Sahne düzenlemesi, dekor harikaydı. Gerçekten insan kendini yerin 5 kat dibinde bir depoda sanıyordu. Oyuncular başarılı fakat tiyatrovari konuşmaları rahatsız ediciydi.
Oyun ise o kadar ağır, o kadar san'atsaldı ki, ortadan ikiye çatlayacaktık az kalsın. Dakikalar geçmek bilmedi, o koltuklarda kıvrım kıvrım kıvrandık, ara olunca da bu kadar sanata 1,5 saat daha katlanamayacağımızı itiraf edip kaçıp gittik, salonun orta yerinde komple bir sıra boşaldı bizim yüzümüzden.
Sonuçta bu çapraşık ve de herkesin birbirini arkasından vurup boynuzladığı oyunun sonunda ne oluyormuş, öğrenemedik. Ölüleri çözelten kaçık bilim adamı Şefi de çözeltti mi? Karizmatik komiserin akıbeti ne oldu? Küçük orospucuk Ann kime kaldı, bütün bu sorular cevapsız kaldı, bilen varsa bir zahmet yazıversin.
Fondaki damlayan su sesi oyunu tamamliyor ve tam bir çin işkencesine donusturuyordu!
YanıtlaSil