23 Ekim 2008 Perşembe

bödööfff!!

Bu sabah herzamanki saatimde uyandım. Gece yine kabus görmüşüm. Neden bilmem, her gece huzursuz bir rüya, bir kabus.

Neyse, rüyanın etkisinden çıkıp kalktım ama birden karnıma bir sancı saplandı, iki büklüm oldum. Tuvalete koşmamla BÖÖDÖÖFF efekti eşliğinde bağırsaklarımın boşalması bir oldu. Amanin dostlar cırcır olmuşum. Ama neden, neden diye inlerken 3 kere daha tuvalete koşturdum. Tabii evden çıkmakta geç kalmış idim ve de yolda bödöf mödöf olurum diye bu krizde taksiye bindim.

Şirkete geldim, ishal olduğumu ilan ettim, sağdan soldan kocakarı ilacı tavsiyeleri gelmeye başladı. Bu arada mutfağa bakan abla"ishal olmak iyidi, barsakların temizlenir, hem zayıflarsın" demesin mi? Ulan o kadar mı şişmanım? Hain apla.

İlk iş, içinde 2 aspirin eritilmiş cocacola içtim. O biraz durdurdu huzursuz bağırsaklarımı. Sonra atraksiyon yine başlayınca; bir çay kaşığı Türk kahvesine limon suyu sıktılar, onu yuttum. Bir paket leblebiyi diyet kolayla yuttum. Sonra da şans eseri yemekte gelen haşlanmış patates salatısından yedim.

Böylece alt solunum yollarındaki faaliyetler durdu ama 3 haftadır geçmek bilmeyen nezle nüksetti bu sefer de. Fırk fırk burnum akar, hapşuruk, tıksırık, öksürük. Olacak şey değil! En korktuğum şey de hapşırmak, ne de olsa fren balatalarım tutmuyor. Ya hapşırırken bir rezalet yaşarsam? Aman neyse olmadı böyle fena bir durum.

Akşam olunca beni aldı bir telaş. Eve kadar nasıl gideceğim? Ya otobüslerde bödöf olursaaaa??
Metröbüse bindim, 10 dakikada Zincirlikuyuya geldim iyi hoş da, paraları saçıp metröbüs yapan zihniyet; insancıkların Zincirlikuyuda yoğulaşacağını, ek hat falan koymak gerektiğini düşünmemiş. Etiler'e giden ve binilebilecek durumda bir otobüs gelene kadar 40 dakika bekledim. Bindiğim otobüste de sosis pozisyonunda idim.

Etiler'de salimen otobüsten kendimi atıp Akmerkezin önünde taksi beklemeye koyuldum. Ulan bu gece ne varsa, ortalıkta sarı araba yok! Artık canım o kadar burnumdaydı ki, kendi kendime "şu Etilerde bi tane siktiğimin taksisi yok mu" diye küfür ettim. Ama sokakta yalnız olduğuma emindim. Eh, değilmişim. Dibimde genç bir adam bitti bu lafın üstüne, "taksi mi bekliyorsunuz" diye sordu, evet dedim, duyduysa duydu, bana ne??? Adam bir taksi durdurdu ve taksiyi bana bıraktı. Allahım! Nihayet!

Eve gelince yağsız tuzsuz pirinç lapası, kızarmış ekmek, muz yedim. Yememle bödöflerin başlaması bir oldu. ühühühühü. Bu huzursuz bağırsaklarla beni uzun bir gece bekliyor. Şu yazıyı da diken üstünde yazıyorum Allah sizi inandırsın ahahahaha. Her an yoğun patlamalı gaz bulutu eşliğinde yağış başlayabilir.


2 yorum:

  1. Bol su ve tuz tedariki, kaybolmakta cunku bodoflerinizle. Ayrica dinlenme. Gecmis ola. Bunun ardindan o dote bulbul ote diyesim geldi, ama oyle bir kabalik yapmayacagima dair simdi kendime soz veriyorum. Verdim gitti, peeh. Yok, saka bir yana, gecmis olsun yani. Ben ozendim yalniz bu bodoflere, kendimi bildim bileli bukowski modeli bir konstipasyonla yasiyorum...

    YanıtlaSil
  2. Nazar değmiştir diycektim ki bölge aklıma geldi..hay allah.

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.