29 Ekim 2015 Perşembe

Ekim'de Paris Soğuğu Başkadır

Ekim ortasında yine iş sebebiyle Paris'e gittim dostlar. 20 derece ılıman Istanbul'a karşılık Paris'te 3 derecelik havayla karşılaşmak acı oldu tabii. Elbet gitmeden havayı kontrol etmiştim, pofidik kalın yeleğim vardı montumun altında. Yine de soğuk fena çarptı, şoke olduk.

Bu sefer otelimiz Montmartre'da Moulin Rouge'a bir kaç adım mesafede Place de Clichy'de idi. Burası benim 10 sene evvel Paris'e ilk geldiğimde Lady Charlotte ile kaldığım bölge! O yüzden Place de Clichy'i çok severim!

Place de Clichy

Penceremden meydan manzarası

Otele yerleştikten sonra müşterilerimizle buluşup yemeğe çıktık. Bizi götürdükleri yer tipik bir Fransız bistrosuydu, ufak ve kalabalıktı ve masalarda kareli örtüler seriliydi. Tabii etleri nefis ve yumuşacıktı. Ben her zamanki gibi çok pişmiş istedim, Fransızlar da her zamanki gibi beni kınadılar. Ama onların çok pişmişi bizim az pişmişe denk zaten.








Yemekten ve müşteri ziyaretlerinden sonra akşam olmuştu. İşimiz bittiğinde Tronchet'deydik. Buradan Concorde'a yürüyüp metroyla Champs Elysees'ye çıktık. Tam Disney mağazasının önünden metrodan çıktığımızda "beni buraya gömün!" diye feryad ettim:)



Disney dükkanı Star Wars The Force Awakens oyuncakları ile dolup taşıyordu. Yeni filmin topik droidi BB-8'in 2 farklı oyuncağı vardı. Biri yakında D&R'da 600 TL'ye satılacak olan (burada 180 Eur) minnacık, yuvarlanarak giden, telefona indirdiğiniz uygulama ile kontrol ettiğiniz süper bir elektronik cihaz. Diğeri kocaman, ağır, sadece Disney dükkanlarında 40 Eur fiyattan satılan, düğmesine basınca ötüp yürüyen plastik oyuncak. Tabii ucuz olanı aldım! O kadar güzel ki ona sarılıp uyuyabilirim.



Ertesi gün epey ziyaretimiz vardı. Sabah otelde tıka basa kuruvasan ve brie peyniri yedikten sonra akşama kadar Paris'in bir ucundan diğerine gittik. Gittiğimiz yerlerden biri Eiffel'e çok yakındı.



Soğuktan burnum donsa da güzelim Paris'te yürümek harika bir zevkti.




Akşam işimiz bittiğinde Champs Elysees'deki Chez Clement'de güzel bir yemek yedik. Tabii escargot yemeden Paris'ten dönmek olmaz. Salyangozları yuttuk, o harikulade sosuna baget bile bandık. Çok nefis bir şey gerçekten.


Soğan çorbası

Escargot

Burger
 Hardalı çok sevdim, otelin yanındaki marketten 1-2 Euroya bir kaç tane hardal aldım.



Yemeği hazmetmek için bu güzel caddede bir tur attık.

Champs Elysees


Peugeot mağazası rüya gibiydi. Şunun güzelliğine bakın:





Cuma akşamı arkadaşları alıp hakkında okuduğum bir kokteyl bara gittim. İsmi À La Française
Adresi : 50 rue Léon Frot, Charonne metrosundan indikten sonra 2 dakika yürüme mesafesinde.


A La Française

Üst katı restoran olan mekanın alt katı müthiş bir bar. Sayısız kokteyller yapıyorlar ve kullandıkları tüm malzeme Fransız. Barmen Tristan, süper İngilizcesi ile size içtiğiniz her kokteylin hikayesini anlatıyor. Kokteyl seviyorsanız illa gitmeniz gereken bir mekan Paris'te.


Cici Tristan:)

Cumartesi sabahı ziyaretlerimiz otelin civarında idi.









Öğleden sonra nihayet işler bitince bir kaç saat Paris'te kafama göre gezmek için vaktim kalmıştı. Klasik rotalarımdan ilkini takip ettim. Rivoli'den Saint Honore'a çıkıp Louvre'a kdar yürüdüm.




Rue Saint-Honoré

Louvre

Louvre ile Palais Royal'i ayıran meydan yine çok güzel ve renkliydi.







Palais Royal'e girip bahçeyi boydan boya yürüdüm.














Angry bird:)









Palais Royal bahçesinden Rue Des Petit Champs'e çıktım. Sola dönüp dümdüz yürüdüm, Opera'ya ulaşmaktı hedefim. Bu sokak üzerinde güzel bir pasaj da var. Passage Choiseul. İşte bu pasajda irili ufaklı her türden ve sadece Totoro ürünleri satan minnak bir dükkan var dostlar! Tabii kendime bir Totoro almalıydım:



Totoro'yu çantama attıktan sonra Opera meydanına çıktım. Ama bunu da ikinci yazıda anlatayım, bu çok uzun oldu sanırsam.

xo xo



6 yorum:

  1. Yok, yok uzun olmadı. Nefis geldi hatta bana. Soğuk moğuk, Paris Paristir. Her seferinde canım çok çeker, başkaları gittiğinde bile sevinirim. Ohhh, Paris havaları gelecek şimdi diye mutlu olurum. Bir de herkes Paris'i sevsin isterim, sevmeyene de çok kızarım.
    Diğer postu bekliyorum...
    Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler, Paris'i gerçekten seviyorum. 10 kere gittim ama her gidişimde hala heyecanlanıyor ve mutlu oluyorum:) küçükken Üç Silahşörler'i okuduktan sonra hep Paris'e gitmeyi hayal etmiştim. Hayalim gerçek olduğu için çok şanslıyım:)

      Sil
  2. Bir kez gördükten sonra Paris insanı çağırır arada bir . Kapalı havada da nefis görünüyor . Parkta tişörtle dolaşan abiyi de kutluyorum :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen, ilk kez Paris'e gittikten sonra virüs mü kapıyoruz nedir? Bir sabah uyanıyorsunuz ve Paris'i özlüyorsunuz. Bende böyle oldu.

      Sil
  3. Hardalseverler için de Madeleine Kilisesi'nin olduğu Place de la Madeleine'e Rue Royale'den girdiğinizde sağda köşede muhteşem bir hardal dükkanı olduğunu hatırlatayım . Açık hardalları tadarak alabilirsiniz . Şaraplısı nefis. Sevgiler .

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Of bu çok güzel bir ipucu, çok teşekkürler.

      Sil

Yaz ki muhabbet olsun.