Ezel’in ve unutamadığımız karakterlerin yaratıcısı Kerem
Deren’in yazdığı UÇURUM isimli dizi Salı gecesi başladı, eve gidene kadar başını biraz kaçırsam da
dizinin devamı beni oldukça etkiledi.
Hikayenin odak noktasında ülkelerinde yokluktan Türkiye’ye
kaçan Moldovalı kızlara zorla fuhuş yaptıran acımasız bir çete var. Çetenin en
tepesinde büyük patron (bence pek olmamış Mahmut Gökgöz), onun altında işleri yürüten asıl
kötü adam Yaman (evlere şenlik Erdal Yıldız), Yaman’a satılacak kızları bulan, çarkı döndüren post modern mama Nur
(Esra Ronabar) var. Müşteri memnuniyetsizliğinden doğan bir olay yüzünden büyük
patron Yaman’ı tehdit edip yeni kızlar bulmazsa başına gelecek olduğunu
bildiriyor. Nur da Yaman için Moldova’dan yeni gelmiş iki kızcağızı kandırıp ağına düşürüyor bir güzel. Kızların büyüğü Eva (Lavinia Longhi) ülkesinde doktorluk yapan, akıllı, sempatik bir kız. Fakirlikten usanmış artık, bir de kıymetli küçük kız kardeşine iyi bir hayat yaşatamadığı için azap içinde, herşeyi bırakıp Türkiye’ye geliyor. Oyuncu çok şahane olmasa da sevdim kendisini. Kıymetli, nazlı küçük kardeş Felicia (Denise Capezze) ise abla sözü dinlemeyip onun peşinden otobüse
atlıyor ve ikisi, doğruca “sizi ajansa kaydedelim, halkla ilişkilerde
çalıştıralım, siz de kazanın biz de kazanalım” diyen Nur’un kucağına
düşüyorlar. Nur önce güzel giysiler ve otel odasıyla bunların gözünü boyayıp
sonunda diğer kızların hapis tutulduğu izbele odaya kapatıyor. Ardından Yaman
gelip orospuluğu öğretiyor kızlara... Korkunç bir an bu, o kıymetli kızkardeşinin önünde ırzına geçilecek Eva'nın, ama Felicia'yı götürüyorlar odadan ve beklenmedik şekilde
kaçmayı beceriyor Eva. Kızkardeşini başka bir odada 2 adamın altında çırpınırken buluyor. Adamlar silah çekince ne yapsın? Çaresizlik işte böyle birşey!!! Felicia'yı bırakıp kaçan Eva kendini Adem'in (Mehmet Ali Nuroğlu) taksisine atıyor. Askerden yeni dönmüş Adem ise bu esnada intihar etmeye kalkışıyor idi.
Dizinin başında, hikayenin duygusallığı fazla ağır geldi bana ama kızlar
İstanbul’a gelip ağa yakalandıkları anda, çarpıldım. Hikaye dramatikti tabii ama “Ajitasyon! Ajitasyon! Ajitasyon!” draması değil, çirkin gerçeği olduğu gibi
adamın yüzüne çarpan cinsten bir dramaydı. O pezevenk Yaman'ın kadınlara işkence etmesi, Eva'nın ırzına geçmeye çalışıp, bir sürü gariban kıza zorla fuhuş yaptırması korkutucu sahnelerdi. Çok etkilendim. Keza Mehmet Ali Nuroğlu'nun
karakteri.. dışarıdan kahraman asker olarak tanınan ama iç yüzünü ancak kendi
bildiği ağır bir yükü taşıyan, hatta taşıyamayıp intiharın eşiğine gelen biri…
Kerem Deren’in ustası olduğu geriye dönüş sahneleri ile tanık olduğumuz
hikayesinde görüyoruz ki, çatışmada yaralanan
arkadaşını kurtarmaya çalışırken ölümüne sebep olmuş aslında Adem. O sahnede
arkadaşının sarfettiği “ben bu dağlara ölmeye mi geldim?” lafı ise
dünyalara bedeldi bence, çok dokundu bana. Bu konuda sarfedilmiş en
gerçek söz buydu belki de, “ben Arnavutköylüyüm, bunları tanımam etmem, ben bu
dağlara ölmeye mi geldim?”
Selçuk Yöntem ise, taksi şöförlüğü yapan kahramanımız Mehmet
Ali’ye öylesine çay ikram eden kalender mahalle berberi rolüyle ilk bölümde
ucundan kıyısından göründü ancak. O, bu hikayenin Ramiz dayısı mı olacak? Mehmet
Ali ile bir olup fuhuş çetesini mi çökertecek? Aslında başka biri mi, bildiğin
mahalle esnafı berber amca mı? Henüz bilemiyoruz. Fakat Kerem Deren’in bu
karakterleri bir araya getirişi gayet başarılı idi. Artık hepsinin yolu bir
şekilde birleşecek, biliyoruz.
Fakat bu hikayenin yıldızı benim gözümde Yaman karakteridir.
Pek eşi benzeri görülmemiş derecede kötü bir karakter bu, tam rahmetli Erol Taş
misali yollarda dayak atılası bir tipleme ve de kesinlikle tek boyutlu,
karikatür bir kötülük değil bu. Gerçek manada korkutucu biri Yaman. Kerem Deren
acaba bu hikayede en çok onun üzerinde mi çalıştı, kendisine sorabilmeyi çok
isterdim. Misal, Ezel’de yazarımız, hiç rastlanmamış derecede çapraşık bir kadın
karakteri, Eyşan’ı yaratmıştı. Bu hikayede de Yaman’ı yazmış işte. Adam
ekrandan beni korkutmayı, kendinden tiksindirtmeyi başardı. Hani Ezel’in ilk
sezonunda bir Kenan Birkan efsanesi oluşmuştu; gözünü kırpmadan hasmının
evlatlarını öldürten acımasız bir adam olarak tanımıştık Kenan Birkan’ı. İşte
bu Yaman, o efsanelerdeki Kenan Birkan’ın cismani hali. Gerçek ve ürkütücü,
tabii onun da bir geçmiş hikayesi var, çok kısa bir anına şahit olduğumuz…
inşallah sadece ilk bölüme has değildir bu geri dönüşler ve ilerleyen bölümlerde keşfederiz
olanları. Çünkü Yaman’ın beraber çalıştığı mama Nur, bu pislik adama deliler
gibi aşık. İnanılmaz bir hikaye bu, o iğrençliğin, alçaklığın, işkencelerin
ortasında, bunların müsebbibi olan tipler arasında deli bir aşk var. Ha adam
tarafında pek emin değiliz, gerekirse Nur’u bile satabileceğini açıkça belirtti
Yaman çünkü. Ama Nur yüzdeyüz, koşulsuz aşık bu canavara. Nur kızları kandırıyor,
bunu Yaman için yapıyor. Yaman ırzlarına geçip tehdit ederek fuhuş yaptırıyor
kızlara. Nur ona yine de aşık. Neden, niçin, nasıl? Aklım almadı, bu hikayeyi
de çok merak ettim açıkçası.
Dizinin görüntü kalitesini beğendim, jeneriği şahane olmuş, müzikleri Alp Yenier yapmış, epey
duygusal. Yönetmen Cem Karcı, Ezel’in ikinci yönetmeniymiş, ellerine sağlık
onun da. Zaman zaman Uluç Bayraktar Son’u bırakıp buraya mı kaçtı diye
düşünmedim değil.
Yerli diziler çok uzun oldukları için sizlere aman
kaçırmayın izleyin diyemiyorum, bunca saati diziye gömmek ister misiniz bilemem
ama ben izleyeceğim. Umarım dizi yayında kalır, bu çarpıcı hikayeyi başından sonuna kadar izleyebiliriz. Kerem Deren’in ve tüm ekibin ellerine sağlık.
xo xo
xo xo
Konu güzelmiş ama bu diziler iki saat olduğu sürece bence bizden çok iyi işler çıkmaz.Çıksa bile kısa sürerler.Neden iki saat yapmakta inat ediyorlar anlamıyorum.Kırk dakikayı geçtim bir saate razıyım.
YanıtlaSilEzel'i yalnızca senin yazdıklarından izledim ve izlemiş kadar oldum, müthiş keyif aldım. Ama o dizide çok fazla star vardı. Bence uçurum dizisi birkaç bölüme yayından kalkar, hiç starı yok, hatta şöyle göz okşayan güzel bir tip de yok. Sahneler de fazla sert(ilk bölümü biraz izledim).Ben bu diziye şans vermiyorum ama bakalım zaman ne gösterir.
YanıtlaSilsenin bloğundan izleyeceğim bu diziyi ben:)
YanıtlaSilKadirBey : yerli dizi gerçekten yersiz uzun. sonra gelsin müzik döşenmiş boş sahneler, manasız uzuuuun bakışmalar.. sıkıcı oluyor o zaman da işte. 1 saat olsa tıkır rıkır işler hikayeler.
YanıtlaSilÇenebaz : ben de seninle aynı fikirdeyim, maalesef dizinin kalkma olasılığı çok yüksek. reytinglerde de çakmış diyolla:) hikayeyi izlemeyi çok izliyorum. misal selçuk yöntem'in karakterinin meğersem çok karanlık bir geçmişi varmış, neymiş görmek istiyorum. devam eder inşallah diyelim, bakalım ne olacak.
YanıtlaSilzoikuş : valla bunu öyle yazar mıyım bilmiyorum bebeğim:) o ezel'e özeldi:) ezel başkaydı:)
YanıtlaSilben de beğendim
YanıtlaSilezeli hiç izlememiştim.. merak ettim hep
bu sefer ilk bölümden takip edeceğim.
yazını okuyunca da ezel değerlendirmelerin de çok şey kaçırdığımı farkettim
ademle dağdaki çocuğun hikayesi çok çarpıcıydı, kalbim sıkıştı çok fena oldum..
eva da kardeşinin öyle görünce aynı çaresizliği yaşadı ademle..can korkusu sarınca çare yok
bi de eva balık gibi şişi yüzlü ama felicia çok güzeldi
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilbu nur karakterinin soyadı harbi serter miymiş:)?
YanıtlaSilEuphoric : neee Ezel'i izlemedin mi:)) ne güzel işte, okuyacak 7 tane Harry Potter kitabın ve izleyecek 70 küsur tane Ezel bölümün vardıııı:))
YanıtlaSilEva şişik idi ama bana sempatik geldi, neden bilmem0, belki o çaresizlik duygusundan:(
Mehmet : kadının soyadı hiç ama hiç geçmedi dizide, sadece ismi Nur diye geçti. O deli kadın şikayet etmese böyle bir mesele de çıkmaz idi.
YanıtlaSil