1 Temmuz 2009 Çarşamba

Let's fuck off and have a drink, dear !

İşte Ebay'den kendime harika bir DVD seti aldım sayın seyirciler : Queen Rock Montreal + Live Aid .



Birinci DVD'de , Queen'in 1981 yılında Montreal'de verdiği konserin kaydı bulunuyor. O devirde Queen müzik tarihinde bir devrim niteliğindeki hareketli sahne ışıklarını devreye sokmuş ve biz sahnede sadece bu 4 adamın bir arada yarattığı harikulade müziklerini değil, yansıtmayı başardıkları muazzam ilüzonu da izleyebiliyoruz.


İşte bu turne sırasında adamın biri konseri 35 mm filme çekmeyi akıl etmiş, 2 ayrı gecede çekim yapmış, Freddie sürekli ayak altında dolaşan kameramanlardan nefret etmiş ve çok kızmış falan filan. Yıllar yıllar sonra da Queen konser filmlerini yapan ekip bu kaydı tamamen revize ederek bu dvdyi hazırlamış.


Görüntü kalitesi büyüleyici, ışıklar, sahne ve sahnede sonsuz enerjisi ile Freddie ve tüm grup mükemmel. Konserin her anı, ayrı güzellikte bir fotoğraf. Of gece izlerken televizyona yapışacaktım, gözümü alamadım ekrandan. Sonra DVD menüsünde Brian May ve Roger Taylor'ın yorumlarının da bulunduğunu görünce bir de ona göz atayım dedim...


Bu ikisi oturmuşlar bır bır anlatıyorlar, bütün konseri bir kere de Roger ve Brian ile izledim. O kadar komikler ki; "şimdi büyük rahat bir koltuğa oturmuş konuşuyoruz; siz şimdi bizim yorumlarımızı dinliyorsunuz ama istediğiniz zaman bizi kapatabilirsiniz; hey burada çok genç görünüyorsun Rog; Freddie bunu ne kadar güzel söylüyordu; Deaky ne kadar çok dans ediyordu unutmuşum..."


Ama en güzeli en sonunda geldi, konser bitince Roger, "ne harika bir grup" dedi, Brian "fena değil" diyerek güldü ve ekledi, "John burada olmalıydı, fena değil derdi", sonra hepimizin aklındaki soruyu dile getirdi, "Fred ne derdi?" .... ve cevabı Roger yapıştırdı "Hadi siktir olup gidelim de bir içki içelim, canım!"




İkinci dvd'de ise Queen'in 1985 yılındaki Live Aid konserindeki performansi bulunuyor. İşte Freddie'nin ve Queen'in bu kampanyadaki 24 dakikalık gösterisi; rock tarihinin gelmiş geçmiş en muazzam performansı idi.
Zamanın -hatta günümüzün- bütün yıldızları Etyopya'daki kıtlığa karşı para toplamayı amaçlayan bu Live Aid kampanyasına katılmıştı, gösteriler Londra'da ve Philadelphia'da aynı anda düzenlenmiş, bütün dünyada televizyondan yayınlanmıştı; ben küçüktüm ama "We are the world we are the children" şarkısını söylediğimizi hatırlıyorum.
İşte bu konserin Londra ayağında akşam olurken, Queen sahne alır. Freddie seyircileri selamlar, ve dünyanın en bilinen giriş notalarına basar, 82.000 adam ve kadın Bohemian Rhapsody'i söylemeye başlamıştır, şarkının ortasındaki operatik kısmı çalamayacakları için orada keserler ve Radio Ga Ga girer, Freddie Webmley stadyumundaki herkesi avcunun içine almıştır, bütün stad Radio Ga Ga eşliğinde birlik içinde el çırpmaktadır. Efsaneye göre konserden sonra sahne arkasında Elton John, "seni piçkurusu, şovu çaldın" demiştir Freddie'ye.
Queen o gece Hammer to Fall; Crazy Little Thing Called Love, We Will Rock You ve We Are The Champions'ı söyler sahnede. Gecenin sonun doğru ise Brian ve Freddie, akustik gitarla "Is This The World We Created" şarkısını söyler. Sanki bu kampanya için yazılmış gibi duran, ama aslında çok önce yazdıkları bir şarkıdır bu:
Is this the world we created
we made it on our own
Is this the world we devastated
Right to the bone?
If there's a God in the sky looking down
What can he think of what we've done
To the world that he created?
İşte bu konserden 1 sene sonra Queen, bu sefer Wembley'i sadece kendileri doldurup taşırarak o efsanevi Magic Tour konserlerini verdiler. Ve 1986'dan sonra bir daha Queen grubu konser veremedi. Şimdi Freddie'nin Live Aid şovuna bakınca, o kadar genç, sağlıklı, canlı görünüyor ki, adeta gençlik, eğlence, şarap tanrısı gibi... Halbuki sadece bir kaç yıl içinde , konser veremeyecek kadar bitap düşecek, sadece yataktan kalkamayacak hale gelene kadar stüdyoda kayıt yapıp; The Show Must Go On diyerek bizi bırakacak... Son çektiği videonun son karesinde "I still love you" diye fısıldayacak, AIDS hastalığı yüzünden bir deri bir kemik tanınmayacak yüzüyle bize gülümseyecek...
Freddie Mercury ... Ölümsüz ruh, unutulmaz dişlek...
Eğer yaşıyor olsaydı, belki şu an dünyanın en güzel şarkısını dinliyor olacaktık.

7 yorum:

  1. Cici DVDleriniz hayırlı olsun.

    O günü hatırlıyorum:) sanırım hazırlıktaydım,kim yahu bu bob geldof hangi şarkıyı söylemiş diye düşünüp bişiler kaydederim diye elde kumanda(kumanda uzaktan değildi garip bi şekilde kablo ile bağlıydı o zamanlar videoya:) Live Aid'i izlerken Elton John’u Madonna'yı görünce sevinçle zıplayarak kayıt tuşuna bastığımı hala hatırlarım.
    Saf saf Modern Talking nerede acaba diye beklerken bi anda Freddie abimiz çıkmış, bir kıyamet kopmuştu...Sırtında beyaz atleti ve kara gür bıyıkları ile apartmanımızın üçkağıtçı kapıcısı Apti Efendi’ye çok benzeyen bu adama bu ilginin nedenini anlayamamıştım ama Radio Gagayı duyunca tanımıştım, o zamanki Trt3(FM)ten olma kulak dolgunluğumla.
    Sonra lisede poptan rock'a terfi edip dinlemeye ilk başladığım grup Queen olmuştu. Özellikle Greatest Hits II bir cenin misali 9 ay walkmanimde yerini korur iken Vanilla Ice'ın araklama yaptığını görüp ne kıl olmuştum o sarı çiyana. Ve ardından Queen’in Türkiye’de yayınlanmış tüm kasetlerini birer birer harçlıkları bayıla bayıla toplamıştım ve sizin bahsettiğiniz Wembley 86 konseri de bir doğumgünümde arşivime katılmışlardı:) Artık tüm albümlerine de sahibim internet sağolsun. Aidsten öldüğünde öyle maskülen bi tipin eşcinsel olduğuna çok şaşmıştım.
    Bir ara George Michael’ın Queen’in solistliğine soyunması herhalde Freddy'nin kabusu olabilirdi ancak. Maçlardan sonra İngiltere’de “We are the champions” çalmak ve hatta başkaları için “We will rock you” Queen demek ise; benim için de “I want to break free” odur.

    Artık özleyeceklerimize Michael da katıldı

    YanıtlaSil
  2. Hadi gür bıyıkları, beyaz atleti benzettin de, o kolundaki bileziği nasıl Apti Efendi'ye benzettin anacım? :))

    George Michael bence Freddie Mercury'den sonra en iyi erkek vokal. Hatta Freddie öldükten sonra grubun düzenlediği Tribute konserinde "Somebody to Love"ı öyle bir söylüyor ki evlere şenlik, gözlerim yaşardı. Onun Queen'e katılması, Brian May'in rüyası idi ama kabul etmedi George. O zamanlarda okuduğum Blue Jean dergisinde yapılan tartışmaları anımsıyorum bu konuda...

    Michael Jackson ise çocukken en sevdiğim şarkıcıydı. Abimde Thriller'ın plağı vardı... Kimde yoktu ki? Müzik tarihinde hiç kimsenin Michael Jackson kadar çok sevildiğini de sanmıyorum. Hep karşılaştırıldığı Elvis, Beatles, Sinatra dahil olmak üzere, kimse bu adam kadar çok sevilmedi. Ama 80'li yıllar biterken , ben ilgimi çoktan kaybetmiştim , daha rockingen şeylerden hoşlanıyordum, Genesis, Guns n Roses, U2 derken, sevdiğim müziğin ruhunu, özünü Queen'de ve Freddie'nin sesinde buldum. Bir bakıma Michael Jackson benim çocukluğumdu, Queen ise bütün hayatım. Freddie'nin söylediği herhangi bir şarkıyı dinleyip de, onun kayıp gidişine hayıflanmadığım gün yoktur. Yaşasaydı neler yapıyor olurdu, o kadar merak ediyorum ki... 1986 Wembley konserinde dediği gibi gerçekten ölene kadar Queen grubu ile beraber kalır mıydı? Opera mı yazardı? Ne yazık asla bilemeyeceğiz.

    Freddie de olsa şimdi bana, "aman boşver gidip birer tek atalım, canım!" derdi herhalde :)))

    YanıtlaSil
  3. Hepsinin ayrı yeri var. Mesela Michael'ın müziğini veletken de çok çok sevmezdim ama kliplerine bayılırdım ve onun gibi dans etmek için popomu yırtardım, ya da Queen'in müziğinin yerini bende sonradan ne GNR ne Metallica ne de başkası doldurmadı.
    Tek bildiğim bu adamlar hayatıma çok güzellikler katarak büyümüş olduğumdan içlerinden biri ne zaman bu dünyadan göçüp gitse(bu kimi zaman MJ idi,kimi zaman Charlton Heston, kimi zaman Freddie Mercury veya Barış Abi)sanki evden de bir parça gitmiş gibi oluyor ve yerleri tekrar dolmuyor. Bana düşen de bıraktıkları o güzel şeyleri dinlemek/izlemekle kendimi mutlu hissedip yine onları anmak oluyor.:)
    Sonuna gelinmiş bi iş gününün kapanışı için fazla dokunaklı oldu yahu bu:))

    YanıtlaSil
  4. O zaman ben de evime gideyim, benim iş günüm de bitsin. Evde de bilgisayar yok, Montreal konserini bir daha izleyeyim yahu :))

    YanıtlaSil
  5. 80'lerin ilk yarısında michael'in thriller albümü çıkmadan önce, yani kıçı kalkmadan evvelki zamanlarda freddie ile sıkı dostlarmış, hatta birer tek atmak için barlara giderlermiş. state of shock isimli şarkıyı da michael'ın evinde birlikte kaydetmişler ancak daha sonra bunu sanırım mick jagger ile tekrar söyleyip öyle yayınlamıştı michael. Yine de beraber söyledikleri versiyonu ve there must be more than life than this (pianoda fred, vokalde michael) nette bulunuyor. Bence müzikten gerçekten anlayan azınlıktaki insanlar başka sanatçılarla yetinmeyip son durak olarak queen'i tercih ediyorlar. Kimbilir Freddie yaşasaydı size göre dünyanın en güzel şarkısını yazardı belki, bence şu an bile dünyanın en güzel şarkıları ona ait.

    YanıtlaSil
  6. işte şu fotoda michael'ın freddie'ye nasıl hayran hayran baktığını görebiliyoruz : http://www.queen-world.com/galeria/details.php?image_id=195

    bence de , bence de şu an freddie'nin sesinden duyduğum şarkılar dünyanın en mükemmel müziği. mesela "too much love will kill you" şarkısını brian'dan dinlemeyi hiç tercih etmiyorum (halbuki kendisi pek sever bunu söylemeyi) çünkü brian'ın o dümdüz sesinden hoşlanmıyorum . fakat freddie söyleyince bambaşka birşey oluyor bu şarkı, kelimeler yanıyor adeta, freddie'nin sesinde sözlerdeki tüm anlamı, tüm duyguları hissedebiliyorsun.

    gitmemeliydi mr.mercury.

    YanıtlaSil
  7. Michael mavi ceketi ile tam bizim Edirne Küçükpazar'daki vatandaşlar gibiymiş:)

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.