1 Haziran 2011 Çarşamba

Koşun Kutumu Açıyorum!

Bugün sizlere şikayet kutumu açmak istiyorum sevgili seyirciler. İçim yine şikayetlerle doldu taştı. Nereden başlasam, nasıl anlatsam bilemedim. Aklıma geldiğince yazmaya çalışayım.
 
1 ay oldu, sabah 6:30'da kalkmaya alışamadım, üstelik hava aydınlık olduğu halde bu saatte kalkmak beni çökertiyor. Psikolojik bariyerim var herhalde. 7'de kalksam sorun yok, kış gelse, karanlık da olsa 7 kalkmak için normal bir saat benim için. Ama 6:30'u yapamıyorum.
 
Kalkıp, elime ilk gelen şeyleri giyinip Arnavutköy'e yürüyorum. Saat tam 7'de buradan kalkan bir otobüs var, Mecidiyeköy'e gidiyor. Ona binmek zorundayım. Kaçırırsan sıçtın, sonraki taa 8'de, işe yaramıyor.
 
Otobüs 10, en fazla 15 dakikada Mecidiyeköy'de oluyor. Bundan sonra da Mevidiyeköy gettosunda servisi bekliyorum. Servis karşıdan geliyor, 7:35'te Mecidiyeköy'de oluyor, 7:45'e kadar burada bekliyor. Ben 20 dakika servisin gelmesini beklerken Mecidiyeköy'de soğuktan titriyorum hala. Hayminako, sabah 17 derecede işe gidiyorum, akşam 30 derecede eve dönüyorum, bu nasıl iş yaleppim?
 
Servis gelince bir de kalkması için bekliyorum. Uyuyamıyorum. Kafam dumanlanıyor, bir tuhaf oluyorum işe gelene kadar.
 
İşe gelince, hala masam, yerim yok. Uzuun bir zaman da olmayacak gibi. Küçük bir toplantı odasında oturuyorum. Birisinin toplantı yapası gelince, laptopu alıp artık bi arkadaşın masası kenarına çörekleniyorum. 1 aydır iskemle tepesinde oturup bilgisayara eğilmekten belim, boynum ağrıyor. Üstelik işlerim çok yoğunlaşmaya başlayacak, dosyalarla yayılacak masa lazım, malzeme lazım, numuneleri koyacak yer lazım, yok ama yok yok. Bunlar beni boğuyor.
 
Akşam yolda servisten inip metrobüse biniyorum Mecidiyeköy'e gelmek için. Yoksa trafik berbat biliyorsunuz. Mecidiyeköy'den otobüsle Etiler, Etiler'den bayır aşağı yürüyorum. Kışın yürüyemem, şirketin oradan dolmuşla Taksim'e gelirim diye planlıyorum. O günleri görürsek tabii. Ama bu akşam trafiği normal sayılır, valla birşey demiyorum. Sabahın çilesi benim direncimi kıran.
 
Şirkette facebook, youtube, twitter, blogger, ekşi sözlük erişime engelli. Buna diyecek lafım olamaz herhalde, şirket komple interneti de kapatabilir, sonuçta "benim zamanımı çalmaya hakkın yok" diyebilir bana. Ama yine de ben sinir oluyorum, facebook vb. filan umurumda değil, blogger niye kapalı? Gün içinde yorumları cevaplayamamak, yazı yazamamak işkence resmen benim için. Akşamları çok erkenden uykum geliyor, dün gece Ezel yazımı bitiremeden uyuyakaldım mesela. Gün içinde blog için zamana ihtiyacım var. Açıkçası 8'de işbaşı yapıp 6'ya kadar durmaksızın çalışamam ben. Bu şekilde, hiç kafa dağıtmadan çalışabilen varsa beri gelsin, madalya takacağım. Ben çok bunalıyorum ve bunalınca blog benim için nefes alanı, yaşam alanı demek. İş hayatında bu haksız bir istek. Ben yine de istiyorum.
 
Eve dönerken yürüdüğümü yazmıştım. Arnavutköy'ün daracık sokaklarında deli gibi hızlı giden öküz ciplerden nefret ediyorum. Sokaklarda yaşayan köpeklere çarpıyorlar sürekli. Ben de ezilmekten korkuyorum, o yokuşlarda, dar yollarda nasıl bir hız yapmaktır bu? Cehennemin dibine mi yetişiyorsunuz pezevenkler??? Bir de motorlular var, bir gün bunlardan biriyle çarpışacağım diye ödüm kopuyor. Cırt cırt insanın sağından solundan fırlayıp gidiyorlar. Hepsinden nefret ediyorum. Arnavutköy'de köpekler topallıyor hep. Ben kaçamazken o garibanlar nasıl kaçsın bu canavarlardan?
 
Neyse gmail açık, bloga mail atabiliyorum en azından. İçimi dökmem gerekiyordu.
 
Daha neşeli yazılarda görüşmek üzere,
 
xo xo
 

34 yorum:

  1. Allah kolaylık versin aslıcım,inşallah bir an önce bir hal yolu bulursun...

    YanıtlaSil
  2. herşeyin bir an önce yoluna girmesi dileğiyle..

    YanıtlaSil
  3. kuzucuğum ben mobilya fabrikasında çalıştığımdan sana en güzelinden bir masayla hayırlı olsuna geliyorum :)şirketin önüne kamyonu da çekerim,en istediğin yere masayı da kurdururum:)

    YanıtlaSil
  4. Ay cok zor gorunuyor gercekten. Ben olsam coktan bunalima girmistim. Ogle tatili de mi yok? Ben ogle tatillerini keyfime gore yasayip sakinlesirim isyerinde. Kitap okurum, arada cikar turlarim amacsizca, bazen biraz masada kestiririm.
    Neden masa vermiyorlar? Yer mi yok?
    Ciplere cok sinir oldum. Zavalli kopekler ve kediler zaten zor bir hayat suruyor sokaklarda, Allah belalarini versin o suruculerin.

    YanıtlaSil
  5. Allah kolaylık versin Judy Hanım, İstanbul'da yaşamanın bedelini ödemek diyorum ben buna :(( hepimiz bir şekilde ödüyoruz...benim ki çok uçuk olcak ama hergün Sabihadan Atatürk H.alanına gidip geliyorum diyeyim kısaca :))
    Bu arada argolarınıza bayılıyorum çok hoşşunuz :)

    YanıtlaSil
  6. kusura bakma ama sabah 8 akşam 6 çalışamam ben demen biraz garip. herkes seninle aynı şartlarda çalışıyor kimse sabahçı öğlenci diye ayrılıp işe gitmiyor. herkes ya benzin parası vermek ya da kamu mallarını kullanarak işe gitmek zorunda kimse uçmuyor, ayrıca bırak internet olmamasını internete girecek zamanı işteki yoğunluktan bulamayan çok insan var ona da şaşırdım. ne şartlarda çalışan insanlar var. şükret otur bence

    YanıtlaSil
  7. Dostum seni çok iyi anlıyorum.
    Ben de bir senedir yeni bir şirketteyim ve bu şirkete girdikten sonra kapitalizm neymiş sosyalizm neymiş onu anladım.
    Patronlarım için söylenebilecek tek sözüm cimri ruh hastaları olabilecekleri. Çalıştığımız saatleri ölçen bir sistem var oraya hangi görevi kaç saatte yaptığımızı girmemiz gerekiyor. Sabahtan akşama kadar 9 saatlik mesaide en az 7 saat giriş bildirmek zorundayız. Ama pintiliklerinden bu ağır tempoya dayanamyıp gidenlerin yerine kimseyi almadıklarından 10 kişilik işi 7 kişiye yaptırıyolar. böyle olunca da sabah 9 akşam dokuz çalışmak gibi bir durum ortaya çıkıyor. Zaten yaptığımız iş çeviri işi, günde 5000 kelime falan kontrol edebilir bir redaktör, biz ortalama 10 bin okuyoruz ki bunu günde bir cilt ansiklopedi gibi düşünebilirsin. Akşam çıktığında ne gözün görebiliyor ne beynin algılayabiliyor, eve geliyorsun, migrendi çarpıntıydı, 10da yıkandın bilmemne zaten 11de uyuyakalıyorsun.
    Ne bir arkadaşına, ne kendine, ne sevgiline vaktin olmuyor. Vaktin olmamasını bırak halin olmuyor çünkü bu iş beden işinden bile çok yorar insanı, haftasonları külçe gibi yatıyorsun gene yorgun başlıyorsun ertesi pazartesi. Dayanılmayacak bir hayata verdikleri komik ücretten hiç bahsetmek bile istemiyorum, mesai falan tabi ki hak getire, Türkiye ya burası işin var diye susucaksın.
    Diyecen ki e ayrıl o zaman. Adamım evet ayrılıcam, Aralık ayını bekliyorum, çünkü kahrolası kontratım o zaman doluyor, istifa mailim bile hazır, o gün geldiğinde 10 senedir dolduramadıkları pozisyondaki adamlarını gene kaybedecekler ve kendileri düşünsün...
    Ben kitap okuyabileceğim, gazete okuyabileceğim, sosyalleşebileceğim, spora zaman ayırabileceğim sade bir hayat, insan gibi bir hayat istiyorum. Bundan daha kötü tek şey işsizliktir orası doğru da çoluğum çocuğum olsa yüzlerini göremeyeceğim ya böyle rezalet bir ortam. İsteyen gece 12ye kadar çalışabilir arkadaş, arzu eden buyursun 7/24 aralıksız çalışsın veya ofiste yatıp kalksın. Ve kimse kusura bakmasın üç kalantoru karşılıksız bir şekilde daha zengin yapmak için ömrümü boşa harcamak istemiyorum. Çalışmak, işi olmak elbette önemli, insanlar ne iş olsa yaparım derken, ama sağlığını kaybetmek olmamalı bedeli, hem bedenen hem ruhen.
    O halde yapılacak iş benim için zaten belli, iş aramaya başlamak, kontrat dolar dolmaz daha önce arandığım yerlerden birine kapak atmak ve daha geç olmadan normale geri dönmek. Dilerim sen de özlediğin hayatı bir an önce yakala, Allah kolaylık ve sabır versin, :)

    YanıtlaSil
  8. Of zuzum ya çok kötüymiş ancak blog gerçekten bir kafa dağıtma benim içinde daralınca açıp bloglara bakmak ve sonra işe dönerek daha vermili oluyorum. Haksızlık bu umarım herşey senin için daha iyi olsun çok öptüm canım

    YanıtlaSil
  9. benim de odam yok, o kadar sıkma canını, ben de oda oda geziyorum:) çünkü odam küçücük ve 3 kişi oluruz ben de oturursam e ben daralan bir kadınım, bilgisayarım bile yok. boşwer sıkma canını iş yaşamı işte

    YanıtlaSil
  10. Başlık gene süper:) Bir de "koşun!" diye başlıyor...:))

    YanıtlaSil
  11. yeni iş iyi başladı rahat gidiyor sanıyordum ben, kutunun içinden neler neler döküldü... elbet kolaylaşır judy'cim, sabahın köründe kalkma zorunluluğuyla yol sorunu nasıl kolaylaşır bilmiyorum ama masa, kendine ait alan, kafa dağıtacak zaman mutlaka bir yol bulup oluşuverir. seni çok iyi anlıyorum; insan ötesi bir konsantrasyona sahip insan evlatlarıyla kendini deliler, deliler gibi mutlu eden, kafasını da yormayan işi yapan piç gibi şanslı yüzde 0.1'lik azınlık dışında hiçbirimizin 10 saat boyunca kafasını dağıtmadan çalışabileceğini sanmıyorum. arada kalkıp dolaşmak, kahve ve muhabbet araları vermek, minik oyunlar oynamak ve evet, nette öylece sörf yapmak insanın kafasını dağıtıp delirmemesini sağlayan şeyler. 10 saat boyunca bir dakika bile dinlenmeden aynı konuya yoğunlaşmak zorunda bırakılan kişiden uzun vadede çok daha verimli bir iş çıkarır bence bu hapiste gibi davranmayan normal insan. neyse, yasaklı olmayan siteler bulursun ama mutlaka, ya da ne bileyim, vtunnel gibi yerlerden girersin olmadı çok takip etmek istediğin bloglara? işyerindeki insanların muhabbeti nasıl? sonra öğle araları var mı şöyle çıkıp bir yerlerde yiyip oturup öyle dönebileceğin, yoksa ofiste ayaküstü yiyip hemen işe mi dönüyorsunuz? haberdar et bizi gelişmelerden..

    YanıtlaSil
  12. çok üzüldüm durumlara ama çavlan'a katılıyorum. umarım her şey yoluna girer bir masan düzenin olur. sabahki gidiş akşamki dönüşe nasıl birçözüm bulsak bilemedim:/

    YanıtlaSil
  13. Calisanina masa sandalye ayarlamamak ne demektir ya... ben bunu anlayamiyorum. Nasil bir mantiktir... calismaya ilk basladigimda sirketin yeni bir binaya tasinacagini soylemislerdi ve ortamin kalk gidelim halini buna yormustum. Peki tasinmak kac sene surdu dersiniz? Dort sene. Ve bunun iki senesinde iki kisi bir bilgisayar kullandik ki sirket turkiye de alaninda rakipsiz buyuk bir firma. Ne yazik insana deger verilmemesi. Kalifiye calisanlar bile bunlari yasarken vasifsiz insanlarin sartlarini dusunemiyorum. Bence bir an once uygun sartlarin saglanmasi icin konus. Calisma sevkin cabuk kirilacak bu gidisle.

    YanıtlaSil
  14. Judy; sakın moralini bozma, paranı zamanında alıyor musun? şimdilik önemli olan budur, ayrıca yaz boyunca hava güzel, erken kararmayacak, en az 3 ayın var, belki iş aramaya da devam edersin? Mutluluk bir duygu değil, bir seçimdir diyor yazar, ben seçimimi yaptım, faydalarını da görüyorum. En kısa zamanda hayatında çok güzel değişiklikler olacak, enne dediydi dersin:)))

    YanıtlaSil
  15. Alkım : sağol canım, inşallah düzelir yavaş yavaş.

    Mozclk : Mehmetcim cümlemize:)

    Zoi-kuş : ahahahah getir kuşum getir, masayı kurdurayım namım yürüsün şirkette ahahah

    vejateryenkedi : Şimdi ben gamli baykuş balık burcu olduğumdan kendimi bazen böyle kaptırıp gidiyorum. Aslında şirket kötü değil, çalışan haklarına saygılı bir yer . Fakat büyüyen işlerden dolayı kadro birden artınca yer sorunu oluşmuş. Şimdi inşaat var , işte o bitmeli ki, ben yerime kavuşayım. Galiba yılbaşını bulacak bu. Öğle tatili var, yemek yiyip bahçede havalanıyoruz. İyi geliyor, biraz insanın havası değişiyor.
    Arnavutköy'de köpekler çoğaldı, ama bakılıyorlar, sabahları birileri et veriyor hep onlara, biz de kapılara su tasları koyuyoruz. Ama arabalardan korunma şansları yok maalesef:(

    YanıtlaSil
  16. Aysherose : Canım evet maalesef biz ömrümüzü yollarda harcamak zorunda kalan İstanbullularız. Çağlayan kavşağı açılacak trafiği vardı, kavşak açıldı trafik daha beter oldu mesela. Fakat senin yolun beni çok korkuttu:) çok kolay gelsin.

    Nora : 8-6 çalışamam demiyorum, ben yıllardır 8-8, 8-10, 8-geceyarısı, cumartesi pazar çalışıyorum zaten. 8'de işbaşı yapacaksam servis gelsin beni 7:30' da evden alsın diyorum. bunun neresi tuhaf?

    YanıtlaSil
  17. Mehmet : dostum, üzüldüm, dertlendim çok şimdi. kafa yorgunluğu ne demek anlayabiliyorum biraz. beter yıpratıcı bir durum, benim eski şirkette son 3 yılda gözlerimin altı çöktü, kafamda bir tümen beyaz tel çıktı, o kafa yorgunluğundan, stresten, ve sabahtan akşama kadar çalışıp para kazanamamaktan. çok zor bir yola girmişsin gerçekten. inşallah en az hasarla kurtulur kaçarsın.
    işsizlik en kötüsü, ondan bır tık sonra en kötüşey, çalışana değer vermeyen insanlarla çalışmak. bunu sadece yaşayan anlayabilir. iş hayatında çoğumuz yaşamışızdır maalesef. bizim eski şirkette trilyonları alıp işi kapatıp bizi sap gibi dehleyen adam arkamızdan "ne istiyorlar ki, bi maaşları kaldı" diyormuş. yıllarca verdiğimiz emeğin, sırtımızdan yaptığı milyonlarca euro cironun, kaçırdığı trilyonların önemi yok tabii.

    Ne diyeyim, ben bir şekilde kurtuldum. Maddi hasar aldım. manevi olarak da sanırım asap bozulması, moral çöküklüğü ve işten-iş hayatından nefret etme dertleri ksldı. Sen hasarsız kurtulursun hayırlısıyla inşallah canım. Herşey normale girsin, tek dileğim bu.

    YanıtlaSil
  18. thalassapolis : kuzum, bugün baktım ekşi sözlük kapalıysa uludağ sözlük açık idi, onu bilememişler herhalde ahahah. neyse sonra zaten o kadar işim vardı ki, hiç bişeye bakamadım:)

    Handan : aaa canım bilgisayarsız nasıl oluyor, ohhh ne güzelmiş. ben 1 hafta bilgisayar bekledim. neyse o var:))

    Korhan :ya sorma , ben böyle başlıkların, eğlenceli yazıların insanıyom. şikayet etmeyi sevmiyorum aslında:)

    YanıtlaSil
  19. Çavlan : Çavlancım şirket iyi bir şirket. Sabahın körü kalkmayı çözebilirsem çok bir derdim kalmaz. Çünkü yol sorunundan kurtuluş yok İstanbul'da maalesef. kafa dağıtmak için açıp gazetelere mailime bakıyorum, misal bugün hiç öyle bir şey yapmadım , çok işim ardı. Ama çalışırken kesintisiz odaklanamıyorum, kafam yoruluyor ve hata yapmaya başlıyorum yorulunca. O yüzden ara ara mutlaka mola vermeli ve kafamı dağıtmalıyım.
    İnsanlar şeker, muhabbetliler.. ama yer sorunu sebebiyle ben insancıklardan ayrı oturmak durumdayım. belki ondan da sıkılmışımdır. Bide çay kahe içecek yer yok, alıp masanda ya da yemekhanede içeceksin. orası da dumanaltı, ben sevmiyorum. Öğlenleri normalde yemekhanede yiyoruz, sonra fabrika yemeğe inmeden kaçmak gerekiyor. yoksa çok kalabalık oluyor. bazen dışarı çıkıp Ikea'ya gidip köfte yiyoruz, öyle bir şansımız var, kime niye çıktın demez. Yani aslında kötü değil. yer sorunu fena bir tek.

    YanıtlaSil
  20. gürültü : üzülme canım üzülme. sektörümdeki en iyi şirkette de çalıştım. kapıdan alıyordu servis. ama insanlara dayanamayıp kaçtım oradan. her şirketin kendince artıları eksileri var. yapacak bir şey yok. dolaşa dolaşa en uygununu bulmak mesele:)))

    banu : ahahah ya benim de bundan önceki şirkette bitmek bilmez bi inşaat çilesi vardı. Allahım ya, her sene en yoğun zamanımızda hoppaaa bi inşaat derdi çıkartır, duvarları kafamıza yıkar, masaları kaldırtır, bilgisayarları sökerlerdi. biz de sahra ofisi kurup iş yapmaya çalışırdık. neyse şimdiki şirkette inşaat ayrı bir katta, ne görüyorum, ne duyuyorum.

    kalifiye olmayan elemanların iş koşulları kötü maalesef. eski şirkette yüzlerce insanı para vermeden gece gündüz çalıştırmalarını unutamıyorum. affedilemez bir durumdu. maalesef insana değer verilmiyor ülkemizde.

    YanıtlaSil
  21. Enneciğim, evet evet zamanında veriyorlar, gün sayıyorum maaş için. şöyle kendimi toparlayıp yeni bilgisayarımı aldım mı şikayetlerim kesilir herhalde:)))
    Heyyy hepimizin hayatında hiç beklemediğimiz harika değişiklikler olmasını diliyorum. Çok teşekkür ederim canım benim.

    YanıtlaSil
  22. "Açıkçası 8'de işbaşı yapıp 6'ya kadar durmaksızın çalışamam ben. Bu şekilde, hiç kafa dağıtmadan çalışabilen varsa beri gelsin, madalya takacağım." demişsin ben buradan sorunun kafa dağıtamaman olduğunu çıkardığım için öyle bir yorum yaptım. Kaldı ki herkes servis kullanabilecek kadar şanslı da olmuyor. Maaşların ödenmesi gecikebiliyor, patronun ya da diğer çalışanlar şerefsiz olabiliyor, sonra insanlar işten atılıp aylarca eve ekmek götüremiyorlar. Ben sadece şükretmeyi unutma demek istedim. Elindekinden de olma ihtimalini unutma. Yoksa haklısın tabi ki herkes daha iyi şartlarda yaşamk ister.

    YanıtlaSil
  23. Nora: ben aralıksız, ara vermeden çalışamam. illa ki birkaç saatte bir 5 10 dakika ya da daha fazla kafamı dağıtmam lazım. kimse de sabah 8'den akşam 6'ya 7'ye ya da kaça kadarsa mesaisi , ara vermeden dur durak demeden çalışamaz. işçilere bile çay molası vb verilir. ben yıllardır o örnek olarak verdiğin koşullardan daha kötü şartlarda çalışmakta idim. resmen kötü kalpli , fabrikadaki işçileri canavarca çalıştırıp para vermeyen patronlarla çalıştım maalesef. işsiz de kaldım. şimdiki işin koşulları tabii ki çok daha iyi. ama hala en iyi değil.

    YanıtlaSil
  24. işçilere bile çay molası verilir diyorsun da neden "bile" dedin anlayamadım işçi olunca çay molası ayrıcalık mı oluyor ? söylediğin kadarıyla işçiler şu an senden çok daha iyi durumdaymış. küçümseme insanları. en iyisni aramaya devam et emin ol bulursun.

    YanıtlaSil
  25. Nora: tecrübesizliğine veriyorum bu cevabı:)

    YanıtlaSil
  26. Judy allah kolaylik versin cicim zormus durum :( gerci is hayatinda ne zor degil ki! Bul bol parali bir koca evinin hanimi ol sen en iyisi :)))
    Ben hep diyorum Istanbul yasamak icin degil gezmek icin guzel ;)

    YanıtlaSil
  27. işçi dediğin insanlara saygı duymasını benden öğreniyorsan pek tecrübesiz sayılmam sanırım. Ben de bu cevaplarını senin doyumsuzluğuna veriyorum. Ara vermeden çalışamazmışmış, bak sen ya, hayat ne rahat!

    YanıtlaSil
  28. judy'cim sana bol sabır diliyorum, her konuda ;)

    YanıtlaSil
  29. Cudi aynı Çavlan gibi ben de.. peygamber sabrının devamını diler bu vesile ile gözlerinden öperim:))

    YanıtlaSil
  30. judycim ben nora konusunda sabır diliyorum

    YanıtlaSil
  31. biz de o konuda dilemiştik zaten çok çaktırmamaya çalışarak :)

    YanıtlaSil
  32. öğrencilere küçümen dyerek dalga geçiyorsunz ama ben ne şartlarda öğrenclik yapıyorum, belki hem çalışp hem okuyorum,, belki çok zor şartlarda okul bitiriyorum, çok şey yaşadım belki küçümsediğiniz yaşımla bunu bilebilr misiniz ? sadece daha kötü durmlarda olanları düşünüp şükredn dedm o kadar ama belli ki herkes kendi durmnu en kötüsü sanıyor.

    YanıtlaSil
  33. A-H : Canım çok zor bir şehir ama başka yerde de yaşamak istemezdim doğrusu. Hep dönmek istediğim olmak istediğim şehir İstanbul.

    Nora : 5-10 yıllık bir çalışma hayatından sonra, inan ne demek istediğimi anlayacaksın.

    Çavlan : canım amin cümlemize:))

    Korhan : öptüm canım, küfkedime selam ederim, pideleri yediniz mi len?

    Mehmet : Nora da burada bizimle yorum yazıyor, düşüncelerini dile getiriyor. 10 sene önce belki biz de öyle düşünüyorduk ne bileyim, anımsayamıyorum ki.

    Nora : yaşını ya da öğrenci olmanı küçümsemiyorum . iş hayatı farklı bir tecrübe. o tecrübe insanın bir çok konuda bakış açısını da değiştiriyor.

    YanıtlaSil
  34. tabi ben de belki ilerde kendi şartlarımı beğenmeyip şimdi bu söylediklerime gülücem kim bilir. amacım tartışmak da değildi inşallah daha iyi şartlarda daha mutlu olduğunz bi yerde çalışrsınz

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.