Cumhuriyet tarihimizin gururla anacağı gerçek bir devlet adamı bugün göreve veda ediyor... Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer yedi yıl büyük bir özveri ile yürüttüğü Çankaya görevini noktalıyor.Sezer hem siyasetçiler, hem medyanın yadırgadığı bir cumhurbaşkanıydı...
Çankaya'ya çıkışının üçüncü ayında onu göreve seçen Ecevit hükümetinin Kanun Hükmünde Kararnamesi'ni geri gönderdiği için iktidarca topa tutuldu. Çünkü kendisini seçenlere biat etmemiş, hukuka aykırı bulduğu metni imzalamamıştı...
Çankaya'da her zaman hukukun ve ülke çıkarlarının kalesi oldu...
Görevi boyunca laikliğe aykırı yasalar kadar yağma ve talan yasalarını da veto etti. Geri çevirdiği ilk yasalardan biri sit alanlarını yapılaşmaya açan yasaydı. Son olarak da ülke servetini yabancı şirketlere peşkeş çeken petrol yasasını geri çevirdi...
Yadırganması için sebep çoktu...
Kırmızı ışıkta duruyor, markette veya hastanede sıra bekliyor, vatandaşın hakkını yememek için titizlik gösteriyordu. Halkın hakkını yemeyen devlet adamına ülke alışık değildi. Üstelik hortumcularla aile fotoğrafı çektirmiyor, zenginlerin yatında tatil yapmıyor, çocuklarını iş ve avanta ortamına sokmuyordu...
Köşk bütçesinden artırdığı parayı geri veriyordu...
Hasan Pulur ile dün, bizlere zaman zaman açtığı telefonlardan söz ettik...
Genelde bayramlarda bizzat arardı. Konuşma hatır sözcüklerinden ibaret kalır, göreviyle ilgili konularda ipucu vermemeye özen gösterirdi. Basında çok ağır hatta iğrenç iftiralara uğradığı halde bizlerden asla destek istemedi. Böyle bir şeyi ihsas etmedi...
Medya onu çok yadırgadı...
Çünkü kendisinden önceki siyasiler ve cumhurbaşkanları gibi haber sızdırma karşılığında destek aramıyordu. Basını kullanmıyor, kendini de kullandırmıyordu. Kimseye torpil yapmıyordu. Medya kâh bunun için kızıyordu ona...
Kâh AKP'ye yalakalık etmek için eleştiriyordu...
Sezer asık yüzlü olmakla, içine kapanık olmakla eleştirildi...
Doğrusu her şeyin magazinleştiği bir dönemde onca ciddiyet yadırgatıcı oluyordu!Ama halk Sezer'i sevdi. Her gördüğü yerde alkışladı. Bundan sonra da alkışlayacak. Türkiye onu çok arayacak...
Melih Aşık
Millliyet
Hoşçakal güzel insan. Bir Ankara'lı olarak trafiğimizi kesmediğin için,bizden olduğun için, çankaya caddesinde yürürken duvarın üzerinden uzanıp bizimle konustugun için,çarşı pazarda görebilip hatır sorabildiğimiz için..Bir Türk olarak en önemli değerlerimizi kimseye çiğnetmediğin ve en önemli makamımızı şerefle yürüttüğün için sana minnettarız.
YanıtlaSilMustafa Mutlu -Vatan- 15/08/2007
Gülün şanssızlığı Ahmet Necdet Sezer!
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i sevmeyebilirsiniz... Bunun için de kendinizce haklı nedenleriniz olabilir:
Örneğin, Kılı kırk yarıyor, atama kararnamelerini imzalamayarak iktidarın işini zorlaştırıyor diyebilirsiniz...
Bir cumhurbaşkanından daha çok Anayasa Mahkemesi Başkanı titizliğiyle calıştığını, bazı yasaları abartılı gerekçelerle iade ettiğini öne sürebilirsiniz...
Bazı eski cumhurbaşkanları gibi devletin zirvesindeki en kritik konularda kimi genel yayın yönetmenlerine telefon edip düşündüklerini anlatmamasını etkisizlik olarak yorumlayabilirsiniz...
Sık sık basın toplantıları düzenleyip konuşmamasından rahatsızlık duyabilirsiniz...
Gerekmedikçe yurt dışı gezisine çıkmamasını devletin dış politikasının belirlenmesine katkıda bulunmadı diye değerlendirebilir ve eleştirebilirsiniz...
Başka...
Lütfen düşünün, vicdan sınırlarınızı zorlamadan ama!
10. Cumhurbaşkanı hakkında ağır bir suçlamada bulunabilir misiniz?
Örneğin:
*Oğlunun düğününde sarf edilen elektriğin parasını bile kendi kesesinden ödeyen bu devlet adamı için Güvenilmez diyebilir misiniz?
*Makamını kullanarak yakın çevresine kıyak geçtiğini söyleyebilir misiniz?
*Devletin olanaklarını hesapsızca kullandığını öne sürebilir misiniz?
*Her gün manavda, çarşıda, pazarda dolaştığını, vatandaşlar tarafından sevgiyle kucaklandığını gördüğünüz halde, onu kibirli olmakla suçlayabilir misiniz?
Hele hele:
*Ettiği cumhurbaşkanlığı yeminini bir an için olsun unuttuğunu...
*Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini korumak için çalışmadığını...
*Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına...
*Ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalmadığını...
*Milletin huzur ve refahı için kafa yormadığını...
*Herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrıldığını...
*Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini koruyup yüceltmediğini...
*Ve üzerine aldığı görevi tarafsızlıkla yerine getirmediğini...
Söyleyebilir misiniz?
Söylerseniz vicdanınız sızlamaz, yüreğiniz kanamaz mı?
Kul hakkı yemiş olmaz mısınız?
***
Kısacası, Gülün en büyük şanssızlığı, görevi Sezer gibi çok güvenilen bir isimden devralması...
Güvenilirlik çıtasını düşürürse işi gerçekten zor!