Dün akşam Didem ve Tuğba ile kolkola girip Taksim'e Canım Ciğerim'e gittik sayın seyirciler. Bilen bilir, Asmalımescit'te, yerleri talaşla kaplı, salaş bir ciğercidir.
Masamıza önce lavaş, acılı ezme ve minik soğanlar geldi, sonra da sumaklı soğan. Bu arada biz bir muhabbet çeviriyoruz sormayın. Ancak nereden nereye geldiysek bir ara laf Danimarka'nın başkentine geldi, neresiydi neresiydi derken , arka masada kendi halinde karnını doyuran herif bize dönüp "Kopenhag olmasın!!" demesin mi???? Kapayın çenenizi de zıkkımlanın demek istemesin mi? Ciğerlerin dibine geçtik sayın seyirciler.
Sonra şişlerde ciğerlerimiz geldi, bir güzel lavaşlı dürümler haline getirip yuttuk ciğerleri, 10 parmak gömüldük valla mezelere, harikaydı herşey.
Yemekten sonra gidip kahve içelim dedik ama yılışık garson "aaa künefe yemeyecek misiniz", "aaa çay içmeyecek misiniz" diye tutturmaz mı, istemediğimiz halde çaylar geldi, bu arada benim meşhur sinirim yavaştan yükselmeye başlamıştı, sonunda salak herif künefe getirince, bir bağırdım, "aaa şaka kaka oldu ama" diye, oh sinirimi de böylece boşaltıp , ciğer + içecek için mezeler dahil kişi başı 14 ytl ödeyip oradan ayrıldık.
Adidas'ın konsept mağazasında çok şirin ayakkabılar vardı, İstiklal'de bir sürü yeni mağaza açılmıştı sayın seyirciler. Mesela Ada Kitabevi uçmuş, Sultan Cafe mi ne , böyle büyük bir mekan olmuş orası. MAC makyaj malzemecisi açılmış, böyle başka adını unuttuğum çeşitli mağazalar açılmış, enteresandı.
Bu güzel geceyi Starbuck's'ta kahve içip bol bol dedikodu yaparak tamamladık, çok eğlenceli bir akşamdı doğrusu, İstanbul'a yaz gelmişti artık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yaz ki muhabbet olsun.