28 Nisan 2013 Pazar

Expelliarmus: Kraliyet Ailesi Harry Potter Dünyasında

Gelmiş geçmiş en şahane Kate alert ile karşınızdayım benim canımdan çok sevdiğim izleyenlerim. Cuma günü sabahtan akşama kadar kıskançlıktan çatlayarak Kate'i izledim.

Cuma günü, Cambridge Düşesi Catherine; kocası keltoş William ve kaynı portakal Harry ile; Londra'daki  Leavesden Warner Brothers stüdyalarını ziyaret ettiler ve Harry Potter dünyasının açılışını yaptılar. Serinin yaratıcısı, biricik J.K. Rowling de oradaydı. Jo Rowling'le tanıştı diye Kate'i mi yoksa Kate, Wills ve Harry ile tanıştı diye Jo Rowling'i mi daha çok kıskandım bilemedim ahahahah:)))))

Düşes Kate, stüdyo ziyaretine bu sefer binlerce liralık tasarımcı kıyafetlerin yerine Topshop'dan 38 pound'a aldığı puantiyeli bir yazlık elbise ile katıldı ve tek kelime ile harika görünüyordu. Vallahi bayıldım, hatta cumartesi günü kalkıp Nişantaşı Topshop'da aynısından aradım. Benzerini buldum ama hem boyu kısaydı hem de pahalıydı, almadım ben de.






Selama bak selama, reverans yapılıyor Kate'e 



Stüdyoda önce Batman Dark Knight sergisini gezdi bizimkiler. Meğersem Prens William Dark Knight hastasıymış. "Christian Bale yaşlı ve yorgun, yerine isterseniz ben geçebilirim" diye önerdi stüdyo görevlilerine. Sonra Batpod'u görünce hemen atladı üzerine, bu esnada Harry'e "bunu haftasonu için ödünç almamız lazım" diyordu:)

Bebek'te üç beş tur atalım mı yavruuum?

Batmobile'i gördüklerinde ise iki kardeşin akılları çıktı resmen, William hemen arabaya girip oturdu, sonradan resmi açılış konuşmasını yaparken, "Batmobile'e bebek koltuğu ekleyebilir miydiniz?" diye sordu, çok sevimliydi:))




Hele Batsuit'i görünce her yanını kurcalayıp memelerini filan mıncıkladılar. Bildiğin Batman delisiymiş bunlar annem. Ben de Batman'i çok severim, oldu o zamaaaann:




Veee nihayet sıra Harry Potter dünyasına girmeye gelmişti. Canımız J.K.Rowling, nasıl becermişse aynen Kate gibi puantiyeli bir elbise giymişti. Kate, Rowling'le epey sohbet etti çünkü kitapları okumuş. William ise sadece filmleri izlemiş, hıh.

koşa koşa, uça uça gidip puantiyeli elbise almamız lazım ahahahah:)))

Haftasonu gezdim tozdum, her yerde hiç sevmediğim siyah-beyaz ÇİZGİLİ kıyafetler vardı, hiç PUANTİYELİ elbise yoktu dostlar, ne yapacağız ah vah eyvah, puantiye giymezse ölecek hastalığına mı yakalandım yoksaaa?




William, Kate ve Harry; o muhteşem kapıdan geçerek Hogwarts Büyük Salonuna giriş yaptılar. Ben bunların videosunu izlerken ağlamaklı oldum. Ulan Kate benim hayallerimi yaşıyor resmen, önce kraliyet mücevherlerini taktı, sonra da J.K. Rowling ile tanıştı, offf beee:))))

Harry, kızıl saçlarımdan ben suçluyum diyerek Weasleyler'in evine bir ziyarette bulundu:))




William ile Kate ise ASA DERSİ alarak düelloya tutuştular ühühühhü. Expelliarmus!!!!




Kate bu işi iyi öğrendi , savul Voldemort! Cadı Kate geliyorrrrr

 It's LeviOsanot LevioSA.

Hagrid'i görünce Kate'cik biraz tırstı sanırım:



Nihayet üç kafadar Diagon Alley setini gezdiler ve hep beraber asa kullandılar. Bugüne kadar gördüğüm en şahane Kraliyet Ailesi fotoğrafı bu olsa gerek. (Diğeri de olimpiyatlarda Kraliçe'nin James Bond ile helikopterden atlaması idi)

Expecto patronuuuummmmm

 William'ı kurbağaya çevirdiiimmm ahahahahah

Turun sonunda bizimkilere el oyması birer asa hediye edildi, hırff hüngüüürr


burnumuzu karıştırırız artık asayla, di mi canımm?


Üç acemi büyücü, sihirli Ford Anglia ile uçarak Buckingham Sarayına geri döndüler.




Bense Harry Potter'ı tekrar okumak için dayanılmaz bir istek duymaktayım...

Sevdiniz mi bu geziyi?


xo xo

25 Nisan 2013 Perşembe

Kate Alert : İşte Beklediğimiz Prenses

Düşes Kate dün gece National Portrait Gallery'de onuruna verilen bir davete katıldı sevgili izleyiciler. Nihayet kendisini paltosuz mantosuz, hoş bir akşam kıyafeti içinde görebileceğimiz için ben de uyumadım, açtım twitter'ı, daily mail'i, tumblr'ı; sizler için merakla online takip ettim Londra'yı :))

Kate bu sefer hayal kırıklığı yaşatmadı ve prensesler gibi geldi galeriye. İlk fotoğraflardan birşey anlamamıştım ama sonra kaliteli fotolar alemlere düştü ve elbisenin konstrüksiyonu ortaya çıktı.

Emilia Wickstead'in özel olarak hazırladığı parıltılı bebe mavisi kokteyl elbisesi ile Kate'e bayıldım! Ayrıca sapsade oluşu, sadece ikonik safir yüzük ile elmas küpeler takmış olması da hoşuma gitti. Ben olsam artık Allah bilir, kraliçeden yürüttüğüm bütün elmasları takardım Mr T gibi boynuma. İşte o yüzden biliyor da vermiyor yaleppim:)))


O yüzük her zaman Diana'nın yüzüğü olacak sanki, değil mi?




Makyajı beğenmedim, parlak farlar yorgun göstermiş

göbeği görenler oğlan bu deyollar:))

Saçını arkadan yarım toplaması pek iyi olmuş, topladığı saç kütlesi ile de sırtındaki pencereye perde yapmış. Eh ona da peki diyecektim ama çenemi tutamadım be : Madem kapatacaksın niye oraya pencere açtırdın demezler mi insana?




Bundan sonraki Kate alarmımız Cuma günü, hem de Kate-William-Harry, üçü beraber Harry Potter stüdyosuna gidecekler! İşte en güzel Kate alert bu olacak sanırım!


Kimler beğendi, beğenmeyenler nesini sevmedi bakalım?

xo xo


23 Nisan 2013 Salı

Kate Alert : Dünyanın En Çirkin Elbisesi

Blogumuzun gediklisi, kraliyet ailesinin güzel gelini ve gelecekteki Britanya hükümdarının müstakbel annesi Cambridge Düşesi, bugün bir hayır işi için trenle Manchester'a gitmiş idi. Twitter'da takip ettiğim İngiliz gazeteciler Kate'in bugün Erdem'den baskılı bir elbise giydiğini yazınca pek heyecanlandım. Elbiseyi görünce ise hafiften kendimden geçtim, Kate bir ilke daha imzasını atmış, dünyanın en çirkin elbisesini bulup giymeyi başarmıştı sevgili dostlar:)))



Allahım, hele o elbisenin arkasındaki bordo şeritleri görünce, Kate saray koridorundaki yolluk halıyı giyip gelmiş herhalde yaleppim dedim. Başka bir şeye benzetemedim dostlar bu kıyafeti.

yolluk halı
Kate'in arkası (Kaynak : Daily Mail.co.uk)

Haksızsam haksızsın deyin, elbise çok şahane, aman sen ne anlarsın deyin. Ne derseniz deyin beğenmedim işteeee:)) Ama Kate'in güzelliğine lafım yok, aldığı kilolar ve nihayet fışkıran göbeğiyle çok tatlı görünüyor. Umarım bebesini pırtlattıktan sonra iskeletora dönmez. Biraz kemiklerinde et kalsın kızım ya, bak ne güzel, ay parçası gibi oldun:



Valla yine de biraz göbekli gibi, hamile demezsin:)



Neyse, bu elbiseyi bir an evvel unutup Pazar gününe geri dönelim. Farkettiyseniz Kate bu aralar daha sık halk içine çıkıp kraliyet görevleri almaya başladı. Pazar günü de tarihi Windsor Kalesinde, her sene düzenlenen Kraliyet İzcileri Gününe katıldı. Bu adı tamamen kıçımdan şu an uydurdum:) İşte bütün Britanya'dan 400 tane izci geliyormuş kaleye, Kraliçe de bunları denetliyormuş. Bu görev bu sene destek olmak amacıyla izcilere katılan Kate'e kalmıştı:)

Windsor'un harika atmosferinde, Kate bu yazın en popüler rengini seçmiş, Mulberry paltosu ile prenses gibi olmuştu:) Pazar günü çok beğendim Kate'i, içim açıldı.














Valla bence hepimiz yarın hafif sıyırmış gibi koşa koşa, uça uça gidip mint rengi, su yeşili, gövel ördek başı  ne bulursak saldıralım, talan edelim, alalım;  baştan ayağa mint giyinip rahata ve sonsuz huzura kavuşalım :)))))  Olacağı bu yani:))

xo xo

22 Nisan 2013 Pazartesi

Nisan-Mayıs Ayları, Geldi Tatil Zamanı

Bizim şirket 23 Nisan'da ve 1 Mayıs'da tatil oluyor. Bu sene canımız patronumuz, 1 Mayıs'da çalışalım, onun yerine 22 Nisan'ı birleştirip uzun haftasonu yapalım dedi (anlamayanlar için long weekend yani bebeğim) . Biz de bu maili görüp sevinç haykırışları ile kabul ettik tabii öneriyi:)))

Cuma akşamı ise saatlerde yolda kalarak tatilime berbat bir başlangıç yaptım. GS maçı varmış, metroya binemedim, ben de tam aksi yöne gideyim dedim, Taksim'e geldim, oradan Etiler otobüsüne bindim, Balmumcu'dan 1 saatte geçemedim filan. Küfrede ede eve geldim tabii. Ama salaklık bende, metronun haline görünce hemen çıkıp Mecidiyeköy'den Etiler otobüsüne atlasaydım o kadar küfür de boşa harcanmamış olacaktı:)

Cumartesi sabahı önce diyetisyene gittim. Evet, kışın burayı gırtlağıma hakim olamamıştım yazılarıyla doldurmanın; kokteyllerle kafa bulmanın bedeli, baharda bira-patates tavasız kalarak zayıflamaya çalışmaktı maalesef. Neyse vereceğim az kilo olduğunda hiç problem etmedim, eve yakın olsun diye de Etiler'de bir diyetisyen buldum. Canan Hanım pek sevimli, çok hoşsohbet, her haftaya özel listeler yazıyor fakat kol gibi pahalı. Bir an önce zayıflamazsam tatile gidecek param olmayacak, boşuna bikini vücüdüme kavuşmuş olacağım dostlar.

Sosyetik diyetisyenin ne farkı oluyor derseniz, mesela sabah bir kibrit kutusu kadar değil; yarım iphone kadar peynir veriyor ahahahah:))) Ara öğünde eti form değil wasa sandwich yiyoruz:))) Böyle pek havalıyım sormayın:))) Fakat bu wasa pek cici, pek lezzetli, tavsiye ediyorum, aklınızda bulunsun.


Sonracığıma Cumartesi bütün kızçeler ekibi tam takım toplanıp Arzu'nun yeni evine hayırlı olsuna gittik. Tam hanım kadına gün yaptık, kahve içtik, elalemi çekiştirdik:))) Tarihimizde ilk kez hepimiz diyette olunca Arzucan hep sağlıklı yiyecekler hazırlamış, tavuk salatası, yeşil salata, mercimek salatası ile sofrayı donatmıştı. Bugüne kadar yaptığımız en hafif toplantı olmuştu bu:)



Pazar günü hava çok çirkindi, ben de evde yatıp kitap okudum. Zaten diyetin de zor günüydü, evde yatıp orucu uykuya tutturanlar gibi geçirdim günümü:))

Bugün ise süslenip püslenip, neyim varsa takıp Nişantaşı'na çıktım:) Minik Kübra ve Sevda ile buluşup gezindik ama Kübra hamile olduğunda fazla yürüyemiyor. Bence Topshop'a girip uzun uzadıya gezmek lazım, gözüme epey bir şeyler çarptı. Zara'da ise sandalet ve yeşil bir ceket beğendim ama masraf olmasın diye almadım. Bu sezon zaten Zara'dan yeni bir ceket aldım bile:)

Ceket ve kolye Zara:))

Kırıntı'da ızgara tavuk-köfte gibilerden birşey yemem lazımdı, bense Pazar günümü tuhaf diyet listesi ile neredeyse  yarı aç geçirmiş ve diyetten nefret etmiştim. O yüzden patlıcan yatağında bonfile dilimleri yedim, Allahhıııımmmmm aç karnım doydu ve çok beğendim dostlar, tavsiye ediyorum:

Patlıcan yatağında bonfile dilimleri

Akşam eve geldiğimde sabah geç kalkmış, kahvaltı etmiş, arkadaşlarımla buluşup gezip tozup yiyip içerek mağaza gezmiş; hala da günü bitirememiştim. İnanılmaz geliyor, bu saatte hala işte oluyorum normalde, işten çıktığımda da hiçbir şey için enerjim kalmıyor, ne blog okumak-yazmak; ne kitaplar, ne de oyun. Fena be.



Hala hava güzel olunca biraz da Kediş'le ilgilendim, bahçeye çıkarttım, yavrucak ot yedi, sonra da fırçaladım bir güzel. Şimdi de uyuyor yumuş yumuş, ben de Hello dergisi okuyorum ki, şu resmi görünce altıma ettim gülmekten:

Kaynak : Hello
Uleeyynnn, Kate anası ile bebek alışverişine çıkmış, beşik diye şu hasır sepeti almışlar. KEDİ SEPETİ ayol o ahahahah:))) Yani ben onu alır kedimi yatırırdım öyle söyleyeyim:)))

Ahhh, işte böyle tatlı tatlı tatil yapıyordum.

yarın Kate alert bombardımanı yapabilirim:)

xo xo

14 Nisan 2013 Pazar

Kandırıkçı Bahar

Bu sene bahar pek kandırıkçı çıktı dostlar, ucundan ucundan göstermeler, gösterip vermemeler... Bir gün ışıl ışıl, günlük güneşlik hava ile ağzımıza bir parmak bal çalıp ertesi gün kışa geri dönmeler... Misal dün tişörtle gezerken yarın palto ve kazak giyerek işe gideceğiz, 10 derece düşecek hava. Mahsusçuktan bahar geldi bu sene, şöyle oh güneşli günler başladı diye sevinemedik bir türlü.

Uzayan, bitmek bilmeyen soğuk ve karanlık günler ruhumuzu daraltmasın diye, güneşli günlerin tadını çıkartmaya çalıştık. Mesela biz ilk güneşli günde Sultanahmet'e gittik Lady Charlotte ve Seval ile:)


Eminönü'nden Sultanahmet'e yürümeyi her zaman sevmişimdir, Eminönü'nde hayat ve tarih birbirine girmiş, yüzyıllık binalarda elektronik eşya mı satılmıyor, kadim gölgeli geçitlerde ağzınıza layık çiğ köfteler mi yoğrulmuyor... Bir yanda simitçiler, beri yanda asortik restoranlar... Çok seviyorum Eminönü'nde gezmeyi.

Yukarı, Sultanahmet'e yürürken ise, üzerimize bir ağırlık çöküyor, üç imparatorluğa başkentlik etmiş, dünyanın en güzel şehrinde olduğumuzu düşünüyoruz dakikalar boyu.



Meydan güneş altında cıvıl cıvıl, kalabalık, her renk, her cinsi her tür insanı bulmak mümkün. Laleler rengarenk yayılmış etrafa.


Ve meydanın hakimi, yüzyılların hükümdarı, 1500 yıldır yeryüzünde ayakta duran Aya Sofya!



Bin kere görsek de, zarif minarelerinden etkilenmekten kendimizi alamadığımız Sultan Ahmet Camii



Bu güzellikleri izleyip, Hürrem Sultan Hamamı önünde buluşmuktuk. Aya Sofya önündeki kuyruk neredeyse bütün meydana yayılmıştı. Biz de turist kardeşleri takip edip, tramvay yolu kenarındaki Sultan Pub'da yemek yiyelim dedik. Meğersem burası Sultanahmet'in turist kazıklamakta en meşhur yerlerinden biriymiş. Yediğimiz üç tane köftenin yanında ekmek vermeyip, masadaki dört kişi için getirdikleri bir yanık lavaş için 10 TL yazmışlardı hesaba. Püüüü, bildiğin kazıklanmıştık bir bahar günü dostlar:)))

Fakat mekanın terasından izlediğimiz meydan manzarası harikulade idi:)

Aya Sofya


Hürrem Sultan Hamamı


Sultan Ahmet Camii

Yemeği ve kazığı afiyetle yedikten sonra yine yürüyerek Eminönü'ne indik.

Paris değil Istanbul

Yeni Camii ışıklarını yakmıştı, o görüntü çok hoşuma gitti ama fotoğraf tam yakalayamamış hissiyatı

Yeni Camii 17.yüzyıldan kalma:)

Sultanahmet'te bahar havasına kanıp bir güzel üşütmüşüm, geçen hafta sonu salya sümük evde yattım dostlar. Dün ise şöyle kendi mahallemde takıldım, Aşiyan'a kadar yürüyüp Boğaziçi'nin harikulade güzelliğinin tadını çıkardım.

Bahar benim için sadece ve sadece Istanbul'da erguvanların açması demek. Canım erguvanlar, bu güzel şehrin kadim sembolleri idi.



Yalıların bahçelerinde, Boğaz sırtlarında ama illa Bebek'te erguvanlar:)







Aşiyan Mezarlığı






Mezarlığın yanında Rumeli Hisarı dibinde kafeler alabildiğine canlı






Çiçekçinin muhteşem gülleri



Kedicik bile kendini bahçeye atmış, havalanıyor




Fotoğraflardan sonra tıslayıp kaçtı tahmin edersiniz ki:)

Bahar güzel, Istanbul güzel... Artık yalancı bahar bitsin, güzel güneşli günler başlasın şehrimizin üzerinde:)

xo xo