24 Eylül 2010 Cuma

Ezel 2.Sezon 2.Bölüm : SENİ SEVEN SENİN KURBANINDIR

Geç oldu amma 10 sayfadan fazla not almışım, o notlara kıyamam, işte size Ezel S.2 E.2 özeti .


EZEL 35.BÖLÜM

SENİ SEVEN SENİN KURBANINDIR




Bu bölüm Ramiz Dayının sesiyle başladı. Geçen sefer hoşgeldin bölümü şerefine Haluk Bilginer'in ipeksi, oyunlu sesini dinlemiştik. Ama Dayının yaşlı, derin, yıpranmış sesinin tadı da bambaşka ve daha çok yaraşıyor bu diziye sanırsam.

Kahramanlarımız tren garında 8 nolu peronda karşı karşıya gelmişlerdi. Dayı ve Ezel , Sekiz ile karşıkarşıya geldiler. Sekiz, Ezel'e psikopat bi bakış attı (güya), bıçak çekti.. Ama o psikopat bakışlar böm böm berkeltilmiş gözlerden öteye gidemedi, biraz daha kassa şaşı olacaktı Kıvanç a dostlar. Bu bön bakışlardan sonra dönüp gitti Kenan Birkan ile.


İlk defa görünce anladım yolun sonuna geldiğimi.

Yolun sonuna gelince bir eyvallahla giderim derdim.
Yok, bir buruk hoşgeldinle edilirmiş veda

Ölüm isteyen torununa hoşgeldin diyen dayı, kendi sonunun geldiğini de anlamıştı böylece.

Dayının ofisinde, Ezel çıldırıyordu, kim o adam dayı kim? Dayı doğrudan söylemektense hikaye anlattı, tavlasını çıkarttı, bu tavla ile hapishanede o koğuştan bu koğuşa gezer dururmuş dayı, kimsecikler açamazmış tavlayı. Tavlayı açıp 3 tane yadigarı çıkarttı içinden :

Yüzük - Ali Temel
Kumar fişi - Uğur
Silgi - Selim

Hapishane müdürü Dayıyı yanına çağırıp oğullarının öldüğünü söyleyince soramamış dayı, torunum iyi mi, adaşım Ramiz yaşıyor mu diye soramamış...

Kenan Birkan ise ona "baba" diyen Sekiz ile holdingin tuvaletinde buluştu, son aldığı yarayı gösterdi ona.
-24 saat içinde Ramiz'in elinde ne varsa gidecek. Bir 24 saat sonra da senin günün gelecek dedi Kenan Sekiz'e. Bu çocuğun 8 Eylül'de yapacağı bir iş, keseceği bir hesap olduğunu öğrendik Kenan toplantısına gidince, Sekiz dönüp aynaya baktı, yine acı çeken psikopatı oynuyor, yine batırıyordu bu sahnede, gözler berkeldi, berkeldi... Biz seyirciler bir flashback ile 10 sene evveline döndük.

Dayı hapiste, oğulları öldürülmüş. Koğuşa bikaç adam girdi, Dayı bıçağını çekti
-Bizimle geliyorsun Dayı!
-Peki kaçınız benimle geliyor?

Kenan Bey bekliyor deyince adamlar, Dayı bıçağı indirip gözlerinin bağlanmasına razı oldu. Dayı'yı alıp bi restorana göürdüler, gözbağını açtığında peçetede "YANLIŞ SÖZ ÖLDÜRÜR" yazdığını gördü Dayı.

Restorana bir araba yanaştı, Kenan Birkan küçük Sekiz'i getirmiş, su damlası gibi güzel bir oğlan. Halbusem biz eski bölümlerden esmer bi oğlan olduğunu görmüş idik, neyse:)

"Soyun kurusun" dedi Dayı Kenan'a "Soyun kurusun, oğullarımı öldürdün"

"Sen ne yaptın Ramiz abi? 30 sene önce sen bana ne dedin ? yüreğimi dinledim (burada Haluk Bilginer'den muhteşem bi Dayı taklidi geldi - yüreğimi dinledim- ) Torununun yanına gitmeden önce bir düşün, benim ölsem bile neler yapabileceğimi bir düşün. Eğer ona kavuşursan torunun ölür, eğer beni öldürürsen torunun ölür. "
Kenan'ın bu lafları Dayıyı çıldırttı "seni ben mi böyle yarattım şeytan?!!!"
Kenan devam etti "ya da onu ben alırım, yaşar, babasını senin öldürdüğünü düşünerek, senden nefret ederek, öldürmek için yaşar. Aklın mı kalbin mi, yaşasın mı ölsün mü? Unutma, yanlış söz öldürür"
Ve bunun üzerine Ramiz çocuğun yanına gidip "babanı ben öldürdüm" dedi, ve arkasına bakmadan çıkıp gitti.

Günümüze geri döndüğüüzde, Ezel fıttırmak üzereydi. Sekiz'in, bildiğin canavar olduğunu düşünüyordu. Gerçekleri anlatalım diye önerdi, Dayı "gerçek birinin ettiği bir laf" dedi ve bir dosya çıkarttı.Sekiz meğersem kahraman bir askermiş, komandoymuş, bordo bereliymiş, sayısız madalyası armış, sayısız asker arkadaşını kurtarmış. Ezel'in deyişi ile bu sefer "bildiğin kahraman"mış. "Torunum canavar değil Ezel. Birşey yapma Ezel, ailemde artık kimse ölmeyecek



Böylece Dayı Ezel'in elini kolunu bağlayıp Eyşan'la buluşsun diye mezarlığa yolladı. Ezel Şebnem'i arayıp Sekiz'in asker arkadaşı Şahin'i araştırmasını istedi. Şebnem de Tefo ve Ali abiyle kumarhanede bu arada. Kim kime çalışıyor, ne yapıyoruz, kafam karıştı diye mızmızlanıyor, Ali abi de acayip dalgasını geçiyor Şebo'yla. Tefo "ben Ali abiyleyim" deyince o da "siz ne yapıyorsunuz?" diye sordu haliyle, el cevap "sıfırdan başlıyoruz"

Sekiz holdingten çıktığında kapıda kendisini bekleyen kırmızı üzeri açık şahane bir spor araba buldu. Kenan Birkan'dan mezuniyet hediyesi:)) Ohhh kuruldu arabaya bastı gitti paşa.

Ezel ise yıllar sonra Ömer olarak sevdiceğiyle mezarlıkta buluşuyordu. Bahar'ın mezarı başındaki Eyşan HÖÖMEERRR diye inleyerek koştu ve bunlar sarmaş dolaş oldular. "yeni öğrendim en büyük ayrılığın sevdiğine kavuştuğunda başladığını, hergün aldın zaten benden intikamını" Salak Eyşan hani pıt diye Kenan Birkan'a inanmıştı ya, hala Höömerr'in Bahar'ı vurdurttuğunu sanıyordu. O yüzden yanında duramadı Ezel'in, Kaya Bey gelince arabayla, Eyşan kaçıp gitti . Arabada Kaya Bey "neden dinlemediniz" diye sorunca da "siz hiç aşık olmadınız mı, dinlersem inanırım" diye cevap verdi. Bu sanki yıllar önce hapisanede Hömerr'in söylediği "sakın tek kelime etme, yoksa inanırım" lafının tekrarı idi.

Ali, artık ona ait olmayan kumarhanede takılırken Cengiz geldi, Cengiz hava attı buna,"Ömer bana geldi, beni kurtardı, satmadım ama bu sefer ben onu sağlam durdum" Ali yapıştırdı "önceki sattıklarına sayarsın"

Sekiz kardeşimiz eski asker arkadaşlarıyla izbe bi barda buluşmuş idi. Kucaklaştılar, "komutan getirdin mi" diye sordu askerler Sekiz'e. Sekiz hepsine birer çuval dağıttı, ulan ne var acaba içinde bazuka mı? Barmen çocuk "ne zaman başlıyoruz komutanım?" diye sordu, Sekiz "şimdi!" buyurdu, çuvallar açıldı, aaaaaa darbuka, tambur, bi yığın müzik aleti çıktı, hobaaaaa bunlar rakı içip dümteke dümtek alem yapmaya başladılar "son gecemiz gibi çalacağız bu akşam"

Kenan Birkan'ın saray yavrusu malikhanesinde altın kafesteki kukumav kuşu gibi oturan salak Eyşan (Ezel ondan salak, hala aşık kıza ) geçmişin çakıllı ve de dikenli hatıralarına dalmıştı ki, Kenoş geldi yanına, Eyşan'ın elindeki telefonu gördü.
"Bence o telefonu edin Eyşan, sizi ikna etsin. Sadakati boşverin, mutlu olmaya bakın. Bahar öldü, siz yaşıyorsunuz, unutun eğer yapabilirseniz. Kardeşinize ihanet edin, kendinize değil. "
Eyşan, oğlunu eve getirip getiremeyeceğini sordu. Kenan da bunu bahçede yürüyüşe çıkarttı.
"herşeyinizi almışlar sizin Eyşan, sizin olanı size geri verelim önce"
"nasıl"
"bir iki telefon görüşmesi"
"o kadar mı?"
"o kadar"

Bu lafıyla Kenan bahçede hazır bekleyen makam otosuna yürüdü "2 gün dışarı çıkmayı" dedi Eyşan'a "hava ısınacak" Haluk Bilginer'in o andaki bakışları görmeye değerdi.

Ve bu noktada Kenan'ın Dayıyı bitirme planı başladı. Kenan bir ricam var diye birilerini aradı

"Rica borcu olana bir emirdir aslında, en yukardakiler 2 kelime eder, en aşağıdakiler infaz eder. En yukardakiler rica eder, eskiler herşeyi kaybeder"

Dayı kahvede otururken polisler geldi, "sakın Ezel'e söyleme ben çıkana kadar" emretti Dayı Tefo'ya. Ve polisler Dayıyı sorguya götürdüler. "öyle üzgün durmayın Ramiz Bey, ilk kez gelmiyorsunuz"

Böylece geçmişe, 1971 senesine döndük. Dizinin bu geçmişi anlatan kısımları o kadar güzel ki dostlar. İzlediğimiz bölümde Ramiz peşinde kuyruk olan Kenan'dan kaçarken polisler yetişti, Ramiz'i içeri aldılar. Sorgu odasında iyice dayak yemiş Ramiz'in yanına genç bi komiser geldi, Komiser Kemal, tipi tam 70'ler, çok başarılı. Ramiz Antep'den gelmiş, orada Arap Avni'yi bıçaklamış, Komiser de İstanbul'a gelen iti uğursuzu takip edermiş. Arap Avni'nin oğulları kalkmış geliyormuşlar, sen burada çete mi kuracaksın, esnafı mı koruyacaksın, ben varım burada, bu şehri sizlere yedirmem diye bi posta kaydı genç Ramiz'e.

Bugüne geri geldik , ihtiyar Ramiz sorgu masasında oturuyordu, tipitip bi komiser geldi
"Ramiz Bey, sizinle tanışmak bir şeref"
"Bu şerefi neye borçluyuz amir bey?"

Geçmişle bugün arasındaki tezat çok çarpıcıydı bu kısacık anda. Ve bu sahne muhteşemdi dostlar, Tuncel Kurtiz'in en iyi sahnesi belki.

"birşey yok, arkadaşlar haber gönderiyorlar, yine yine çalışmaya başladı diye"
"yok biz unumuzu eledik, eleğimizi astık"
"yok canım koskoca Ramiz efendi.. dayı diyebilir miyim? ayıp olur mu?"
"siz devletin bir neferisiniz amir bey, ne yapsanz ayıp olmaz"
"arkadaşlar saygıda kusur ettiler mi ?"
"biz ne yaptık ki kusur etsinler amir bey?"
"eh 30 yıldır hapisteymişsin, birşey yapmış olmalısın dayı"
"30 yıl amir bey, ne yaptıysak bedelini ödemiş olmalıyız amir bey, öyle değil mi?"
"maşallah dimdik ayaktasınız ama"
"daha ayağa kalkmadık, oturuyoruz"
"daha da kalkamazsın dayı"
"suçumuz neymiş?"
"anlamadın mı dayı? suçun birisi vadesi bitti dedi, suçun o"

Meanwhile downtown, Ezel Sekiz'i takip ediyor idi çaktırmadan. Sekiz tekerlekli sandalyede oturan gazi arkadaşını ziyaret ediyordu, Şahin'i. . Zamanında ölümden kurtarmış Sekiz, Şahin'i, bugün ölmeyeceğiz, çünkü ben öleceğim günü biliyorum demiş Şahin'e. Hellalleşti bunlar. Sekiz ayrılırken yanından, Şahin selam verdi "oradaki bizim çocuklara selam et komutanım" "ben aynı yere gitmiyorum Şahin"


Böylece Sekiz önde, Ezel peşinde haldır haldır yürürlerken Sekiz pat diye arkasını dönüp Ezel'e baktı :

sıkıldım, söyle !!" :))
"dün tanışamadık, Ezel ben"
"Ramiz'in koruması mısın, nasıl koruyacaksın Ramiz'i göster. Mesela Ramiz şu adam olsun" Burada Sekiz parmakların tabanca gibi birleştirip kenarda oturan bi adama ciyuvv ciyuvv yaptı. "manyak mısın sen, bırak çocukluğu" diyecek oldu Ezel, aaa gerçek tabancayı çıkartıp ateş etmesin mi Sekiz, tabii adamı vurmadı ama adamın ömründen 7 sene gitmiştir korkudan.

Sonra Sekiz geçitteki kapının ardına geçip tak kapıyı kapadı, parmaklıkların iki yanından bunlar boğuşmaya başladılar. "Ramiz ölecek, durdurabilirsen durdur. Şimdi tanıştık mı Ezel kardeş, ben senin durduramayacağın adamım"

Ayarını afiyetle yiyen Ezel Tefo ile Şebo'nun yanına gitti, Ali de orada tabii. "bir daha bu adama sizin yanınzda görürsem anlaşma bozulur" dedi Ezel Tefo'ya. Sonra haberleri öğrendi, kumarhaneler kapatılıyor, bankalar hesapları donduruyor. Ezel Tefo'yu kumarhaneye gönderdi, Şebo'ya da ofise git, bankaları ara buyurdu. Tefo şaşkındı "neler oluyor Ali Abi?" "Kenan Ramiz'in fişini çekiyor. Ben de Ömer'e yardım edeceğim"

Ezel ona borçlu olan bi adamı görmeye gitti, işte emniyet müdür mü ne. Ama herif buna "git" dedi, "bu sefer emir büyük yerden"

Ezel sorgu odasındaki Dayı'yı gördü, ter içinde kalmıştı Dayıi üzgündü, herkes tepesindeydi. Ezel yıkıldı "su verin, su verin adama" diye bağırdı.

Tefo kumarhaneye gitti, polislerle konuştu, meğersem 8 kumarhanenin sekizini de haczediyormuşlar, paldır küldür kaçtı Tefocuk.

Ofiste Ezel Şebo'ya "forsu olan, tanıdığımız herkesi ara, yanımızda kim var öğrenelim, kahve makinesi de hala elimizdeyken kahve yap "buyurdu "Kenan yıllardır bugüne hazırlandı, şimdi düğmeye bastı, taşları deviriyor, herşey gidecek, ofis,arabalar..." Kasada biraz para var ne yapalım? diye sordu Şebnem, paylaşın deyip çıktı gitti Ezel.

Ali Ezel'in peşindeydi, konuştu durdu, nihayet Ezel dayanamadı "bu adam benden güçlü" diye patladı. Alicik "o zaman biz de sokaktan savaşırız, gerilla savaşı yaparız" diye atladı . "para yoksa gerçek hayatta kaybediyorsun Ali, sen o yüzden satmadın mı beni?" Sonra Ezel ağlandı Dayım Dayım diye "Kenan eritiyo Dayımı, gözümün önünde eriyor, o hep benim yanımda oldu, kimse yoktu o vardı, şimdi yeniliyorum, ben onu koruyamıyorum"
"yalancı" diye bağırdı Ali. "sen Kenan Birkan'a yenilmiyorsun, senin kafanda ne var? Sabah akşam aklında kim var? Savaşmıyorsun ki kazanasın. Eyşan'dan başka bi bok yok kafanda, onu geri istiyorsun" Ezel sonunda kabul etti bunu.

Ali gitti Cengiz'i buldu "Ömer'e yardım etmek istiyor musun? Dağılıyor Ömer, bir gün daha en iyi arkadaşı ol onun, senin ağzın laf yapar, olan biteni anlat, Eyşan'la Ömer'i barıştır" dedi

Eyşan taksiyle Can'ı Kenoş'un evine götürüyordu, Cengiz yolun ortasına oturup bekledi, Eyşan indi taksiden, o da Cengiz'in yanına oturdu

"o zaman sana yok, yapmam deseydim?" diye sordu Cengiz
"yine yapardım"
"Ömer seni affetse yine onunla olur musun"
"ben hep onunlaydım ama Bahar'ı öldürdü o"
"ben gördüm kim öldürdü"
İşte tam Cengiz anlatacak, o sırada Can taksiden atlayıp babaa diye koşturdu geldi. Bu sahne böyle kaldı, yani Cengiz Eyşan'a gerçekleri anlattı mı anlatmadı mı bilmiyoruz.



Akşam Ezel ve Eyşan iki sevgili gibi o çay bahçesinde buluştular. Ezel Bahar'ı öldürmediğini söyledi. Eyşan "beni affettin mi" diye sordu, cevap "hayır" idi. Yok bir de affetseydin gerizekalı Ezel, lan o çektiğin çilelerde sonra hala Eyşhhaannn diye inlemeni de anlamıyorum, biri HÖÖMEEERR biri EYYŞŞHHAANN ne salakmışsınız siz ya, çekilin gözüm görmesin.

Peki affetmedi ise Hömer hala Eyşhan'dan ne istiyormuş görelim :

"bitmiyor, bana ne yapsan bitmiyor, durduramıyorum. İçim, elim sana gidiyor, seni sevmeyi durduramıyorum. Ama öğreneceğim, affetmeyi, baba, sevgili olmayı, bu ateşin içinde durmayı öğreneceğim"


Ama Eyşhan Hömer'e inanmıyordu, Ezel'in Baharı öldürdüğüne inanıyordu
"ne desen sana olan nefretimi durduramıyorum. elimde değil seni hayatımdaki herşeyden çok seviyorum. sonunda birbirimizi öldüreceğiz"

Sonra Kaya Bey geldi, elinde bi laptop, Ezel'in hesaplarını gösterdi. "Ceketimi almaya mı geldin" dedi Ezel. Kaya da "Hesapların bloke edilmesini Eyşan Hanım istedi, Kenan Bey değil" dedi. "Paranızı alın, buradan uzaklara gidin" Ezel kalktı, ceketini çıkartıp Kaya'nın bilgisayarı üzerine bıraktı ve gitti.

Dayı salıverilmişti, tutuksuz yargılanacaktı. Balık ekmek yemeye gitmişti deniz kenarına. Sekiz geldi buldu Dayıyı. "sana da bi yarım söyleyeyim mi" dedi Dayı torununa. Eskiden de buraya gelirler, balık ekmek yerlermiş, Dayı hikayeler anlatırmış torununa. "Sana bi hikaye anlatayım mı?" diye sordu Dayı, Sekiz kabul etti.1971 yılına geri döndük.



Genç Ramiz iyice dayak yeyip polis eşliğinde Haydarpaşa'ya geri getirilmişti, trene binsin memeleketine geri dönsün diye.Kenan biti yine orada "dönüyor musun, ne istiyormuşlar?" "gitmemi" "peki sen ne istiyorsun?" genç Ramiz şööyle bir baktı güzel İstanbul'a.."en lüks, en baba, en tepe yeri neresi,beni oraya götür" Kenan bunu aldı, o meşhur gazinoya götürdü, sahneye gencecik Selma çıktı "böyle bir kara sevda kara toprakta biter" Kenan bu arada Ramiz'e anlatıyor, şu meşhur yazar, şu bakan, bu bilmemkim. En ön masada da gazinonun sahibi oturuyor. "biz buraya niye geldik?" "alıcı gözle bakmaya çocuk, ben bu şehre işte o masada oturmaya geldim"

Böylece Dayı ve Sekiz'e geri döndük, Sekiz saatine baktı , geceyarısını geçmiş 12:08:08

Hikayeye devam edeyim mi deyince ise dedesi, kabul etti Sekiz ve Dayı anlatmaya devam etti...

İlk kez bir bölüm böyle sakin sakin bitti, biz de şaşırdık dostlar.

Neyse yeni bölüme çok az ladı, gerçekten heyecanla bekliyor idim.

xo xo

2 yorum:

  1. Tatlim cook sekersin:) diziyi hic seyretmemistim:)
    Ama seyretmis kadar oldum:)
    Kivancima bak beee:))

    YanıtlaSil
  2. teşekkürler Pelincim:)
    gerçekten efsane bi sahneydi, bi tarafta Kenan İmirzalıoğlu , bi tarafta Kıvanç evlere şenlikti ayol ahahahah . Ama şimdi sokakta gördüğümüz adamları hiç beğenmeyeceğiz , nasıl olacak bilmem:)))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.