Eski işyerim maceralı, bol dedikodulu, aşağılık, pislik bir yerdi. Yeni yer maşallah pek düzgün, sakin; sakinlikten uykum geliyor mütemadiyen, ben size öyle söyleyeyim. Eski yerde gün içinde dışarı çıkabiliyordum öğle saatinde, o zaman bile Kurtuluş'tan hikayeler çıkartabiliyordum. Şimdi sabahtan akşama bir odada oturuyorum. Serviste uyuyup, metrobüste sosisli sandöviç pozisyonunda seyahat ediyorum, eh bu da hepimizin hergün katlandığı bir sıkıntı, yazacak bir durum değil.
kalabalık ve kokulu otobüslerden bıktıııkkk |
Düşünüyorum da herşeyim eski, monoton. Eski filmleri izliyorum, eski şarkıları dinliyorum. Mesela "Dry County" çalıyor tam şu an. Yanımda da haftasonu izlemek için aldığım "Geleceğe Dönüş" üçlemesi bekliyor. Yerde "Young Guns" ve "Karayip Korsanları", onlar da olmadı illa "Dracula" ya da "Star Wars" ya da "Indiana Jones" izlerim. Allah allah canım! Bunları da yedi bin kere filan anlattığıma göre yazamam herhalde. {Aslında Young Guns yazıp Kiefer Sutherland ve de Charlie Sheen'in gençlik fötöleri ile blogu şenlendirebilirim ammaa} Bak yaa, bloga koyduğum resimler bile artık veteran olan aktörler. Yaşlandım mı ben??? Ühhüüüüü. Haa, BBC'nin eski püskü Dracula versiyonuna da kavuştum nihayet, biraz izledim pek hayal kırıklığı içerisindeyim, hepsini izleyip onu da yazacağım :)) Ama sonuçta o da eski mi? eski! Hüüüüüü...
veteranlarrrrrrrr |
Allahtan kitaplar ve de oyunlar var, oyunlarım yesyeni. Misal LEGO Pirates of the Caribbean ve LEGO Harry Potter Years 1-4 . Son haftalarda, yani 1 aydır, gözlerim pörtleyene kadar bilgisayarda bu oyunları oynadım. Korsanlar'ı daha çok sevdim, belki Harry'nin oyunlarını önceden çok oynadığım için. Şimdi bir de Limbo var, Kediler ve Kitaplar'da Çavlan'ın tanıttığı bu harikulade, şok edici oyun; son derece basit, bir o kadar çarpıcı atmosferi ile beni esir etti. Tanıtımı okuyup içiniz elverirse Limbo'yu bir deneyin derim.
Bu akşam da salak kafam, işten çıkıp Kanyon'daki D&R'a uğradım. Uğramasam, hiç ıslanmadan rahatça eve gelecektim, ne gerek vardı ki??? Tabii 1 saat orada sürtünce akşamki feci sağanağa yakalanıp sıçan gibi ıslandım. Ehh, oraya kadar gitmişken yeni bir kitap aldım, off ben eşşeğim. Artık fuara kadar hiç kitap almamalıydım, çünkü odam okunmayı bekleyen kitaplarla doluydu. Ama dayanamayıp Tim Powers'ın "Gizemli Denizlerde" isimli romanını almış idim. Acemi bir korsanın, Karayipler'de Karasakal ve onun zombi tayfası ile Gençlik Pınarı'nı aramasını anlatıyor roman. Tanıdık geldi mi?? Kitabın orijinal adını açıklıyorum : On Stranger Tides. Yaaa, işte Karayip Korsanları'nın dördüncü macerası bu romandan esinlenmiş. Hatta 1987 yılında yayınlanan bu roman genel olarak tüm seriye esin kaynağı olmış. Ben de son zamanlarda korsanlar hakkında araştırma yaparken kitabı keşfettim ve bu akşam da almış bulundum. Ah ah. Ben adam olmam. İki yakam bir araya gelmez benim.
Geçen gün serviste laf Cezayir'e geldi, Fransa'nın eski sömürgesi diyeceğim, sömürge aklıma gelmedi, müstemleke deyiverdim, kimse anlamadı, şoke oldu yavrucaklar, korktular. Ulan nereden çıktı müstemleke!!! Hay bin kunduz! Beni naftalinleyip kaldırın anacım siz, pat pat silkeleyip örümcek ağlarımı süpürün valla:)))
O zaman çek fişimi ötanazi!
Daha biraz daha var anlatacağım ama yatıyorum, onlar da yarına kalsın:)))
xo xo
ben de senin gibiyim.elimde kitap olsa bile kitapçıya girdin mi en az 3 kitap alıyorum...
YanıtlaSiljudy'cim bu sıcaklarda (gerçi bu akşam ne güzel fırtınalar kopup püfür püfür esti öyle, işte bu sıkıcı yaz mevsiminde diyeyim öyleyse) tatilde olmayan herkesin hayatı pek bir monoton sanırım. ya da en azından benim :) ayrıca pek yeni kitaplar okuyup blogda yazıyorsun onları bir kere sen. ayrıca kiefer her daim yenilesi aktörlerden olucak, ne kadar yaşlanırsa yaşlansın. hem genç daha. ayrıca hiçbir "güncel" film de geleceğe dönüş üçlemesinin eline su dökemez!
YanıtlaSilsevgili lazım sana sevgili
YanıtlaSilKırmızı, mini, deridennnnnnnnnn... anladın sen onu...
YanıtlaSilYa biz bazı şeylere alışmışız zamanında ve onlardan almış olduğumuz tat o kadar hoşumuza gitmiş ki şu an bize sunulanlar güzel olsa da olmasa da bizi tatmin etmiyor.
YanıtlaSilYa da ise şimdi üretilen şeyler gerçekten kof düzeysiz ve sönük.
Kendi hayatıma uzun zamandır bakıyorum da aşırı tutucu bir adam portresi çıkıyor karşıma.
izlediğim filmler hep eski ve daha onlarca kez izleyebilirim.
dinlediğim müzikler hep eski ve aynı.
ilgi alanlarım 6 yaşından beri değişmiyor. Çizgiroman okuyup oyuncak asker topluyorum. ev yakında patlayacak hala her ay daha fazla materyal giriyor.
Ama diğer yandan yeni birşeyelere kapalı da değilim, bulaşmayı istiyorum ve deniyorum, ama fakat halbuki her teşebbüs vasat bir dokunuştan öteye gidemiyor.
Sebebi ya dengem çok fena bozuldu ve dünya dönerken ben ayak uyduramıyorum ya da gerçekten herşey artık çok keyifsiz ve monoton ama yeniler bunun farkında değil.
Çözmekle de uğraşamayacağım. Kalmış şurda kaç sene kendi yağımla kavrulmaktan mutluysam çok da sorgulamaya gerek yok
Mustemleke mi?Supersin valla:))Cok güldüm Judy'cim:)
YanıtlaSilAahh ah,benim de okunacak bir ton kitabım var ama su anda bile gidip kitapçıları talan etme,deli gibi kitap alma arzusuyla yanıp tutuşuyorum!!!
Buket : hastalık bu hastalık:)) sabahtan beri de başka kitaplara bakıyor idim, fuar zamanı geliyor, neler alsam diye hayal kuruyor idim. Odamdan taşacak kitaplar yakında.
YanıtlaSilÇavlan : ohh kendimi iyi hissettirdin canım:) tatile gidememe sıkıntısıdır herhalde değil mi? Demek sen Kiefer'ı beğeniyürsün:)) Benim hayranlığım Young Guns ve Flatliners ile başlamıştı:)))
Geleceğe Dönüş serisini çok seviyorum, 2. filmi sinemada izlemiştim. O havada uçan kaykaylar yüzünden bütün çocukluğum 2015 senesini hayal ederek geçti. Ne yazık ki o yıllara ulaştık ama havada giden kaykay yok ortada, kandırdılar beni Çavlaannn:)
Handan : sen hedefi tam 12'den vurdun canım:))
La Capitana : tabii o da başka tür maceralar yaşamama yardımcı olur ahahah:))
Mehmet : Yeniliklere tümden kapalı da değiliz, biz küçükken bilgisayar mı vardı? Anca tv'deki teyzeyle origami yapardık. Şimdi Japonların tuhaf tv programlarını youtube'dan izleyip eğlenebiliyoruz:)
YanıtlaSilBelki gençken okuyup dinlediğimiz şeyler bizi daha çok etkiliyordur. O eski şarkıların sözlerini şarkıyı 15 sene sonra şıp diye hatırlıyorum ya da 90'larda izlediğim filmden bir cumle sene olmuş 2011 dilime dolanıp duruyor... Herhalde gençlikte beğenilen şeylerin etkisi daha keskin oluyor ne bileyim. Ben o etkilenmeyi biraz günümüze de taşıyabilidim ama, hala yeni bir kitap veya filmden fazlasıyla etkilenebiliyorum. Hoşuma gidiyor aslında böyle heyecanlı olmak, bir film izleyip korsanlara merak salıp sonrakinde vampirlere kafayı takmak. Böyle böyle zamanımızı tüketiyoruz işte.
Kitap Kurduyum Ben : Canım benim de kütüphanem üzerime yıkılacak diye korkuyorum. Önce güzelce kitaplrımı toplamak istiyorum, sonra da yeni bir liste yapacağım, bayram tatili okuma listesi:)