15 Haziran 2008 Pazar

Olaylı bir düğün daha

Hafta sonu kuzenim Obi-Wan Burak ile güzel nişanlısı Yelda'nın düğünlerini yaptık sayın seyirciler. Bana yine vukuat, yine bana rezalet vardı bu gecede de.

Kendime Zara'dan mavili tonlarda bir elbise almıştım, çünkü annemin safirli kolyesini takmayı amaçlıyordum. Bir de max factor'dan lipfinity çıkmaz ruj. Bunun dışında ayakkabılarım üniversite mezuniyetinden kalma, çanta yok, bir tek fotoğraf makinesi alıp gittim ben düğüne. Acele ettirdikleri için makyajım da iyi olmamış , sonradan farkettim.


Düğün Tarabya'da deniz kenarında idi, yani karşımızda masmavi Boğaz, ailemiz biraraya toplanmış, tabii başladık şakır şakır fotoğraf çekmeye. Sözleşmiş gibi bizim familyadan başka resim çeken çektiren yok. Biz sanki ilk kez deniz görmüş gibi ha babam bir sağdan bir soldan poz verip flaşları patlatıyoruz. Millet masasında oturmuş, Görgüsüzler filminin son veriyonunu izler gibi bize bakıyor püahahaahah. Neyse sonunda yerimize oturduk ki, millet manzara görsün
Yavaş yavaş müzik, servis derken, Star Wars'ın aşk teması çalmaya başladı, hani Anakin ile Padme'nin düğünlerinde çalan... Eee, kuzenime boşuna Obi-Wan Kenobi demiyoruz . Bu muhteşem müzik eşliğinde gelin ve damat ve de nikah memuresi düğüne giriş yaptılar ama yine biz başladık şakır şukur fotoğraf çekmeye! Memure kıyamadı bir türlü nikahı. Ve işte tam bu sırada , ayağımdaki sekiz yıllık, mezuniyetten kalma ayakkabılar parçalanmaya başladı dostlar. Aaa bir şerit ikinci şerit derken tabanları çatır çutur söküldü ayol!

Allahtan, anneciğim ben bu topuklu ayakkabılarla rahat göbek atamam diye yazlık sandaletlerimi getirmiş yanında, ayol oturdum masanın altında ayakkabı değiştirdim, yoksa çıplak ayaklı kontes olarak geçirecektim geceyi.
Bu arada nikah kıyıldı, kuzenim çok yakışıklı, Yelda çok zarif ve güzeldi. Nikahtan sonra gözgöze dansettiler, sonra yavaş yavaş çiftler dansa kalkmaya başladı. Aaa! Koca masada bir tek ben kaldım. Elimde bira şişesi, masanın ortasında tek başına Miss judy Abbott. Şişeyle dansa mı kalksam diye düşündüm, vazgeçtim, içmeye devam ettim. Sonra La Capitana kardeşimizin kocası Erkan beni bir tur dansa kaldırdı , bu vartayı da böylece atlattık.

Sonra klasik masaları dolaşma, takı merasimi vb vb derken müzik nihayet Sulukule moduna geçti. Biz de başladık kurtlarımızı dökmeye.
İşte herhalde ne olduysa o an oldu. Parmağımdaki annemin safirli yüzüğü ciyuvvv uçup gitti. Allahım! Ağzım kupkuru oldu. Danseden insanların arasında yere eğiliğ yüzük aramaya başladım. Meseleyi duyan bana katıldı, birdenbire acayip bir konsept oluştu düğünde. Tabii bulamadık yüzüğü. Ben de masaya çöktüm kaldım. Annemin yüzüne nasıl bakarım? Geçen düğünde de cep telefonumu düşürmüştüm (düğünden sonra bulmuştum) Ama bu telefon değil ki, asla yerine koyamayacağım birşey, pırlantalı safir taşlı koca yüzük. Yazık, annem "hiç üzülmedim, sen oyna evladım" dedi ama bende adım atacak hal kalmamış ki. Sonra kalkıp eve geldik, yolda annem duymasın diye sesimi çıkarmadan ağladım ağladım ağladım. Eve gelince ışığı yakmadan hemen yattım, aynada kendime bakacak yüzüm yoktu çünkü. Tam yattım , cebim çaldı. Damat kuzenim arıyor, yüzük bulunmuş!

Valla artık düğün lafı duymak istemiyorum. Bundan sora kim düğün yapacaksa haberi olsun, yanımda küçük dantelli bir don getirip onu kaybedeceğim bu sefer.

Bu arada ruj hakikaten çok başarılı idi. Tavsiye ederim.

3 yorum:

  1. Biz de nikahımızda, nikah salonuna girişte Star Wars'un giriş müziği çaldırmıştık :)

    YanıtlaSil
  2. Ayy sen çok yaşa... Çok tatlısın. Yüzüğün bulunmasına sevindim. Bir de o karmaşada beyaz atlı prensinle tanışsaymışsın, seninle ilgilenseymiş ne güzel olurmuş:)

    Daha sık yazabilsen daha mutlu olacağız ;)

    YanıtlaSil
  3. Asli'm sekerim japonum. Artik sen evlensene..bak aday yoksa beni yaz listeyeye senelerdir platoniginim ..alpay mi vardi birde;asiginim yaninda olamasam da rim rim rim :)

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.