Günler aylar su gibi akıp geçmiş ve bu seneki Beyoğlu Sahaf Şenliğine gitme vakti gelmişti. Salı akşamı işten çıkıp Taksim'e giderken
geçen seneyi düşünüyordum. Zamanın akışı bana her zaman çarpıcı gelmiştir. Bir sene önce aynı sergiye gittiğimde başka bir yerde çalışıyordum, gözlüklerim vardı, kimbilir ne zamandır maaş almadığım için dertleniyor, bir kaç aydır devam ettiğim diyetimi yapıyordum. Bu sene yeni bir işim vardı, gözlüklerim gitmiş, diyeti başarıyla yaparak incelmeyi başarmıştım. Ama kitaplarla olan ilişkimde değişen hiç birşey yoktu. Yine tanesi 5 liraya kelepir romanlar bulmak ümidiyle eski ciltleri karıştırmaya gidiyordum.
Geçen sene Gezi parkında yapılan şenliği bu sene Odakule'nin arkasına, eskiden Tüyap Kitap Fuarının düzenlendiği yerin önündeki park alanına almışlar. Sanırım daha genişlemiş alan böylece, oldukça da kalabalıklaşmış. Zor gezdim sergileri.
Ben şenliğe 5 liraya kelepir Agatha Christie kitapları bulurum diye gittim. Alanı ilk tur dönüşümde 1 tane bile Agatha göremedim, çok şaşırdım. Bu sene kitaplar daha çeşitliydi, yani tam sahaf gibi salt ikinci el yenice kitaplar değil, gerçekten eski kitaplar ve dergiler doluydu fuarda. Özellikle eski dergilerin çeşitliliğine şaşırdım. Kitaplardan eski ciltli olanlara bir ümit el attım, çoğu Barbara Cartland ve Victoria Holt romansları idi. Dolandım, dolandım, bir türlü alacak bir şey bulamayıp moralimi bozacağım anda, Dido'yu buldum. Kitap Fuarına gittiğimde de böyle olurum, elime ilk kitap torbamı almadan rahat edemem:))
Kitabın kapağı ilgimi çekince içini inceledim, "aşkın, ihanetin ve intikamın tutku dolu hikayesi" yazıyordu. İhanet, intikam benim temalarım ayol diyerek hemen kaptım Dido'yu. Mitolojiden esinlenerek yazılmış bir roman Dido. Yazar Adele Geras.
Dolaşmaya devam edip ilk turda göremediklerimi yakalamak için ikinci bir tur attım alanda. Güzel ciltli romanların dolu olduğu bir standda şu kitabı buldum: Bir Çalgıcının Seyahati.
Aaa ben de bir seyyahım diyerek kitabı biraz inceledim, enteresan geldi. 1976 basımı ve yazarın adı yok! Almancadan çevirenin Mehmet Tevfik olduğu yazıyor sadece kitabın içinde. Kitap ülkemizde ilk kez 1907 senesinde basılmış ve o baskıda dahi yazar adı değil; salt çevirmen Mehmet Tevfik'in adı yazıyormuş. Kitabın kahramanları Alfred Müller ve Fridrih Şüller okuyucular tarafından o kadar çok sevilmişler ki; eski harflerle 2 kere daha basılmış kitabımız, 1911'de ve 1926'da. Yeni harflerle ilk basımı 1945 yılında olmuş. Birkaç kere de özet halinde yayınlanmış, özetleştiren kişi ise Kemal Tahir'miş. Benim elimdeki 1976 baskısını yapan Rakım Çalapala; Kemal Tahir'le görüşmüş ve Tahir'in demesine göre Almanca bir eserden esinlenerek yazılmış bir Türk romanıymış bu aslında. Altın Kitapların çakma Christie'si gibi bir durumla karşı karşıyayız yani:) Yayıncı pes etmemiş, Kemal Tahir'den başka pek çok kişiyle görüşerek gerçeklere ulaşmış, bu romanın yazarı aslında çevirmen olarak geçen Mehmet Tevfik imiş, küçük bir Alman romanından (Bir Haylazın Hayatı) esinlenerek bu kocaman romanı yazmış. ne yazık ki, Rakım bey Mehmet Tevfik hakkında başkaca bir bilgiye erişememiş. Böyle çok sevilen bir romanın gerçek yazarı da sahafçı dükkanlarında anonim kalmaya mahkum olmuş.
Bu kadar hoş bir hikayesi olan kitabı gerçek bir sahaf hazinesi kabul edip hemen aldım tabii dostlar. İçindeki ithafiyla, karton cildi ve şömiz kabıyla tam bir eski roman Bir Çalgıcının Seyahati, okuduğum bir kaç paragraf da oldukça akıcı geldi. Güzel olacağı kanaatindeyim.
Fakat Agathalar neredeydi? Neden tezgahlarda üstüste yığılmış bir sürü Christie romanı bulamıyordum? Artık kızıp eve dönecektim ki, dükkanlardan bir tanesinde, en dipte, bir sürü eski Agatha Christie kitabı beni bekliyordu! Nihayet! Kitaplar epey eskilerdi, 2 tanesi Altın Kitaplar basımı bile değildi, belki de onları almamalıydım. Ama sonuçta 5 liralık bir Christie romanı ne kadar kötü olabilir?
4000 Yıl Önce İşlenen Cinayet (Death Comes As To End), Nil Yayınevi tarafından basılmış. Ne yazık ki basım senesini yazmamışlar, ama İstanbul telefon numaralarının 6 6 haneli olduğu senelerden kalma bir kitap. Antik Mısır'da geçen bir cinayet romanı. Daha güncel Altın Kitaplar basımının adı
Yılan İçini Döktü.
Köşkte Cinayet (The Hollow) 1978 senesinde Selkan yayınları tarafından basılmış. benimle aynı yaşta yani bu kitap! (Ben daha iyi görünüyorum) . Baskısı Altın Kitapların aynısı, başta karakterlerin tanıtıldığı sayfa bile aynı. Altın Kitaplar bu romanı
Ceset Katilini Arıyor ve daha sonra da
Hollow Malikanesi Cinayeti diye yayınladı, yani Christie kitapları habire isimleri değişerek yayınlanıyor ülkemizde. O yüzden kitap alırken orijinal ismini kontrol etme şansnız varsa mutlaka yapın.
Briç Masasında Cinayet (Cards On The Table) 1980 Altın Kitaplar basımı. Bu kitabı aynı isimle ve farklı kapaklarla yayınlıyorlar hala.
Nil'de Ölüm (Death On The Nile) defalarca filmini izleyip (Hem David Suchet hem Peter Ustinov versiyonunu izledim) kitabını nedense okumadığım bir Christie şaheseri. Altın Kitapların 1980 baskısı bu da. Aynı şekilde kapağı değişerek basılıyor hala. Ama ben güncel kapaktansa bu elimdeki versiyonu çok daha fazla beğendim.
Fare Kapanı (Three Blind Mice) Altın Kitaplar basımı, ne yazık ki senesi yazmıyor üzerinde. Yalnız diğerleri 75 Lira görünürken bu 100 Lira imiş, demek ki 80 sonrası basım diyebiliriz. Değişik olarak bu kitabın kapağına orijinal ismini de yazmışlar. Bence Agatha romanları için şart bu. Kitap kısa öykülerden oluşuyor, Fare Kapanı öyküsünün farklı bir versiyonunda uyarlanan oyun ise uzun yıllardır Londra'da sergilenmekte.
Cinayet Alfabesi (The ABC Murders) 1978 Altın Kitaplar basımı. Farklı kapaklarla güncel basımları yapılan bir başka Agatha romanı da bu.
Bu seneki sahaf seferimden de oldukça memnun kaldım dostlar. Christie daima iyidir ve diğer kitaplar da enteresan görünüyor. Tabii fuara kadar hiç kitap almayacağım lafımı epey bir yemiş oldum:))
Peki siz en son hangi kitapları aldınız bakalım?
xo xo