En son konuştuğumuzda zırlıyordum tatil bitti diye. Dile kolay 2 hafta işe gitmemek ne demek, insan epey uzaklaşıyor hadiseden. Böyle suratın adeta ay parçasına dönüyor, kazayakların açılıyor canım:) Ah ama o Pazartesi işe nasıl gittiğimi de bana sorun.
İşte o meşum Pazar gecesi, kazayakları yeni açılmış mahkeme duvarı suratımla çok geçe kalmadan giydim ayıcıklı pijamamı, yatağa yattım. Yerleştim yerime güzelce, uyuymaya çalışıyorum, tam havaya girmişim MEEOOUUUWWWW diye dışarıdan bir cayırtıdır koptu, ülen bizim kedi bahçedeydi, buna saldırdılar diye panikle fırladım uçtum yataktan bahçeye. İyi ki donla yatma mevsimini kapatmışız da bi çığlık da komşulardan gelmedi tövbe yaleppim:))) Keddiiiyeaahh, gel pisi pisiii diye seslendim, şıllık kedi de poposunu gezdiriyormuş meğersem, tintin çıktı geldi, annem de cama çıkmış, o da bana kızmasın mı, üşüteceğim diye meraklandı kadın tabii:)
Neyse, kedişin sağlığından emin olunca gidip tekrar yattım. Aman uyu uyuyabilirsen. Dalıp dalıp uyanıyorum, nefesim kesiliyor, biraz uyuyorum bu sefer kabuslar kabuslar... Bütün gece çile çektim, sanki ertesi gün bütün tırnaklarımı çektirmem gerekiyor filan gibi bir dehşet krizi, yuh dedim sonradan kendime:))) Hep bunun yüzünden:
Eh sonuçta tıpış sesi eşliğinde gidip çalıştık bir güzel. O hafta çok yoğun geçti tabii, bildik iş dertleri, üstüne üstlük eve geliyorum tv'de Ezel de yok :)) Hele Perşembe, pisi pisine şirkette kaldım, servise yetişemedim, müşteri illa birşey istedi, hazırladıktan sonra ise fuzuli yere istediği ortaya çıktı, evden çok uzaklarda servissiz bir başıma yollarda kalmış bulundum.
Değişiklik olsun, hem kışa deneme olsun diye Cevizlibağ'dan tramvaya binip Kabataş'a gideyim dedim. Önce bekle bekle gelmedi, gelen de kalabalık, ter kokusundan burun düşüren cinsten geldi oyyy amannnnn:))) En azından oturdum! Tıngır tıngır 40 dakikada Kabataş'a geldim. Oradan da artık 1 saatte mi ne Bebek'e geldim hayminako ya. Tabii abartıyorum biraz, 1 saat değilse de çok uzun sürdü, şu sahil trafiği bitmedi gitti vay arkadaş!
Eve geldim artık canım burnumda, moral yerlerde, suratım pelte gibi. Annem "yorulmuşsun evladım" diyecek oldu "sus kadın" , kedi "mivv" dedi, kıçına tekmeyi bastım... Ahahah, yok bunları aklımdan geçirdim, anneme yolda kaldığımı söyledim, kediyi de koynuma aldım, oturdum Fatmagül'ü izlemeye. Tam o sırada kedi hapşırdı! Amannn, ben bir meraklandım kedi hapşırınca, koştum gittim elektrik sobasını odama getirip açtım. Oda birden ısındı, Kediş kalktı yerinden, sobadan uzak bir köşede haliya serildi... Bana hararet bastı, zaten kafam taş gibi olmuş yorgunluktan, soba ateş gibi, fenayım, üstüne televizyonda Fatmagül mıy mıy muy muy zırlıyor. Aayyyyy noluyo lannnn diye bağırasım geldi. Kedi dile gelse "gözünü seveyim kapa şu sobayı" derdi herhalde :)))) Neyse sobayı kapattım, kedi de bir daha hapşırmadı. Yine hep bunun yüzünden oldu ne olduysa:
Sonra nihayet haftasonu geldi, Cuma gecesi "İstanbul'un Altınları"nı izledim, Cumartesi Lady Charlotte ile Taksim'de gezdik, Midpoint'te yemek yedik. Fakat o kadar yorulmuşuz ki, en son Mango'ya girdiğimizde sadece koltuklarda oturup dinlendik ve mağazayı hiç gezmeden çıkıp gittik. Neden o kadar ayaklarımıza kara sular indi, onu da çözemedim, her zaman dolaştığımız kadar gezmiştik yine.
Pazar günü de evde boş boş yattıktan sonra, tatilden sonraki 2. iş haftasına başlamış bulunuyoruz. Sessiz kaldığım günlerde anlatmaya değer buncacık şey olmuş, o yüzden biraz aksiyon çıksın diye bu akşam Beyoğlu Sahaf Şenliğine gittim, onu da bir sonraki yazıda anlatacağım.
Haydi sağlıcakla kalın, ben de aklımı başıma devşirip günlüğümü düzgün düzgün yazmaya devam edeyim.
xo xo
oy! 'bunun yüzünden'lerin ikincisine öldüm bittim, açtım büyük halini aval aval bakıyorum ekranın karşısında o bıyıklı kısık gözlü güzelliğe.. gidip bahçedeki kedileri seveyim biraz bari :))
YanıtlaSilkedi seven izdirabina katlanir Judycim ;)
YanıtlaSilhic cekilmiyor tatil sonrasi ise baslamak dimi :( bende nefret ediyorum.
Seviyom Judy'im seni de kedişini de :))
YanıtlaSilWalla ben onu bunu bilmem. Madem alıştırdın, afedersin zıçsan bile yazacaksın:))
YanıtlaSilHer sabah biraz gazete, biraz real fiesta olmazsa olmaz:)
Bu arada real fiesta diye bi otel varmış biliyor muydun?:)
Çavlan: heey göbeğime uzanmış keyif yapıyordu o sırada kedicik:) çok tonton çıkmış:)
YanıtlaSilA-H: ben onun herşeyine razıyım oy toştoşum:) hele uzun tatilden sonra geri dönmek daha da zor:)
YanıtlaSilthalassapolis: öpüyoruz seni ikimiz birden ıslak ıslak:))
YanıtlaSilrock lee: canım sağol eksik olma, okunduğunu bilmek harika bir duygu. Uay arkadaş otel adımı çalmış, merak ettim nasıl bi otel? Kırmızı fenerli olmayaydı iyiydi:)
YanıtlaSil