Yaya İstanbul'da oturmuyor amma bu yedi tepeli kadim şehirdeki bütün falcıları, cinli hocaları, üfürükçüleri bilir. Fal baktırmayı çok sever, sık sık bizim burnumuzun dibinde olduğu halde adını sanını duymadığımız falcılara kaderini kısmetini okutturur. Ara sıra sonuçtan çok memnun kaldıysa ikinci seansa bizi de çağırır.
Yaya ile gittiğimiz falcıların en bombası Remziye idi. Remziye abla Küçük Çekmece'de, derme çatma bir evde oturuyor idi, ev o kadar eskiydi ki, tuvalet bahçede idi düşünün, tam eski romanlardaki ayakyolu muhabbeti:)) Ama işte Remziye öyle ver parayı bur karayı bi falcı değildi, giderken yanımızda çiçekler, lokumlar götürür; kadını bir güzel okkalar, rica minnet fal baktırırdık. Üste para bayılmak ayrı, saygıda kusur etmemişsen 20 lira mı neydi vizitası:))) Remziye'nin tipi de evlere şenlik, tövbeler olsun yaleppim, günah yazma kınamıyorum valla billa çok ürkütücüydü, böyle bizi teker teker arka odasına alıp falımızı fallarken yüzüne pek bakmamaya çalışırdım, çarpılırım marpılırım diye tırsardım. Bütün bunlar yıllar yıllar önce olan işlerdi. Şimdi Remziye bu yazılarıma malum olup cinlerini bana musallat etmez işalla yaleppim dinimiz amin.
İşte cumartesi günü Yaya arkadaşımız bizi son keşfettiği falcıya götürmeyi önerdi. Bu sefer İstiklal'deki sıra sıra fal kafelerden birine gidecektik, haa iyi bunlar ciddi değil, gayet geyik olur eğleniriz diyerek kabul ettik. Melekler Kahvesi (Kafe Dezanj)'nin karşısındaki Sembol kafe'de NESİL bakacaktı bu sefer kaderimize kısmetimize. Yaya saatler öncesinden arayıp sıraya yazdırmıştı bizi.
Dükkanları gezip, yemek yedikten sonra pahalı kahvelerimizi içmek üzere Sembol Kafe'ye gittik. Neyse çok fena değildi kahveler. Sonra Nesil sırayla bizi kabul etmeye başladı. Önce Yaya çıktı, o meğersem daha önce gelmiş, tasdik etmiş onaylamış, bizi o yüzden getirmiş Nesil'e:)) Falı fallanan Yaya pürtelaş heyecanla geri döndü, Lady Charlotte gitti bu sefer fallanmaya. Merakla bekledik, aaa o da bir heyecan geri dönmesin mi, amanın işte benim sıram gelmiş idi.
Merak içimi kemirirken, heyecanımı bastırmaya çalışarak daracık ahşap merdivenlerden Falcı Nesil'in yanına çıktım. Aaaa! Gencecik eli ayağı düzgün sevimli bir delikanlı idi bu. Ne bileyim Nesil bey diye Yaya öyle bir babalamıştı ki adamı, böyle Oz Büyücüsü gibi bir tip karşıma çıkacak zannediyor idim:)) Önce o cihetten bir şaşkınlık yaşadım.
Nesilcik benim fincanı açıp kenara koydu, yani fincana bakmadı hiç, yüzüme bakıp falımı söylemeye başladı, makineli tüfek gibi takır takır konuşuyordu, tuhaf cümleler kuruyordu... Öyle sana 3 vakitte deve yüküyle kısmet var gibi basmakalıp falcı lakırdıları etmiyor, daha ütopik ve de metafizik takılıyordu:))) Bir de bu cihetten şaşırttı beni.
Nesil bana önce işimle ilgili falımı söyledi. Yaptığım işte belli bir müfredat varmış, problem çözmeye yönelikmiş, yaratıcı zekamı kullanamıyormuşum, çok sıkılmışım, gün dolduruyormuşum işyerinde vs vs. Aferin doğru bilmişti. "Geçen dokuz yıla bakıyorum" gibi konuştu falımı söylerken, peki ama nereye bakıyordu? Çok merak ettim:) Nesil benim hep çalışacağımı, sakın işi bırakmamamı, ama 2012'de iş dışında yaratıcı zekamı kullanabileceğim bir ek iş gibi fırsat yakalayacağımı söyledi.
Sonra da gönül işlerine geçti, yine hızlı hızlı konuşarak sevgilim olmamasının sadece benim suçum olduğunu; sevgililik müessesesinin gereksiz olduğuna inandığım ve ortak ilgi alanı bulamadığım, ayrıca da çabucak ilgimi kaybettiğim için kimseleri beğenmediğimi söyledi. İyi aferin bunlar da güzel. Nesil lafları ardı ardına hızla sıralarken bana çıkıştı adeta, sonra da dedi ki, "mesela adamın biri geldi sana, beraber birşeyler yapalım dedi, ne diyeceksin?" Ben de yapıştırdım hemen "Star Wars izleyelim!" Ahahahaah çocuk puahahaha diye gülmeye başlamasın mı? Ondan sonra falım geyiğe döndü, "tabii küçük Anakin'in büyümesini izlersiniz, üzerine Yüzüklerin Efendisi, bir de Avatar patlatırsınız" dedi, aaa böyle deyince Nesilcik gözüme pek sevimli göründü birden dostlar, hem şirin hem Star Wars seviyor, kafamdan "canım gel sana Star Wars koleksiyonumu göstereyim, hem de hepsi orijinal" diye geçirmeye başladım, belki zihnimi okur, Nesil'le çıkarım ben de fena mı olur diye düşünüyordum bir yandan ahahahaah:))) O kadar eğlendim ki anlatamam dostlar. Sonunda yeni yılda isminde A-L-E-M olan biriyle tanışacağımı öğrendim. Sülalem mi mesela ahahahah:))) Polat Alemdar olmasın da:)))
Böyle geyiklerle bir fal seansının da sonuna geldik dostlar, ben birşey anlamadım faldan ama finalde Nesilcik merak etmememi, Star Wars seven birini bulabileceğimi söyledi, eh iyi madem o zaman:)))
Var mı sizin de unutamadığınız fal maceralarınız?
xo xo