Sonracığıma bugün önce güzellik uykumu uuyudum:)) Sino ile 12'de buluştuk, vapurla püfür püfür Kadıköy'e geçtik.
Vapurda kenar kısma oturup ayaklarımızı da demirliğe dayadık. Tam bir İstanbul detayı. Simitçi geçerken bütün yolcular senkronize şekilde ayaklarını indirip yol verir, sonra hopp kapat!
Kadıköy'den dolana dolana Bahariye'ye çıktık. Aslında Mango'ya bakacak idik ama o kadar korkunç ve de kokuluydu ki, arkamıza bakmadan koşarak kaçtık oradan. Bahariyeden tam Moda caddesine geçerken hani bi havuzlu ufacıcık park var idi , o havuzu doldurmuşlar, güvercinler doluşmuş meydana, iştee ben de pata küte kuşların arasına daldım, o kadar eğlendim ki:)))
Moda'da sallana sallana yürüyüp bol bol deniz havası çektik içimize. Malum acıkalım, temiz havadan iştahamız açılsın da rahat rahat yiyelim içelim beslenelim. Nerede yiyeceğimize kolayca karar verdik tabii, minik ufak orijinal Kırıntı! Bizim bildiğimiz Nişşantaşı ya da Bebek'teki restoranlardan o kadar farklıydı ki burası. Böyle bildiğin hamburgerci. Menü filan yok, duvarda yazan burgerlerden birini seçiyorsun işte. Spanish burger 5 tl))) Ben ondan yedim. Sino etli dürüm yedi, önden bi de kalamar aldık. Ben 2 tane kola içtim, Sino mangolu ice tea içti, ve toplam olarak 35 tl hesap geldi, yahu ne şahane bir mekanmışsın sen Moda Kırıntı!
Yemekten sonra çay içmek için çaybahçesine çöreklendik. Gökyüzü bulutsuz pırıl pırıl maviydi. Güneş sıcacık yakıyordu, hatta bütün dekoltem güneşten yandı ve boynumdaki nal kadar kolyenin izi çıktı gerdanıma dostlar. Rüzgar da hiç üşütmeden tatlı tatlı esmekteydi. O kadar mayıştık o kadar mayıştık ki, birer çay içip saatlerce çaybahçesinde oturduk, Marmara'nın üzerinde çalkalanan gümüş renkli güneş ışıklarını izledik.
Akşam olduğunda ise minik Seval ve sevgiliciği ellerinde Ali Ustadan alınmış dondurmalarla bize katıldılar. Amanın bir şenlendik, kahkahalar çaybahçesini inletti.
Ama artık akşam olmuş, güneş alçalmış ve rüzgar serinlemişti, maalesef umumi tuvalete girip eve gitme vakti gelmişti. Allahımmm o çömelmeli tuvaletler ne kadar yıvranç kokuyorlardı ve de üstüme başıma işeyeceğim diye çok korkmuştum:)))
Neyse kazasız belasız bu meseleyi de halledip 20:15 vapuruna yetişmek için acele acele Bahariye'ye doğru yürümeye koyulduk. Tam kiliseye gelmiştik ki, biri JUDY ABBOTT diye seslenmesin mi, bel bel baktım tanımadan, yahu bizim Real Fiestadan MEHMET imiş ! ne kadar eğlenceli değil mi, ömrümüzde hiç görüşmemiştik ama birbirimizi 40 yıldır tanıyan dostlar gibi rahatlıkla güle söyleye ayak üstü muhabbet ettik. İşte Mehmet ile şirin sevgilisinin başına köpeklerle acayip işler gelmiş dostlar. İtoşun biri Mehmet'in ayakkabısını kapıp kaçmış, tabii ben çok güldüm ama yazıkcağız epey bi kovalamış heyvanı ikna etmek için diller dökmüş de Nike ayakkabıyı kurtarmış:))))
Böyle laylaylom konuşurken Mehmet dedi ki, "şu sokakta THE END diye bi dvd sarayı var, aradığın herşeyi bulursun" , biz de "o zaman oldu hadi görüşürüz" diyerek kaçakçı dvdciye attık kendimizi :)))
Hakikaten çok seçenek vardı, hemen 5 dakikada 5 tane film seçtim:
Tim Burton'dan Batman ve Batman Returns (Batman'in ikinci yarısı sürekli takılıyor:(((( )
Fred Astaire ile Rita Hayworth'dan klasik bir müzikal : You'll Never Get Rich
Gary Oldman'ın Beethoven'i canlandırdığı Immortal Beloved
Hugh Jackman'dan Van Helsing
Filmciye takıldığımız için az kalsın vapuru kaçırıyorduk :))))) bakalım Batman'in ikinci kısmı hep takıldı , kapattım, Returns iyidir umarım.
İşte güneşli güzel bir gün böyle sona erdi dostlar. Yarın da Büyükada'ya gidiyoruz, yaşasın tatil!
süper bir gün geçirmişsiniz iyi güzel de, o gemideki ayak dayadığınız yerin ismi ayak dayama demiri değil güzel kardeşim. Puntel denir onlara PUNTEL :)))) dayanamadım yazdım canımcım :)))))))))
YanıtlaSilhmmmmmmmm aydınladım walla ilk defa duyuyorum. sevdim bunu PUNTEL. Tşkler kaptancığım :) sino
YanıtlaSilrica ederim :)))))))
YanıtlaSilBenim mekanıma destursuz benden habersiz gelmek ha? İşte böle basarlar adamı!
YanıtlaSilbak şimdiden sölüyorum bi daha buralara geldiğinde bana haber vermessen gene bulurum, ayakkabını kapar kaçarım.40 yıllık dost most annamam, kahve de yapsan fayda etmez ona göre ha. Hatta gelirsen değil gel gene yane.Daha neler var burda aklın çıkıcak görünce o dividi dükkanı neymiş ki. ayaküstü mayaküstü bozar bizi. adam gibi oturulur yenilir içilir sohbet edilir bura raconunda.herkes akıllı olsun.:)
Dün facede şu kuşları hoplattığın fotoyu görünce bizim modaya ne kadar benziyor dedim abine ..o da büyükadaya gideceklerdi demişti...:))
YanıtlaSilsiz modadayken aynı saatlerde abi de pelinsuyla parktaymış demek...:))
Mehmetcim, çok gidip gelirim Moda'yı severim, en sevdiğim yer de Kadiköy'e inerken Haldun Taner büstü:))) Valla hep beraber yiyelim içelim beslenelim, rahat rahat muhabbet edelim, çok isterim.
YanıtlaSilSibooo valla parka iyice baktım ammaaa göremedim kuzuları
Büyükadaya cumartesi gittik. gitmez olaydık. Kalabalıktan adım atacak yer yok idi. Postunu bile yapmaya içim elvermedi ama belki bu akşam yaparım.
o halde judicim bir daha ki sefere haber et.artık kafayı mı çekeriz hamura mı bulanırız bilemem ama konuşacak 40yıllık mevzu çook:))
YanıtlaSilhatta dolma saran börek açan kızkardeşlerini de kandır hep beraber, gün tadında, sahilde yalınayak göbek ata ata, çekirdek tüküre tüküre özümüze dönelim. altmışş yetmişşş seksenn ohh
yaaa ben moda iskelesinde içmeyi seviyordum ama yassakladılar orada sankim alkolü köppekler öyle değil mi?
YanıtlaSil