Kesinlikle bir Pazar günü oturup 2 saat süresince yarış seyretmeyecek olan her tipte insan Sultanahmet Meydanı’ndaydı, minicik kucak çocukları, başörtülü yaşlı başlı teyzeler, onlar neyi görmeye gelmişlerdi? Hiç anlamadım. Biz kalabalıkta zorlukla bir yer bulduk, yolun etrafındaki tellerin tam gerisinde , ikinci sıra.
Birinci sırada sürü sepet araba görmeye gelmiş iki aile vardı, minicik çocuklar en önde sıkışmış, tellere tırmanmaya çalışırken bir yandan anneleri kızar, beri yandan “sekürütü” abi azarlar, yandan yaşlı teyze kaynak olur... sıkış, ezil, ayakların çiğnensin... arkamda çoktan üçüncü, beşinci sıralar oluşmuş. Ağaçlarda armut misali sallanan meraklılar... herifin biri de Sultanahmet camii imamına ne dediyse artık minareye çıktı!
Neyse, kalabalıktan bunalınca biz de dedikodu yaymaya başladık, “dörtte başlayacak, başlamayacak, çıkmaz bu herif” derken önümüzdeki sıralar söylediklerimizden korkup kaçmasınlar mı? Kendimi en önde buldum. Bir ara tam bizim önümüzde yola su fışkırdı, adeta küçük bir dere oluştu hipodrom pistinde. Çalı süpürgeli staff süpürdü de süpürdü, suyu kenara akıttı:
Bu dere padokta epey sorun yaratmış olacak, motorsikletli kerli felli ak saçlı bi amca ile Mümtaz Tahincioğlu bizzat gelip kontrol ettiler “pistin” sürüşe uygunluğunu. Nihayet üzeri açık bir arabada Alonso 2 tur atıp “halkı” selamladı, çığlık kıyamet koptu:
Derken birkaç antika araba geçti artık protesto çığlıklarına , yuhalamalara başlayan halkı yatıştırmak için, sonra Renault ralli araçları, Le Mans aracı, 1979’dan kalma Formula1 aracı müthiş gürültüler çıkartarak turlarını attılar.
Ama hiçbirşey gerçek arabanın gürültüsü gibi olmadı sayın seyirciler, o patlamalı ses adeta midemden geçti, kulaklarım bizzat acıdı ve etraftaki tüm çocuklar ciyak ciyak ağlamaya başladılar, abim ve ben ise çılgınca heyecanlı çığlıklar atmaktaydık, böyle bir zevk olamaz, elim ayağım titredi, müthiş bir ses, hız ve heyecan. Alonso yaklaşık 10 tur attı , çok zevkliydi bunu izlemek. Saatlerce beklediğime bile pişman olmadım, olaydan sonra köprüaltında 2 bira çakınca yorgunluk falan kalmadı, oooh, yarabbi şükür!
Ama hiçbirşey gerçek arabanın gürültüsü gibi olmadı sayın seyirciler, o patlamalı ses adeta midemden geçti, kulaklarım bizzat acıdı ve etraftaki tüm çocuklar ciyak ciyak ağlamaya başladılar, abim ve ben ise çılgınca heyecanlı çığlıklar atmaktaydık, böyle bir zevk olamaz, elim ayağım titredi, müthiş bir ses, hız ve heyecan. Alonso yaklaşık 10 tur attı , çok zevkliydi bunu izlemek. Saatlerce beklediğime bile pişman olmadım, olaydan sonra köprüaltında 2 bira çakınca yorgunluk falan kalmadı, oooh, yarabbi şükür!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yaz ki muhabbet olsun.