Cuma günü bön bön oturmuş çalışırken hepimizin telefonuna bir WhatsApp mesajı geldi. Mesaj Deniz'dendi ve Cumartesi günü 15:30'da bahçedeki mangaldan acılı acısız muhtelif sucuk cenazesi kalkacağını ve cenazeye katılmak isteyenleri 12:30'da Avcılar metrobüs durağından alacağını bildiriyordu. Maalesef kayınannesini kahvaltıya davet ettiği için Seval hayır dedi ama kalanlarımız ağzımızdan sular akarak daveti kabul ettik.
Böylece sabah 11:30'da Sino ile Zincirlikuyu metrobüs durağında buluştuk, Arzu İncirli'den bize katılamadı, geç kaldı. 3 durak gerimizden takip etti:) 12:50'de hepimiz Deniz'in arabasına doluşmuş, Lady Charlotte'ı almak için Bizimkent'e gidiyor idik. Onu da arkaya sıkıştırdıktan sonra Deniz bizi uzaklardaki malikanesine götürdü. Çatalca yakınlarında, yemyeşil tepelerin üzerinde, havuzlu güzel bir sitede oturuyor arkadaşım. Eve varıp da çimenlik bahçeyi, masmavi parlayan havuzu görünce mutluluktan patladım, kendimi çimenlere attım.
Burası gerçeküstü bir yerdi, sanki başka bir kente hep beraber tatil yapmaya gitmiştik. Etrafta tek bir insan, araba, gürültü kalabalık yoktu. Çimlerde koşarken, yuvarlanırken hepimiz çocuklar gibi şendik:
|
Lady Charlotte, Miss Judy Abbott |
|
Mangalın dumanından kaçarken |
|
Biz oynaşırken mangal yelleyen Arzu'dan minik bir mesaj |
Böylece biz çimenlerde çıplak ayaklarla koşar; neşeyle yatıp yuvarlanırken, kahraman Arzumuz mangala kömürleri, çıraları yerleştirip vargücüyle yellemeye başladı.
Mangal hafiften tütmeye başlarken, Sino Deniz'e sucukları doğrayıp şişlere geçirme işinde yardımcı oldu. Biz de Judy & Charlotte kaynanalar olarak mutfak masasına yerleşip onlara car car laf yetiştirdik. Arzum ise var gücüyle mangalı yellemeye devam ediyordu :))
Acılı acısız sucuklar şişlere geçirilmeye hazır olunca Sino bize bir de güzel salata yaptı. Deniz de Amerikan Salatası hazırladı pıt diye ama süzme yoğurtla:) Aman aman, yiyeceklerimiz pek sağlıklı idi dostlar.
|
Sucuklarımız Polonez acılı ve de acısız çeşitler |
Yavaş yavaş tabakları, bardakları, peynirleri ve de gurme hardalı masaya dizdik. Mangalı güzelce yakmayı başaran Arzuşka da sucukları dizdi ateşe bir güzel. Nevaleler piştikçe bahçeyi evlere şenlik, damaklara seza bir koku sardı.
|
Şarabımız, salatamız, peynirlerimiz, gurme hardalımız, yoğurtlu garnitürlerimiz |
Nihayet masaya dizildik ve Arzu'nun mangal başından minik Sinem ile gönderdiği sucuklara gömüldük büyük sabırsızlıkla.
Bağırış çağırış seslenmelerimiz sonucu Arzu da masaya geldi ve muhteşem sucuklarla kendimize ağzınıza layık bir ziyafet çektik dostlar. Tabii yukarıdaki fotoya aldanıp üç beş parça sucuk yediğimizi sanmayın. Herhalde bir danayı yiyip bitirdik biz dünkü partide:))
|
Yaşasın dostluk |
|
Lady Charlotte ve Miss Judy Abbott keyifte:) |
|
Canım Kızçeler |
|
Kızçeler ekibi:) |
Yedik, içtik, parlak güneş altında ısınıp far far esen rüzgarla serinlerken laf lafı açtı, muhabbeti koyulaştırdık. Güldük eğlendik. Şükredip en kötü günümüz böyle olsun dedik. Huzur, keyif, dostluk, mutluluk buydu işte. Maşallah, Allah nazarlardan saklasın.
Günün sonunda ise sucukları bastırsın diye Pelit'ten aldığımız çikolatalı, muzlu, framboazlı pastaya gömüldük. Valla ben de bir dilim yedim, dün rejimi bir kenara bıraktım:)
Her şeyi yiyip bitirdikten sonra, bütün gün rüzgarlı havada güneş altında oturmaktan yorulmuş, temiz hava hepimizi çarpmıştı. Sanki saatlerce taş taşımış gibi hepimiz kulak memesi kıvamına gelip yavşayıp gevşemiştik. Denizcik bizi metrobüse geri taşırken arabada sesimiz soluğumuz kesildi. Zaten hepimiz sanki güneyde tatil yapmışız da son gün eve dönüyormuş gibi mahsunlaşmıştık. Avcılar'da şehrin trafiği, kalabalığı, gürültüsü güm diye beynimize indi. Metrobüse bindiğimizde benim başım ağrımaya başladı. Bööyle meh diye kaldım. Eve gelince 2 tane sederjin içip 11'de kendimi yatağa zor attım. Pazar sabahı 11'e kadar uyumuşum dostlar.
Artık bu yaz bol bol Deniz'e baskına gidip havuzbaşı keyfi yaparız herhalde, kendimi zor tuttum o masmavi havuza atlamamak için.
Yaşasın kızçeler ekibi!
xo xo