24 Mart 2012 Cumartesi

Pasaport

Bu hafta çok işim vardı dostlar, üç gecedir 10'da çıkıyorum ofisten, ne bloga bakabildim, ne de bir satır kitap okuyabildim. Ama o arada pasaport işimi hallettim:)

İlk kez pasaport çıkarttığımda sene 1998, üniversite öğrencisiyim. Resmi işlerin kabus olduğu yıllar. Beşiktaş emniyet müdürlüğünde bir curcuna, keşmekeş, başvuruya gelen herkes üstüste.. Evrak dolduruyorsun, bir sürü detay yaz yaz bitmez... Sonra herşeyi tamam edip pasaport bedeli, foto moto tamamlayıp evrakları gişedeki nemrut suratlı memureye vermiştim. Kadın bana birşey sordu, nüfus cüzdanındaki mahalle adı mı ne, ben de ne dedim hatırlayamıyorum şimdi, geçmiş zaman, mesela şu mahalle yerine ilçe Eminönü dedim. Kadının bana bela çıkartacağı tuttu, kayıtlı nüfus örneği midir nedir öyle birşey istedi. Ben tabii o zamanlar küçük Judy olduğumdan ağlayarak babamın dükkanına geldim. Yazık adamcağız hemen kapattı tükkanı, kalktık Eminönü'ne geldik. O zamanlar öyle, nüfus kaydı neredeyse oraya gideceksin! Gittik işte, fotokopiler, dilekçeler, püsürler istediler. Koşturup hallettik. Nihayet böyle tozlu ofislerde kocaman eski kayıt defterleri açıldı, film gibiydi resmen. Sülalemin dökümü yapıldı. Aldım onu geldim emniyete, o kadın gitmiş, başka bir memur bey, hemen aldı evrakları. Birkaç gün sonra gittim, imzalatıp verdiler pasaportumu, ama imzalatan herif kırmızı kalem vermiş bana yanlışlıkla. Sonra üzerinden maviyle geçtik. Ulan her işim problemli! Ben yıllarca kırmızı kalemle imzalanmış pasaportla dünyayı gezdim yani.

Aradan yıllar geçti, ilk iş yerimde çalışıyordum, Lady Charlotte ile İtalya'ya gidecektik. Pasaportumun süresinin uzatılması gerekiyordu. Tabii toşbilli bir şirkette çalıştığımdan yanımda şirketten bir abiyle emniyete gidip o bilmem kaç sayfa evraka sadece bir imza bastım, parasını verdim. Ne sıra bekledim ne birşey. Sonra o abi alıp getirdi yeniden uzatılmış pasaportumu. Toşbilin güzelliğini ben böylece anladım dostlar:))  Sonra Lady Charlotte ile muhteşem seyahat serimize başladık.

Aylar yılları kovaladı, pasaportun yine uzatılması, hatta değişmesi gerekiyordu, vizeler sayfaları doldurmuş idi:) Ama yeni pasaporta geçme süreci başladığından defterimi değiştirtmeden sadece uzatma yaptırdım bu sefer. O zaman da 3. şirketimde idim. Şirketin pasaport/vize işleriyle ilgilenen üç kağıtçı yılışık bi herif vardı. Salak 5 senelik yapacağına 3 senelik uzattırmış benim pasaportu.. Ama en azından parmak izi verme işlemini bu seferde hallettim. Bundan sonra parmak izi vermeme gerek kalmadı.

Bugüne geldiğimizde, 4. şirketimde çalışıyordum. Eski, paçoz, emektar, lacivert pasaportun süre bitimine 6 ay kalmış, sayfaları dolmuştu. Yeni bordo pasaporttan almalıydım artık. Ve emniyet Müdürlüğü çağ atlamış, pasaport işlemleri inanılmaz rahattı.

Önce Pazartesi işten çıkıp biyometrik fotoğraf çektirdim ama nasıl berbat, hortlak gibi bir foto oldu anlatamam. İçime sinmedi ama napiyim, dünyayı gezerken pasaport polisleri fotoma bakıp bana aşık olacak değil ya ?? Salı günü ertesi sabah için internetten randevu aldım, Beşiktaş Emniyeti saat 9:30 . Salı akşamı da bankaya gidip 10 senelik pasaport bedeli ile defter bedelini yatırdım. Pasaport alacaklara tek önerim olabildiğince uzun süreli almanız. Hele 1 senelik almaya gerek yok, 6 ayı geçtin mi zaten hiç bir yerden vize alamazsınız.

Çarşamba sabahı gittim emniyete. Anam emniyet nasıl güzel, pırıl pırıl, sakin. Bekleme salonu kafeterya gibi adeta. Memurlar nasıl kibar, ilgili, nazik anlatamam. Bayıldım.

Sıram gelince eski pasaportumu, ödeme dekontlarımı, nüfüs cüzdanımı ve fotoşlarımı memur beye verdim. 5 dakikada işim bitecek ve ofise koşacağım diye düşünüyordum. Ama memur bey ne dese beğenirsiniz? "Nüfus cüzdanınızda problem var" , artık küçük Judy olmadığımdan "aa ne var?" diye sordum sakince, "İlçe Eminönü görünüyor, Eminönü Fatih'e bağlandı, hemen ilerde nüfus müdürlüğünde 5 dakikada değiştirirsiniz, sonra gelin, sıra beklemezsiniz" dedi sağolsun. Ben de hafiften morarmış vaziyette çıktım, Çırağan'a yürüyüp nüfus memurluğuna çıktım. Normalde gerçekten artık bu işler tozlu defterlerden yapılmıyor, bilgisayardan e-devlet filan feşman birkaç dakikada işlem tamam oluyor.

Ama, fakat, lakin, Beşiktaş Nüfus idaresinde bilgisayar sistemi çökmüş! Odanın içinde millet kuyruk, sadece tek bilgisayar çalışıyor, o da kağnı hızıyla... Ulan düztabanlık bende mi, noluyo lan diye aklım bi gidip geldi:) Sonra bir şekilde biraz bekleyip, kaynak olup memurun önüne geldim. Aaaa! Fotoğrafım sorun oldu bu sefer. İkisi de aynı olmalıydı. Benim biri biyometrik, biri vesikalık olmuş. kabul etmediler. İkisi de vesikalık olacakmış. Adamcağız "hemen şu yanda bir fotoğrafçı var, orada çektirip gelin, gelince sıra beklemezsiniz" dedi. Söylene söylene aşağıya inip belediyenin hiç bilmediğim arka kapılarından Çırağan yokuşuna çıktım, Ela Fotoğraf stüdyosuna girdim.


İçeri girerken "ben kaderin böylesine tüküreyim" filan diye söyleniyordum Fotoğrafçı beni yukarı yolladı, hiç ilişmeden:) Ben söylene söylene ceketimi çıkarttım, neyse güzel yeşil elbisemi giymiştim, ama yüzümde sıfır makyaj. Loreal lipgloss vardı yanımda bir tek, onu sürdüm. "Canım hadi hemen çekebilir miyiz" diye seslendim abiye, oturdum koltuğa, abi "gülümseyin" dedi ama olmuyor, gülemiyorum. "Çok gerginsiniz" dedi amca. Ben de gülerek olanları anlattım "oraya gittim öyle dedi, buraya gittim bu oldu bıd bıdı bıdı" Sonra şak şak bir sürü çekti abi, aklıma geldi, biyometriğimi de baştan çektirdim oh. Bu sefer içime sindi.

Fotoğrafları halledince aşağı indik, amca açtı resimleri, bir vesikalık bir de biyometrik için seçtik. Sonra bu fotoşokla beni bir çitlembik yaptı sormayın:))) Gıdığımdaki izler, göz altı torbaları gitti, yüzüme renk geldi, aaayyy nasıl güldük anlatamam, "ay sizi alıp evde besleyebilir miyim" dedim adama ya ahahaha, "demek ki artislerin hepsi fotoşok olmasa benim gibi görünüyormuş meğer, ama benim cildim kaymak gibi zatennnn ahahah" filan derken güle güle fotoğraflarım basıldı. Ücreti takdim edip nüfus dairesine geri döndüm.

Nüfus dairesinde sistem hala bozuktu, ben hemen en öne geçtim, fotoları verdim, şimdi tamam, yeni nüfus cüzdanım basılacak ama bilgisayar o kadar yavaş ki, benim cüzdan printerın içinde kaldı, ay çıkmıyor bir türlü, felaknasfelaknasfelaknas okuya üfleye nihayet basıldı cüzdan, imzalattım, damgalattım. Koşa koşa emniyete geri döndüm.


Emniyet yine sakin ve ferahtı, hiç beklemeden oturdum hemen, eski pasaportumu, yeni biyometrik fotoğraflarımı, pasaport ve defter bedelini ödediğimi gösteren dekontlar ile yeni nüfus cüzdanımı verdim. 5 dakikada işlem tamam. Parmak izim de önceden alındığı için ondan da vakit kaybetmedim. Kayıt tamamlanınca memure hanım "şu yan kapıdan nüfus cüzdanınızın fotokopisini çektirin, bitti işleminiz" dedi. Gittim fotokopi yazan kapıya. Kapı duvar! Kilitli ahahaha:)) Fotokopiyi çekecek vatandaş tuvalete mi gitmiş nedir ne bileyim ama gülüyorum artık halime:) Neyse, biraz sonra amca geldi, 50 kuruş verdik, fötököpiyi çektirdik. Onu da teslim edince nihayet pasaportumun yenilenme başvurusu tamamlanmış oldu.

Dün de PTT'den cebime mesaj geldi, pasaportunuz hazır, bize teslim edildi, size göndereceğiz gibisinden. Ankara'dan postalanıyor çünkü pasaportlar ev adresimize. Ama evde beklemek zorunda değilsiniz, başka birisi de teslim alabiliyor. Bugün de mesaj geldi, dağıtım merkezine gelmiş yeni pasaportum, Beşiktaş'a yani.

Gelir mi bugün acaba? :))

Yaşasın seyyahat etmek!


xo xo

12 yorum:

  1. Amanin ne macera bu boyle :)) neyse sonunda hallolmus gorunuyor ;)
    peki yolculuk ne tarafa simdi?

    YanıtlaSil
  2. yazılarını okurken çok eğleniyorum..☺

    YanıtlaSil
  3. hahaha harika valla, bu pasaport çilesi anca bu kadar eğlenceli anlatılırdı. karikatür de cuk oturmuş:)

    YanıtlaSil
  4. A-H : 23 Nisan'da Amsterdam'a gitmek istiyordum canım ama daha ayarlayamadık :(

    YanıtlaSil
  5. pariseda : ne kadar sevindim, çok teşekkürler. ben de senin blogunda paylaştığın güzelliklerle mutlu oluyorum, hep bir gülümseme koyuyorsun yüzüme:)

    YanıtlaSil
  6. Lumos Design : Bübüş ablanın pembe nüfus cuzdanı da iyi oturmuş ama di mi:)))

    YanıtlaSil
  7. Çok eğlenceli bir yazı olmuş. Bülent Ersoy'un fotoğrafına ve karikatüre bayağı güldüm :D

    YanıtlaSil
  8. KadirBey: nüfus cüzdanıyla ilgili karikatür aradım taradım bulmadım, aklıma kapı gibi penbiş nüfus kağıdıyla Bübüş abla geldi, çaktım fotoyu hemen:)))
    bizim ailenin soyadı da yanlış yazım kurbanıdır bu arada, amcamla babamın soyadları farklı ve ikisi de doğru orijinal soyadımız değil:)

    YanıtlaSil
  9. pariseda'ya katılıyorum, aynen ben de çok eğleniyorum yazılarını okurken judy'cim :))

    YanıtlaSil
  10. sana yeşil pasaportlu bir koca lazım şekerim,

    23 nisana kadar al vizeni gidelim komşuya, ada olur kavala olur neresi olursa, verelim kendimizi fetaya kalamara

    YanıtlaSil
  11. Çavlan : sağol kuzum, ne güzel bunları duymak:) beraber eğleniyoruz işte.

    YanıtlaSil
  12. handaniko : bayılırım kalamara:))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.