Cumartesi sabahı erkenden kalktım, bir de baktım babam benden önce kalkmış. Hem de giyinip hazırlanmış. Hemen kahvaltımızı yedik ve canım La Capitana'dan telefon gelince evden çıkıp, geleneksel Tüyap Kitap Fuarı yolculuğumuz için yola koyulduk.
Yola koyulmak söylediğim kadar kolay olmadı ama, bizim dar yokuşta epey bir curcuna yaşadık, daha sabah 9:30 idi ama bizim ufak yokuşta trafik sıkışıklığı vardı:)) Neyse, yokuştan çıkmayı başarınca Etiler'den çevre yoluna bağlanıp basıp gittik, La Capitana'mın ayaklarına sağlık:) Saat 10'u biraz geçerken Beylikdüzü semalarında o malum kuleyi görmüş ve fuara varmıştık. Bomboştu otopark, hemen koşup 7 TL ödeyerek fuar alanına girdik, babamsa yaş haddinden elini kolunu sallayarak çoktan gelmiş bizi bekliyordu:)
İlk salona girer girmez Tudem Yayınları ile karşılaştım. Bu yayınevinin standı rengarenk, güzel kitaplarla doluydu. Çocuklara ve gençlere yönelik güzel bir yayıncılık politikaları var bence. Tudem'den 2 tane kitap aldım:
|
TUDEM |
Hayaletin Çırağı, epeydir merak ettiğim Wardstone Günlükleri serisinin ilk kitabı. Beğenirsem devamını internetten alacağım.
Bu yayınevinde tatmin edici bir indirim almadım. 2 kitaba 26 TL verdim ki herhalde İdefix'den alsam daha ucuza gelecekti kitaplar.
Çok sevdiğim
Domingo Yayınevi ikinci durağımdı. Çoluk Çocuk ve On Bir isimli romanlarını okuduğumdan beri bu yayınevini takip ediyorum, harika kitap seçimleri var bence. (
Okuduğum Domingo kitaplaraı için buraya) Domingo'ya dair tek hayal kırıklığım "
Bir Tuhaf Turta Davası" serisini yarım bırakıp devamını basmamaları oldu. Basmaya da niyetleri yok:(
|
DOMİNGO |
Ve İşte Onu Böyle Kaybedersin için tanıtımda "Bu kitap zafer, pişmanlık ve yakarışlarla kaplı bir itiraf günlüğü; kaybedilen aşkların ve artık onarılamaz olanı onarmaya çalışan insanların öyküsü" deniyor. Yani bir kaybedenler romanı ve çevirisini de bu tarzın üstadı, biricik Avi Pardo yapmış.
Beyaz Yalan hakkında ise güzelim kapağından başka hiç bir şey bilmiyorum:)
|
DOMİNGO |
Tekinsiz Kitap, İngiltere'nin çeşitli yörelerinden derlenmiş gerçek hayalet öykülerinden oluşuyor. En güzel tarafı ise çevirisini Algan Sezgintüredi'nin yapmış olması. Bu yazarımızın polisiye romanlarını da yakında okumayı umuyorum.
Aşk ve Gurur ve Zombiler, 4 yıl önce basılmış, nedense atlamışım. Elizabeth Bennet ile Bay Darcy'nin hem birbirleri hem de kasabayı basan beyin yiyen zombilerle didişmelerini anlatıyor. La Capitana'cığım çok eğlenceli bir kitap olduğuna dair garanti verdi:)
Domingo'da dört kitaba yaklaşık 45 Lira verdim sanırım. Bana epey uygun geldi.
Bir sonraki durak, nefis fantastik romanları ile kalbimizde ayrı bir yeri olan İthaki Yayınları idi.
|
İTHAKİ |
Yaz Şövalyesi, pek sevdiğim
Harry Dresden serisinin dördüncü kitabı. Yayınevi, bu seriye devam etmeye niyetliymiş, yaşasın!
Alice Harikalar Diyarında ve Aynadan İçeri, mükemmel ciltli baskısı ve özenli çevirisiyle epeydir edinmek istediğim bir klasik idi. Kitabın orijinal çizimleri ile basılmış olması da ayrı bir güzellik.
|
İTHAKİ |
Yarım kalan serilerin ve hatalı çevirilerin çok satar yayıncısı
Epsilon'dan 838 sayfalık devasa bir roman aldım :
|
EPSİLON |
Yabancı, devasa ciltlerden oluşan Outlander serisinin ilk kitabı. Epsilon diğer ciltleri de basmış, gözlerimle gördüm:) Romanda, 1945 senesinde savaştan dönen kocası ile İskoçya'ya giden Claire'in; bir şekilde 1743 senesine ışınlanıp, savaş dönemi İskoçyasında bir yabancı olarak başına gelenler anlatılıyor. Okumak için sabırsızlanıyorum bu dev romanı.
Her sene 10 liraya indirdiği kitaplarıyla fuarın hakkını veren
Koridor Yayıncılık'tan yine zaman yolculuğu macerasına benzeyen bir roman aldım:
|
KORİDOR |
Zaman Çarkı, ölümsüz Elise'in yüzyıllar boyunca süren hayatını anlatıyor.
Hata dolu çevirilere rağmen çok satan kitapların yayınevi
Pegasus'tan iki tane kitap aldım:
|
PEGASUS |
Sevgilimden Son Mektup,
Senden Önce Ben ile tanıdığımız Jojo Moyes'den çevirilen ikinci kitap. Kapağı da çok güzel. Tatlı ve hafif bir okuma zevki için aldım.
Aynı Yıldızın Altında, çok iyi eleştiriler alan ve
Çavlan'cığımın çok tavsiye ettiği özel bir kitap.
Son zamanlarda özellikle polisiyelerine epey dadandığım
Doğan Kitap'tan yeni çıkan bir gerilim romanı aldım:
|
DOĞAN KİTAP |
Gemi, karanlık, korku dolu bir yolculuk romanı olarak anlatılıyor. İşten atılacakları bildirildiği için huzursuz olmuş tayfalarla dolu gemiye bir mafya babası, bir de katil gemici binince lanetli yolculukları başlamış oluyor. Bu kitabı bir Cumartesi gecesi, karanlıkta okumak istiyorum:)
Yapı Kredi Yayınlarından ise, son anda babamın verdiği bir kitap dergisi ile keşfettiğim yeni bir roman aldım:
|
YKY |
Yüz Karası, Carnivia Üçlemesinin ilk kitabıymış. YKY seriyi tamamlar zannediyorum. Venedik'de karnaval zamanı kıyıya vuran bir cesetle başlayan çok katmanlı bir polisiye deniyor tanıtımda.
Son olarak, fuar alanının berilerinde gizlenmiş olan minik standında
Labirent Yayınları'na uğradım. Bu yayınevi, Türkçede hiç basılmamış hem yabancı hem de Osmanlıca polisiyeleri tertemiz çevirilerle dilimize kazandırmayı hedefleyen bir polisiye yayınevi. Misal, hiç bilmediğimiz yazar S.S.Van Dine'nin klasik dedektif kahraman
Philo Vance'in maceralarını basıyorlar.
|
LABİRENT |
Gracie Allen Cinayeti, bir Philo Vance polisiyesi
Garden Cinayeti, sinsi ve inanılmaz bir yöntemle işlenmiş cinayetin etrafında dönen diğer bir Philo Vance polisiyesi.
|
LABİRENT |
Kartal Yuvası, Zuhal Kuyaş'ın duru bir Istanbul Türkçesi ile yazdığı, eski Istanbul'un ruhunu taşıyan mekanlarda geçen bir polisiye.
Sonuncu Oda, Zuhal Kuyaş'ın ikinci polisiye romanı. 50'li yıllarda, henüz 25 yaşında iken yayınlamış bu kitabı yazarımız.
O dönemlerde yayınlanmış kitapları seviyorum, okurken eski Istanbul'dan izler bulmak bana çok zevk veriyor.
Labirent Yayınlarının yeni projesi ise erken dönem Osmanlı polisiyelerini latin harflerle tekrar basarak ülkemizdeki polisiye edebiyatının geçmişini keşfetmek. Okuyamam diye korkmayın, anlaşılamayacak kadar eski kelimelerin yanlarında köşeli parantez ile Türkçesi yazıyor.
|
LABİRENT |
Cani mi, Masum mu : Selanik'ten kaçmamış olsa idim o caniler dayımı, o zavallı veliyy-i nimetimi öldürebilecekler miydi? Validen kahrından helak olur muydu? Ah! Ben, ben, bu cinayetlere, bu felaketlere hep ben sebebiyet verdim... Elini göğsüne koy! Vicdanına müracaat et, düşün, doğru söyle... Cani mi masum mu?
Milli Cinayat Koleksiyonu : Her gün üzerinde gezdiğimiz, yaşadığımız, dolaştığımız Istanbul'un içinde gizli bir memleket vardır ki bu memleketi hiç kimse şimdiye kadar bilmez ve hatırına bile getirmez... Istanbul'un içinde gizli bir şehir...
|
LABİRENT |
Define, Kan Damlası : Dışarıda bir ayak sesi işittim. Merdivenden yukarı birisi çıkıyordu. İri ayaklı, kalın ökçeli birisi...
Gece Kuşları : Bu esnada Nihad da otobüsün çan kayışlarını kesiyordu. Çünkü polis şüphe edecek ve otobüsü durdurmak için çan kayışını çekmeye mecbur olacaktı. Halbuki iki arkadaş birkaç dakika vakit kazanmak istiyorlardı.
|
LABİRENT |
Karanlık Konakta Ne Var : 12 Haziran Çarşamba. O gün Istanbul'da hiçbir cinayet olmamıştı. Yoksa bu kadın geçmiş senelerin bu gününde olmuş bir vakaya mı işaret etmek istiyordu?
Bir Polis Hafiyesinin Harikulade Maceraları : Haydar Cemil Bey bunu söylerken cüzdanından bir zarf çıkardı. Bunun içinde yarısı yırtık yirmi liralık bir banknot vardı. Haydar Cemil bey cebinden bir kibrit çıkardı...
|
LABİRENT |
Şeytan Hadiye : Şeytan Hadiye, Londra'da kopan bu müthiş velveleye kendi hususi ikametgahından gülerek şahit oluyor ve polisin düştüğü bu mağlubiyetten derin bir zevk duyuyordu.
Osmanlı polisiyeleri %50 indirimli. Labirent Yayınlarını twitter'dan takip edenlere ise diğer polisiyelerde ise %45 indirim var:)
Ve böylece bir fuar macerasının daha sonuna gelmiş bulunuyoruz. Sabah erkenden kapıya dayandığımız için, şaşılacak derecede rahat gezip alışverişimizi tamamlamıştık. Biz dönerken otopark tıklım tıklım dolmuş, içerisi de her zamanki kalabalıkla dolmuştu.
Evet sevgili dostlar, fuara gittiniz mi, gidecek misiniz? Gidenler ne aldı? Gidecek olanlar neler almayı planlıyor? Anlatın bakalım:)
Herkese fuar yollarında kolay gelsin:)
xo xo