17 Haziran 2014 Salı

Paris : Montmartre

Paris'te üçüncü günümüzde, Fransızlar bizi ufak bir İtalyan restoranına götürdüler. Aslında restoran denemez, alıp gidiyorsun, oturacak yer yok. Ancak tüm malzeme helalmiş, yani domuz eti veya ürünleri kullanılmıyormuş yemeklerde. Biz de kıymalı pideye benzer bir pizza yedik, biberli miberli, pek güzeldi:




PARİS İPUCU : Allo Pizza , 01 42 08 42 880 , www.allo-pizza.fr


Akşam mesaiden sonra, bu sefer Fransızlar bizi gezmeye götürdü,  Paris'in en güzel köşelerinden Montmartre'a gittik. Ben Patrick'in arkasında motorla gittim. Diğerleri de, Magda ile metroya bindiler.














PARİS İPUCU : Montmartre'a gitmek için Anvers metro durağında inin. Yukarıya doğru sağlı sollu hediyelik eşya dükkanları var. Onları geçtikten sonra tepeye tırmanmak için fünikülere binebilirsiniz.



Montmartre, Paris'in kuzeyinde ve bu tepsi gibi şehrin en yüksek tepe noktası. 1900'lü yıllarda Van Gogh'dan Dali'ye; efendime söyleyeyim, Monet'den Picasso'ya bütün sanatçılar bu gece kulüpleriyle meşhur bölgede takılmışlar, yaşamışlar. Bugün bile Montmartre, ressamlar tepesi diye anılır, sağda solda cüzi bir ücrete resminizi yapan artistler bulunmaktadır.





Patrick'in motorunu parkettikten sonra o güzelim, dik ve dar Montmartre yolarında dolaşmaya başladık.




 Tepeye vardığınızda ödülünüz bu nefis manzara:




Tepenin üzerine benmbeyaz bir kremalı pasta gibi kondurulmuş Sacre Coeur bazilikası:




Sacre Coeur yani, Paris'in Kutsal Kalbi Kilisesi, 1875-1914 yılları arasında inşa edilmiş. Finansman hemen hemen tamamıyle Paris halkının bağışları ile sağlanmış.







 Bazilikadan sola kıvrılıp meşhur artisler meydanı Place du Tertre'e geldik. Arayollardan yürüyerek yemek yiyecek restoran seçmeye çalıştık. Tepedeki mekanlar çok turistik olduğundan biraz aşağılarda oturmak daha mantıklı, aklınızda olsun:)


































Fransızlar çektiğim fotoğrafların sayısından dehşete düşmüşken, Brasserie Le Sancerre diye bir restoran seçip yuvarlak minik masalara yerleştik. Tabii Paris'te olmanın gereğince et sipariş ettik.




Tatlı seçimim daima Creme Brulee :





Bu da Gurme Kahve diye bir şey:



Hatıra olarak da menüyü çalmıştım:)))








Gelecek bölümde, Paris'te keşfettiğim muhteşem Kedi Kafe'yi anlatacağım:)


xo xo

4 yorum:

  1. yazayım ki muhabbet olsun :)

    2 ay önce Paris'i çok özlemem nedeniyle bir heveslenip uçak bileti baktıydım da "şimdi vizem de yok, kim uğraşacak" deyip vazgeçtiydim. Sizin yazılarınızla gezmek kısmetmiş. "Nasıl güzel bir hafta sonuydu" yazılarınızdan sonra favorim Paris yazılarınız oldu, içim açılıyor okudukça.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paris'i özlemek diye birşey var gerçekten. Bir sabah uyanıyorsun ve özlem hissediyorsun sadece. Birdenbire:)
      Yazın gitmeliymiş Paris'e bir sefer de:)

      Sil
  2. Kiz elin parislisinden oteki tarafta arayip bulup helallik alman gerekicek caldigin menu yuzunden:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Neyyyy onu hiç düşünmemiştim:( ayy ev çalıntı hatıra dolu Zoicim moku yedim ben:))))

      Sil

Yaz ki muhabbet olsun.