31 Ağustos 2010 Salı

Mehmet'ten mektup var - BOZCAADA :)))

 İşte bugün babamı aramıştım, "napiyorsun?" diye sordum, "senin  deliliklerinle uğraşıyorum" diye gülmez mi, nasıl eğlenmiş , nasıl eğlenmiş. Meğersem bizim Mehmet kız arkidişiyle müzeyi ziyaret etmiş ve ondan sonra neler olduğunu Mehmet'in bu harika yazısından okuyunuz dostlar:

Mehmetcim o kadar hoşuma gitti ki, keşke ben de orada olsaydım! Bu kadar güzel yazıp anlattığın için, güzel sözlerin için çok teşekkür ederim :))


Mehmet "Boğaz'da Pazar günü & Sabancı Müzesi" kaydınıza yeni bir yorum yaptı:

Dear judy,

sen sabancı müzesindeydin de peki biz nerdeydik? başka bir müzede: Bozcaada Tarih Araştırmaları Merkezinde

30 ağustos pts olacağı için 4 arkadaş bu kısa tatilde programımızı yapıp araba + feribotla yola koyulduk. Cts ve Pazar deniz güneş ve yöresel yemeklerin keyfini çıkardıktan sonra adetim olduğu üzere adada gidilip görülecek bir arkeolojik yer/müze vb var mı diye araştırdığımda bu alanda mevcut tek bir müze olduğunu keşfedip kız arkidişimle adanın mütevazi müzesinde aldık soluğu...

Eski bir rum evinin ele alınıp son derece ilgi çekici obje, belge, fotoğraf ve bilgilerle harikulade bir kültür hazinesine dönüştüğü evin girişinde bizi son derece nazik ve ilgili yaşlı bir amca karşıladı. İlk odadaki fotoğraflar hakkında bize bol bol açıklamalarda bulundu, ada hakkında genel bilgiler verdi, oğlum burayı düzenledi, ben yalnızca yazları kalıp o yokken gözkulak oluyorum dedi. Arkadaşımla birbirimize bakıp o an bir kez daha eskilerin ne kadar şeker insanlar olduklarını konuştuk. Masanın üzerinde Bozcadaya gönül veren oğlunun yazığı kitapları gördük. Amanın! Yazan : M.Hakan Gürüney!!! Amcanın göğsündeki kimlikte ne yazıyordu: Naci Gürüney!! Yok artık tesadüfün bu kadarı da olabilir mi? olurmuş vallahi.

"Siz Aslının babası mısınız???"


Evet, siz nerden tanıyosunuz Aslıyı??
...
Ben hemen kediyi sordum, kalçasının çıkık olduğunu orda öğrendik. Daha sonra abin de geldi laf lafı açtı. Ünlü abi eziyetlerinden ayakkabı çekiceği olayını anlattığımda duyduklarına inanamayarak kahkahalar attı. Bizden sonra babana dönüp Aslıya bak yahu neleri yazmış inanamıyorum dediğini duyduk.

Abinin bir deniz kabuğunu aranması ile başlayan Bozcada serüveninde meydana getirdiği bu harikulade mekanı mest olmuş şekilde gezdik. Kendim de bir askeri figür koleksiyoncusu olaraktan Çanakkalede savaşmış Fransızlardan kalan objelerin sergilendiği odada kendimi kaybettim, dini objelere büyülendim, adada eskiden yaşamış eşrafın resimleri ve hikayelerini, kullandıkları eşyalarla birlikte okurken duygulandım, sünger avcılarını ve Sadun Boroyu gözümün önüne getirdim.

Ama asıl sürpriz alt kattaymış. O marangoz, demirci, duvarcı, ayakkabıcı dükkanlarını anlatan orijinal bölmeler müthişti. Ama söylemeye gerek var mı, en çok bakkaldaki hala açılmamış olan portakallı elvan, meysu, tipitip, golden, kızkovalayanlar, çatapatlar, kızılmaske maskesini gördüğümde aklımı kaybettim. Nasıl kalmışlar, nereden bulunabilmiş bunlar böyle?

Hayranlıkla dolaştığımız bu mütevazi yerden ayrılırken abinin yazdığı tenedosun tarihinin anlatıldığı kitabını almayı ihmal etmedim. Ama o an unuttum keşke yazarını da bulmuşken imzalatsaymışım:)
Eğer abin olmasaymış kesinlikle bir tarih daha tarihe karışacakmış (adada sadece 10 kadar yaşlı rum kalmış). ailenin yaptığı bu kültürel hizmetle ne kadar övünseniz az bence çok teşekkürler.
Demek gerçekten dünya sadece kitaplarda, filmlerde bu kadar küçük olmayabiliyomuş:)

13 yorum:

  1. Dünyanın küçük olduğunu ben de en olmadık tesadüflerle tecrübe etmiştim ama Mehmet'inki pek bir hoş olmuş.

    Canım dayıcığımın o hoş sohbetini bizler de pek özledik be fifucan, bir denk getiremedik şu bahçe partisini :( zırt diye kaçıyor adamcağız Bozcaada'ya :)

    YanıtlaSil
  2. vallaha yazın bulamıyoruz adamı , bahçede bi rakı keyfi yapamadık fifucanım ya.

    YanıtlaSil
  3. hayatı hoş kılan şeylerden biri bu tür sürprizler. aslıcım ben okumaya başlamadan önce blogunda yer almış mıdır bilmiyorum ama bir ara zalım abinin elleriyle kurduğu bu müthiş eseri mutlaka resimleri ile anlatan bir yazı yazmalısın, bu kadar güzel bir yeri oraya gidemeyenler de tanımalı :)

    YanıtlaSil
  4. Mehmetcim önerinde kesinlikle haklısın. özel izin alıp müzede fotoğraf çekebilirim, herhalde bana izin verirler:))))
    ben de babamla konuşunca sandım ki evlendiniz balayına gittiniz, babam "arkadaşın karısıyla geldi müzeye" didi :)) neyse babaların lugatında sevgili - kız arkadaş olmaz, karısı kocası en fazla nişanlısı :))) neyse o da olur kısmetse hayırlısı (tombul teyze mode on:))

    YanıtlaSil
  5. waaooowww çok şaşırdım :) ne kadar hoş bir tesadüf olmuş. çok da merak ettim açıkcası :)

    YanıtlaSil
  6. yok yok ne nişanı ne balayı evlenmedim. evlenirsem balayına güney kutbuna one way ticket giderim. ürktüm bir an brrr

    erkek değil miyim al birimi vur ötekine adiyiz

    YanıtlaSil
  7. valla babam öyle sanmış pühahaahaha
    sen de kaçacaksan tropik biyerlere kaç madem, ne yapacaksın penguenlerle buzda kaymaca mı oynayacaksın:)))

    YanıtlaSil
  8. Kedicim, benim de çok hoşuma gitti. Şimdi hedefim böööyle hepimizi bir araya toplamak , bakalım:)

    YanıtlaSil
  9. hişşt ben de okuyorum :))) güney kutbuymuş hııh penguenlere sarılıp balık avlarsın artık :P, bu arada Judy'cim müze çok etkiledi bizi canı gönülden tebriklerimizi fışkırtırız...Herkese sevgiler...

    Rumuz: Kız arkidiş...

    YanıtlaSil
  10. bi de tropik bi yere kaç diyosun... güney kutbu bile yetersiz. sen de gir içeri rezil olduk :)

    YanıtlaSil
  11. püaahaahahah yahu ailecek seviyorum ben sizi. Pelagiacım seni de daha çok görmek istiyorum buralarda, öperim:)

    YanıtlaSil
  12. halıyı silkeliyim girciim içeri ツfekat gene geleceğimmmm Judy dedi...♥mmccxx

    YanıtlaSil
  13. Ben bu silkelenecek Mehmet'in pardon halının yerinde olmak istemezdim:))))))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.