2 Aralık 2006 Cumartesi

Aile yemeği.

Kalabalık bir ailem var. (Maşşallah, hep böyle kalalım inşallah.) Şimdi benden bir önceki kuşak çoluk çocuğa karıştı ve kalabalık aile toplantılarında ortalıkta dolanan, kucaktan kucağa gezen, ağlayıp zırlayan ufaklıklar eksik olmuyor. Bayramlarda ve aklımıza estikçe kalabalık bir grup olarak toplanırız. Bu toplantıların teması her zaman yemek olur. Yazın bahçede çiğbörek partisi yaparız, tavalarda kızaran böreklerin kokusu Arnavutköy'e kadar gider, herkes bayılana kadar çiğbörek yer. Ramazanda da her hafta bir halaya ya da amcaya gidilir, bayılana kadar iftar yemeği ve güllaç yenir. İşte geçen ramazanda eksik kalan bir yemeği telafi etmek üzere bu akşam yemeğinde toplandık. Yine herkes bir ağızdan, aynı anda, bağıra bağıra konuşuyor, çocuklar ağlıyor, biz artık 30larına gelen dünün ufaklıkları bir odada internet geyikleri çeviriyor, büyükler ailemizin eskiden yaşadığı Fener'deki konak ve eski İstanbul hakkında sohbet ediyordu. Hepimiz bayılana kadar yemek yedik, üzerine de hem pasta, hem kurabiye, hem de kadayıf vardı! Sonunda eve geldiğimizde kendime neskafe fincanı dolusu Türk kahvesi yaptım, anca kendime gelirim!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaz ki muhabbet olsun.