normalde bu tarz diziler izlemem ama hoşuma gitti ve bariz kalite farkı ortada.
YanıtlaSilKediciğin de maşallahı var :) ama çok tatlıı
orijinali izlememiştim, dün biraz bakayım dedim. Anladım ki, revenge'i izlersem intikam'ı hayatta izleyemem. sahne sahne aynı çünkü, tabii daha uzatılmış. şimdi bütün muhabbetler de törkiş versiyon üzerinden dönecek. o halde ben intikam'ı seçtim:) olaylar böyle gelişti bende:)
Silya kedinin maşallahı var da, göbeği tombiş, kafası radyo düğmesi gibi, öyle bir kedi ki götü kafasından büyük ahahah. canım o benim :))
Biz sana ananas yollamayınca manası olmuyor tabii, ananas bu sene Judy'nin fotorağraflarına yerleşemedi :D
YanıtlaSilöyle bir ananastı ki o:)) efsane oldu Kedicim görüyorsun:))
Silmutlu yıllar!
YanıtlaSildaha alışma sürecindeyiz yeni yıla:P
mutlu yıllar Cepaynacığım:)
Silay alışamadım dahaaa:) birkaç ay alışma süreci, sonra pıt diye bir sene daha geçiyor, artık zaman daha hızlı mı akıyor ne?
aynen çarşamba geri geri giden ayaklar, perşembe oflamalar puflamalar, cuma ise zor dayanarak girdim haftasonuna... yalnız değilsin ve yalnız olmamam da beni sevindirdi :)
YanıtlaSilneyse ilk haftayı atlattık, hatta ikincisi bile bir harala gürele içinde bitti. ikinci haftan daha rahat geçmiştir umarım. benim çok işim vardı ama sonu güzel oldu:)
Silaynen ilk hafta pek bir zor gecti ama ikinci hafta da daha sevimli durmuyor simdiden ;)
YanıtlaSilkediyi de oyle mincirma yahu cok zor durumda gorunuyor garibim :)
oh bu hafta da bitti çok şükür, çok yoğun geçti ama finali parlak oldu.
Silyaaa kedi o kadar pofuduk, löp löp yağlı birşey ki, mıncırmadan duramıyorum:))
YanıtlaSilJudy kitap klübü'ni tıklayınca kaldırılmıştır diyor. Hayırdır?
adresi değişti, ondandır şekerim. Kitap Muhabbeti yaptım adını:)
Sil