Herkes abilerinin odasında playboy filan bulur. Ben Kemalettin Tuğcu romanları bulmuştum, karton kapaklı, acayip isimli bu iç parçalayıcı romanların her biri götünden sallamanın güzide birer emsaliydiler. Mesela en dehşetengiz olan romanın adı Garip idi, zengin sosyete ailesine doğan çirkinnnn çocuk Garip’in hikayesi. Aman annesi Garipi reddetti, evlatlık verdi, sonra Garip okuyup doktor oldu da fakir düşen sosyetik annesini tedavi etti dostlar püahahaah. Bi tanesinde zengin aile, fakir köylü kadının çocuğunu çalıp dedelerinin mirasına konmaya çalışıyorlardı, birinde de fakir kimsesiz kızla yakışıklı oğlan Sarıyer’de hazine çıkarttılar püahaahahah.
Neyse ki bulduğum tek kitaplar bunlar değildi, abilerimin asıl hazinesi , muhteşem klasik romanlardı. Sarı kaplı küçük kitaplar serisi vardı, efsanevi ARMAĞAN ÇOCUK KLASİKLERİ serisi. Bütün mükemmel romanlar bu serideydi, Jules Verne maceralarından Heidi’ye, ulan götü kurtardık Pollyanna’dan Küçük Kadınlar’a… Ne serüvenler yaşadım bu seriyle anlatamam.
Diğer meşhur seri de Milliyet’in küçük, mavi kaplı çocuk romanları serisi idi. Bu seride Mercan Adası, Kız Robenson, Pal Sokağı Çocukları (ah ah Nemeçek) ,Tarzan, ne bileyim Başsız At gibi şahane romanlar okumuştuk. Başsız At çok hoştu, Pariste bir çocuk çetesinin macerasını anlatırdı, bunlardan biri bir ıslıkla bütün sokak köpeklerini etrafına toplayan bir kızdı filan.
Bu kitapları da yalayıp yuttuktan sonra sıra Altın Çocuk Kitaplarına gelmiş idi. La Capitana ’nın sayesinde keşfettiğim muhteşem Gizli Ada bu seride başı çekiyordu. Sonra o senelerde televizyonda cumartesileri oynayan Küçük Prenses çizgi filminin kitabını bulmuştuk. Sonra da renkli kapaklı daha bir sürü kitap, Gizli Bahçe, kum perisi bulan 5 Küçük Afacan, Çiftliğin Yaramazları vs vs. . En sonunda Can Yayınlarının beyaz kapaklı kitapları, şahane Pıtırcık serisi, Şeker Portakalı derken okuyacak kitap kalmayınca 10 ciltlik yeşil kapaklı Aziz Nesin külliyatını okuyup bitirmiştim.
Bu arada unutmamalı, 2 kocaman cilt Doğan Kardeş de vardı çocukken okuduğum güzel kitapların içinde. Bu dergilerdeki çizgi romanlardan en çok Şeytan Çekici Pen’i severdim.Sonra uzay macerası ZERO-X , Tarzan … Derginin ortasında da meşhur bir kitabı çizgi roman versiyonu olurdu, mesela Tom Sawyer ya da Oz Büyücüsü, Pinokyo vs vs
Sonra bütün çocuk kitapları bitti ve ben de artık çocuk değildim, ama büyük de değildim, peki o halde ne okuyacaktım? Böylece Agatha Christie merakım başladı ve Dean Koontz ile Stephen King mecralarına ilerledim. Tabii Jane Eyre, Uğultulu Tepeler, Bay Darcy’li Gurur ve Önyargı vb vb İngiliz romanlarını söylememe gerek yok… Ardından Charles Bukowski ile büyüklerin dünyasına sert bir geçiş yaptıktan sonra Güney Amerika ekolünü keşfettim, Gabriel Garcia Marquez’in başını çektiği bu yazarlar grubu, büyülü gerçeklik akımında, artık o coğrafyadan mı kaynaklanıyor bilemem, muazzam kitaplar yazmışlardı. Gerçek hayat ama çok gerçek bir büyüsü olan bir hayat, mesela Yüz YıllıkYalnızlık, Ruhlar Evi, Acı Çikolata. Sonra bir dönem sinema kitaplarına, bir dönem de İstanbul ve Osmanlı tarihi kitaplarına dadanmıştım. Bunların içinde Edmondo De Amicis’in İstanbul seyyahatini anlattığı eseri mükemmeldir gerçekten . Sonra pek tabii bol bol pespaye aşk romanı ve dahi La Capitana külliyatından küçük beyaz romanlar serisi. Aaa ama Bunların pespaye olduğunu düşünmüyorum, mesela Danielle Steel mide bulandıran cinsten iğrençtir ama bu küçük beyaz kitaplar oldukça başarılı bir çeviriyi ve belli dozda mizahı da arkasına alıp zevkle okunan bir seviyeye erişmişti diye düşünüyorum.
Sonra yıllarca sahaflardan kitap aldım. 1 liraya 3 liraya 5 liraya torba torba aldığım bu kitaplar işte Marie Antoinette’in günlüğü, Melin Şatosunun Hanımı gibi güzide eserlerdi hahaahah. Ya da Kerime Nadir’in, Muazzez Tahsin Berkant’ın bayık romansları… Ama bu bayık eserlerde 40’lı 50’li yılların İstanbul manzaralarını görebiliyorsunuz, o açıdan benim çok hoşuma giderlerdi. Ayrıca sahaflardan şans eseri aldığım bir kitap hayatta en sevdiklerimden biri olmuştur : Ayrılık Şarkısı (The Rosary). Bunu hala açar okurum. Veee şu 32 yıllık ömrümde enn sevdiğim kitap olan ÜÇ SİLAHŞÖRLER’i de ilk sahaflardan almıştım. Oğlak Yayınlarının güzelim kapaklı cildi çok sonra çıktı, ben o arada kitabın 60larda, ve 70lerde basılmış versiyonlarını okuyup ezberlemiştim. Böyle eski baskılarını okuduğum bir kitap da Rüzgar Gibi Geçti. Hatta Türkiye’de ilk basımı biraz parça pinçik de olsa bende mevcut, ha dili pek anlaşılmaz ama olsun. Bazen kitaplara sadece sahip olmak istiyorum.
İşte böyle okuya okuya ömrüm geçti. Şimdi bir sürü resimli kocaman coffee table book dedikleri kitaplarım var, Paris hakkında, diğer şehirler hakkında, popüler tarih veya moda hakkında, sanatçılar, en sevdiğim ressamlar hakkında … Bunlar çok güzel ama ben hep eskiden daha çok, daha güzel kitaplar okuduğumu düşünürüm. . Sanki eskiden okuduğum kitaplar ne bileyim çok şahanelerdi, böyle okurken kendimi kaybederdim.. Şimdi neye elimi atsam içim sıkılıyor Son yıllarda Grange’ın ve Glenn Meade’in kitaplarını zevkle okudum. Sophie Kinsella’nın hafif kitapları da zaman geçirgeci olarak idealdiler hem de epey güldüm bunları okurken : ))). Da Vinci Şifresi ve kardeşleri de zevkliydiler. İşte Alacakaranlık’ı gece uyumayıp sabaha kadar okudum. Ama mesela Yüzzüklerin Efendisini 3 kere okumaya başlayıp 3 kere kenara bıraktım . Otostopçunun Galaksi Rehberi’ne bir türlü ısınamadım. Başucumda 20 tane fuarlardan aldığım kitaplar var. Neden? Neden?. Neden artık güzel kitapları bulup okuyamıyordum?
İşte böyle dostlar. Şimdilik Indiana Jones çizgi romanları ile idare ediyorum. Şöyle okuyacak güzel bir şeyler olsaydı …
xo xo
"Kadın Dedektif Julia" çizgi roman serisini şiddetle tavsiye ederim.
YanıtlaSilheeeyyy bayılırım detektif maceralarına, çok teşekkürler
YanıtlaSilYa cudi şu 7 çocuk mu 5 çocuk mu onların maceraları vardı küçükken okuduğum ama isimlerini hatırlayamıyorum:( Sen bilirsin sanki.
YanıtlaSilgizli yediler vardı bi de yaramaz beşler ,bunların isimlerini türkçeleştirmişlerdi, miço, gamze,hep haklı olan hako. Bi de itoşları vardı ama onun adını anımsayamadım.
YanıtlaSilHay babana rahmet gulümmm gizli 7 ler:)ko
YanıtlaSilsondaki "ko" klavyeye boğuşurken çıktı anlamı yok :)
YanıtlaSilama ben maceracı dörtlerin hastasıydım, tüm sülale kuzenlerine de bulaştırdım... Judycannnnnnnnn o bembeyazların resimlerini nerden buldunnnn, bir iki eksiği nasıl tamamlarımmmmm?
YanıtlaSilKorhan , ondan şarkı bilem yaptılar, ko ko reç ko ko ko :))
YanıtlaSilkaptanım, foto gittigidiyor.com dan sanırım , oradan kitap bulabilirsin
şu kemalettin tuğçu dan nefret ettiğim kadar ıııyyyyy :S
YanıtlaSilresmen intihara azmettirici
YanıtlaSilçocuk kitabı yazarı diye biliriz kendisini de, hayatını kaydırdı bir nesilin be. nerde şarapçı, şizofren varsa bu adamın eseri :D
YanıtlaSilbi de ÇOCUK KALBİ diye bi kitap da vardı, sen onu da seversin kesin :))))))))
YanıtlaSilçooookkkk :)))) böyle bir hevesle aldım herkes okuyor falan, aneeeeemmmm içim kıyıldı bu ne be demişti :))))
YanıtlaSilpıtırcıkın filmi var.Çok da güzel yapmıslar.İsimleri de altyazı çevirisinde kitaptaki gibi tutmuslar. Lüplüp,gümüş,toraman vs
YanıtlaSilKüçük mavi kitaplar ne harikaydı ama
YanıtlaSil