22 Aralık 2012 Cumartesi

Yılsonu Kutlamalarımız Başladı

Aylar su gibi akıp geçti ve bir senenin daha sonuna geldik benim sevgili izleyenlerim. Her sene sonunda olduğu gibi, Nişantaşı'nın güzelce süslendiğini duyunca, Kübra arkadaşımla kutlama vaktimizin geldiğini anladık ve dün akşam iş çıkışı kendimizi Taksim dolmuşuna attık.

Kışı ve soğuğu hiç sevmesem de, şehrin en güzel hallerinden biri de yılbaşı süslemeleri ile bezenmiş, pırıl pırıl ışıklandırılmış hali, bunu kabul etmek lazım. Abdi İpekçi Caddesini, bu sene Fındıkkıran teması ile süslemişler. Yol boyu kurşun askerler sıralanmış, kırmızı ayıcıklar dizilmiş, bir de kocaman süslü püslü çam ağacı ile dekor tamamlanmıştı.



Taksim Meydanına gidiyorum deyip Tarlabaşı'nda bizi indiren dolmuşa rağmen taksi bulup Abdi İpekçi'ye gelmeyi başardık. Bütün mağazalar süslenmiş, cadde boyu takların ışıkları yanıp sönüyor; kurşun askerler ve ayıcıklar fotoğraf çekmemiz için bizi bekliyorlardı:))




Vakko her zamanki fiyongunu takmış

tontik ayı


daha da çok ayıcık

seni gidi fındıkkıran

Meydana çok güzel bir ağaç dikmişler, ağacı da çeşit çeşit fındıkkıranlarla süslemişlerdi. Yanında da kocaman bir Noel Baba... Tabii Noel Babanın önünde fotoğraf çektirmek isteyenler kuyruk olmuş; sırası gelen ya da gözü açık olan ilk fırsatta poz vermeye koşuyor, arkadaşı da çekiveriyordu. Burada yellozlaşmalar oldu fotoğraf sırası yüzünden, biz de hemen fotoğrafları çekip tırladık oradan:


Meydan


Fotoğraf sıramızı söke söke adığımız Noel Baba:)


Sonra yokuştan yukarı yürüyüp tepeye çıktık, oradan Teşvikiye'ye döndük. Hava çok soğuktu, kar atıştırıyordu hafif hafif; eldivenlerimizi çıkartmaya içimiz elvermiyordu bir türlü, fotoğraf çekmedik fazla o yüzden.

Teşvkiye'de M.A.C.'i görünce aklıma allığımın bittiği geldi ve girip bir tane Springsheen allık adım. Default allığım olur kendisi. Kübra da katı eyeliner sürme fırçası aldı. Kasadaki adama da sordu, bununla sürebilir miyim, diye çocuk da "evet, sürebilirsiniz, ben de onu kullanıyorum" deyince hemen almaya karar verdi:)




M.A.C.'den çıkıp yürümeye devam ettik, bu sefer de uygun fiyatlarıyla ucuz kozmetikler, ıvır zıvırlar, ufak  tefek gereksiz ne varsa satan ve bu yüzden çok sevdiğimiz Gratis'e girdik. Gratis bir süredir The Balm ürünlerini satıyormuş. Bunlar iyi kaliteli kozmetikler, kapları kartondan, vintage görünümlü baskılarıyla pek gözalıcı.

The Balm standındaki tester'ları kullanarak makyajımızı tazeledik. Kübracık buradan meşhur Hot Mama allığı aldı. Ben de Nude'tude far paletini kaptım. Kampanya başlamış Gratis'de, yarı fiyatına 31,5 TL idi güzelim palet.

no kitty:))

Böylece paramızı saçmasapan harcayıp rahatladıktan sonra, karakolun yanından Abdi İpekçi'ye döndük, o ara sokak ta parlak kar taneleri ile süslenmişti.




Ama en güzeli canımız Atiye Sokağın süslemesiydi, çok beğendim.

Nişantaşı Atiye sokak, canım benim

Burada Kübra fotoğraflarımı çekerken, tipsiz asık suratlı bi garson yanımıza gelip, "masayı mı çekiyorsunuz" diye sordu ters ters. Bir an aval aval bakıp kendimizi çektiğimizi söyledik. Sonra uyandık mevzuya, ünlü biri mi vardı acaba masada? "evet, ünlü biri var" dedi adam. Biz de salak salak "kim var? kim var?" diye cıvıldadık. Ters herif  "Emre bey var" deyince de mala bağlayıp "hööö, kim o bee? kiiim?" diye saçmalayınca adam "tamam, tamam, yok birşey" deyip kaçtı. Sonra yukarı yürürken bir bakış attım, Emre Altuğ'muş meğer, pehh. Ama garsona çok kızdım, ne kabaydı. Dua etsin keyif yapmaya gelmiştim de, bayramlık ağzımı açmadım.



Salomanje'ye geçip oturduk, içerisi sıcacıktı ve güzelce süslenmişti. Peynir tabağı ile çıtır tavuk-pattis tabağı sipariş ettik, yiyip içerek bol bol muhabbet ettik. Tabii bir yandan işten şikayet ediyor beri yandan bu güzellikleri yaşamamızı sağlayan paracıkları kazandığımız bir işimiz olduğu için de şükrediyorduk. Biraları arka arkaya çaktıkça hayata daha gülen gözlerle bakıyorduk elbette:)) Kahkahalar yükseliyordu habire küçücük masamızdan:)




Barın üzerindeki bu pırıltılı geyik süslemeler çok hoşumuza gitmişti

Peynirler ve pattisler bitince, bu sefer çerez söyleyerek içmeye devam ettik. Sonunda birer tekila çaktık. Finalde de kapının önüne çıkıp soğuk havada birer tane daha tekila çakınca mis gibi olduk, çiçek gibi olduk dostlar.

Yılın bu zamanlarını, rengarenk ışıklarla süslü Istanbul'u ve tekilalı gezmeleri çok seviyorum:)

xo xo



4 yorum:

  1. Sohbet içten ve güzel olunca 'çiçek olmak' ne güzeldir... :)
    Afiyet olsun güzelime :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. beraber de olsun Sittirelyam:)

      Sil
    2. 2013'te yapılacaklar listesine 'Sittirella ile çiçek olmak' yaz güzelim :) Oluceeez! :)))

      Sil

Yaz ki muhabbet olsun.