19 Eylül 2010 Pazar

İstanbul'da güzel bir hafta sonu

Hoş Lady Charlotte ile kutuplara bile gitsek zaman güzel geçer, canım arkadaşım benim.

Dün hava harikaydı, pırıl pırıl güneş, ısıtıp yakmayan cinsinden. Lacivert parıltılı Boğaz, en sevdiğimden. Beyoğlu ise ağzına kadar kalabalık idi, omuz omuza yürüdüğün cinsten. Daha çok Tünel tarafında dolandık biz de. Önce Gloria Jeans'de balkonda oturup kahve içtik, güzel havanın tadını çıkarttık.


Aşağıda, sanırsam eski evlendirme dairesi olan güzel binanın bahçesinde iri bir kedi vardı, bahçedeki kuş kanatları ile oynuyor idi. Evet, bir çift güvercin kanadı, kafası, vücudu, ayakları bile yenmiş, bir çift kanat kalmış sadece. Düşmüş bir meleğin ardında bıraktığı kanatları gibi, çok acayipti yahu.


Kahveden sonra arka masamızda oturup bademcik ameliyatı yaparcasına caaakkk cuuukkk öpüşen aşık çifte daha fazla dayanamayıp mağaza gezelim dedik. Yani yaşasın özgürlük, serbest aşk, kahrolsun vantuz pompa sesi dedik :)))

Bershka'yı gezdik, kurukafa teması yapmışlar, yüzük ile tişörtleri beğendim. Oradan Terkos pasajına gidip tükkanları altüst ettik ama ara mevsim midir nedir, güzel birşeyler yok idi. Beyoğlu pasajının da altını üstüne getirdikten sonra yemek yiyelim dedik ve Midpoint'e gittik sevgili seyirciler.

Midpoint terasta açık havada oturmak çok zevkliydi, püfür püfür.Manzara da harika idi.



Lady Charlotte ızgara köfte yedi, ben de ızgara balık yedim. Çok acıkmış olduğumdan yemeklerin fotoğrafını çekmeyi unuttum, ta yerken aklıma geldi amma yarısı yenmiş tabak da hoş görünmediğinden vazgeçtim fotoğrafdan.

Yemekten sonra Earl Grey çaylarımızı içip hava kararmadan yollara düştük dostlar.

Beyoğlu'nda bir de çekim vardı dün , aaa çok merak ettim acaba Ezel mi diye ama tanıdık kimseyi göremedim:))) Halbuki Ezel olsa idi , hani hep bunlar takım halinde yanyana dizilip İstiklal Caddesinde yürüyorlar ya, işte o sahne çekiliyor olsa idi mesela, ben de Ezel'in arkasında yürüyen kalabalıkla yürüse idim, nedersiniz güzel olmaz mıydı:))))

İstanbul'da hava bugün de şahane. Ama ben bugünü Sainte Hermine Şövalyesine adadım. Alexandre Dumas'dan Napolyon çağında geçen yepyeni bir macera okuyacağım.

Yarın da Ezeltesi , artık görüşürüz bakalım:)


xo xo

12 yorum:

  1. Ezeltesi (h)
    İstanbulda yaşamak bir şans ya :)

    YanıtlaSil
  2. çok seviyorum canım şehrimi, zor, çileli, pis, gürültülü, pahalı ammaaa; şu Boğaz yetiyor bütün sıkıntıları unutturmaya:)

    YanıtlaSil
  3. aslıııı ben seni çok özledim :)) bir akşam buluşalım, bu arada hızla kilo almaktayım ne yapcam bilemedim. rejim yapasım da yok walla, hay allah :D bir sabah uyanıp fazla kg lardan kurtulmuş olma umudu ile yaşıyorum şu günlerde :)))) xx

    YanıtlaSil
  4. canıııııımm , ezeltesi hariç ne gün istersen. minik'i de çağıralım :)))

    ülen karşımda AYI gibi kebapları yediniz, yüzüme güldünüz şimdi böle mi oldu PÜAHAHAHAHAAH

    YanıtlaSil
  5. beni de çağırın belkim gelirim , gelmezsemde ben bilirim :)))
    ukelanın önde gideniyim,
    rondodaki kremaysa
    hayatın dramasını ss...s...seveyim :)))

    YanıtlaSil
  6. sen başımız tacısın Lady Charlotte'cuğum. Bi sefer de Nişşantaşı'na gidelim, değişiklik olsun diyorum.

    YanıtlaSil
  7. nişşantaşı nişşantaşı
    kaşşşar karı diyarı :))

    YanıtlaSil
  8. akşama ezel var yeğenim:)))

    YanıtlaSil
  9. sevgili seyirciler olayına öldüm gülmekten eşime söyledim şimdi o da hala gülüyor :)

    YanıtlaSil
  10. ay çok sevindim tatlım, ne güzel şey kahkahayı paylaşmak:)

    YanıtlaSil
  11. minik ben miyim ehe. ya bu sewal her yerden yetişiyor yaaa

    YanıtlaSil
  12. you're the one an only minik:)) kara kaplıyı doldurdun mu bugün kıız? :)))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.