22 Ekim 2010 Cuma

Ye iç yat olmalıymış bu filmin adı

Dün akşam arkadaşlarımla buluşup Julia Roberts'ın EAT PRAY LOVE isimli filmini izlemeye gittik dostlar. Julia'ya hepimiz bayılıyoruz, film de birbirimizi sevelim, birbirimizi öpelim tadında eğlencelik birşeydir diye düşünüp Cevahir avm'deki sinemada en arka sıraya boncuk gibi dizildik.

Şimdi spoiler uyarısı filan koymuyorum, filmin başı sonu belli. Yani filmi izlerken en ufak bir heyecan duymayacağınız için Spoil edip zevkinizi kaçırabileceğim bir nokta yok. Bu kadar durguuun, ağııırrr, ommmmm bir film daha izlememiştim dostlar.

Filmin kahramanı Liz bir gece evliliğinde çok mutsuz olduğuna karar verip kocasına boşanma davası açıyor. Kocası çok öfkelendiğinden adama elinde ne var ne yok veriyor boşanmayı kabul etsin diye. Sonra da KENDİNİ BULMAK İÇİN seyyahate çıkmaya karar veriyor. Eeeh yeter be demek istiyorum bu Amerikalıların kendilerini bulma mevzusuna. Neyse.


Liz 1 yıllığına seyahate çıkıyor ve ilk durak, ölümsüz şehir Roma. Burada kendini yemeye içmeye veriyor Liz, bir sürü arkadaşlar buluyor, bunlar ha babam homini gırtlak yemek yiyorlar. Bu arada ekran karşısında bizlerin ağız sularımız akıyor tabii Julia teyze kocaman ağzıyla o pizzaları, makarnaları, tatlıları lüpletirken.


Julia teyze iyice yaşlanmış, yaşlanınca o dudaklar pek acayip görünmeye başlamış dostlar, benden söylemesi.

Efendim, Liz İtalya'da iyice yemek yiyip hayata karşı iştahını tekrar kazanırken yemek sofası sohbetlerinden geri kalmıyor tabii, bir gün kelimelerden bahsediyorlar. Roma'nın kelimesi nedir, seks, Londra'nın kelimesi boğucu vb vb derken Liz kendi kelimesini düşünüyor. Düşünüyor amma bulamıyor bir türlü, o zaman Roma'da tanıştığı arkadaşı Sofi "belki sen kelimesini arayan kadınsındır" diyor Liz'e.


Bu muhabbetler ve yemeklerden sonra Liz rotasını Hindistan'a çeviriyor. Burada meşhuur bi gurunun aşramında meditasyon öğrenecekmiş. İşte döküntü bir yer, her sabahın köründe kalkıyor, ommmm yapıyor, ama kafasını boşaltmayı bir türlü beceremiyor. Aşramda tanıştığı Teksaslı sorunlu bi adam var, Liz'e arkadaşlık ediyor, önce sen kendini affet ayakları yapıyor. Filmin bu Hindistan kısmı iyice bir dingin , hare krişna hare hare derken içiniz geçip bizim Arzu gibi sonsuz huzura kavuşabilirsiniz HAHAHAAHAH, bir güzel uyudu kadıın sinemada:))))


Neyse sonunda Liz içindeki huzuru bulup son durak Bali'ye gidiyor. Burası da seyahatin aşk ayağı olacak. Bali'de master Yoda tadında bir şifacıdan hayat bilgisi alan Liz sabah Hindistan meditasyonu yapıyor, gün içinde Bali'nin keyfini sürüp akşam da ciğerlerinle gülümsemeyi temel alan Bali meditasyonunu deniyor. (ben seni hasta ciğerlerimle seviyorum Ezel ekolünden geliyoruz, bize sökmez bu ciğerinle gül numaraları:))))) Tabii tekila içip sahile inip aşkı da buluyor, koca kafalı Havyar Badem. Havyar Arjantinli zengin, boşanmış, çocuklarını delicesine seven bi iş adamı. Aşk yaşamaya başlıyorlar. Sonra Liz korkuyor, aşk işin içine girince meditasyon ile sağladığı dengeyi kaybettiğini düşünüyor, şifacı da diyor ki, aşk için dengeyi kaybetmeye değer evladım. Liz de aşkının peşinden gidip kendi kelimesinin ne olduğuna da karar veriyor: Attraversiamo , italyanca karşıya geçelim demekmiş.

Böylece film bitti, bana sanki 5 saattir aynı izliyormuşum gibi geldi dostlar, o kadar ağır aksak makamındaydı ki film! Ha film çıkışı biz de kendi kelimemizi bulduk : Tutsikiyamo ! PÜAAHAHAHAH

ommmm

14 yorum:

  1. amanınnnn horul horul uyudumu arzu kuşum puhahahah =))) ee bu anlattıkların bizim devamlı yaptığımız şeyler zaten bebeğim; bizde yiyoruz içiyoruz seviyoruz, dua yada beddua ediyoruz :D falan filan..
    belkide o yüzden sıkılmışsındır :DDD

    YanıtlaSil
  2. ya ne kendini bulamayan milletmiş bunlar ya. bir de ilk durak ya Paris ya Roma kendini bulmanın ve modanın başkenti :D

    YanıtlaSil
  3. Ya bu tarz kitap ve filmlere hastayım. "Siz bişiy bilmezsiniz, kendinizi kendi başınıza keşfedemezsiniz durun ben size anlatayım" tarzı sinir bozucu. Elif Şafak'ın Aşk'ını da bu yüzden pek sevemedim sanırım. İş yok güç yok adamlarda "dur kendimi bulayım" diyorlar heralde.Valla kendimi acayip buluyorum pek de beğeniyorum bir dümenle 9 gemi yürütebildiğim için. Çalışan kadın, anne,eş, hoca,aşçı, temizlikçi, kitap okuyan ,müzik dinleyen, fırsatını bulunca gezen, bu ara film seyredemezsem de en azından isteyen bir Türk kadını olarak gayet kendimi bulmuşum. Daha ne isteyeyim...:)Bravaaaa bana

    YanıtlaSil
  4. bu kelime benim de olsun nolurr:)koptum:)

    YanıtlaSil
  5. sewal: filmde çok sıkılmadım kuşum, hani böyle seyyahat belgeseli izler gibi seyrettim:))) güzel manzaraların tadını çıkarttım, ama film olacak bir olayı yoktu, bu da bi gerçek.

    küfkedim : he valla, halbuki türkiye'ye gelsin, antep'de yesin içsin, istanbul'da kilise cami sinagog bir arada nasıl oluyormuş görsün, bodrum'da tekilanin alasını patlatıp karayağız gençlerle aşkın dibine vursun. hani resmen böyle düşündüm filmi izlerken, yemek için italya'ya, aşık olmak için bali'ye gitmek... şımarıklık yani peeehh

    thalassapolis : bence sen harikasın! bu filmdeki kadın öylesine sıkıldı evli olmaktan, çocuğu ya da sabah-akşam çalıştığı masa başı işi de yok. hoptiii dünya seyahatine çıktı. eh iyi seyahate çık, ama yani kim olduğunu bilmiyorsan onu seyahatte bulabileceğine inanmıyorum ben yahu. bilemiyorum, bu kadar kendimi kaybettim, hükümsüzdür, içimizdeki biz durumlarını ben anlamıyorum. işte yaşıyoruz ve öleceğiz, bu kadar basit, hayat kısacık, bu bunalımlar neden? iyi ki amerikalı değilim :)

    zoi-kuş : olsun tabii olsun, hepimizin kelimesi bu olabilir :))) tuttuk yani biz dün gece resmen bu filmle:)

    YanıtlaSil
  6. Eyvah! Ben de kitabını almıştım, Julia'nın o güzel yüzü hatırına okuyacaktım. İnşallah kitap güzeldir, yoksa yanarım yanarım verdiğim paraya yanarım. Kendi kelimenize de bayıldım bu arada:)

    YanıtlaSil
  7. hatunun kendisi için bulduğu kelimeye dağıldım, çok derin çok :d ben de bunun kitabını geçirmiştim elime, en azından eğlenceli olur kafa dağıtır diye kendisini tuvalet kitabı yapmaya meyilliydim ki 50. sayfada bıraktım, çeviri berbattı tabii ki bir neden o, ama asıl neden ay tanrı şöyle de böyle, ne de güzel inanıyorum ben inancımla mutluyum, iç huzuru da şöyle bir şey, meditasyon hayatın anlamı, caanım hindistan'ım endonezya'm italyancam çakra mantra kendini bulmak içe çıkılan yolculuk ve bunun gibi yüzlerce deli saçmasından kusasım geldiği içindi. o kadar boş ki böyle şeyler, bunlarla mı dolduruyorlar insanlar içlerini şimdi?

    YanıtlaSil
  8. enne : hahaahah kitabın kapağına julia roberts'ı koyup kandırmışlar seni ennecim:) belkim sen seversin kitabı. olumlu düşünelim birbirimizi sevelim öpelim haahahah

    Çavlan : hakikaten deli saçması Çavlan'cım. . kadın kendine bi kedi alsaydı ne bileyim bi hobi filan edinseydi bu kadar boş bi hayatı olmazdı . o boşluğa da zaten rahat battı derler bizim köyde :)) yani seyahat etmeyi çok seviyorum ama dünyayı görmek, keşfetmek ve hayran olmak için... bu içimdeki inanç, içimdeki tanrı, denge , çakra mantra :))) bence boş:)

    YanıtlaSil
  9. Julia deyince benim aklıma hep Genç Ölmek filmi gelir :) Ben ilk defa tek başıma sinemaya o filme gitmiştim.
    ( Cümlenin güzelliğine bak! Ancak bu kadar devrilebilir. Hakkı Devrim bile doğrultamaz valla :D )

    Lakin Julia yaşlandı artık. Ben bile yaşlandım :)
    Birde kitaptan uyarlanan filmler hep tırt çıkıyor.

    YanıtlaSil
  10. Süper anlatmışsın vallahi izlemicem karar verdim izlemiş kadar oldum şu an :)

    YanıtlaSil
  11. ruhdağım : aaa ben tek başıma gittiğim ilk filmi hatırlamıyorum, ilk kes E.T.ye gitmiştim amma babamlarla:)

    Julia hem yaşlı hem de epey yapılı idi filmde, herhalde film çekimi ayağına italya'da homini gırtlak yaptı gerçekten:)

    Mia : aman gitmeee Miacım :))))

    YanıtlaSil
  12. amaan ben de kitabını alcaktım kapağı falan çok şeker gözüktü gözüme. acık içini karıştırıyım dedim afakanlar bastı kitapçıda bırakıp kaçtım :D

    YanıtlaSil
  13. Judimin blogunda solda reklamda "yiyebildiğin kadar bilmem şu paraya" yazmasın da nerde yazsın:) Koptum sabah sabah kız.Gogıl ads bile senden gurme yazısı yeme içme bekliyor.Diyette judiye haaaaayıııır!

    YanıtlaSil
  14. gürültü : ohh İpek'ciğim ucuz kurtulmuşsun:))

    korhan : kaç kere söyleyeceğim hiç birşey zayıflık kadar lezzetli değildir püahaahahahah:)))
    bakalım inşallah bayramda bir seyahat yapabilirsem o zaman en şahane yemek yazılarımla geri döneceğim inşallah:))))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.