Cumartesi akşamı doğumgünümü kutlamak üzere Nişşantaşı'nda idik dostlar. İlk giden ben idim. Spor bir kapri ve en sevdiğim çizgili çoraplarımı giymiştim ama çorapların eskilikten lastiği gevşemiş, Taksim'e geldim ki çoraplar adım başı düşüyor. Nasıl sinirlendim anlatamam. Hemen İstiklal Kitabevi'nin oradaki o küçük doncuya daldım. Hani çeşitli fantazitör iç çamaşırları, çorap falan satan minicik dükkan var ya, o. Mesela böyle file bir tulum var. Hani bildiğin file çorap, ama tulum gibi baştan ayağa, ve bir takım stratejik bölgeleri de delik yapmışlar oyy oyy, böyle acayip iç çamaşırları bulabileceğiniz bir dükkan işte, girip yeni bir çorap aldım, sonra oracıkta değiştirdim çoraplarımı ve oh rahat rahat Nişantaşı'na geldim.
Tam Yargıcı'nın önünde Gökben'le karşılaştık. Hava soğumaya yüz tutmuştu, Deniz arkadaşım da ofisten çıkmış yoldaydı, biz de Yargıcı'ya girip Gökben'e pileli lacivert hanım kız eteği baktık ama yoktu. Az sonra Deniz geldi, Kırıntı'ya gittik, bara yerleştik.
Deniz süper bir liste yapmıştı, Schindler'in listesi gibin, barda bir yandan biralarımızı içerken bir yandan da listeyi baştan sonra aramaya koyulduk ki bilelim eken var mı, herkes toplanıyor mu. Sonuçta gerçekten çok başarılı oldu organizasyon, 15 kişi toplandık, inanılır gibi değil. Herkesin glümsediği, eğlendiği bir grup olmuştuk.
Yemek şölenine kocaman kızartma tabaklarıyla başladık. Görkemli boyutları ile gözümüzü doyuran çok zengin bir porsiyon idi bu tabak. Çin böreği, patates tava, soğan halkaları, elma dilim patates, tavuk, yengeç bacağı... Tabağa süs olsun diye konmuş rokalara kadar herşeyi yedik tabii püahahah
Ana yemek olarak herkes farklı şeyler yedi. Ben Spanish burger yedim. Yeşimler Güney usülü bilmemne soslu tavuklu erişte yediler. Beyler bonfile aldı. Sinemler salata ile sağlıklı seçim yaptı. İşte herkesin bayıldığı an bu andı. Birayla kızartmaların üzerine Kırıntı'nın öksüz doyuran porsiyonları ile yemekleri yiyince hepimiz inlemeye başlamıştık.
Ama gece bitmemişti. Birden ışşıklar söndü ve yoğun tezhüratlar arasında muhteşem bir pasta çıkageldi
Ne düşünceli arkadaşlarım var değil mi? Ben şirket yemeğine çıktığımız düşünüyordum, çünkü öyle konuşmuştuk. Ama pasta almışlar, ayarlamaları yapmışlar, sürprizi patlatmışlardı. O kadar heyecanlandım, o kadar duygulandım ki konuşamadım ayol.
Pastaları da yedikten sıra hesabı ödemeye geldi ama 15 kişiden ayrı ayrı hesap alacak bir garson henüz anasından doğmamıştır. Bizde de para hesabı yapacak kafa kalmamış, zaten yemekten içmekten ateşlenmişiz, sonuçta Gökhan bütün hesabı ödedi, biz de pazartesi günü Deniz'le hesaplaşacağız ama çok ayıp oldu, durduk yerde Denizerin kartına niye girsin canım? Tabii Gökhan abiden hepimizi biraz tırstığımız için ağzımızı açıp da birşey demedik :)))
Kırıntı'dan kalkarken Neşe kardeşimiz büyük olayı patlattı. Burayı okuyan ve o gece bizimle olan arkadaşlar ne demek istediğimi anlayacaklar. Orada olmayanlara söyleyecek lafım yok, inleyin siz, kaçırdığınıza yanın püahaahah.
Gecenin sonunda kahve içmeye Nişantaşı'nın amoş mekanı City's'e gittik. Oyy oyy, birkaç tane mağaza var, güya hepsi indirimde ama ateş pahası. Restoran katı güzeldi. Kahve içip Konak pastanesinden gelme badem ezmeli mantar kurabiye ile geceyi tamamladık ama Neşe'nin bombasının şoku halen devam ediyor, püahahahahaaa
Böylece 30 yaşıma son derece unutulmaz ve eğlenceli bir şekilde girmiştim. Darısı bir takım arkadaşların başına :))))