9 Haziran 2011 Perşembe

Pileli mini beyaz eteğimi giyerek bisikletle kırlarda dolaşasım geldi!

Bugün Lübnan ya Tunus'dan cehennem sıcakları gelmiş ülkemize dostlar. Hava harika derecede sıcak. (Ama İstanbul'da donla yatma mevsimi başlamadı henüz, dikkat!) . Ben şirkette diğer insanlardan ayrı bir yerde ve klimalı bir yerde oturduğum için çok şanslıymışım meğersem. Klima tatlı tatlı üfürüyor, sanki deniz kenarındayım, birazdan yüzüp serinleyip ardından şezlongda kebap olup, günş batınca buz gibi bir bira içerek şakşuka yiyeceğim :))) Bu klimadan gelen serinlik sanki bisikletle gezerken yüzüne çarpan serinlik gibi geldi, hemen yukarıdaki başlığa taşıdım bu hissiyatımı. Lütfen Ayşecik filmine bağlamayalım mevzuyu:))
 
Pazartesi gecesi Ezel'i izlerken defalarca tamir görmüş laptopum karardı ve sustu. Ben de artık kendisini rahat bırakmaya karar verdim. Hem abime de yazık, adam 1 hafta tamir edeceğim diye uğraşıyor, cihaz da 10 gün dayanıyor ancak. O zaman "çek fişini ötenazi" dedim ve kapattım kara ekranlı, V tuşu olmayan, space bar'ı Tomb Raider oynarken yamulmuş, Enter tuşu ise ta ilk aldığımda söktüğüm için hep biraz eğri duran; tuşlarının arası hatıralar, odamın tozu ve kedimin kılları ile dolu olan yaşlı IBM R52'yi. Hoşçakal R52 hoşçakal! Ne oyunlar oynadık seninle, Lego Indiana Jones'u, Star Wars'u bile çalıştırdın ama Melez Prens'de takıldın kaldın. Oyun heyecanıyla sarfettiğim bütün laflara, tuşlarına attığım yumruklara gık demeden katlandın, 5 sene kusursuz hizmet ettin. Kedicik kışın totosunu sana dayayıp ısındı, kablolarını kemirdi, bana mısın demedin. Sırt çantama tıkılıp 35 derece sıcak Akçay'a geldin, tatilde Lara Croft'u hoplatıp zıplattık seninle, V tuşun da orada aramızdan ayrıldı. Bunca sene çalıştın, didindin. Belki daha kibar birinin eline düşsen daha uzun seneler mutlu mesut yaşardın. Ne var ki benim gibi hoyratın tekine düşmüştün. Üstelik yeni oyunların hiç birine gücün yetmiyordu artık. O yüzden üzerine gül goncaları serperek seni uğurlayacağım. Eski bilgisayar cennetinde en rahat köşede bir elin yağda ötekisi cereyanda, emekliliğinin tadını çıkartabilirsin. Artık kimse sana program yüklemeyecek, acayip sitelere girip kafanı yormayacak, ekranını dosyalar resimlerle doldurmayacak. Sen mükemmel hizmet ettin ve artık rahatlayıp, devrelerini RAM'ini salıp gönlünce dinlenebilirsin. Hoşçakal!
 
Ben de ne halt edeceğim onu düşünüyordum. Temmuz başında yeni bilgisayar alabileceğim sanıyorum işalla yaleppim işalla dinimiz süpaneke amin. O zaman kadar evde eski masaüstü var, o çalışır mı acaba, yıllardır boş odada toz toplayarak oturuyordu. Haftasonu onu kurmayı deneyeceğim. İnternete filan bağlanırsa birkaç hafta onunla idare ederim. Yoksa böyle uzaktan mail yoluyla bloga yazı göndererek günlere sayacağım. Yorumları ise açamıyorum maalesef ama siz yazın, illaki bir çare bulup cevaplarım dostlar:))
 
Bu akşam kızçelerle Taksim'e gideceğiz bir aksilik çıkmaz ise. Cumartesi de Lady Charlotte ile buluşacağız. Ayrıca 2 yeni kitabım var : Septimus Heap serisinin ilk kitabı "Büyü" ve Neil Gaiman'dan Stardust , "Yıldız Tozu"
 
Gel haftasonu gel!
 
xo xo

6 yorum:

  1. Hoşçakal Jundy'nin bilgisayarı... Biz de bir hayli kanıksamıştık bu aralar onu:)

    YanıtlaSil
  2. bilgisayarı uğurlamana bayıldım...
    benim de uğurlanacak bir kanepem var:))))

    YanıtlaSil
  3. ne güzel yıllarca doya doya kullanmışsın. (ağzına mıçmış resmen:)

    YanıtlaSil
  4. particle : ahahaha veda edip edip geri dönüyor benim bilgisayar:)))

    Cepaynası : bir bilgisayara ağıt yaktım, 5gün sonra formatı basıp tekrar kullanmaya başladım:))

    Rock Lee : azıcık mıçmış olabilirim, resmini koydum yukarı ahahah:))

    YanıtlaSil
  5. hahahaaa...ben de kanepeye bir format attırsam mı? ama kanepenin fabrika ayarları da yoktur...

    YanıtlaSil
  6. koltuğun yüzünü değiştirebilirsin mesela ama yayları filan fırlamışsa ne yüz tutar ne astar:))))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.