geçen hafta taksim’in arka sokaklarında bir ocakbaşı keşfettik sayın seyirciler. orada sanki yüzyıllardır durmakta idi, ama biz ilk kez gitmiştik. küçükparmakkapı sokağa gir, pandora’yı geç, ilk sağa sap, simurg kitapçısı’nın yanında, kapıda bi abi var, zurrrna gibi, bulut! içerde yaş ortalaması 55, eski solcu abiler masalarda... tüm duvarlar Ata’mızın fotoğraflarıyla bezeli, harikulade... masalarda kağıt örtüler, oturur oturmaz acılı ezme , cacık, bira, rakı, lavaş, illaki sumaklı soğan geldi, ufaktan demlenirken, beyti sarmalarımıza kavuştuk, kebaplar bir nefasetti... lavaşa acılı ezmeyi, soğanı basa basa yedik, üzerine cacıkla ağzımızın yangınını bastırdık, beytileri büyük bir zerafet ve mekana layık bir ağırbaşlılıkla midemize indirirken...
yemekten sonra kağıt örtüler toplandı, çaylar geldi, gecenin sonunda 4 kişi toplam 40 ytl ödedik, şahane değil mi?
sonra da gidip gloria jeans’te bi kirem bürüleye bu kadar para verdik, bizde de 5 kuruş akıl yok!!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yaz ki muhabbet olsun.