15 Eylül 2012 Cumartesi

Bodrum Tatili 3.Kısım : Günübirlik Rodos

Bodrum'da 1 haftadan uzun süre kalacaksanız ve halihazırda şengen vizeniz var ise, günübirlik olarak Rodos adasına gidebilirsiniz. Salt bu gezi için özellikle vize almayın ama, çok fazla çile çekmiş olursunuz. Ya da kısa süreli tatiliniz varsa, onu denize girip güneşlenerek geçirin. Ama bizim gibi 2 hafta tatiliniz ve hazır vizeniz varken Rodos için bir gün rahatlıkla harcanabilir. Onun dışında birkaç günlüğüne gidip kalmaya da değer, bence Rodos harikulade güzellikte bir ada.

Rodos Kalesi


Rodos'a gitmek için en az bir gün öncesinden katamaran bileti almak gerekiyor. Gidiş-dönüş kişi başı 74 TL. Biletinizi Bodrum mendireğindeki  feribot ofisinden alabilirsiniz. Ayrıca yurt dışı çıkış harcı 15 lira ödeyip pul da almak gerekiyor, onu da buradan edinebilirsiniz. Biz bunu ne yazık ki sonradan öğrendik.

Bodrum-Rodos seferleri sadece Pazartesi ve Cumartesi günleri yapılıyor. Feribot saat 9'da, en geç 8'de Yeni Liman'da olmalısınız, katamaran buradan kalkıyor. Biz sabah erken kalkıp kalkıp taksiyle gittik Yeni Liman'a, yürüme mesafesinde değil burası. Merkezden 15 lra tuttu taksi.

Limana bir geldik ki, akıl almaz bir curcuna, ucu bucağı görünmeyen kuyruklar. Aldığımız biletle check-in yapmamız gerektiğini öğrendik. Upuzun bir kuyrukta beklemeye koyulduk. Sonra meğersem o değil beriki upuzun kuyrukta beklemeliymişiz, biz de o diğer kuyruğa kaynak olduk, kavga çıktı haliyle:)) Bağırış çağırış check-in yaptık, bize gerçek biletimiz verildi. Bunu dönüş için de kullanacaksınız, sakın kaybetmeyin dostlar.

Check-in'den sonra yurt dışı çıkış harcı ödeyip pul almamız lazımdı, hey yaleppim. Onu da nereden alacağımız bir türlü bulamadık göt kadar limanda, ben sizin organizasyon beceriksizliğinize sıçayım e mi!  Neyse halimize acıyan tonton bir amca 30 kağıdı Lady Charlotte'ın elinden kaptı, koşarak gitti bize pul buldu geldi sağolsun:)) Ancak ondan sonra pasaporttan geçip katamarana bindik, ama kuyruk bitmeyince 1 saat rötarlı kalktı gemimiz.

Geminin içi feci derecede soğuktu, zibidi yazlık elbiselerimizle titreye titreye yolculuk ettik, eğer giderseniz aklınızda bulunsun, yanınıza hırka alın mutlaka. Yol da iki buçuk saat sürüyor. Dönüş de o kadar, bir de check in kuyrukları derken gezmek için çok az zamanınız kalıyor. O yüzden günübirlik gitmek için özellikle şengen almakla uğraşmayın demiştim.

Çileniz bu kadarla bitmiyor tabii, katamaran nihayet Rodos'a varıp, ateş gibi yakan güzelim havaya kavuşuyorsunuz kavuşmasına da, bir kere daha pasaporttan geçmek gerekmekte. Üstelik önce Avrupa pasaportlarını alıyorlar, bizi bir güzel bekletiyorlar. Havaalanında bir sürü pasaport memuru olur, sıralar tıkır tıkır işler ya, burada öyle değil, 2 memur var, bekliyorsunuz kuzu kuzu.

Rodos

Nihayet bütün engelleri aşıp limandan dışarı adım atınca, karşımızda 2 katlı, üzeri açık turist gezi otobüsünü gördük, hemen ona atladık, böylece adada güzel bir tur atabilecektik. Otobüs bileti 9 Eur idi.




Otobüsün tepesine kurulup Rodos'un keyfini çıkartmaya başladık. Yemyeşil bir ada idi burası, o kadar bol ağaç ve çiçek vardı ki, hayran olmamak mümkün değil.




Tur otobüsü bizi adanın antik çağlardan kalma stadyumuna ve akropolisteki Apollo tapınağına götürdü önce







Daha sonra sahil kıyısına inerek, meşhur Belvedere otelini gördük, upuzun harikulade kıyı şeridini gezdik. Denizin rengi nefis bir turkuvaz idi, sahilde herkes sere serpe uzanmış, keyifli keyifli güneşleniyordu. Biz de kendimizi kumsala atıp üstsüz güneşlenmek istedik. Bir yaz mutlaka Rodos'a gelmek lazım bunun için:) Tabii bu esnada paparazzilere yakalanmamak lazım. Biliyorsunuz Düşes Kate'in üstsüz fotoları çarşaf çarşaf yayınlandı. Ben de Bodrum'da üstsüz yakalanmadıysam demek ki Kraliçe'nin en sevdiği gelin ben olacağımdır artık:)





Lady Charlotte



Judy







Sahilden şehir merkezine doğru ilerledik; postaneyi, polis merkezini gördük :)) Ama binalar çok güzeldi:)









Antik çağlardan kalma Rodos Limanını uzaktan da olsa görebildik


Ortaçağdan kalma kalenin yanından uzayıp giden liman yolu pek güzeldi





Nihayet Rodoş Şövalyelerinin kurduğu eski kale şehre yaklaşmıştık







Eski kentin girişi pek görkemliydi:




Adım adım girişe yürürken Lady Charlotte beni yakalamış:),



Tam Lady Charlotte'ın ftoğrafını çekecekken, adamın biri ayağı yerdeki taşlara takılıp boylu boyunca yere yapıştı, ciyak ciyak bağırdı. Ay ne feciydi anlatamam dostlar. Neyse bekledik inleye inleye çekildi de fotoğraf çekebildik.



Kalenin içi mükemmeldi, taş yollar, eski binalar, her taraf minik dükkan ve tavernalarla bezeli, capcanlı, cıvıl cıvıl idi. Burada saatlerce gezip o dar sokaklarda kaybolmak muhteşem bir zevk idi.




Girişin hemen ilerisindeki meydanda cici bir çeşme vardı, tepesinde minik bir baykuş tünemiş. Meğersem baykuş, tanrıça Athena'nın simgesiymiş ve farkındalığı sembolize edermiş. Yunanistan'da bol bol bu cici kuşun figürlerine rastlamamızın sebebi buymuş.







Çarıklar, sapanlar


Arkeoloji Müzesinin girişi




İncik boncukçu, hediyelikçi dükkanlar, eski şehrin daracık taş yolları boyunca rengarenk dizilmişler



Dolaşmaktan yorulunca, en esintili restoranı seçip oturduk, işte sizler için restoranın menüsünü çektim, fiyatlar bu şekilde idi. Ortayaşlı sevimli bir garson amca bizimle ilgilendi. Pek nazik ve güleryüzlü idi. Zaten Yonan kardeşlerde genel olarak bir sakinlik, güleryüz, rahatlık gözlemledim. Ada havası mı, rahatlıktan mı artık bilemeyeceğim. Ama çok sempatikler.



Yunanistan'a gidince bol bol Mythos birası içmek lazım



Ekmek ve yağımız



Karides kokteyli



Sarımsaklı ekmek krallara layık idi



Çoban salatanın üzerine bir dilim peynir koyup Greek Salad yapmışlar Yonan kardeşlerimiz:



Kalamar tava




Toplam 60 eur hesa ödedik. Yani alışveriş yapmayacaksanız 50 Eur ile Rodos'a günübirlik gidebilirsiniz. 30 Eur yersiniz, 20 Eur da işte illa bir ufak magnet, kart mart birşey alırsınız ne bileyim.

Rodos'un en önemli özelliği tabii Rodos Şövalyeleri olarak bilinen Hospitaller Şövalyeleri (StJohn Şövalyeleri olarak da anılırlar) Adada muhteşem bir kale kurmuşlar, en tepede de Büyük Üstadın Sarayı bulunmakta. Bu saraya çıkan görkemli taş yola "Şövalyeler Caddesi" denilmekte. Tabii kılıç şakırtılı tarihi romanları, silahşörleri ve şövalyeleri pek sevdiğim için benim için daha da etkileyici ve zevkliydi burada gezmek. Taşa oyulmuş armalar, simgeler, zambak işaretleri (Fransa'nın eski sembolü fleur de lis) ile bezeliydi bu ortaçağdan kalma taş binalar.


Avenue of the Knights



Yunanistan'da aynı bizdeki gibi sokak kedileri dolu caddelerde, mutlu mesut yaşıyorlar. İşte ortaçağdan kalma taşların üzerinde öğle uykusu uyuyan siyah beyaz bir Yonan kedisi beni görünce hiç istifini bozmamış idi.


Kardeşi de yolun ortasına yayılmış keyif yapıyordu.





Şövayeler caddesinde yürürken gözüme ilişen taşlık ara sokaklara girmek için dayanılmaz bir istek duydum :


Daracık sokakların her dönemecinde ayrı bir güzel manzara vardı


Her dönemeçten sonra hoş bir sürprizle karşılaşmak mümkündü Rodos'ta





Tepeye ulaşınca saraya girmeden önce Süleyman Camii'sine göz atmaya gittim. Camii kapalıydı, sadece fotoğraf çekebildim.



Burası da Hafız Ahmet Ağa Kütüphanesi. Ben buralarda gezerken Lady Charlotte şişip ağrıyan ayağını dinlendiriyordu. Ben de ilk gördüğüm adamdan rica ettim, fotoğrafımı çektirdim. Adam Türk çıktı zaten:))



Ve nihayet Şövalyelerin Büyük Üstadının Sarayı'na gelmiş idim:




Burada da 2 tane komik tipli ecnebi buldum, onlar çektiler fotoğrafımı, sağolsunlar:



Kaleye giriş ücreti 6 Eur idi. Bilet alıp geniş merdivenlerden yukarı bir çıktım ki, sarayda benden başka kimse yok. Lady Charlotte da dalga geçti, herkes kalenin önünce fotoğraf çektirip gidiyormuş, kimse içeri girmiyormuş:))

Neyse, buralara gelmişken gezeyim dedim, lakin dönüş feribotumuzun kalkma saatine pek az kalmıştı, totom tutuşmuş gibi, koşturarak hızlı bir tur attım sarayda. Bu tip eski şatolarda pek bir şey olmaz zaten, sonuçta bir Versailles değildi. Bir de etrafımda kimse olmayınca azıcık korktum dostlar, bomboş taş koridorlarda koşarken sadece kendi ayak seslerimi duyuyordum...



Mozaikler koruma altına alınmıştı, benzerleri Bodrum kalesinde de mevcut bu mozaiklerin. Ne de olsa aynı adamlar inşa etmiş iki kaleyi de.

















Nihayet sarayın avlusuna çıktım, burada sevimli bir İngiliz çiftin fotoğrafını çektim, onlar da beni çektiler, yaşasın turist dayanışması:)))



Saraydan çıkıp Lady Charlotte'ın koluna girdim, yokuştan inerken benim siyah beyaz kediyi bir tekirle beraber gördüm:)) Tabii onlar yine istiflerini bozmadılar.



Yürüyüp, şehre girdiğimiz kapıya geldik, güzel bir zamanlama ile gelirken bindiğimiz gezi otobüsünü geçerken yakalamıştık. Otobüse binip limana geldik, zaten liman ile eski şehrin girişi çok yakınlar, bilginiz olsun.

Bir kere daha pasaport kuyruğuna girdik, bir günde bu kadar kuyruk çok değil miydi? Sonunda katamarana girip oturduğumuzda içerisi yine feci soğuktu.

Yola çıktığımızda bir dalga oldu ki anlatamam, ben rahatsız olmamak için gözlerimi kapadım, bu esnada ön taraftaki ufaklıklar oluk oluk kusmuşlar, kamarotlar torba koşturmuş yavrucaklara:))) Lady Charlotte da pek fena olmuş idi, soğuktan da titriyorduk. Titreye titreye Bodrum'a geldik, ben hasta oldum tabii, tatilin ilerleyen günlerinde Nurofen Cold içmek zorunda kaldım.

Feribottan inişimiz de çileli oldu, kapının önünde ayakta bekledik yarım saat, sonra öbür taraftan yanaştı kaptan, biz yine geride kadık:) Ve gecenin o saatinde yorgun argın, bir kere daha pasaport kontrolünden geçtik. Fakat o kadar da yorgun değilmişiz herhalde, free shop'ta kutu Jack Daniels-cola keşfettik dostlar! Mükemmel karışımı bulduk sonunda!

Böylece, otelde viski kola ile Rodos gezimizi tamamlamış olduk. Kesinlikle çektiğimiz zorluklara değdiğini düşünüyorum Rodos'un.

Siz de beğendiniz mi?

xo xo

mükemmel karışım



15 yorum:

  1. Süper tatil olmuuus! Bu arada küpe kolye yüzük derken her yanimiz baykus dolmustu. Meger farkindalik sembolüymüs. Anlam kazandi bu bilgiyle ;)
    Selamlar!
    Janet~

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bana harry potter'dan geldi baykuş sevgisi. kocaman gözleriyle şahane hayvanlar. ben de bir sürü baykuş kolye almıştım.şirketteki amcalardan biri laf etti, aa o takılır mı diye, ben de "baykuşlara bayılırım, en sevdiğim hayvan da kara kedi" dedim daha da birşey diyemedi ahahah

      Sil
  2. 1.saraylara alışman lazım geldiğinden yalnız da olsa sarayı gezmen iyi olmuş
    2.tekir yunan da olsa göbekli :)bu tekirler niye böyle yahu :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yahu sen söyleyince farkettim. üçü de sokak kedisi, siyah beyazlar gayet ince, fit iken tekir almış önüne göbeğini , yayılmış yatmış, tombilik yaaa ahahaahah:))

      Sil
  3. Oh! ne iyi etmişsiniz.
    Hiç olmazsa 'Rodos'u da gördük' dersiniz :)
    50 Avro çok be, bunlar batıyorlar mı, adam mı söğüşlüyorlar bilemedim :)
    Gezmiş kadar olduk sayenizde; tişikirler sipirgirls :)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bodrum'da o kadar söğüşlenmiştik ki, artık Rodos'da söğüşlenmek bize batmadı Sitticim. Amaan turistiz biz deyip biraz abartmış olabiliriz yemeği, içmeyi:))Bir de free shop'da jack daniels , rodos'lu kitap ayracı, magnet vs gibi ıvır zıvıra para verdik.
      Gezmek çok güzel şey, hatta en sevdiğim şey:)

      Sil
  4. Oh sefan olsun prenses. Seninki Afganistan da hayhaydan kurtulmuş garibim, kıyamam enişteme:))
    Zoitsa'nın dediği gibi saray antrenmanı iyi olmuş, yabancılık çekmezsin Engiliş palacelerinde:))
    Öperim seni...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şaka maka zibidi harry üstüme kaldı:)) halbuki yaşı da pek ufaktı. kendisi pek serseriydi. bu bendeki istemem yan cebime koysunculuk pek fenaydı:))))

      Sil
  5. Beklemiyoduk, ani oldu bu. O yüzden hemen yorum yapamamış olabiliriz:))
    Keşke kalenin içini daha çok gezebilseydin.
    Kimbilir ne yaşanmışlıklar vardır o kalede (Bu lafı da hiç sevmem:))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ahahah nasıl anlıyorsun ama :)))neyse sen de haklısın ne diyim:) ama yaşanmışlık kelimesini şuracığa sokuşturup intikamını da aldın ahahah:))

      keşke daha çok zamanımız olup o eski şehrin içinde kaybolabilseydik. çok çok güzeldi Rodos. kaleyi koşmadan gezebilseydim, belki fotolar daha iyi çıkardı. eh, kısmet:)

      Sil

  6. oh...sefan olsun judyciğim,
    Rodos'a giderken çıktısını alıp gideceğim bu yazının:)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tabii tabii, philippos tavernadaki garson amcaya uğramayı ihmal etme, pek efendi bir adamcık idi:))

      Sil
  7. ahahaha bişey itiraf edeyim: rodos limanda inip old towna girip hostel buldum, akşamdı zaten. gece yemek yiyip uyudum senin yazıyı okumuştum yolda sabah olunca allahım old town da geziyorum geziyorum otobüsü bulamıyorum:))) bir an sanırım akşama kadar böyle gezip bulamayacağım diye korktum!:)) sonra neyse bir taksici abiye sordum, öğrendim koştum bilet aldım da şehri gezebildim:)))

    YanıtlaSil
  8. Merhaba,
    Önümüzdeki hafta 6 ve 8 yaşındaki 2 kızımla günübirlik Rodos'a gitmek istiyorum hazır vizelerimiz varken. Bahsettiğiniz tur otobüsü plajlara götürüyor mu? Bir de hop op-hop off tarzı mı? Yani plajda indin, 1 saat takıldın bir sonraki ile döndün, şeklinde mi? :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bu otobüs hop on hop of tarzında evet, uzun bir plajın yanından geçmiştik ama hangi plajdı bilemedim.

      Sil

Yaz ki muhabbet olsun.