14 Ekim 2007 Pazar

Türkan Şoray izlerken seyahat hatıraları yazmaya çalışmak

Birkaç gündür bayram sebebiyle evdeyiz, gece üçte yatıp öğlen birde uyanıyoruz, çikolata şeker yiyerek yan gelip yatıyoruz.

O halde bu durumda Londra seyahat günlüğümü de yazıp bitirmiş olmam gerek değil mi dostlar? Ama nerde, daha dördüncü sayfadayım ve altı sayfa daha yazmalıyım. Çünkü televizyonu bir açıyorum bir Türkan Şoray filmi, mesela Kara Gözlüm. Türkan bu filmde güzelliğinin dorğunda iken, Kadir İnanır çirkinlik abidesi gibi görünüyor, neden öyle olmuş anlamadım.

Fakat ne kadar güzel bir film, Kara Gözlüm.

Türkan fakir bir balıkçı kızıdır, Kadir iste fakir bestekar. Son derece eğlenceli bir takım olaylar silsilesinden sonra (filmde kullanılan argo harikulade), Türkan Kazablanka gazinosunda assolist olur, Madama Sürpik'ten 10 derste adabı muaşeret dersi falan alır, koparız bu sahnelerde. Gazinoda ise nihansin dideden şarkısı ile prova yapadursun, Şopen Kadir onun için, Kara Gözlüm şarkısını besteler. Bu arada genç çift beraberce uçurtma uçurup pamuk şekeri yemektedirler.

Ve Türkan ilk gecesinde (Belkıs Özener'in sesiyle) sevemedim karaa göözlümm diye şarkı söylemeye başlarken önünden tepsiyle Kadir yürür ağır ağır, ne sahnedir ama. Türkan meşhur olur, paraya baba der, ama kendini meşhur eden şarkıların meçhul bestekarını bulamaz. Bu arada Hollywood'dan gelen bir ekip Türkan'ı Rock Hudson ile film çevirmek üzere Amerika'ya davet eder. Kadir için bu kadarı çok fazladır. Türkan'ın şöhretinden korkarak başka bir kızla nişanlanır, ama heyhat, nişan merasiminde şarkı söylemeye gelen assolist (şimdilerin ekstrası oluyor) Türkan'dan başkası değildir, olamaz da zaten. Sonunda Türkan gazinoyu bırakıp balıkçı arkadaşlarına döner, Kadir peşinden gider, 250 gr karides ister, ve aşıklarımız kavuşurlar.

İzlediğim diğer film ise Ateş Parçası. hatta film biraz önce bitti, gözümü ekrandan alamadım ki Londra makalemi bitireyim. Şoray harikulade güzel, bıyıksız Kartal Tibet yanında sönük kalıyor idi.

Defalarca izlediğimiz bu filmde, Türkan bir çadır tiyatrosunda palyaçodur. Bir takım absürd olaylar sonucu yağmurlu bir geceyi zengin şımarık çocuğu Kartal'ın evinde geçirir, argo lafları, bozuk ağzı ve patavatsızlığı ile adamın nişanlısını delirtip evden kaçırır. Halbuki ertesi gün Kartal nişanlısı ile mutlaka bir davete katılmalıdır, bu durumda Türkan nişanlı rolüne girmek için giyinir, süslenir ve olağanüstü güzelliği, zekası ve sempatikliği ile Kartal'ı şıp diye kendine aşık eder.

Kartalın hakiki nişanlısı kıskançlıktan kudurup partiyi basar, Türkan'ı utandırır, Türkan çadır tiyatrosuna kaçar.

Birgün Kartal ile nişanlısı kaza yaparlar ve yolları Türkan'ın palyaçoluk yaptığı tiyatroya düşer, palyaçoyu nişanlı hanımın doğumgününe çağırırlar, aman pek acıklı sahnelerden sonra Kartal ile Türkan birleşir, evlenmeye karar verirler, tabii Türkan, Kartal'ın posbıyık babası Hulusi Kentmen'in de kolayca gönlünü alır ama bir sorun vardır, Hulusi baba Türkan'ın ailesi ile tanışmak ister, bunun üzerine çadır tiyatrosu ahalisi Türkan'ın küçük sakat kızkardeşinin tedavi parasıyla kendilerine üst baş yapar, babayı kandırırlar.

Nikahtan bir gün önce Türkan durumu öğrenir, tedavi parasını toplamak için o gece sahneye çıkar, göbek atar, şarkı söyler. Eski nişanlının hain planı ile bu durumu gören Kartal düğünü iptal eder. Türkan ağlar, acı çeker, ama sonunda Kartal eşşekliğini anlar, tiyatroya gelir ve aşıklarımız kavuşurlar.

Şimdi gözümü bunlardan alarak çalışmak çok zor geliyor açık konuşayım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaz ki muhabbet olsun.