27 Şubat 2021 Cumartesi

THE BLACKLIST - 8.SEZON 8.BÖLÜM: OGDEN GREELEY

 

**** SPOILER : İZLEMEDİYSENİZ OKUMAYIN ***


Bu haftaki bölümde mitolojiyle ilgili hiçbir şey yoktu dostlar. Yani Raymond'un kimliği, N-13, Sikorsky arşivi,  Towsend girişimi vs hiçbirinden bahsedilmedi. Raymond ile görev gücü tehlikeli bir blacklister'i yakaladılar.


Bu haftanın azılı suçlusu, Amerikan uydu savunma sistemlerinin kodunu yazan Ogden Greeley idi. Listede 40 numaraydı, epey yüksekte yani. Elindeki Amerika'yı çökertebilecek savunma bilgilerini açık arttırmaya çıkardı Ogden. Görev gücü ise Ogden'in görüştüğü bir Rus kadına ulaşıp satışın Moğolistan'da yapılacağı bilgisini aldı. Harold Cooper Beyaz Saray'a gidip, Moğolistan'da satış esnasında Ogden ve alıcısının tepesine bomba atarak hepsini yok etmeleri için başkanı ve generalleri ikna etti. Tam bombişi sallayacakları sırada bir de ne görsünler, alıcı Raymond'mış meğersem. Harold geri basıp bir şekilde bombalamayı durdurdu. Daha sonra Raymond'la buluştular ve Raymond satın aldığı bilgiyi ABD hükümetine geri sattı. Harold ile diyalogları pek keyifliydi bu sahnede. Raymond dost indirimi yaptı Harold'a ama Harold, az kaldı buharlaşacakın, ben kurtardım deyince Raymond Harold'ın verdiği fiyata razı oldu, minnetle. Harika bir ikili Harold ve Raymond, bayılıyorum muhabbetlerine. Bu arada Sikorsky'nin Harold Cooper için ölüm emri verdiğini biliyoruz. Bakalım Red ne yapacak bu konuda?




Bu bölümdeki yan hikâye de Harold Cooper'a senatörlük teklif edilmesi idi. Tabii bu pozisyona geçmek için bazı şeyleri gözü kapalı kabul etmesi gerekiyordu. Uzun lafın kısası, Copper teklifi reddetti ve görev gücünde kaldı. Bu konuda Raymond ile muhabbetleri yine çok güzeldi. Dostlukları epey ilerledi Cooper ile Reddington'ın. James Spader'i de iyi bir aktörle karşılıklı izlemek pek zevkli, ikilinin N-13 ve Sikorsky arşivi hakkında yüzleşmelerini bekliyorum heyecanla.  




Bu bölümdeki en üzücü hikâye ise Raymond'ın New York'a gidip Anne ile flörtleştiği kısımlardı. Anne ile birkaç bölüm önce parkta karşılaşmışlardı. Anne bir kuş gözlemcisi, tanıştıkları bölümde Red'e "Cape May ötleğenini" izlediğini söylemişti. Cape May ise üçüncü sezondaki efsanevi bölüm, dizinin mitolojisine göre Katarina Rostova peşindeki adamlardan kurtulmak için kendini Cape May'de denize attı. O yüzden Anne'in izlediği kuşun Cape May cinsi olması kadının gerçek kimliği hakkında soru işareti yarattı. 



İşlerden ve sorumluluklardan kaçan Red, parkta yine Anne ile karşılaşınca flörtleşmeye başladılar. Red kadına hem gerçek adını hem de FBI arananlar listesinde bir numara olduğunu söyledi. Anne tabii Red'e güldü ve ancak dört numara olabilirsin diye takıldı. Ancak dizinin ilk bölümünde Red  teslim olduğunda zaten dört numaraydı dostlar. Anne acaba göründüğü gibi mi yoksa Liz'in gönderdiği bir yem mi? Bilemiyoruz şimdilik. Red ve Anne yürüyüş yaptılar, çikolata yediler, şarap içtiler. Sonra ertesi gün gece yarısı sinemaya gitmek üzere sözleştiler. Moğolistan'daki işten dönerlerken Dembe bu duruma müdahale etti. Red, sıradan bir hayatı çok özlüyordu fakat o hayattan uzun zaman önce vazgeçmişti ve eğer Anne ile ilişkiye girerse bundan Anne zarar görecekti. 



Gece yarısı, Anne sinemanın önünde beklerken Red Dembe'nin sözünü dinledi ve kadını arayıp randevuya gelemeyeceğini söyledi. Yüzünden çok üzüldüğü belli olan Anne "ben de zaten eve gitmiştim" diye yalan attı, tabii bu esnadan Raymond aslında uzaktan arabanın içinden onu izliyordu. İkisi de üzgün ve yalnız kaldılar sonunda.  


Sizce Anne göründüğü gibi mi yoksa bir tuzak mı?


Bu bölümde Elizabeth gene yoktu. 10.bölümde geri gelecekmiş. Hiç özlemedik ki.


Xo Xo

20 Şubat 2021 Cumartesi

THE BLACKLIST - 8.SEZON 7.BÖLÜM: CHEMICAL MARY

 

*** SPOILER: İZLEMEDİYSENİZ OKUMAYIN***


Hatırlar mısınız dostlar, eskiden blogda Ezel'i yazardım her hafta, şimdi onun yerini Blacklist aldı.


Dizinin ilk 7 sezonunun tamamını Netflix'de izleyebilirsiniz. Ben 3 haftada bitirdim, inanılmaz bağımlılık yapan çok zevkli bir dizi. Tabii başroldeki James Spader'in etkisi muazzam, o olmasaydı bu denli sever miydim diziyi, hatta izler miydim bilmiyorum.


Dizinin 8.sezonu her hafta NBC'de yayınlanıyor, ben de zırtpırtdiziizle gibi sitelerden takip ediyorum. 


Bu hafta Elizabeth'in olmadığı üstüste üçüncü bölümü izledik. Çok iyi bir bölümdü. Raymond bir kere daha açıkça "Elizabeth'in babası değilim" dedi. Zaten baştan beri aynı şeyi söylüyor. Forumlardaki "Redarina"  teorisine asla ihtimal vermiyorum, finalde ben senin baban değil ananım derse büyük hayal kırıklığı olur bana göre.


Harold Cooper, Ratikin'i araştırırken N13'ü öğrendi ve tabii Red'in N13 olduğunu düşünüp Red'in parmak izini kullanarak Ratikin dosyasını nihayet açtı. Bu dosya Sikorsky arşivinin bir parçası idi. Liz'in dosyayı Red'den çaldığını öğrenen Sikorsky (Red'in Moskova'da görüştüğü dayı), Red'in Harold'ı öldürmesini istedi. Çünkü Red hâlâ Elizabeth'in dokunulmaz olduğunu söylüyor.  


Sikorsky daha önce Red'in N13 olduğunu söylemişti. (Amerikan hükümetinde yüksek bir pozisyonda çalışan gizli Rus ajanı). Bir de önceki bölümlerde bahsi geçen Towsend Girişimi var, bunlar da Katarina Rostova'nın N13 olduğuna inanıyorlardı ve kadının başına ödül koymuşlardı. Liz'in büyükbabası Dom ölmeden önce Katarina'ya (Red'in Liz'in gözü önünde vurup öldürdüğü sarışın kadın) arşivi Katarina'nın aldığını ancak Reddington'ın arşive sahip olduğunu söylemişti. İkisi birden nasıl aynı şeye sahip olabilir? Acaba N13 aslında Liz mi? Liz'in elindeki yanık izi bununla mı ilgili? İlerleyen bölümlerde Towsend'in ortaya çıkacağını biliyoruz. Bu sezon artık bir şeyler öğreneceğiz sanırım dostlar.




Bu bölümdeki asıl olay ise Liz'in epey detaylı bir Ramiz dayı oyunu çevirip kimyasal silah yapan bir kadını kaçırması idi. Liz'in bu ani zeka artışını kabullenemiyorum, o zeka pırıltılarını önceki sezonlarda birazcık  görseydik daha inanılır olacaktı. Düşünün ki bu kıza karşı daireye yeni taşınan bir kadın ben senin ananım dedi ve bizimki hiç test mest, araştırma yapmadan bunu gerçek kabul etti. Bu saf kızın şimdi ancak Red'in akıl edeceği oyunlar çevirmesi akıl alır gibi değil.


Epeydir bahsetmiyorlardı, bu bölümde gene Türkiye bahsi geçti ve Ankara hapishanesi gördük. Ne diyeyim, Behzat amirimin eline düşersiniz inşallah da Ankara hapishanesi gerçekten nasılmış doya doya gösterir amirim size.


Sizin teorileriniz nedir dostlar ?



XoXo