1 Mart 2005 Salı

fitnetus fücurus'tan en taze oskar ve holivut dedikoduları

annemin iğrenç dizisi biter bitmez kendimi ntv’ye ttım, oskar töreninin tekrarını izledim dostlar

çok etkilenirim ben bu törenden, üstelik yüzdeyüz ticari, parabasmanı bi program olduğunu bilirim, napiyim, sinema eski aşkım.

fakat o kadar şanslıydım ki, açmamla sunucumuz aşkım al pacino’yu takdim etti, allahım işte ömrümce sevdiğim adam sahnedeydi, o ne hava , o saçlar kat kat kesilmiş, pelüze pelüze uçuşmakta, o kravat, o ceket, o yarım ay sakalı, aklımı aldı adam gece vakti aaa tu tu tu tuuu

al pacino, yönetmen sidney lumet için hayatboyu başarı ödülünü sundu, al’ın en sevdiğim “köpeklerin günü” filminin de yönetmenidir, hani eşcinsel bir adam, hem de evli barklı, ama sevgilisinin erkekten dönmelik ameliyatı parası için banka soyar aman allah,!

sonra holivut ahalisinden bahsedeyim, herifler 200 yaşında görünüyo, clint eastwood yaratığa dönüşmüş, warren beatty işkembeye benziyo, karılarda tık yok, hepsi aynı! ama clint en iyi film ve en iy yönetmen oskarını aldı, yuh be.

filmden hillary swank te en iyi aktris oldu, bu karıya da gıcık oluyorum, konuşma yaparken, aynı kategorideki diğer karılara güya teşekkür etti ama aslında “hepinizin anuna nası kodum kol gibi” demediği kaldı, yemin ederim, o kadar ukala ki, bi meşe odunuyla evire çevire sevmek istiyorum onu, gıcık kadın, gıcık! böle bi clint’e mlint’e kesik atıyo, ulan sen daha dün boktun bugün koktun, sen portakalda fitaminken clint film yapıyodu, sana mı kaldı onu onore etmek!!!! huuuuşşşşşşttt küüpeeeeekkkkkkkkkkk! entarisi de iğrençti, önden boynuna kadar kapatıp, arkadan kıçına kadar açmış, yürüsün gitsin be!

sonra gözümü açıp baktım başka kim vardı, kadınların ferrarisi nikol kitman apla yoktu, charlize theron vardı, karı, nikol’un geçen sene giydiği entariyi aynen kopyalamadıysa siz de benim yüzüme tükürün sıradan, aynı su yeşili, straples, etekler tüytültüytül.... sadece daha kabarık, işte ayne kopyalamış, ona da gıcık oluyorum yaaa.

Nicole 2004:


Charlize 2005


sonra julia roberts çıkınca mesela eski bir arkadaşımı görmüş gibi hissettim, salak işte! o da daha doğum sonrası kilolarını atamamış, e kolay değil, iki tane fırlattı karı bi seferde, follofoş olmuştur artık o ayol ahahahahahah... sıradan bir siyah esvap giymiş idi loğusa ablamız.

sonra ne kadar zenci vardı, zaten en iyi aktörü de ray ile jamie fox aldı, helal olsun, ağladı oğlan konuşmasında, gidip uyuyacakmış, rüyasında nenesini görüp ona ödül aldığını söyleyecekmiş, tabi tabi! yavrum çatlatmış işte hiihhohohooo

bu yıl da en duygusal an, in memoriam bölümüydü, bu bölümü her sene aday olup havasını alan anette bening sundu, bu karıyı sürekli aday yapıp sukutu hayale uğratıyo akademi, gösterip vermiyo, nedenini çözebilmiş değilim.

bu sene ölen sinemacıları izlerken, japon bir çellistin yorumundan (o ne be) bach’ın serabande’sini dinnedik, gözyaşları sel olup aktı. hatıralar geçidinin en sonunda, MARLON BRANDO yansıdı ekrana, ah marlon, onun gidişi kalbimi kırdı... tam dört sahne gösterdiler : rıhtımlar üzerinde “ı could have been something” rıhtımlar üzerinde “steeeellllaaaaaaa” baba, don corleone pozları ve paris’te son tango “tahmin edersiniz ki tereyağlı sahne değil!” aahh ah

törenin bence en komik anı, penelope cruz ile selma hayek adlı karıların müzik ödüllerini tevdi ettikleri andı, ulan bunlara latin güzeller deniyo, yıkılıyo herkes bunlar, ulan bu karılar eşşşşşşeekk gibi ingilizce konuşmazlar mı, ahahahaahahah, yarıldım gülmekten, HAY DİLİNİZİ EŞŞŞEK ARISI SOKSUN, odunmuş bunlar, öküzmüş, kerrrriyosto imişler, ulan bunlar ingilizce konuşmayı beceremiyo, bi de zitar olmuşlar, töm kürüz’e falan veriyolar, yuh be!

fakat ben bütün tören niköl’ü göremedim, bilmiyorum, merak ettim. sonra her daim incecik olup, o inceliğini gozümüze sokan barbara şıtraysend, bir tuluma dönmüş, hoş büyük konişmiyim, bizim gidişat pek iyi sayılmaz sonuçta. kate winslet her zamanki gibi, rüküştü, adam olmadı bu kız yıllardır. yeni seri star wars’ın prenses amidala’sı (luke skywalker’ın anası olacak) natalie portman , çok hoş, çok zarifti, tiarası yıllar önceki bir törende elizabeth taylor’u andırıyordu. rene zellweger ise mide bulandırıcıydı, o sevimli kız! kusmuk gibi görünüyordu.


ayrıca ispanyolca film ile şarkıya ödül verilmesi enteresandı, bu noktada salondaki tüm hispanikler ağladı, başta antonio banderas , aman o da adam oldu, git adana’ya pamuk tarlası antonio banderas dolu ahahaahhaah.

İşte bence bütün gece gerçek olan tek şey Al Pacino idi, canımmmmm.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaz ki muhabbet olsun.