23 Ekim 2011 Pazar

Bienal deneyimi

Cumartesi günü Lady Charlotte ile Tophane'deki antrepolarda sergilenen İstanbul Bienali'ni görmeye gittik dostlar. Önce merak edip sözlüğe baktım, bienal iki senede bir düzenlenen sanatsal etkinlik demekmiş. Uluslararası İstanbul Bienali de 1987 senesinden beri iki senede bir tekrarlanan bir çağdaş plastik sanatlar etkinliği.

Sanatın çağdaşından pek hazetmiyorum sanırım... Anlamıyorum da.... İlk salonda karakalem minik resimler vardı, bir de küçük sayfalara el yazısı ile birkaç cümle çiziktirmiş sanatçı. İşte misal "kaynakların gereksiz kullanımı" gibi birşey yazmış, bunları duvara dizmiş. Sonraki salonda baskılar vardı, hani Andy Warhol'un Marily Monroe'su vardır ya, ona benzer, ama Afrikalı kadınları yapmış. Sonra afiş, poster çalışmaları gördük, Emiliano Zapata hakkında yazılar vardı. Bir odada vurularak öldürülmüş insanların fotoğrafları dizilmişti. Berikinde gençler içip içip dağıtmışlar, çıplak popo, pipi ve de kukularının fotoğraflarını çektirmişler, sanatçı bu fotoları dizmiş rafa... Bir çalışmada kocaman tenis masasına dizilmiş kurşun askerler vardı. Başında güvenlik görevlisi bekliyordu masanın. Aldığımız gizli duyumlara göre, Bienal henüz halka (bizlere) açılmadan evvel yapılan bir gösterimde o kerli ferli poroflardan biri bir kurşun askeri yürütmüş ahaha kim acaba?


Bir sanatçı,  80'li yıllarda çekilmiş aile fotoğraflarını güzelce çerçevelemiş, onları yerleştirmişti duvarlara. Çerçeveler güzeldi ama eskitmeli...  Acep Lady Charlotte ile seyyahat fotolarımızı çerçeveleyip dizsek sanat olur mu, merak ettim? Bomboş bir odada bir tane boncuk sarkıtmış biri, beriki de bildiğin demir 1 TL ile 2 Eur madeni paraları çerçevelemiş, odanın ortasına koymuş, millet bunları inceliyor. Allah belanı versin dedik bu arkadaşa:))) Biri duvara siyah bi plastik parça takmış, altından da hani soba tütmüş gibi katran akıtmış. Biri bir tabak meyve koymuş, çürük muz, elma filan. herhalde buradaki çürüme bireyin içindeki çürümeyi anlatıyordu??? İşte beyaz fanilesini yırtıp tahtaya germiş, onu koymuş, dokuma duvar halıları yapmışlar onları dizmişler...



Bir odada böyle çivilerin arasına örgü ipleri gerip renkli bir düzenleme yapmışlar, hani o hoştu biraz.Kağıtlı, defterli çalışmalar vardı, bi kitabın sayfasını yırtıp koymuş, eliyle aynı kelimeye bin kere yazmış, Londra metrosundaki yırtık afişlere öykünmüş... Böyle işler vardı bienalde.



Yine de epey gezmişiz, artık son kısımları koşarcasına geçmemize, bir bölümün kapalı olmasına (çok şükür) rağmen antrepodan kaçmayı başardığımızda akşam olmuştu. Aç aç modern sanatın saldırısına uğramış, ayaklarımıza kara sular inmiş vaziyette Taksim'e gittik. Midpoint'e kendimizi attık, menü filan istemeden hemen fajita siparişimizi verdik ve yemek yiyip karnımız doyurunca kendimize geldik dostlar.



İyice dinlendikten sonra çıkıp Terkos pasajına gittik ve de 5 liraya tişörtler aldık tezgahtan. Biraz yürüdük, birkaç tükkan gezdik, sonra da evlere dağıldık. Bugün ne kadar çabuk geçmişti? İnanılmaz yorgundum, çağdaş sanat beni ezip tüketmişti adeta. Eve gidince annem şaşırdı, çok yorgun bir halim varmış.

Yok canım?

Bienal'e giriş ücreti tam 20 TL. Tek sefer bilet alıp birçok gün gidip gezmek isterseniz 50 TL'ye sınırsız bilet alabilirsiniz. Rehberli turlara da katılabilirsiniz. Öğrenci bileti ne kadardı unuttum, 12 TL filandı sanırsam.

Önümüzdeki hafta gideceğim 2 düğün ve 1 kına gecesi var.

xo xo

12 yorum:

  1. ahaha bana göre modern sanatın tanımı: sıçtığın boku bile alıp koysan o sanattır, kim bilir onun bile nice gizli anlamları vardır, evrenin olumsuzluğundan tut bireyin içindeki çürümeye, varolmanın boşluğundan izdüşümsel izleklere neler neler :d fajita müthiş leziz görünüyor!

    YanıtlaSil
  2. Bu sayfada beni cezbeden tek sanat, aşçılık sanatının bir örneği olan fajitadır canımcım. Gerisi önlerine ne koysam yerler mantığıyla münasip yerlerinden döktürdükleri piece of shitten ibaret... Neden böyle galeyana geldim ben de bilmiyorum... Hoş bu devirde her şey bir sanat eseri değil mi? her annenin doğurduğu velet günümüzde şahsına münhasir bir sanat eseri mesela. Kimse laf söyleyemiyor, mıçtıkları printempsler duvarlarda sergileniyor vs vs. Bu sebepledir ki gene de ucuz kurtulmuşsun canım.
    Loves from La Capitana....

    YanıtlaSil
  3. en büyük sanat fajita! sanırım bienalin sanatçıları bile buna itiraz edemez:)

    YanıtlaSil
  4. modern sanatta en sevdiğim şey,hatta tek sevdiğim şey, "aaa,evet,hakkten" dedirten karamizahımsı öğeler..gerisini ben de sevmem,ilgi duymam..
    judycan, boşver yağğ ist.dasın bienal mienal,ya ben ya beennnnn napayım.skindiirk tdağda:((((

    YanıtlaSil
  5. Benim de geçen şubat ayında böyle bir deneyimim oldu Madrid te. Reina Sofia Müzesinde modern sanatlar bölümünde kendimizden geçmiştik. Bir odada elbise askısı üzerine asılan 2 palto bir sanat eseriydi ! En acaibini hiç unutmuyorum. Siyah beyaz 1930'larda çekilen bir filmdi. Bir kadın ve erkek mükellef bir sofrada bütün yemekleri bir bir leğenin içine atıp bulamaç haline getiriyorlardı ve bu 1 saat sürüyordu! Requem for a dream'i 10 kez seyretmiş kadar olup mide bulantıları ve iç sıkıntılarıyla bunalıma sokmuştu.Hala unutamıyorum:(((

    YanıtlaSil
  6. Modern sanatın saçmalığına ben de katılıyorum. Gayet basit bir şeyi boş bir oda gibi basit bir yere koyup bu sanat diyorlar. Bunu görmeye gelenlerin çoğu da 'biz kültürlü insanlarız modern sanatla ilgiliyiz.' Tribinde oldukları için kendilerini o şeyin çok şiirsel olduğuna ikna ediyorlar. Bu arada,Fajita ile ilgili yorum bile yapamıyorum :)

    YanıtlaSil
  7. Çavlan : ben de evde biriktirdiğim pılımı pırtımı, kirlı donumu, yırtık kaşkorsa fanilemi alıp katılacağım bienale ahahah ama kitaplarımın bir sayfasını bile yırtamam:)
    fajita gerçekten ağzına layık tam lokum olmuştu bu sefer Çavlan'cımm

    YanıtlaSil
  8. la capitana : ben de bizim ayı yavrusu bi kere tuvalete kake yapmıştı onun fötösünü çekmiştim ahahah valla! Ama o kadar büyük bi öbek mışmıştı ki tamamen şaşkınlıktan çekmiştim, kedi değil yeti moku idi adeta! Sanat eseri değildi amma pek etkileyici idi:))

    YanıtlaSil
  9. Clea : kesinlikle katılıyorum:)) fajita mükemmel idi.

    YanıtlaSil
  10. nilmoon : haklısın valla sevmesek de anlamasak da o bienal bizim bienalimizdir. Alternatifi de var, bienal sıktı mı antrepodan çıkıp istanbul modern'e girer güzelim resimleri seyrederek içini ferahlatabi
    lir olmadı sarayburnu manzarasını izlersin. İstanbul bu sebepten harika, heyecan verici bir güzellikle karşılaşabiliyoruz her an:)

    YanıtlaSil
  11. coldmarch: ahah alemsin valla izledin mi yani o filmi:)) reina sofia nefis bir müzeydi, guernica yeter zaten tek başına

    YanıtlaSil
  12. KadirBey: valla yani bomboş bi odada çerçevelenmiş demir 1 liranın manası nedir ben anlamıyorum kafam basmıyor. Mesele absürd olmaksa salvador dali'nin evini gezmiştik zamanında, saçma absurd ama o yaratıcılığın zerresini göremedim ben burada.

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.