17 Temmuz 2008 Perşembe

selam dostlar

Tembellik değil de bezginlikten sanki aylardır yazmıyorum

Halbuki bir takım atraksiyonlar içerisindeydik

Mesela yine bir düğün vardı, bizim minik Tuğba'nın düğününde Osman Aga eşliğinde coştuk, yani piyanist şantör arkadaşa zorla Osman Aga çaldırttım, düğünlerde Foolish Kazanova ile beraber enn favori türkümdür püahaaha
Unutmazsam akşama buraya tam göbek anında çekilmiş süper bir foto koyacağım. Ayferle gerdan kırarken Deniz yakalamış bizi.

Sonracığıma kendime yeni bir çanta aldım, yeşilimsi, postacı çantası tadında, böyle birsürü cebi, gözü, fermuarı var, tam seyyahat çantası. Çok sevdim kendisini. Bir gözüne rocco şeker, bir gözüne akbil, öbür gözler boş kaldı ama olsun.

Özgür'ün düğününde giymek üzere indirimden siyah kısa bir elbise aldım Benetton'dan, altın rengi ayakkabılarım vardı , ve de Lady Charlotte bana London'dan çok güzel altın rengi bir kolye getirdiği için kıyafetim tamam olmuştu. Şimdi elbisenin askılarını keseyim de straples olsun mu? kesmeyeyim mi? bunu düşünüyorum. Ya üzerimden düşerse? İşte hiç unutulmayacak bir hatıra olurdu. Ama üzerime tam oturduğuna göre düşmez diye düşünüyorum. neyse , buna henüz karar vermedim.

Efendime söyleyeyim, yine şirketteki bütün kızlar toplandık, lazer epilasyona gittik beraber. En büyük sosyal aktivitemiz bu oldu yahu. Operasyondan sonra da Emirgan'a Sarı Köşk'e kahvaltıya gidiyoruz. Sonra ister Yeniköy'de kahveye git, ister sahilde yürü, ister İstinye Park'ta vitrin gez.

En son turumuzda Baltalimanındaki JAPON BAHÇESİni keşfettik sayın seyirciler. Kendini istanbul'a benzeten bir Japon kenti hediye olarak bize bu bahçeyi yaptırmış. Minik ama gayet zen budistik, gazebosu, şelalesi, köprüsüyle hoş bir bahçe olmuş.

Görüşmediğimiz süre içinde ne izledin diye soracak olursanız, Nicolas Cage'in Büyük Hazine filmlerini izledim, çakma Indiana Jones kılığında Amerika'nın eski masonik hazinelerinin peşinde koşan kel kahramanımız ve ona eşlik eden sakar komik karakter ve sarışın taş abla klişelerini sonuna kadar klullanan ama çok eğlenceli filmler. Hani amaç Da Vinci Şifresi soslu güzel bir aksiyon izleyip gülüp eğlenmek ise bu filmler ideal.

Bir de BBC'nin EGYPT belgeselini buldum sayın seyirciler. Üç bölümlük bu dizinin her bir bölümü Antık Mısır'ın keşfinde en önemli yerleri tutan insanları anlatıyor, ve çok etkileyici. Maceralarını izlediğimiz kişiler :
Tutankhamon'un mezarını bulan Howard Carter
Ebu Simbel'i bulan Büyük Belzoni
Rosetta taşının esrarı ile birlikte hiyeroglif dilini çözen Champollion

Bu dizi ile beraber önereceğim kitap ise YKY'den çıkan Unutulmuş Mısır'ın İzinde olacaktır. İşte Rosetta taşını da Ramses'in devasa büstünü de British Museum'da görmüştüm. Bu da seyyah olmanın ne kadar harika bir karar olduğunun kanıtı.




Okuduğum bir başka kitap ise Marjane Satrapi'nin Persepolis isimli şaheseri. Kimileri bunu Cnbc-e'de yayınlanmış olan animasyon filminden anımsayabilir. Fakat kitabı şahane. Çizimler çok muhteşem olmayabilir fakat kadının anlatımı, bir gecede Molla devrimi ile beraber İran'da hayatlarının değişmesi, düştükleri bunalımlar çok samimi , ve bu açıklık insanı çarpıyor. Mutlaka okumak lazım.

Haftasonu en sevdiğim şey sabahları Sünger Bob Kareşort'un maceralarını izlemek. En çok sevdiğim kahraman ise PATRICK DENİZYILDIZI. Kendisi pembe, tembel ve aptal, o kadar sevimli ki. Şimdi heryerde Patrick oyuncağı arıyorum, gören bilen varsa haber versin.
Yakında yeni seyyahat planlarımdan bahsedeceğim.

1 yorum:

  1. Döndüğüne sevindim :))

    Sıkıcı iş günlerinde senin yazılarını(maceralarını)okumak yüzümü gülümsetiyor.

    Bu kadar çok ara vermemen dileklerimle...;)

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.