Fransız İhtilali tarihine bir ara vererek ülkemiz tarihine dönüp 27 Mayıs 1960 ihtilali hakkında okumaya başladım sayın seyirciler. Okumaya başlamamla bitirmem bir oldu, elimden bırakamadım. Sonunu bildiğim halde, o hatalar yapılmasın, o olaylar yaşanmasın diye içlenerek okudum. Kitaptan edindiğim izlenim; 1954 seçiminde meclisin %93'ünü ele geçiren DP hükümeti bence neredeyse diktatörlüğe kaymış, bir sindirme politikası; baskı, sansürlenen haberler, hergün kapatılan gazeteler, hele hele İstanbul'un kozmopolit yapısını sonsuza kadar değiştiren 6-7 Eylül olayları, Amerika'dan alınan yardım, sonrasında girilen darboğaz derken ülke karışmış, huzursuzluk tırmanmış, İsmet Paşa "sizi ben bile kurtaramam" demiş, ve hükümet ne yazık ki gelmekte olan darbeyi görememiş. Seçimlere gitmekte gecikmiş. Sonuç malum. Darbe ile hükümeti deviren ordu tüm DP hükümetini tutukluyor. Ve son, 3 darağacı. Kabul edilemez bir sonuç. Tabii üzerinden 45-46 yıl geçtikten sonra sen ister kabul et, ister etme, amma, o sonuca nasıl gidildi, hangi gelişmeler buna yol açtı, devamında ülke nereye gitti, bunları bilmek, günümüzde neler olduğunu anlamak adına çok gerekli. Tabii bu yazdıklarım çok naif, yüzeysel, boş olabilir. fakat hakikaten , hakikaten üzülüyorum bu ülke adına. Mustafa Kemal gibi eşsiz bir liderin; dehanın önderliğinde batılı işgalci dünyaya kafa tutup bağımsızlığını kazanan Şu Çılgın Türkler'in memleketinde; yıkıntıdan yokluktan pırıl pırıl bir Cumhuriyet'e dönüşen bu güzel ülkede bunlar nasıl gerçekten olmuş olabilir. Vallahi ben anlamadım. Üstelik bunun devamında 12 Mart, sonunda 12 Eylül var. Bunalıma girmiş gördüm kendimi canım!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yaz ki muhabbet olsun.