30 Ağustos 2005 Salı

aylaaaakkk aylaakkk

Ne rahat, ne geniş, ne yumuşak bir kelime bu “aylak”. Biz de bu tatil günümüzde Rustic’le aylaklık yaptık. Kafelerde hiç konuşmadan oturup deniz manzarası izledik, ağaçların altında sallana sallana yürüdük, başka kafelerde çekirdek çitledik, durmadan konuştuk, Leman okuduk, Nasyonel Coğrafya mecmuasının özel Afrika edisyonuna baktık, boş boş aylaklık yaptık, ne tatlı bir gündü Yarebbim. Birkaç saat olsun hayatta bize ne olacağını, 58 yaşına geldiğimizde nasıl para kazanacağımızı, yaşlılığı düşünmeden vakit geçirmek harikulade. Bu düşüncelerden kaçınmak için ben sürekli film seyrediyorum, Ructic ise düşüne düşüne insomniyak oldu. Çünkü henüz yırtamadık. Şu hayatta ne zaman yırtacağız bilmiyorum. Hiç yırtabilecek miyiz? uzaylılar beni kaçıracak mı? Hadi, ne zaman? Ama aliminyum folyoya Birol’u sarıp gelmeyin, gerçek uzaylı isterim, Han Solo tadında...

25 Ağustos 2005 Perşembe

Gaye Bacı’nın uçuk muskası

“Oh o kadar sıkıldım ki ağlamak istiyorum” demiştim, bir saniye sonra pıt-pıtı-pıtır-pıtırcık, dudağımdan uçuk pıtlattım. Omuzlarımda F1 yanıklarının acısı, boğazımda şişmiş bademciklerin yangısı, ve de içimi 8 aydır bunaltan gelişmelerin ağırlığı üzerine bir de bu uçukların hain sızısı eklendi. Bizi her daim şefkatli bağrına basan departmanımızın Bülent applası Gaye Bacı’ya başvurdum. O da bir muska yazıp elime verdi, “bunu hep yanında taşı” dedi, ya “kötüne sok” deseydi??? Aman Allah!

İşte Gaye Bacı’nın uçuk muskası :

Eşeden köşeden
Yallah Yallah
Kermit’in uçuğu
Yallah Yallah


ve de uçuk'un web sitesini yazalım :
http://www.ucuk.gen.tr/tanitim.asp

22 Ağustos 2005 Pazartesi

KERMiT KURTKÖY İSTANBUL PARK'TAN BİLDİRİYOR

Ailecek toplandık, sırt çantalarımız doldurduk, Bart Simpson’lu yastığımızı bile aldık :)) vee sabah sekiz’de İstanbul Park’taydık, uçsuz bucaksız bir pist, official merchandise satış yerleri vıngır vıngır, bir şapka 60 YTL, bir bayrak 50 YTL. Almadım tabii! Her milletten insan, yakışıklı İtalyanlar, neşeli Yunanlılar, sapsarı Finliler, ortalık cümbüş yeri. Silver 2 tribününün önündeki açık alana örtümüzü serdik, yastıkları dizdik, yayıldık. Yeme içme faslı Tili’nin çantasından çıkan Eti Cin’le başladı, bu arada Polo Ladies Cup dönüyordu pistte, ardından benim mısır-pirinç patlağı geldi, GP2 ve Jordan F1 arabasında Jason Tahincioğlu geçti, alkışladık. Bu esnada gelen telefonlara göre İstanbul’da sel gitmiş, piste 5 dakika yağdı, Renault’un dağıttığı zımbırtıyı taktık kafamıza, sonra güneş açtı, ben de tişörtümü attım, pikinimle başladım kızarmaya. Tilek de çantasında börek, gazoz, cips, kurabiye, galeta, krik krak, anasonlu tuzlular çıkartarak bizi beslemeye devam etti yarışmalar boyunca, etrafımız da doldukça doldu, mahşeri bir kalabalık pistin etrafını kapladı,
bizse durmadan yiyorduk. Nihayet Türk Yıldızları uçtu, Sertab İstiklal Marşı’nı çığırdı, hepimiz kalktık ayağa eşlik ettik. Sonra klasik otomobillerin geçişi, Aman Allah, Michael Schumacher dehşet tezahürat aldı.Belediyenin beleş dağıttığı tıkaçlarla kulaklarımızı tıkadık ve yarış başladı. Allahım ne enerji, ne heyecan. Fotoğraf makinesinin hafızası doldu, telefonla çektik, o bitti MP3 player’a ses kaydettik, kameranın kasetleri taştı, yetmedi


Şumi için çok kötü bir yarıştı. Ben de akşam 9’da evdeydim. Midem bulanıyor, başım ağrıyordu, güneş yanığı olmuştum. Ama haftaya yarış var deseler yine giderim. Seneye ana tribünden izlemek istiyorum, start-finish düzlüğünün oradaki. Tribünler de çok güzeldi, yarıştan sonra 1 saat tribünde dinlendik, kalan börekleri , tuzluları yedik :))

Şahane bir eğlence bu Formula 1




19 Ağustos 2005 Cuma

The Official Formula 1 Website - 2005 TURKISH GRAND PRIX PICTURES

o kadar duygulandım ki ağlayabilirim

"Michael Schumacher in TURKISH GRANDPRIX, Fernando Alonso in ISTANBUL PARK" bu haberleri okuyoruz artık sayın seyirciler, çok sevinçliyim, pazar günü Kermit yarışta olacak, haberleri bekleyin.

The Official Formula 1 Website

rustic der ki

"İŞTE NEREYE GİDERSENİZ GİDİN; TÜRKSEL HEP YANINIZDA - DONUMUZ GİBİ BİRŞEY OLDU!!!!!"

15 Ağustos 2005 Pazartesi

Boğaz'da oturacak yeni bir yer

Biliyorsunuz bizim Nüveyra'nın kuş fobisi var. Vallahi atmıyorum, aynen böyle. Bu yüzden kendisiyle öyle her yerde oturamazsınız, İstinye'deki çay bahçesine inip kalkan güvercinler yüzünden olay çıkmıştı bir kaç hafta önce. Bu güzel havalarda da Gloria Jeans’s’e tıkılmak için deli olmak gerek. Eh biz de Boğaz insanıyız madem, kalktık Yeniköy’e gittik, Yeniköy Spor Klübü’nde çay içip tost yedik, mis gibi deniz havası aldık. Burası belki eskiden hakiki bir deniz klübüymüş, yüzücüler, kürekçiler varmış, bilemem. Şimdiki halde huzurevi bahçesi tadında, yaş ortalaması 70, o da biz varız diye, yoksa 85’e kadar yolu var... Masalarda eski istanbul’dan anıtsal teyzeler amcalar, tansiyoncu bir dede masalar arasında dolaşmakta... Acil durumlar için herhalde! Biz de herhalde ortamı sallamışızdır ama dedelerin işitme cihazı yoktu, ne konuştuğumuzu duyamamışlardır püaahahahahaha!

Fakat mekanın olayı kaşarlı köfte. Rustic bundan sipariş verdi, ve gelen bildiğiniz 3 adet ızgara köfte, kenarına da kaşar RENDELENMİŞ. Keşke fotoğrafını çekseydik.

Biz bir dahakine Hisar’da yeni açılan Gloria Jean’s’e gideceğiz sanırım!

5 Ağustos 2005 Cuma

en sevdiğim akşam yemeği mönüsü

Mutfak dolabındaki en büyük bardak seçilir, dibine 5-6 küp buz doldurulur. Buzların üstüne çıkıp bardağın yarısını da bolca geçecek kadar Safari eklenir, kalan kısımlara Cappy ananaslı-portakallı kokteyl boca edilir, karıştırılır.

Enfes. Yakında sabah kahvaltımı da viskiyle yapmaya başlamaktan çok korkuyorum:((