14 Mayıs 2010 Cuma

Kitaplarım ve ben

Herkes abilerinin odasında playboy filan bulur. Ben Kemalettin Tuğcu romanları bulmuştum, karton kapaklı, acayip isimli bu iç parçalayıcı romanların her biri götünden sallamanın güzide birer emsaliydiler. Mesela en dehşetengiz olan romanın adı Garip idi, zengin sosyete ailesine doğan çirkinnnn çocuk Garip’in hikayesi. Aman annesi Garipi reddetti, evlatlık verdi, sonra Garip okuyup doktor oldu da fakir düşen sosyetik annesini tedavi etti dostlar püahahaah. Bi tanesinde zengin aile, fakir köylü kadının çocuğunu çalıp dedelerinin mirasına konmaya çalışıyorlardı, birinde de fakir kimsesiz kızla yakışıklı oğlan  Sarıyer’de hazine çıkarttılar püahaahahah.



Neyse ki bulduğum tek kitaplar bunlar değildi, abilerimin asıl hazinesi , muhteşem klasik romanlardı. Sarı kaplı küçük kitaplar serisi vardı, efsanevi ARMAĞAN ÇOCUK KLASİKLERİ serisi. Bütün mükemmel romanlar bu serideydi, Jules Verne maceralarından Heidi’ye, ulan götü kurtardık Pollyanna’dan Küçük Kadınlar’a… Ne serüvenler yaşadım bu seriyle anlatamam. 




Diğer meşhur seri de Milliyet’in küçük, mavi kaplı çocuk romanları serisi idi. Bu seride Mercan Adası, Kız Robenson, Pal Sokağı Çocukları (ah ah Nemeçek) ,Tarzan,  ne bileyim Başsız At gibi şahane romanlar okumuştuk. Başsız At çok hoştu, Pariste bir çocuk çetesinin macerasını anlatırdı, bunlardan biri bir ıslıkla bütün sokak köpeklerini etrafına toplayan bir kızdı filan.




Bu kitapları da yalayıp yuttuktan sonra sıra Altın Çocuk Kitaplarına gelmiş idi. La Capitana’nın sayesinde keşfettiğim muhteşem Gizli Ada bu seride başı çekiyordu. Sonra o senelerde televizyonda cumartesileri oynayan Küçük Prenses çizgi filminin kitabını bulmuştuk. Sonra da renkli kapaklı daha bir sürü kitap, Gizli Bahçe, kum perisi bulan 5 Küçük Afacan, Çiftliğin Yaramazları vs vs. . En sonunda Can Yayınlarının beyaz kapaklı kitapları, şahane Pıtırcık serisi, Şeker Portakalı derken okuyacak kitap kalmayınca  10 ciltlik yeşil kapaklı Aziz Nesin külliyatını okuyup bitirmiştim.




Bu arada unutmamalı, 2 kocaman cilt Doğan Kardeş de vardı çocukken okuduğum güzel kitapların içinde. Bu dergilerdeki çizgi romanlardan en çok Şeytan Çekici Pen’i severdim.Sonra uzay macerası ZERO-X , Tarzan  … Derginin ortasında da meşhur bir kitabı çizgi roman versiyonu olurdu, mesela Tom Sawyer ya da Oz Büyücüsü, Pinokyo vs vs

Sonra bütün çocuk kitapları bitti ve ben de artık çocuk değildim, ama büyük de değildim, peki o halde ne okuyacaktım? Böylece Agatha Christie merakım başladı ve Dean Koontz ile Stephen King mecralarına ilerledim. Tabii Jane Eyre, Uğultulu Tepeler, Bay Darcy’li Gurur ve Önyargı vb vb İngiliz romanlarını söylememe gerek yok…  Ardından Charles Bukowski ile büyüklerin dünyasına sert bir geçiş yaptıktan sonra Güney Amerika ekolünü keşfettim, Gabriel Garcia Marquez’in başını çektiği bu yazarlar grubu, büyülü gerçeklik akımında, artık o coğrafyadan mı kaynaklanıyor bilemem, muazzam kitaplar yazmışlardı. Gerçek hayat ama çok gerçek bir büyüsü olan bir hayat, mesela Yüz YıllıkYalnızlık, Ruhlar Evi, Acı Çikolata. Sonra bir  dönem  sinema kitaplarına, bir dönem de  İstanbul ve Osmanlı tarihi kitaplarına dadanmıştım. Bunların içinde Edmondo De Amicis’in İstanbul seyyahatini anlattığı eseri mükemmeldir gerçekten . Sonra pek tabii bol bol pespaye aşk romanı ve dahi La Capitana külliyatından küçük beyaz romanlar serisi. Aaa ama Bunların pespaye olduğunu düşünmüyorum, mesela Danielle Steel mide bulandıran cinsten iğrençtir ama bu küçük beyaz kitaplar oldukça başarılı bir çeviriyi ve belli dozda mizahı da arkasına alıp zevkle okunan bir seviyeye erişmişti diye düşünüyorum.



Bu beyaz dizilerin %99'unda kahramanımızın aşık olduğu erkek ÇELİK GRİSİ delici bakışlara sahip olurdu. Ulan! Ömrümde bulmayı bırak bi tane bile gri gözlü adam görmedim , bu ne? püahaahahah La Capitana ile yıllarca bu gri gözlü adamların geyiğini yapıp bayılana kadar gülmüşüzdür.

Sonra yıllarca sahaflardan kitap aldım. 1 liraya 3 liraya 5 liraya torba torba aldığım bu kitaplar işte Marie Antoinette’in günlüğü, Melin Şatosunun Hanımı gibi güzide eserlerdi hahaahah. Ya da Kerime Nadir’in, Muazzez Tahsin Berkant’ın bayık romansları… Ama bu bayık eserlerde 40’lı 50’li yılların İstanbul manzaralarını görebiliyorsunuz, o açıdan benim çok hoşuma giderlerdi. Ayrıca sahaflardan şans eseri aldığım bir kitap hayatta en sevdiklerimden biri olmuştur :  Ayrılık Şarkısı (The Rosary). Bunu hala açar okurum. Veee şu 32 yıllık ömrümde enn sevdiğim kitap olan ÜÇ  SİLAHŞÖRLER’i de ilk sahaflardan almıştım. Oğlak Yayınlarının  güzelim kapaklı cildi çok sonra çıktı, ben o arada kitabın 60larda, ve 70lerde basılmış versiyonlarını okuyup ezberlemiştim. Böyle eski baskılarını okuduğum bir kitap da Rüzgar Gibi Geçti. Hatta Türkiye’de ilk basımı biraz parça pinçik de olsa bende mevcut, ha dili pek anlaşılmaz ama olsun. Bazen kitaplara sadece sahip olmak istiyorum. 


İşte böyle okuya okuya ömrüm geçti. Şimdi bir sürü resimli kocaman coffee table book dedikleri kitaplarım var, Paris hakkında, diğer şehirler hakkında, popüler tarih veya moda hakkında, sanatçılar, en sevdiğim ressamlar hakkında  … Bunlar çok güzel ama  ben hep eskiden daha çok, daha güzel kitaplar okuduğumu düşünürüm. . Sanki eskiden okuduğum kitaplar ne bileyim çok şahanelerdi, böyle okurken kendimi kaybederdim.. Şimdi neye elimi atsam içim sıkılıyor Son yıllarda Grange’ın ve Glenn Meade’in kitaplarını zevkle okudum. Sophie Kinsella’nın hafif kitapları da zaman geçirgeci olarak idealdiler hem de epey güldüm bunları okurken : ))). Da Vinci Şifresi ve kardeşleri de zevkliydiler.  İşte Alacakaranlık’ı gece uyumayıp sabaha kadar okudum. Ama mesela Yüzzüklerin Efendisini 3 kere okumaya başlayıp 3 kere kenara bıraktım . Otostopçunun Galaksi Rehberi’ne bir türlü ısınamadım. Başucumda 20 tane fuarlardan aldığım kitaplar var.  Neden? Neden?. Neden artık güzel kitapları bulup okuyamıyordum?

Tam umutsuzluğa kapılmıştım ki, 7 kitaplık yeni bir seriyi keşfettim. Yıllar önce yayınlanmış, ama nedense uzak durduğum, ilk filmini çok çocuksu bulduğum için filmlerine de bulaşmadığım Harry Potter serisi!  İşte bunlar kesinlikle mükkemmeldiler. 7  kitabı 2 haftada okudum, bu arada Harry Potter okuyup yattığım her gece rengarenk acayip rüyalar gördüm. Son kitabın Hogwarts Savaşı bölümünde, yani kahramanlarımızın Hogwarts’a savaşmaya döndükleri andan  itibaren ağlamaya başladım ve sonuna kadar ağlayarak okudum . Expelliarmus! Hayatta okurken gerçek anlamda ağladığım tek kitap bu olsa gerek.  (neden acaba, çok mu terapiye ihtiyacım var??? )




E ama işte aylar önce okuduk bunlar da bitti. Şimdi ne okuyacağım bilemiyorum. Sürekli yeni kitaplar yayınlanıyor ama gerçekten sevdiğin bir tane bulmak çok zordu. Fuardan seçip aldığım kitaplar da böyle bir sıkıcı geldi. Ya aldım kitaba ayıp olmasın diye onları okuyacağım ya da ne yapacağım bilemedim.  Son okuduklarım da hayal kırıklığı oldu. Mesela Glenn Meade ‘in yeni kitabı İkinci Mesih, evlere şenlik dini , Hz isa , hristiyanlık vs vs konularla ilgiliydi, hatta kitap Vatikan’da papalık seçimleri ile açılış yapıyor ki biz bunları Melekler ve Şeytanlar’da okumuştuk?? Sonracığıma Dumas Kulübü keza macerasız didaktik bir eser çıktı, şeytan meytan bişeyler oldu dokuzuncu kapı açıldı filan, bak aklımda bile kalmamış. Kayıp Sembol de allahımm bir mason pazarlama eseri çıkmasın mı, masonlar öyle ettiler de, böyle ettiler. Nerede sayfaları soluksuz okuduğum Da Vinci Şifresi , nerede bu masonik hikaye.

İşte böyle dostlar. Şimdilik Indiana Jones çizgi romanları ile idare ediyorum. Şöyle okuyacak güzel bir şeyler olsaydı …

xo xo

15 yorum:

  1. "Kadın Dedektif Julia" çizgi roman serisini şiddetle tavsiye ederim.

    YanıtlaSil
  2. heeeyyy bayılırım detektif maceralarına, çok teşekkürler

    YanıtlaSil
  3. Ya cudi şu 7 çocuk mu 5 çocuk mu onların maceraları vardı küçükken okuduğum ama isimlerini hatırlayamıyorum:( Sen bilirsin sanki.

    YanıtlaSil
  4. gizli yediler vardı bi de yaramaz beşler ,bunların isimlerini türkçeleştirmişlerdi, miço, gamze,hep haklı olan hako. Bi de itoşları vardı ama onun adını anımsayamadım.

    YanıtlaSil
  5. Hay babana rahmet gulümmm gizli 7 ler:)ko

    YanıtlaSil
  6. sondaki "ko" klavyeye boğuşurken çıktı anlamı yok :)

    YanıtlaSil
  7. ama ben maceracı dörtlerin hastasıydım, tüm sülale kuzenlerine de bulaştırdım... Judycannnnnnnnn o bembeyazların resimlerini nerden buldunnnn, bir iki eksiği nasıl tamamlarımmmmm?

    YanıtlaSil
  8. Korhan , ondan şarkı bilem yaptılar, ko ko reç ko ko ko :))
    kaptanım, foto gittigidiyor.com dan sanırım , oradan kitap bulabilirsin

    YanıtlaSil
  9. şu kemalettin tuğçu dan nefret ettiğim kadar ıııyyyyy :S

    YanıtlaSil
  10. çocuk kitabı yazarı diye biliriz kendisini de, hayatını kaydırdı bir nesilin be. nerde şarapçı, şizofren varsa bu adamın eseri :D

    YanıtlaSil
  11. bi de ÇOCUK KALBİ diye bi kitap da vardı, sen onu da seversin kesin :))))))))

    YanıtlaSil
  12. çooookkkk :)))) böyle bir hevesle aldım herkes okuyor falan, aneeeeemmmm içim kıyıldı bu ne be demişti :))))

    YanıtlaSil
  13. pıtırcıkın filmi var.Çok da güzel yapmıslar.İsimleri de altyazı çevirisinde kitaptaki gibi tutmuslar. Lüplüp,gümüş,toraman vs

    YanıtlaSil
  14. Küçük mavi kitaplar ne harikaydı ama

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.