İşte bugün olmayan paramla kendime bir Paris turu aldım. Lady Charlotte ise bu seyahatimize London'daki malikhanesinden katılacak... Şeker bayramında Versay'da Marie Antoinette'in hayaletini kovalamaya karar verdik te!!! Bastille'de de Oscar Fransuva'yı ararız... Kredi kartımın tamamı sıfırlandı şu anda, hepsi borç hanesinde.. Artık ne yapacağız bilemedim, Paris'te de papuçlarımı yerim, kalacağım 2 yıldızlı adsız otelde.
29 Eylül 2006 Cuma
23 Eylül 2006 Cumartesi
Türk gençleri kimi örnek alıyor
Uluslararası Politik ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, 1850 lise öğrencisi arasında yaptığı anketten çıkan sonuç :
Kendinize kimi örnek alırsınız?
Polat Alemdar
Anne
Öğretmen
Hülya Avşar
Tayyip
AL PACINO
PÜÜAHAHAHAH OOAAHAHAHAHA afferim len!!!
Kendinize kimi örnek alırsınız?
Polat Alemdar
Anne
Öğretmen
Hülya Avşar
Tayyip
AL PACINO
PÜÜAHAHAHAH OOAAHAHAHAHA afferim len!!!
17 Eylül 2006 Pazar
16 Eylül 2006 Cumartesi
bir gacı vardııı, canı sıkılaannn
bugün kahvecide kahve içerken dergileri karıştırıyorduk, bir de ne görelim, adamın teki George Clooney'in fotoğrafına bıyık çizmiş, yanına da "Aptullah Gül" yazmış ahahaahha
sizce benzemiş mi?
Kadıköy bilgisayarcılar çarşısı
oy oy ki ne oy sevgili Real Fiesta okurları. Bugün Lady Charlotte 'a diztop almaya gittik Kadıköy'deki pilgisayarcular çarşısına. Exa diye bir yere girdik, böyle bir sürü masalarda müşteri temsilcileri , sen de karşısına oturup istediğin özellikleri sayıyorsun, bu özelliklerdeki cihazı bulup sana getiriyor. Sonra diztopumuzu alıp sokağa çıktık, birden yanımıza karanlık görünüşler adamlar sokulmaya başladı "apla sidi lazım mı? apla empeüç yükliim mi? apla film var ister misin" bizi döverler, pilgisayarımızı da çalarlar diye çok korktuk hemen tırladık oralardan. Lady Charlotte'un eski malikanesine gelip şarja taktık makineyi, (İstanbul'a dönünce yeni malikhanesine taşınacak inşallah) Sonra sitemizin kovulan üyesi ile buluşup Taksim'de Ekvator Kafe diye yeni bir mekanda yemek yedik. Fiyatlar uygun, mekan güzel, ama kokakola ile bira aynı fiyat, yani kokakola çok pahalı! Çok acayip birşeymiş. Sonra kahvecide o gereksiz yere pahalı kahveleri içtik ve en sonunda saat 22ye gelirken ben Cevahir'e yetişip Oscar çantacısından bavulumu aldım sayın seyirciler. Üstelik küçük yeğenime oyuncak almayı da becerdim bu arada!!!
14 Eylül 2006 Perşembe
10 Eylül 2006 Pazar
Sony Pictures - Marie Antoinette
Sofia Coppola yeni filminde 200 yıllık Burbon hanedanlığının son ve trajik kraliçesinin hayatını anlatıyor, acaba Rose of Versailles'ı okumuş ya da anime'yi izlemiş midir?
Web sitesi harikulade:
Sony Pictures - Marie Antoinette
Web sitesi harikulade:
Sony Pictures - Marie Antoinette
Şumi 15 yıllık kariyerini noktalıyor
Michael Schumacher muhteşem bir yarış sonunda Ferrari'nin evi Monza'da 90. galibiyetini kazandı. Formula 1'in gelmiş geçmiş en iyi pilotu, en büyük şampiyonu, yağmurun efendisi, kırılmayan rekor bırakmayan efsane pilot, yarış sonunda yaptığı açıklamada, "Bu Monza'da son yarışımdı, bu sezonun sonunda emekli oluyorum" dedi ve beklenen açıklamayı yaptı. Böylece son İstanbul yarışında aldığım orijinal Ferrari şapkasıyla tişörtü götüme girmiş oldu. Ama ağlamamın sebebi bu değil. Pistlerde Michael kadar tutkulu, kazanmak için savaşan bir pilot daha yok. Yıllardır onu izliyorum, taa Benetton-Renault'da Johnny Herbert ile yarıştığı günlerden beri. Kimler geldi geçti, Damon Hill'den tiksinirdim örneğin, Mika Hakkinen'i ise çok severdim. Sonra Eddie Irwing, Rubens Barrichello... Ferrari'yi yıllar sonra yeniden efsane yapan ve o Mika'nın finişe 300 metre kala motoru patlatmasıyla o kritik yarışı kazanıp gözyaşlarına boğulan Michael... Annelerinin öldüğü hafta sonu Şumi kardeşlerin podyuma çıkmaları... Ve 2 yıl İstanbul Park'ta Şumi'yi izlemiş olmanın verdiği mutluluk. Gönül isterdi ki seneye de gelsin, kazansın burada... Geçmiş olsun. İnşallah 3 yarış sonra şampiyon olarak emekli olursun Şumi!
8 Eylül 2006 Cuma
6 Eylül 2006 Çarşamba
Madrid Madrid yine Madrid
İşte birkez daha güzel Madrid kentiydeydim sayın seyirciler. Ne maceralar yaşadım inanamazsınız. Otelim Plaza Santo Domingo'daki müze oteldi. Ufak, pembe duvarlı, çok rahat ve duvarları şahane tablolarla dolu idi, ömrümde böyle sevimli, sanatsal bir otel görmemiştim. Otelin karşısında OSKAR KAFE vardı, her akşam sekizde fuarda işimiz bitince otele dönüyor, sonra İspanyol adetlerine göre saat gece onda, onbirde yemek yiyorduk. Garson böyle Meksikalı tipli, sevimli bir gençti. Biranın yanında zeytin, cips falan taşıdı durdu bize. Bu kafede soğuk ispanyol omleti tortilla ve Endülüs usülü kalamar yedim, tadı damağımda kaldı. Bir gece de Plaza Mayor'da deniz mahsullü paella yedim, cennet taamı gibiydi. Yemekten sonra Madrid gecelerinde alemlere aktım. Hava sıcacık , insanlar genç, güzel ve medeni, İspanya o kadar konukseverdi ki, Madrid kalbimde İstanbul'dan sonra 2.şehir oldu benim için, Barcelona'yı geçti.
Alemlere akarken öncelikle Joy Eslava'ya gittik www.joy-eslava.com Burası biraz avangard tarzda, tarihi bi tiyatro sahnesinden kulübe dönüştürülmüş, uçuk bir mekandı, sabaha karşı sahnedeki dj'in etrafında deri kıyafetli yarı çıplak kızlarla bi adam belirdi ve dans etmeye başladılar, çok uykum geldiği için devamında ne oldu bilemiyorum.
Bir başka beğendiğim mekan da Palacio Gaviria idi. Burası da antika bir saray, böyle muazzam mermer merdivenlerden çıkarak saraya giriyorsunuz, ama her odasında ayrı bir tarz müzik çalıyor, biz latin odasında dansettik, harikuladeydi.
Fakat benim için en güzeli şu oldu : metroda aktarma yaparak 9 nolu hattın son durağına gittim, Herreira ortega mı ne, böyle hiç bilmediğim, binalarla dolu bir yer. Yoldan geçen kızlara Akira Comics'i sordum, onların söylediği yoldan yürüdüm yürüdüm, başkalarına sordum , ama ispanyolca bu muhabbetler, püaahahaha, veee buldum dükkanı. Ve "La Rosa De Versalles" yani Lady Oscar'ın manga tarihini değiştirmiş olan 5 ciltlik romanını aldım sayın seyirciler. Bunun için de o mükemmel metro hattını kurarak şehrin ucuna rahatçacık gitmemi sağlayan Madrid Belediyesi'ne teşekkürü borç bilirim. Püaaahahahaa
Alemlere akarken öncelikle Joy Eslava'ya gittik www.joy-eslava.com Burası biraz avangard tarzda, tarihi bi tiyatro sahnesinden kulübe dönüştürülmüş, uçuk bir mekandı, sabaha karşı sahnedeki dj'in etrafında deri kıyafetli yarı çıplak kızlarla bi adam belirdi ve dans etmeye başladılar, çok uykum geldiği için devamında ne oldu bilemiyorum.
Bir başka beğendiğim mekan da Palacio Gaviria idi. Burası da antika bir saray, böyle muazzam mermer merdivenlerden çıkarak saraya giriyorsunuz, ama her odasında ayrı bir tarz müzik çalıyor, biz latin odasında dansettik, harikuladeydi.
Fakat benim için en güzeli şu oldu : metroda aktarma yaparak 9 nolu hattın son durağına gittim, Herreira ortega mı ne, böyle hiç bilmediğim, binalarla dolu bir yer. Yoldan geçen kızlara Akira Comics'i sordum, onların söylediği yoldan yürüdüm yürüdüm, başkalarına sordum , ama ispanyolca bu muhabbetler, püaahahaha, veee buldum dükkanı. Ve "La Rosa De Versalles" yani Lady Oscar'ın manga tarihini değiştirmiş olan 5 ciltlik romanını aldım sayın seyirciler. Bunun için de o mükemmel metro hattını kurarak şehrin ucuna rahatçacık gitmemi sağlayan Madrid Belediyesi'ne teşekkürü borç bilirim. Püaaahahahaa
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
-
Eksik kalan 69. ve70. bölümleri valla yazacağım, seriyi tamamlayacağım diyerek Ezel'in 71. ve de en sonuncu bölümüne geçelim. DİKKAT...
-
***Dikkat! Bu yazı Ezel dizisi hakkında spoiler içermektedir*** Birinci Kısım burada: Ezel, Bir retrospektif - 1.Kısım Ezel, romanı andır...