Cumartesi günü kızçelerle Burgaz Ada'ya giderek Minik Sinem'in doğumgünüsünü kutlayacaktık. Fakat birbirimizi yanlış anlamışız. Sino haklı olarak akşam gidip balık yememizi istiyordu, bizse uzaklardan geleceğimiz için gündüz vakti gider döneriz diye düşünüyorduk. Sonunda Cumartesi sabahın köründe, Lady Charlotte ile Deniz; Avcılar'dan vapura bindiler... Ahahahah vallahi böyle bir vapur varmış, Avcılar'dan çıkıp düt düt taa adalara kadar geliyormuş, 3 saatte, evlere şenlik:)))
Bostancı'dan ise Seval erkenden motöre atlayıp adaya geçmişti, o da bana güvenmişti ama ben o esnada, Kabataş'ta "
Adalar vapuru aşırı izdihamdan erken kalktı, saat 11'e ek vapur kondu" anonsunu dinliyordum. Ülen vapur salkım saçak, Titanik'e dönmüş, Kınalı açıklarında battı batacak... Bir sonrakine bineceğimin garantisi yok, Gezi parkına giremeyen halkımız adalara hücum etmiş, iskeleye yanaşamıyorum bile... Ben de hönk hönk ter su içinde, koşa koşa Beşiktaş'a geri dönerek Kadıköy vapuruna bindim. Sonuçta en azından bir vapura binmiştim :)))
Kadıköy'de Kübra'cıkla buluşup dolmuşa atladığımız gibi Bostancı'ya geldik. Zavallı Seval bu esnada Burgaz Ada'da aç ve yalnız perişan olmuştu:))) Allahtan Sino ile Bars hemen geçmişler adaya da kurtarmışlar Seval'i:)
|
Kınalı Ada |
|
Burgaz Ada |
|
Burgaz Ada |
Prens Adalarının en miniği olan Burgaz, diğerlerine nazaran daha sakindi. Zaten güneşin altında parlayan deniz, beton şehire arkamızı dönerek yeşil adaları görmek, o güzelim evler, pofidik bulutlar ve mis gibi hava keyfimizi yerine getirmişti. Kübra ile motordan inip mini mini ada meydanını geçtik, begonvillerle bezeli yoldan yürüyerek bir çay bahçesine geldik.
Bu esnada Avcılar ekini hala Marmara'nın muhtelif sularında seyirlerine devam ediyorlardı :)))
|
Faytonla Kalpazankaya'ya çıkabilirsiniz |
|
Burgaz Palas |
Nihayet Lady Charlotte ile Deniz; Avcılar'dan Büyükada'ya; oradan Burgaz Ada'ya ulaşmışlardı, üstelik gelirken pasta bile getirmişlerdi heeyyy:)) Koşa koşa iskeleye giderek birbirimize kavuştuk:) Tek firemiz Arzu idi, onun da işe gitmesi gerekmişti maalesef.
İşte Kızçelerin Burgaz Ada seferi :
|
Ada meydanında Kızçeler |
|
Begonviller altında Kızçeler |
|
Ada sahillerinde bekleyen Kızçeler |
|
Asker hatırası pozu veren Kızçeler |
Birbirimize kavuştuktan sonra sahilde yan yana dizili restoranlardan Barba Yani'ye gidip mavi örtülü beyaz masalara dizildik boncuk gibi. Lady Charlotte ile içeri gidip balığımızı ve mezeleri seçtik. Kızarmış ekmekler sıcacık, biralar buz gibi masamıza geldi. Altın renkli kalamar sofrayı şenlendirdi.
|
Biberler acı, patlıcanlar nefisti |
|
Ohhh gel keyfimmm |
|
Kalamar ağzınıza layıktı |
Veee şefimizin misss gibi ızgara ettiği muhteşem levrek hanım bütün güzelliği ve kokusu ile gözlerimizi kamaştırdı:
|
Deniz levreği |
Mezeler lezizdi, sürekli kızarmış sıcacık ekmek servis edildi (hem kepekli hem beyaz). Levrek zaten damak çatlattı, resmen lokum olmuş. Bira ve kola içtik. Pastamızla beraber de Türk kahvelerimizi söyledik. Sonunda herşey dahil kişi başı 56 TL ödedik. Bence süperdi.
Pastanın da nefis olması dışında, duyduğum en eğlenceli Happy Birthday şarkısı ile servis edilmesi neşemize neşe katmıştı :
|
İyi ki doğdun Minikkkk |
Yemek şöleni ziyafetinden sonra çıkıp biraz yürüyelim dedik. Sahil yolunda yürümek pek zevkliydi, hava güneşli ve sıcak olduğu hale rüzgar serinletip ferahlatıyordu. Tabii kediler çoktan meydanda ayılıp bayılarak öğlen uykularına yatmışlardı.
|
Ada Kedisi |
Havasından suyundan mı, insanlar bakıp ilgilendiği için mi bilemedim de; adada kedi köpek pek boldu dostlar. Maşallah. martılar da keza tavuk gibi ortalarda dolaşıyorlardı. Begonviller, ortancalar, yaseminler kudurmuş gibi açmışlardı. İstanbul'da katledilen doğa, var gücüyle Burgaz Ada'çoğalıyor, düğün coşkusu ile hayatı sarmalıyordu.
Meydana geri dönüp ara sokaklara girdiğimizde ise gadanallah, o begonvillerin cart pembesi, nazlı yaseminlerin güldür güldür açması, kafam kadar ortancaların tablo görüntüsü ağzımızı açık bıraktı. Bu minicik ada, çok ama çok güzeldi dostlar.
|
Bankta uyuyana dikkat |
|
Aman rahatsız olmasın derken |
|
Tabii ki bana sırnaştı:)))) |
|
Her köşede ayrı bir güzellik |
|
Şu sokağa bak, tablo gibi |
|
Begonvillerin rengi |
|
Heyyyyy |
|
Ve ada yaseminleri :) Hatırla Sevgili'den:) |
Yürüyüşümüzü de tamamlayınca meydandaki Sinem Dondurmacısında oturup birer külah dondurma yaladık, oh içimiz serinledi. 3 top 5 lira. Adı Sinem olanlara indirim yok:)
Adadan ayrılma vakti gelmişti, güneş denizin üzerini gümüşe boyadı, en sevdiğim manzara. Motorumuz farfar rüzgarda uzaklaşırken, Ada martılarını gönderip bize veda etti.
Tekrar görüşmek üzere!
xo xo
Istanbul'u da adalari da cok ozlemisken boyle bir yazi cok iyi geldi.
YanıtlaSilDeniz, temiz hava, cicek-bocek, guzel yemekler ve hayvanlar. Daha ne olsun! Adalarda yasayanlar cok sansli...
Deniz havası; bol güneş ve yeşillik; bir sürü hayvancıklar. İstanbul'a 40 dakika mesafede mükemmel bir kaçış noktası ada:)
Silyazları adaya hafta içi akşam gelin, desem eee çalışıyoruz, diyeceksiniz doğal olarak.
YanıtlaSilHafta içi bir gün hepimiz ishal olmayı planlıyoruz. tesadüfe bak:) sonra da Büyükada'ya pikniğe kaçmaca:)
Silpınar hanım adaları özlediyseniz; http://handannkaleminden-handan.blogspot.com/ bol bol ada fotoğrafları ve yaşamı üzerine yazılar var.
YanıtlaSiljudy haftasonu adada adım atacak yer kalmıyor -benim yaşadığımda özellikle- biz de pek dışarı çıkmamayı tercih ediyoruz. o gördüğün vapur kalabalığı bizim adaya geliyor, hesap et.
ramazan'da güzel oluyormuş adalar, o vapur kalabalığı kayboluyormuş, oh.
Silfiyuvvv
Silne zaman geldiniz
Ege'den manzaralar gibi hepsi çok güzel bulutlar o gün şahaneydi sen de çok güzel çekmişsin,eline,kalemine,telefonuna sağlık! :))
YanıtlaSilada çok güzeldi, sen olsan neler çekerdin kim bilir Sibooo:))))
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBiz de 6 Temmuz'da Burgazada'daydık. Kalpazankaya Restoran'a gittik. Ne tesadüf karşılaşamamışız. Bu arada yazınızı okumak da adada zaman geçirmek kadar keyifli oldu. Elinize sağlık. Sadece, keşke içki olarak deiniz kenarında rakıyı tercih etseydiniz derim. Bir dahaki yazıda görüşmek üzere.
YanıtlaSilya sahilde takılacaktık, ya Kalpazankaya'ya çıkacaktık. Bu seferlik Barba'yı tercih ettik.
Silkeşke rakı içebilseydim, ama içemiyorum:)