29 Mayıs 2009 Cuma

MARKA SADAKATİ


Savulun dostlar, La Capitana ilk mimini yazıyorrrrrrrrrrr.....

Bu mektubu 7 kişiye yollamazsan ölümü öpersinle başlayan, çağımızda bu maili bilmem kaç kişiye atmazsan yıldırımlara ay pardon hackerlara gelirsin tarzıyla devam eden, kişiyi bir şeylere mecbur eden baskı uygulayıcı her şeyden nefret ederim.

Amma velakin sadakat konusu ayrı bir ilgimi çekti. Yükseleni yay olan tipik bir aslan kadını olarak sabit fikirlilik, bir şeye saplanıp kalma duygusu sadece bana hastır sanıyordum şimdiye kadar...

Bu karakterde bir yapıya sahip olunca, hele hele zevkine düşkün biri olunca maalesef kolay kolay değiştiremiyorum hayatımdaki tatları. Gelelim bunların neler olduğuna:


DEAN R. KOONTZ



Yazarda da markacılık olur mu demeyin oluyor çünkü. Her şey yukarıda masum masum duran şu kitabı okumamla başladı. 11 yaşındaydım o zamanlar. O günden bu yana ( aramızda kalsın bazen ben bile bunalsam da) ayrılamıyorum kendisinden. O kadar ki sanki Stephen King okuyacak olsam aldatıyormuşum hissine kapılıyorum. Evet biliyorum normal değilim, ama aksini kim iddia etti ki ?


TURK KAHVESI




İlle de Türk Kahvesi olacak, ille de sade olacak, ve illa ki kuru kahvecimiz Mehmet Efendi'den olacak...

Köpüklü ve buram buram kokan bir kahveye asla hayır diyemem. Yeri gelir günde 5-10 tane içerim, sonra sarhoş gibi olur konuşamam, o da ayrı mesele :)




JACK ON THE ROCK



Kaptan olacaksın, whiskey içmeyeceksin... Hele hele Bourbon varken Skotch arayacaksın...pöh...

Yalnızzzzz ne su isterem ne bir şey, iki üç parça buz olsun üzerine de Jack Daniels'ımı boca edin yeter. Ne ne? Biri Jack Sparrow mu dedi? Eeee yok, yok, almiimmm.Kaptanlığını bilmem ama romcularla işim olmaz.




İLLE DE DIOR DİYORUM...



ve başka bir şey demiyorum.Eh arada bir gönül bu, başka renklere başka markalara kaysa da ( kozmetik konusunda ancak bu kadar vefakar olunabiliyor ) gerek tonları gerekse kalitesiyle DIOR'u tek geçiyorum.




VE SIRA ....


SİMİTTTTTTTT
simit var simitttttttt, sıycakkkk sıycakkkkkkk simmyiiiittttttttt.


Gemideyken özlediğim ender şeylerden biriydi çıtır çıtır Eminönü simidi. Hele hele hafiften rengi kahverengine dönmüşse deymeyin keyfime. Çay may, peynir meynir hikaye. Bana simit verin yeter.
Bu arada nerde bu simidin markası diye soracak olanlara hatırlatırım. Herhangi bir pastane veya fırın simidi değil sadece ve sadece Eminönü simidi. Taklitlerinden sakınınız :)

5 yorum:

  1. yahu gözlerim yaşşardı
    Zekish de yazsa idi, ilk kez Real Fiesta'nın tüm üyeleri aynı anda birşeyler yazmış olacaktık.

    Ah ah, Watchers, yani Nöbet. Defalarca okudum, Einstein isimli kızıl seter, Yabancı, Nora, Travis...

    iyi ki yazdın Watchers'ı, çok hoşuma gitti.

    YanıtlaSil
  2. :) bana kötü dedilerrr, bana kötü dediler.... :)

    YanıtlaSil
  3. miki, miki
    köpe öldümm köpe öldümmm

    bi de bu kitabın efsanesi vardı, ilk bölümü okudun mu takip ediliyordun zannederdin, hani yabancı'nın ormanda Travis'i izlediği bölüm. uyyyyy, tüylerim tikken tikken oldu ayolll

    YanıtlaSil
  4. insanin sevdiği bir kitaptan bir bölümü, sevdiği kişilerle paylaşabilmesi kadar güzel bir şey olabilir mi...

    YanıtlaSil
  5. soluk soluğa okuduğum bir kitaptı..çoook güzeldi..

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.